Codex
Özgür Şahin
Site Kurucusu
Profesyonel zekanın bileşenlerinden beyinsel esneklik, kısaca bilgiyi doğru şekilde algılamayı, eski davranış kalıpları üzerine yenilerini geliştirebilmeyi, yeni insanlarla çalışmaya yatkın olmayı ve gereğinde değişen koşullara uyum sağlayabilmeyi ifade ediyor. Prof. Dr. Hakan Yöney, kriz dönemlerinde beyinsel esnekliğin her zamankinden önemli olduğunu söylüyor. Prof. Dr. Yöney ile beyinsel esnekliğin önemini ve nasıl geliştirilebileceğini konuştuk.
Beyinsel esnekliği nasıl geliştirebiliriz?
Öncelikle herhangi bir yenilikle karşılaştığımızda prensip olarak "ben bunu yapamam, kullanamam, bana uymaz, vs." gibi negatif yaklaşımlardan uzak durmak gerekir. Bu yenilik ister bir yöntem ya da kişi, ister değişik bir teknoloji ya da şirkete yeni bir ortak olsun farketmez. Sürekli okumanın yanı sıra direkt insan ilişkileri de beynimizi besler. Ne kadar fazla kişi ile etkileşim içindeysek kararlarımız ve yaklaşımlarımız o kadar dengeli olur. Bazen bakış açımıza uymasa da farklı bir pencereden dünyaya bakan insanlarla deneyim paylaşarak tutum zenginliğimizi artırmalıyız. Bu arada aşırı esneklik, kararları sürekli değiştirmek veya değerleri olmamak da istenen bir durum değildir. Herşey gibi beyinsel esneklik de kararında olmalıdır.
Bunun için ne yapmalıyız?
1. Zihninizi daima canlı ve aktif tutun
2. Farklı alanlarda faaliyetler yapın, belli bir alana sıkışıp kalmayın; bir alanda çalışırken çözemediğiniz bir problemi başka bir alanda çalışırken çözebilirsiniz. Beyninize mola verin, örneğin spor gibi bir aktiviteyle beyninizi destekleyin.
3. Yeterince uyuyun, dengeli beslenin, spor yapın yani beynin altyapısını sağlam tutun.
4. İşler yolunda gitmediğinde strateji değiştirmekten kaçınmayın.
5. Süreçlerinizi tek başınıza değil etkileşim içinde yürütün; yakın ve uzak mesafede farklı düzeylerde kişilerle etkileşim içinde olmak olaylara 360 derece bakabilmemizi sağlar.
İş dünyasında beyinsel esneklik kişiye neler kazandırır?
Planlı değişim ve yeniden yapılanma, şirket birleşmeleri ve satın almaların bu denli sık olduğu bir dönemde bir de planlı olmayan kriz süreçlerinin sık sık yaşanır olması beyinsel esnekliği her zamankinden önemli hale getirdi. Değişim dendiğinde, beynin esneklik fonksiyonu bir kurumda çalışan yöneticinin yöneleceği ilk araç olmalıdır. Böyle dönemlerde kendini izole eden ve bugüne kadarki profesyonel yaklaşımının kurumu ve kendisini koruyacağı fikrine sarılan yöneticiler, hem soğukkanlı çalışanlarını hem de hizmet verdiği sektördeki çözüm ortaklarını uçurumdan aşağı sürükler. Direksiyonu uygun şekilde, gerekli yöne doğru çevirebilme kapasitesi burada önem kazanır.
Beyinsel esnekliği nasıl ölçeriz? Kişi kendini nasıl belli eder?
Beyinsel esnekliğini geliştiremeyen ve duygusal tepkiler veren kişiyi algılamak yönetici açısından çok kolaydır. Bu kişiler üstleri kendilerini bir konuda uyardığında veya farklı yöntemde iş uygulaması talep ettiğinde durumu kişiselleştirerek olumsuz tepki verirler. Bilgisayara gömülmek, sigara molası vermek, bir sonraki diyalogu kısa ve sert yanıtlarla sona erdirmek gibi tutumlar gerçeği ele verir. Yönetici açısından bakarsak beyinsel esnekliği düşük yöneticiler, korkan çocuğun annesine sarılması gibi kendi ’-meli-malı’larına sarılır. Böyle bir yönetici kendini, uygulamaya konmak istenen yeni bir projenin neden uygun olmadığına dair çeşitli bürokratik engeller öne sürerek, ya da bu projeyi hayata geçirmenin şirket imajını zedeleyebileceğini iddia ederek belli eder.
Beyinsel esnekliği düşük olanlar nasıl çalışır?
Beyinsel esnekliğin az olduğu yerde katılık vardır. Böyle kişiler, olaylara "at gözlüğü" ile bakarlar, önceden çizilmiş rotanın dışına hiç çıkamazlar. Bu kişiler belli formattaki görevlerde başarılı olabilirler, ancak rutinin dışına çıkmak gerektiğinde onlarla çalışmak mümkün değildir.
Bu kriz ortamında kimler ayakta kalır?
Kriz süreci uyum kapasitemizi test etmek için bir fırsat olabilir. Çünkü daha önce kullandığımız enstrümanlar artık geçerli olmayabilirler. Durumu hemen kavrayarak gereken farklılaşmayı anında gerçekleştirebilenler kazanır. Tereddüt edenler, eski alışkanlıklardan vazgeçmekte yavaş kalanlar bir anda zor duruma düşebilirler. Burada ne kadar esnek olunursa olunsun yine de herşey istenildiği gibi gitmeyebilir, ancak esneklik zararı en aza indirecektir. Bunun için:
-Durumu veriler ışığında değerlendiriniz, varsayımda bulunmayınız
-Ortak akla en yakın senaryoları belirleyiniz
-Her durum için farklı bir başa çıkma stratejisi geliştiriniz
-Duruma uygun şekilde esneyiniz.
Beyinsel esnekliği nasıl geliştirebiliriz?
Öncelikle herhangi bir yenilikle karşılaştığımızda prensip olarak "ben bunu yapamam, kullanamam, bana uymaz, vs." gibi negatif yaklaşımlardan uzak durmak gerekir. Bu yenilik ister bir yöntem ya da kişi, ister değişik bir teknoloji ya da şirkete yeni bir ortak olsun farketmez. Sürekli okumanın yanı sıra direkt insan ilişkileri de beynimizi besler. Ne kadar fazla kişi ile etkileşim içindeysek kararlarımız ve yaklaşımlarımız o kadar dengeli olur. Bazen bakış açımıza uymasa da farklı bir pencereden dünyaya bakan insanlarla deneyim paylaşarak tutum zenginliğimizi artırmalıyız. Bu arada aşırı esneklik, kararları sürekli değiştirmek veya değerleri olmamak da istenen bir durum değildir. Herşey gibi beyinsel esneklik de kararında olmalıdır.
Bunun için ne yapmalıyız?
1. Zihninizi daima canlı ve aktif tutun
2. Farklı alanlarda faaliyetler yapın, belli bir alana sıkışıp kalmayın; bir alanda çalışırken çözemediğiniz bir problemi başka bir alanda çalışırken çözebilirsiniz. Beyninize mola verin, örneğin spor gibi bir aktiviteyle beyninizi destekleyin.
3. Yeterince uyuyun, dengeli beslenin, spor yapın yani beynin altyapısını sağlam tutun.
4. İşler yolunda gitmediğinde strateji değiştirmekten kaçınmayın.
5. Süreçlerinizi tek başınıza değil etkileşim içinde yürütün; yakın ve uzak mesafede farklı düzeylerde kişilerle etkileşim içinde olmak olaylara 360 derece bakabilmemizi sağlar.
İş dünyasında beyinsel esneklik kişiye neler kazandırır?
Planlı değişim ve yeniden yapılanma, şirket birleşmeleri ve satın almaların bu denli sık olduğu bir dönemde bir de planlı olmayan kriz süreçlerinin sık sık yaşanır olması beyinsel esnekliği her zamankinden önemli hale getirdi. Değişim dendiğinde, beynin esneklik fonksiyonu bir kurumda çalışan yöneticinin yöneleceği ilk araç olmalıdır. Böyle dönemlerde kendini izole eden ve bugüne kadarki profesyonel yaklaşımının kurumu ve kendisini koruyacağı fikrine sarılan yöneticiler, hem soğukkanlı çalışanlarını hem de hizmet verdiği sektördeki çözüm ortaklarını uçurumdan aşağı sürükler. Direksiyonu uygun şekilde, gerekli yöne doğru çevirebilme kapasitesi burada önem kazanır.
Beyinsel esnekliği nasıl ölçeriz? Kişi kendini nasıl belli eder?
Beyinsel esnekliğini geliştiremeyen ve duygusal tepkiler veren kişiyi algılamak yönetici açısından çok kolaydır. Bu kişiler üstleri kendilerini bir konuda uyardığında veya farklı yöntemde iş uygulaması talep ettiğinde durumu kişiselleştirerek olumsuz tepki verirler. Bilgisayara gömülmek, sigara molası vermek, bir sonraki diyalogu kısa ve sert yanıtlarla sona erdirmek gibi tutumlar gerçeği ele verir. Yönetici açısından bakarsak beyinsel esnekliği düşük yöneticiler, korkan çocuğun annesine sarılması gibi kendi ’-meli-malı’larına sarılır. Böyle bir yönetici kendini, uygulamaya konmak istenen yeni bir projenin neden uygun olmadığına dair çeşitli bürokratik engeller öne sürerek, ya da bu projeyi hayata geçirmenin şirket imajını zedeleyebileceğini iddia ederek belli eder.
Beyinsel esnekliği düşük olanlar nasıl çalışır?
Beyinsel esnekliğin az olduğu yerde katılık vardır. Böyle kişiler, olaylara "at gözlüğü" ile bakarlar, önceden çizilmiş rotanın dışına hiç çıkamazlar. Bu kişiler belli formattaki görevlerde başarılı olabilirler, ancak rutinin dışına çıkmak gerektiğinde onlarla çalışmak mümkün değildir.
Bu kriz ortamında kimler ayakta kalır?
Kriz süreci uyum kapasitemizi test etmek için bir fırsat olabilir. Çünkü daha önce kullandığımız enstrümanlar artık geçerli olmayabilirler. Durumu hemen kavrayarak gereken farklılaşmayı anında gerçekleştirebilenler kazanır. Tereddüt edenler, eski alışkanlıklardan vazgeçmekte yavaş kalanlar bir anda zor duruma düşebilirler. Burada ne kadar esnek olunursa olunsun yine de herşey istenildiği gibi gitmeyebilir, ancak esneklik zararı en aza indirecektir. Bunun için:
-Durumu veriler ışığında değerlendiriniz, varsayımda bulunmayınız
-Ortak akla en yakın senaryoları belirleyiniz
-Her durum için farklı bir başa çıkma stratejisi geliştiriniz
-Duruma uygun şekilde esneyiniz.
Burcu ÖZÇELİK / Hürriyet İK