S
senarist081
Eğer çoğu zaman karşılaştığınız olaylar sizin canınızı sıkıyor ve "Hep böyle şeyler beni bulur" diyorsanız, olayların öncesinde ne düşündüğünüze dikkat edin.
Eğer sıkça bardak-tabak kırıyorsanız, o anda birisine olan kızgınlığınızı düşünüyor olabilirsiniz.
Yemek yaparken, elinizi kesiyor ya da yakıyorsanız, telaş ediyor veya o işi yapmak istemiyor olabilirsiniz.
İş'te karşılaştığınız aksiliklerin olduğu anı bir düşünün, tam o anda ne düşünüyordunuz?
Yaptığınız işi sevmeden mi yapıyordunuz, birisine mi kızgındınız, yoksa birisine birşey mi yapmak istediniz?
Newyork'ta bir iş kadını olan Julian, yoğun iş temposundan zaman ayırarak kızkardeşleri ile beraber annesinin evini boyamak için gitti.
Kardeşleri yükseklik korkuları olduğunu söyleyerek tavanların boyanması işini ona bıraktılar. İki odanın tavanını boyadıktan sonra kızkardeşlerine, "Biriniz de salonun tavanını boyar mısınız" diye sordu.
"Yapamayız abla, biliyorsun ikimizin de yükseklik korkusu var," dediler.
Julian biraz daha boya almak için alt kata inerken merdivenlerde ayağı kaydı ve düştü.
Ayak bileği burkulmuştu. Kızkardeşlerine, "Bunun olmasını gerçekten istemiyordum" diye açıkladı.
Aslında ayağının burkulması, onun sevmeden yaptıgı işten kurtulmasına sebep olmuştu.
Bir süre dinlendi, bu arada kızkardeşleri evi boyamayı bitirmişlerdi.
Bunun bir benzeri bizim işyerinde olmuştu. Emekliliği yaklaşan Mehmet Beye, yaptığı işlere ilaveten, giden malların makbuzlarını kesme işi de verilmişti. Mehmet bey bu işi yapmayı istemiyordu.
Bir süre sonra kolu uyuşmaya, konuşması peltekleşmeye başladı. Bir akşam işten çıktığında, işhanının önünde ayağı takıldı, düştü ve sağ kolu kırıldı. Sevmediği işi yapmaktan kurtulmuştu...Hastaneye gitti ve 2-3 ay içinde de emekli oldu.
Siz siz olun, yapmak zorunda olduğunuz işleri severek yapın, beyninize "Bu da nerden çıktı şimdi", "Şu işi yapmayı hiç sevmiyorum" gibi mesajlar vermeyin.
Çünkü beyninizin sizi engellemek için ne yapacağı hiç belli olmaz.
Masanızın üzerindeki bardağa çarpıp, 1-2 saat uğraşarak hazırladığınız dosyanın üzerine çay-su dökebilirsiniz. Çünkü beyniniz sevmediğiniz işten sizi kurtarmaya çalışmaktadır.
Beynimiz bizim düşündügümüz herşeyi gerçekleştirmek için programlanmıştır.
Aynen lambadan çıkan cin gibi, sizin düşündüğünüz her şey için "Emriniz olur" der ve onu gerçekleştirir. Bazılarını hemen, bazılarını zaman içinde gerçekleştirir, ya da sizi o işi yapmaya hazırlar, yönlendirir. İsteklerinizi resim haline getirir, siz o resimleri değiştirmezseniz onları aynen uygular.
Fakat onların neticelerinin ne olacağını hesaplayamaz. Beynimiz, olumsuz komutları anlamaz, onları da olumlu olarak gerçekleştirir.
Başka birisi için düşündüğünüz şeyi, bir bakarsınız ki siz yapmışsınız."Şunu yapmıyayım" dersiniz, bir süre sonra yaparsınız.
Resimlerin iyi veya kötü olması, olumlu ya da olumsuz olması, başka biri için düşünülmüş olması onu ilgilendirmez. Beynimiz resimde ne görürse onu uygular. Sonra siz de, "Benim istedigim bu değildi, "Korktuğum başıma geldi", "Ben ona kızıyordum, nasıl oldu da sevdim" dersiniz.
Hele bir de kararsızlık, ikirciklilik varsa yandınız. O zaman da sizi oynatır.
Aman ha! Siz siz olun, daima pozitif düşünün ve kararlı olun, yaptığınız işi severek yapın, siz kazanırsınız...
Eğer sıkça bardak-tabak kırıyorsanız, o anda birisine olan kızgınlığınızı düşünüyor olabilirsiniz.
Yemek yaparken, elinizi kesiyor ya da yakıyorsanız, telaş ediyor veya o işi yapmak istemiyor olabilirsiniz.
İş'te karşılaştığınız aksiliklerin olduğu anı bir düşünün, tam o anda ne düşünüyordunuz?
Yaptığınız işi sevmeden mi yapıyordunuz, birisine mi kızgındınız, yoksa birisine birşey mi yapmak istediniz?
Newyork'ta bir iş kadını olan Julian, yoğun iş temposundan zaman ayırarak kızkardeşleri ile beraber annesinin evini boyamak için gitti.
Kardeşleri yükseklik korkuları olduğunu söyleyerek tavanların boyanması işini ona bıraktılar. İki odanın tavanını boyadıktan sonra kızkardeşlerine, "Biriniz de salonun tavanını boyar mısınız" diye sordu.
"Yapamayız abla, biliyorsun ikimizin de yükseklik korkusu var," dediler.
Julian biraz daha boya almak için alt kata inerken merdivenlerde ayağı kaydı ve düştü.
Ayak bileği burkulmuştu. Kızkardeşlerine, "Bunun olmasını gerçekten istemiyordum" diye açıkladı.
Aslında ayağının burkulması, onun sevmeden yaptıgı işten kurtulmasına sebep olmuştu.
Bir süre dinlendi, bu arada kızkardeşleri evi boyamayı bitirmişlerdi.
Bunun bir benzeri bizim işyerinde olmuştu. Emekliliği yaklaşan Mehmet Beye, yaptığı işlere ilaveten, giden malların makbuzlarını kesme işi de verilmişti. Mehmet bey bu işi yapmayı istemiyordu.
Bir süre sonra kolu uyuşmaya, konuşması peltekleşmeye başladı. Bir akşam işten çıktığında, işhanının önünde ayağı takıldı, düştü ve sağ kolu kırıldı. Sevmediği işi yapmaktan kurtulmuştu...Hastaneye gitti ve 2-3 ay içinde de emekli oldu.
Siz siz olun, yapmak zorunda olduğunuz işleri severek yapın, beyninize "Bu da nerden çıktı şimdi", "Şu işi yapmayı hiç sevmiyorum" gibi mesajlar vermeyin.
Çünkü beyninizin sizi engellemek için ne yapacağı hiç belli olmaz.
Masanızın üzerindeki bardağa çarpıp, 1-2 saat uğraşarak hazırladığınız dosyanın üzerine çay-su dökebilirsiniz. Çünkü beyniniz sevmediğiniz işten sizi kurtarmaya çalışmaktadır.
Beynimiz bizim düşündügümüz herşeyi gerçekleştirmek için programlanmıştır.
Aynen lambadan çıkan cin gibi, sizin düşündüğünüz her şey için "Emriniz olur" der ve onu gerçekleştirir. Bazılarını hemen, bazılarını zaman içinde gerçekleştirir, ya da sizi o işi yapmaya hazırlar, yönlendirir. İsteklerinizi resim haline getirir, siz o resimleri değiştirmezseniz onları aynen uygular.
Fakat onların neticelerinin ne olacağını hesaplayamaz. Beynimiz, olumsuz komutları anlamaz, onları da olumlu olarak gerçekleştirir.
Başka birisi için düşündüğünüz şeyi, bir bakarsınız ki siz yapmışsınız."Şunu yapmıyayım" dersiniz, bir süre sonra yaparsınız.
Resimlerin iyi veya kötü olması, olumlu ya da olumsuz olması, başka biri için düşünülmüş olması onu ilgilendirmez. Beynimiz resimde ne görürse onu uygular. Sonra siz de, "Benim istedigim bu değildi, "Korktuğum başıma geldi", "Ben ona kızıyordum, nasıl oldu da sevdim" dersiniz.
Hele bir de kararsızlık, ikirciklilik varsa yandınız. O zaman da sizi oynatır.
Aman ha! Siz siz olun, daima pozitif düşünün ve kararlı olun, yaptığınız işi severek yapın, siz kazanırsınız...