Bilmek Başka, Anlatabilmek Başka

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan ölüdeniz
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ö

ölüdeniz

Konfüçyus, bazı insanlara bir şey öğretmenin en iyi yolunun bunu örneklerle göstermek olduğunu biliyordu. Bu yüzden sınıfın tam karşısına geçti. Eline bir vazo aldı, tüm öğrencilerin görebileceği şekilde vazoyu havada tuttu. Diğer elinde bir elma vardı.

Öğrencilerin meraklı bakışları arasında, elmayı vazonun içinde bıraktıktan sonra, vazoyu yere koydu ve şöyle dedi:

"Elmayı vazodan çıkarmayı başaran öğrenci, elmayı yiyebilir."

Çocuklardan biri acıkmıştı, ilk o davrandı ve elini vazonun dar ağzından içeri soktu. Elmayı yakaladı, çıkarmaya çalışıyor, ama başaramıyordu. "Elimi çıkaramıyorum!"

Konfüçyus, "Elmayı sıkı sıkı tutmaktan vazgeçmediğin sürece, elini çıkarman mümkün olmayacaktır," dedi. Çocuk elmayı elinden bırakmak istemiyordu; ama sonunda mecbûren bıraktı.

Elini vazodan çıkardığında, yüzünde şaşkınlık okunuyordu. Elmanın vazodan nasıl çıkarılabileceği konusunda sizin bir fikriniz var mı? Konfüçyus, vazoyu yerden alıp ters çevirdi. Elma vazonun içinden yuvarlanıp avucunun içine düştü. Çocukların hepsi gülmeye başladı. Aslında o kadar basit bir şeydi ki bu!

Konfüçyus, "Fakat bu, göründüğü kadar basit değil," dedi. Elmayı havada tutuyordu konuşurken.

"Bazen bir şeyi gerektiğinde bırakabilmek, zor bir iştir. Onu bırakabilmek de bir beceridir. Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğinizi görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız. Eğer yanlış bir şey yapıyorsanız, o zaman buna son vermelisiniz. Eğer kendinize ve başkalarına karşı dürüst davranmıyorsanız, bu hilekarlığı hemen durdurmalısınız. İşte, ancak o zaman hedefinize ulaşabilirsiniz."

Alıntı
 
Zaten bildiklerini anlatamadıktan sonra pek bir değeri olmuyor.

Bizim bir hocamız vardı, adamın bilmediği şey yok, projelerde baş danışman ama derse gelir başlardı anlatmaya. Ne biz anlardık onu ne o bizi. Her sene de aynı soruları sorardı  zaten. Anladınız mı diyince de hee anladık derdik. Anlamadık hocam tek kelimesini bile anlamadık. Anlamadığımızı anladık ama. Verimli bir ders olmuş.
 
Bir şiirde bir mısra vardı;
Bildiklerini yüzleştir hayatla, ve sınamaktan korkma, o zaman doğru ile yanlışı anlarsın.

İnsan kendi doğru ve yanlışlarını anladıktan sonra birşeyler anlatmalı bence.

O durum vakıf olmaz ise düşüncede ve eylemde.
Harunun dediği gibi,bildiklerini anlatmanında bir değeri kalmaz.


Hem ne demişler; Bildiğini bilenin, arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni, uyandırınız. Bilmediğini bilene, öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden, kaçınız.

Hayatnız boyu, bilmediğini bilmeyenlerle karşılamamanız dileği ile efendim.
 
"Bazen bir şeyi gerektiğinde bırakabilmek, zor bir iştir. Onu bırakabilmek de bir beceridir. Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğinizi görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız. Eğer yanlış bir şey yapıyorsanız, o zaman buna son vermelisiniz. Eğer kendinize ve başkalarına karşı dürüst davranmıyorsanız, bu hilekarlığı hemen durdurmalısınız. İşte, ancak o zaman hedefinize ulaşabilirsiniz."

Hem ne demişler; Bildiğini bilenin, arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni, uyandırınız. Bilmediğini bilene, öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden, kaçınız.

Hayatnız boyu, bilmediğini bilmeyenlerle karşılamamanız dileği ile efendim.


teşekkürler arkadaşlar,paylaşım güzeldi,Korsanın  yorumu ise ayrı güzeldi


 
Geri
Üst