Beynin Algısı

  • Konbuyu başlatan senarist081
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kişisel Gelişim Yazıları kategorisinde senarist081 tarafından oluşturulan Beynin Algısı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,198 kez görüntülenmiş, 10 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kişisel Gelişim Yazıları
Konu Başlığı Beynin Algısı
Konbuyu başlatan senarist081
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Kristal
S

senarist081

Eğer çoğu zaman karşılaştığınız olaylar sizin canınızı sıkıyor ve "Hep böyle şeyler beni bulur" diyorsanız, olayların öncesinde ne düşündüğünüze dikkat edin.


Eğer sıkça bardak-tabak kırıyorsanız, o anda birisine olan kızgınlığınızı düşünüyor olabilirsiniz.


Yemek yaparken, elinizi kesiyor ya da yakıyorsanız, telaş ediyor veya o işi yapmak istemiyor olabilirsiniz.


İş'te karşılaştığınız aksiliklerin olduğu anı bir düşünün, tam o anda ne düşünüyordunuz?


Yaptığınız işi sevmeden mi yapıyordunuz, birisine mi kızgındınız, yoksa birisine birşey mi yapmak istediniz?




Newyork'ta bir iş kadını olan Julian, yoğun iş temposundan zaman ayırarak kızkardeşleri ile beraber annesinin evini boyamak için gitti.

Kardeşleri yükseklik korkuları olduğunu söyleyerek tavanların boyanması işini ona bıraktılar. İki odanın tavanını boyadıktan sonra kızkardeşlerine, "Biriniz de salonun tavanını boyar mısınız" diye sordu.

"Yapamayız abla, biliyorsun ikimizin de yükseklik korkusu var," dediler.

Julian biraz daha boya almak için alt kata inerken merdivenlerde ayağı kaydı ve düştü.

Ayak bileği burkulmuştu. Kızkardeşlerine, "Bunun olmasını gerçekten istemiyordum" diye açıkladı.

Aslında ayağının burkulması, onun sevmeden yaptıgı işten kurtulmasına sebep olmuştu.

Bir süre dinlendi, bu arada kızkardeşleri evi boyamayı bitirmişlerdi.





Bunun bir benzeri bizim işyerinde olmuştu. Emekliliği yaklaşan Mehmet Beye, yaptığı işlere ilaveten, giden malların makbuzlarını kesme işi de verilmişti. Mehmet bey bu işi yapmayı istemiyordu.
Bir süre sonra kolu uyuşmaya, konuşması peltekleşmeye başladı. Bir akşam işten çıktığında, işhanının önünde ayağı takıldı, düştü ve sağ kolu kırıldı. Sevmediği işi yapmaktan kurtulmuştu...Hastaneye gitti ve 2-3 ay içinde de emekli oldu.





Siz siz olun, yapmak zorunda olduğunuz işleri severek yapın, beyninize "Bu da nerden çıktı şimdi", "Şu işi yapmayı hiç sevmiyorum" gibi mesajlar vermeyin.


Çünkü beyninizin sizi engellemek için ne yapacağı hiç belli olmaz.


Masanızın üzerindeki bardağa çarpıp, 1-2 saat uğraşarak hazırladığınız dosyanın üzerine çay-su dökebilirsiniz. Çünkü beyniniz sevmediğiniz işten sizi kurtarmaya çalışmaktadır.


Beynimiz bizim düşündügümüz herşeyi gerçekleştirmek için programlanmıştır.


Aynen lambadan çıkan cin gibi, sizin düşündüğünüz her şey için "Emriniz olur" der ve onu gerçekleştirir. Bazılarını hemen, bazılarını zaman içinde gerçekleştirir, ya da sizi o işi yapmaya hazırlar, yönlendirir. İsteklerinizi resim haline getirir, siz o resimleri değiştirmezseniz onları aynen uygular.



Fakat onların neticelerinin ne olacağını hesaplayamaz. Beynimiz, olumsuz komutları anlamaz, onları da olumlu olarak gerçekleştirir.


Başka birisi için düşündüğünüz şeyi, bir bakarsınız ki siz yapmışsınız."Şunu yapmıyayım" dersiniz, bir süre sonra yaparsınız.


Resimlerin iyi veya kötü olması, olumlu ya da olumsuz olması, başka biri için düşünülmüş olması onu ilgilendirmez. Beynimiz resimde ne görürse onu uygular. Sonra siz de, "Benim istedigim bu değildi, "Korktuğum başıma geldi", "Ben ona kızıyordum, nasıl oldu da sevdim" dersiniz.


Hele bir de kararsızlık, ikirciklilik varsa yandınız. O zaman da sizi oynatır.


Aman ha! Siz siz olun, daima pozitif düşünün ve kararlı olun, yaptığınız işi severek yapın, siz kazanırsınız...
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Aslında çok korkunç yaratıklarız ya gücümüz çok fazla. :)
Ürkütücü!
 
S

s_safiye

Kullanıcı
20 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
teşekkürler senarist081..çok güzeldi ellerine sağlık.. :)
 
S

senarist081

Beynimiz bizim düşündügümüz herşeyi gerçekleştirmek için programlanmıştır.


Aynen lambadan çıkan cin gibi, sizin düşündüğünüz her şey için "Emriniz olur" der ve onu gerçekleştirir. Bazılarını hemen, bazılarını zaman içinde gerçekleştirir, ya da sizi o işi yapmaya hazırlar, yönlendirir. İsteklerinizi resim haline getirir, siz o resimleri değiştirmezseniz onları aynen uygular.

Tuttum bu sözü.. ;)
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
senarist081' Alıntı:
Beynimiz bizim düşündügümüz herşeyi gerçekleştirmek için programlanmıştır.


Aynen lambadan çıkan cin gibi, sizin düşündüğünüz her şey için "Emriniz olur" der ve onu gerçekleştirir. Bazılarını hemen, bazılarını zaman içinde gerçekleştirir, ya da sizi o işi yapmaya hazırlar, yönlendirir. İsteklerinizi resim haline getirir, siz o resimleri değiştirmezseniz onları aynen uygular.

Tuttum bu sözü.. ;)
Bu yüzden dedim zaten korkuncuz,gücümüz çok fazla diye. Kendimizi bir keşfedebilsek daha neler yapcağız da işte..
 
S

senarist081

Dahi bir insan beyninin %2.5'lık kısmını kullanabiliyormuş bunu biliyormuydunuz arkadaşlar..Normal sıradan bir insan 1.25,zeki insanlar ise 1.80 oranında..Yanlış hatırlamıyorsam yanılıyorsam da lütfen bilen biri düzeltsin.. ;)
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Büyük kapalı alanlarda kurulan, şu içinde her dükkanı barındıran, alışveriş merkezlerinden nefret ederdim.
Ne zaman bu merkezlerden birine gitme kararı alsak, panik atağa bağlı olarak, ki tedavi oldum ve yendim bu rahatsızlığımı, sağ kolumda uyuşmalar, midemde bir bulantı başlar, ve gitmemek için bunları bahane ederdim.
Ama bu durum hep bu merkezlere gitme öncesinde belirmeye başlayınca, bir yakınım, bunun tamemen benim istemememle ilgili olduğunu, ve işin eğlenceli taraflarını düşünürsem kendimi daha iyi hissedebileceğimi söyledi.
Ve şimdi bu merkezlere gitmek için can atar hale geldim:)
 
S

senarist081

Beynimizin % kaçını kullanabiliyoruz?

Beynimiz yaklaşık 10-12 milyar arası nöron (sinir hücresi) içerir. Ancak bilindiği üzere beynimizin çok düşük bir yüzdesini kullanırız. Bunun nedeni aslında sinir hücrelerinin (yani bilgi depolayan nöronların) kendi kendilerini yenileyebilme özelliklerini yitirmiş olmalarıdır. Eğer sini hücresine sentrozom ya da sentrozomun görevini görebilecek enzim nakledilirse kendi kendilerini yenileyebilme özelliklerini kazanabilirler mi? Eğer bu mümkünse, beynimizin daha fazla bölümünü kullanabilir miyiz?


Beynimizin Yalnızca % 10’unu Kullandığımız Söylencesi
Öncelikle sorunuzun başında belirttiğiniz varsayıma göz atalım isterseniz: “Beynimizin çok düşük bir yüzdesini kullanırız.” Yaklaşık bir asır önce ortaya atılan bu iddianın kaynağı bazı bilim insanlarının söylem ve bulgularının yanlış yorumlanıp çarpıtılmasına dayanıyor. Bugün, sinir bilim ve beyin görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler öyle gösteriyor ki, beynimizdeki tüm sinirler çeşitli eylemler sırasında aktive oluyor. Daha açık bir deyişle, kullanmadığımız herhangi bir sinir ağı bulunmuyor. Konuyla ilgili bir başka yaklaşımsa sinir hücrelerinin herhangi bir uyarıcı almadıklarında dejenere olarak işlevselliklerini kaybediyor olma özellikleri. Örneğin, görsel sistem. Gelişmenin erken dönemlerinde göz sinirleri yeterli uyarıcıya maruz bırakılmadıklarında görme yetisi kayboluyor. Benzer şekilde, eğer ki beynimizde kullanılmayan sinir ağları bulunsaydı, işlevselliklerini kaybetmiş olmalarını beklememiz gerekirdi. Fizyolojik kanıtlar bir yana, iddia evrimle de uyuşmuyor. Aktif olmayan, hayatta kalma mücadelemize katılmayan sinir ağları içeren büyük bir beyin evrimsel gelişimle de bağdaşmıyor.

ANCAK
Olgun haldeki sinir hücrelerinin (yani bilgi depolayan nöronların) kendi kendilerini yenileyebilme özelliklerini yitirmiş olmaları gibi bir durum söz konusu. Bu nedenle de, herhangi bir darbe ya da yaşlanma sonucu kaybedilen sinirler beyin kapasitesini doğal olarak olumsuz yönde etkiliyor.

Beyindeki Sinir Hücreleri Gerçekten de Kendilerini Yenileme Yetisinden Yoksun mu?
Beyindeki sinir hücrelerinin kendilerini yenileyebilme yetisinden yoksun olduklarını gösteren çalışmaların öncüsü 1960’larda yaptığı çalışmalarla ismini duyuran bir sinir bilimci: Dr. Pasko Rakic. Nitekim felç ya da diğer beyin zedelenmelerinde hastaların kaybettikleri konuşma ve yürüme gibi yetileri daha sonradan tekrar edinememeleri de bu bulguları destekler nitelikte. Ancak başlangıcı 1965 yılında sıçanlar üzerinde yapılan deneylere dayanan ve son yıllarda hız kazanan bir takım çalışmalar, beyindeki bazı bölgelerde sinir hücrelerinin yenilenebildiğini gösteriyor. Özellikle de belleksel işlevleri olan hippokampüs bölgesi ile makaklar üzerinde çalışılan üst düzey bilişsel işlemlerden sorumlu ve evrimsel gelişimde son sırada yer alan düşünme, koklama ve duyma ile ilişkili korteks bölgelerinin kök hücreler sayesinde sinirsel yönden yenilenebildikleri bulgular arasında. Ancak bilim insanları, bu çalışma sonuçlarının Alzheimer ya da Parkinson gibi sinir hücreleri kaybı içeren bir takım hastalıkların tedavisinde kullanılabilmesi için klinik ve uygulamaya yönelik daha çok çalışma yapılması gerektiğini söylüyorlar.

Gelelim Sentrozomlarla Sinir Hücreleri Arasındaki İlişkiye...
Sinir hücresinin başka bir hücre üretme olasılığının kalmadığı gelişim aşamasında sentrozoma rastlanmıyor. Her ne kadar bazı araştırmacılar, yaralanmaların olduğu birtakım yetişkin beyni bölgelerinde sentrozoma rastlamış olduklarını r***r etmişlerse de sonraki araştırmalar bu bulguları pek de kanıtlar nitelikte değil. Sinir hücreleri, gelişim dönemleri içerisinde özelleştikçe, çoğalma yetilerini de kaybediyorlar. Bölünme yetisinin yitiminin, meydana gelebilecek bölünmelerin, mevcut sinaps ağlarının da bozulmasına yol açabileceğinden evrilmiş olabileceği düşünülüyor.

Sinir Hücrelerinde Sentrozom Görevi Görebilecek Bir Yapı Oluşturulursa, Kendilerini Yenileyebilme Özelliğini Edinebilirler mi?
Eğer ki sinir hücrelerine böyle bir müdahalede bulunacak olursak, tekrar bölünebilme özelliği kazanacaklardır. Ancak uzmanlar, bu yöntemin tıp uygulamalarında niçin kullanılamayacağına dair iki önemli noktaya işaret ediyorlar:
1.) Eğer ki, sentrozom yapısını kaybetmiş bir hücrede bu yapıyı tekrar oluşturursak, hücre kontrolsüzce çoğalmaya başlıyor. Tıpkı kanser hücreleri gibi. Bu nedenle de bu uygulama, tümör oluşumlarına yol açıyor.
2.) Eğer ki, sentrozom yapısı yalnızca embriyonal dönemde korunan hücrelerde (örneğin, sinir hücreleri) bu yapı müdahale ile sürekli hale getirilirse, hücreler özelleşme durumu göstermiyorlar. Çünkü hücrelerdeki özelleşme, sentrozom yapısının kaybından sonra gerçekleşiyor.


En detaylı ve doğru bilgi sanırım bu kaynakta..Yanlış hatırlıyormuşum ve yanlış bilgilendirme için de hepinizden ayrı ayrı özür diliyorum arkadaşlar..
 
K

Kristal

20 yaşına gelince beyin hücrelerinde eksilme başlar. Her gün yaklaşık 50 bin tanesi ölür. Bu sayı 60 yaşlarında günde 100 bin hücreyi bulur. 75 yaşına geldiğimizde tüm nöronların yüzde 10'unu kaybetmiş oluruz. Tabii bu doğduğumuz ana oranla zekamızın yüzde 10 azaldığı anlamına gelmez. İnsan hayatında iyi beslenme, tecrübe ve öğrenme gibi faktörler geriye kalan nöronların kapasitelerinin daha da gelişmelerini sağlarlar. Yani beyin ne kadar çok kullanılırsa o kadar iyi durumda olur.
 
Üst