Bir bayramı yalnız geçirmek sizce nasıl bir duygu?

  • Konbuyu başlatan tnctrkcell
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde tnctrkcell tarafından oluşturulan Bir bayramı yalnız geçirmek sizce nasıl bir duygu? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 13,261 kez görüntülenmiş, 49 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Bir bayramı yalnız geçirmek sizce nasıl bir duygu?
Konbuyu başlatan tnctrkcell
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan GÜLSÜM03
S

SUNFLOWERS

Ne zaman “ bayram “ denilse; bir yanım sevinç dolar, diğer yanım hüzün . Gözlerimin önünde, bayram coşkusunu sevdikleriyle birlikte yaşayanlar vardır;yüreğimde ise, gurbette veya çeşitli nedenlerle sevdiklerinden ayrı bayram yapanlar. Sonra bu görüntüler karışır birbirine. Gülen yüzler, hüzünlü yüzleri teselli eder. Ve coşku, ağır basar her şeye rağmen.

Her bayramda, yatılı okulda zorunlu olarak geçirdiğim bayram aklıma gelir.O günden bugüne, kırk yıla yakın zaman geçtiği halde:

Bir bayram bayram gecesiydi ve evden uzaktaydım. Yaşım henüz on altı ve ben bayram günü gurbette, üstelik yatılı okuldayım. Daha çocuğum. Evimi, annemi, babamı, kardeşlerimi delicesine özlüyorum.Hiç unutmam o günü. Karanlık, soğuk, sessiz bir yatakhane. Ve evinden uzakta sekiz – on kız öğrenci. Bu, ailemden ayrı geçireceğim ilk bayramım olacaktı. Kırılgan, üzgün, çatık kaşlı yüzlerle girdik yatağımıza. Uyumak ne mümkün ! Bir annem geliyor gözlerimin önüne, bir babam.Onlar gidiyor, kardeşlerim geliyor. En küçüğümüz olan kardeşim, kahverengi gözleriyle ve ağlamaklı yüz ifadesiyle bakıyor bana. Evimizdeki yatağımı hayal ediyorum; sıcacık, yumuşacık. Nefesim daralır gibi oluyor. Kalbimde, kanadı kırık bir kuş çırpınıyor.Sonra, oda arkadaşlarımdan birinin “Ooffffff ! ” sesiyle kendime geliyorum. Arkasından başka bir arkadaş ofluyor. Tabi ben de. Ama benimki, sessiz bir oflama. Kimsenin duymayacağı şekilde. O gece hemen hemen hiç uyuyamadım. Bir sağa, bir sola döndüm durdum yatakta. Yatak bana beton gibi soğuk ve sert, yorgan ise ağaç kabuğu gibi geldi. Beni hiç ısıtmadı. Kimbilir annem-babam nasıl üzüleceklerdi bayramda evden uzakta oluşuma… Annemin bayram için mutlaka yapacağı hazırlıkları düşündüm. Katmerli dediğimiz cevizli ekmekler, yaprak sarmaları, börekler, tatlılar. Annemin, çok ama özlediğim güzel yemekleri...Zavallı anneciğimin bunları yemeye eli varmayacağı gibi, başkalarına ikram etmeye bile gönlünün razı olmayacağını biliyordum. Ve annem ağlayacaktı. “ Benim kızım mübarek bayram gününde gurbet ellerde mi kalacaktı ! ” diyecekti.

Bu düşünceler arasında dalmışım. Ne kadar uyudum bilmiyorum .Sanırım sabaha yakın bir saatte ben halâ uyanıktım. Sabahleyin salâ sesiyle uyandım. Hemen yataktan fırladım, giyindim. Annemin bana öğrettiği; bayram sabahı erken kalkılacağı, babamın bayram namazından gelmesine kahvaltının hazır olması gerektiği idi.

Sanki evdeymişim gibi davranıyordum. Bayram namazından gelecek olan babamın elini öpmeye hazırlanıyor gibiydim. Oysa; babamdan ilk kez bir bayram günü harçlık alamayacaktım, onun çalışkan ve yorgun ellerini öpemeyecektim. Bir müddet sonra diğer arkadaşlarım da kalktılar. Hepimizin yüzü asıktı. Küsmüşüz gibi birbirimizle hiç konuşmuyorduk. Başlarımız öne eğikti, bir suçlu gibi.Y ine de bayramı hissetmeye gayret ediyorduk. Saçlarımızı her günkinden daha bir özenle taradık, tokalar takındık; kolonyalar dökündük. Okul forması değil de sivil giysiler giymek, içimi biraz rahatlatmış gibiydi.

Bir müddet sonra idare katından yapılan anonsu duyduk. “ Öğrenciler idare katında toplansınlar.”… Allahallah ! Bu da ne demek oluyor ! Toplanıp idare katına gittik. İdare katındaki salonda bizim için kahvaltı masası hazırlanmış olduğunu gördük; önce şaşırdık, sonra sevindik. Bu salonda, yemek masası kurulduğunu ve yemek yendiğini hiç görmemiştik.Yemekhane yerine, okulun idare katı salonunda hazırlanmış bir kahvaltı masası. Pırıl pırıl masa örtüsü, yine pırıl pırıl tabaklar, bardaklar. Sadece kuş sütünün eksik olduğu bir masa. Kütahya’da oturan birkaç öğretmenimiz oradaydı . Bizimle bayramlaşmaya gelmişlerdi. Onları görünce hem şaşırmış hem de çok sevinmiştik. Öğretmenlerimiz bizim için çeşitli çikolatalar, pastalar, börekler getirmişlerdi. Gülümseyerek “ Günaydın ! ” dediler bize. Bayramımızı kutladılar. Eğik başlarımız doğruldu, suya kavuşan bir çiçek gibi. Sarıldık öğretmenlerimize. Sarıldık ama; biraz ürkek, utangaç bir şekilde. Anne ve babamızın yerine onlarla kucaklaştık. Birlikte kahvaltı ettik. Öğretmenlerimizle ilk kez aynı masada kahvaltı ediyorduk. Böylece, evden uzakta bayram yapmanın burukluğunu birazcık olsun üstümüzden atabildik.

İşte belki de, çocuk yaşta gurbette geçirdiğim bu bayram yüzünden, her bayram bir hüzün basar beni. Sevinç ve hüzün çarpışır durur içimde. Kâh sevinç ağır basar, kâh hüzün. Oysa ki bayramlar; insanı insan yapan değerlerin, erdemlerin en yoğun yaşandığı günlerdir. Dargınlıkların, kırgınlıkların unutulduğu zamanlardır. Çeşitli nedenlerle unuttuğumuz, ihmal ettiğimiz, ertelediğimiz görevlerimizi hatırladığımız günlerdir.

Toplumsal yaşamda özel bir yeri olan ulusal ve dini bayramlarımız, ortak tarih ve kültür bilincinden beslenen dayanışma duygularımızın canlanıp yenilendiği; toplumsal dokumuzun daha da güçlenmesine hizmet eden ve ayrıca, yerli-yersiz dargınlıklarımıza son verme olgunluğunu gösterebilmemize ortam hazırlamak gibi önemli bir diğer işlevi de olan yararlı ve anlamlı günlerdir. Gelenek ve göreneklerimize sahip çıkma günüdür.Ve bu nedenle bayramları “ tatil ” olarak değil de “ bayram ” olarak görme ve yaşama günüdür.

Türk Milleti; vatanına, kendi kültür ve tarihine, örf -âdet ve geleneklerine bağlılığı ile ün yapmış bir milletir. Dün böyle idi, bugün de böyle olmaya devam ediyor. Bazı kayıplara rağmen devam ediyor.Yarın da böyle olması için, bu değerlerimizi çocuklarımız ve gençlerimiz arasında yaşatmak için çaba vermeliyiz. Bizi biz yapan değerlrimize sahip çıkmalıyız.Ve millet olarak varlığımızın sağlıklı bir şekilde devamının, ancak bu değerlere sahip çıktığımız müddetçe mümkün olacağına yürekten inanmalıyız. Bakın M. Kemal Atatürk ne diyor bu konuda : ” Bir millet, hiçbir zaman bir diğerinin taklitçisi olmamalıdır . Aksi takdirde; ne taklit ettiği millete benzeyebilir, ne de kendi öz varlığını koruyabilir. Bunun sonucu da, şüphesiz hüsrandır.”…Lütfen değerlerimize sahip çıkalım, onları yaşatalım.


 
G

GulsahToptas

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
gulsaht.blogcu.com
Henüz bayramları yalnız geçirmedim ama empati kuracak olursam eminim hoş bir duygu olmazdı bekleyen için.

Çünkü bayramlarımız bence özel günlerimizden bir tanesi nasıl sevgililer gününde sevgilimizle günü geçiremediğimizde sinirlerimiz bzulup, duygu çöküşü yaşıyorsak eminim büyüklerimizde kapıdan yollarımızı gözlerken, hele o beklenen gelmiyorsa feci feci çok feci.... :-\ :-\ :-\
 
L

lilaslmn

    yalnızsanız, eğer ki; kalabalıklar içindeki sessizlik kadar büyükse yalnızlığınız,ha bir bayram ha bir akşam,farketmez...nasıl hissediyorsanız öylesinizdir.. :-\
 
G

GÜLSÜM03

Kullanıcı
14 Tem 2008
En iyi cevaplar
0
0
AFYON
BENCE BU DUYGUYU ANCAK YAŞAYAN BİLİR
BEN ÖĞRENCİYİM İLKKEZ RAMAZAN BAYRAMINI AİLEMDEN UZAK YAŞADIM O ACI İNANIN TARİF EDİLEMEZ :'( AĞLAMAKTAN MAHVOLDUM VE KENDİME SÖZ VERDİM BİRDAHA KESİNLİKLE ŞARTLAR NE OLURSA OLSUN AİLEMDEN UZAKTA BAYRAM GEÇİRMEYECEĞİM İNŞALLAH
BENDE OLSUN CANIM NE OLACAK BU BAYRAMDA BERABER OLMASAK NE OLUR  DEDİM AMA İNANIN ÇOK ŞEY OLDU İÇİN ACIDI
 
Üst