Betûl Mardin Kimdir ?

  • Konbuyu başlatan dnzysel
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kim, Neyi, Nasıl Başardı? kategorisinde dnzysel tarafından oluşturulan Betûl Mardin Kimdir ? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 34,420 kez görüntülenmiş, 7 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kim, Neyi, Nasıl Başardı?
Konu Başlığı Betûl Mardin Kimdir ?
Konbuyu başlatan dnzysel
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan yadois
D

dnzysel

Kullanıcı
2 Nis 2009
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
39 yaşında Betûl Mardin oldum

Başarılı meslek hayatını "Halkla İlişkiler Oscarı" olarak bilinen ödülle taçlandıran Betûl Mardin çocukluğunu, gençliğini, çalışmaya başladığı ilk yılları ve evlilik hakkındaki düşüncelerini anlattı.

Halkla ilişkiler camiasının duayeni IMAGE Halkla İlişkiler ve Strateji Tanıtım'ın Onursal Başkanı Betûl Mardin, 78 yaşında hala mesleğinin doruğunda. Yaklaşık 40 yıl önce başladığı kariyerini bugün Amerika Halkla İlişkiler Derneği'nin (Puplic Relations Society of America- PRSA) "Halkla İlişkilerde Yaşam Boyu Başarı 2005 Atlas Ödülü" ile daha yüksek bir noktaya taşıdı. Enerjisi ve renkli hayat hikayesi ile bulunduğu her ortamda ilgi odağı olmayı başaran bir isim Betûl Mardin. Konuşmasını hikayelerle o kadar güzel süslüyor ki, ondan etkilenmemek mümkün değil. Zaten yanındayken vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Aldığı ödül hakkında konuşmak için buluştuğumuzda da renkli hayatından pek çok ilginç kesiti tatlı sohbetiyle anlattı. Çocukluğunda yaşadığı olumsuzlukları nasıl bir avantaja dönüştürdüğünden ilişkilerine kadar pek çok konuda sorularımızı cevaplayan Mardin, hayatla da ilgili küçük ipuçları vermeyi ihmal etmedi.

* Biraz önce "Dün eve gittiğimde bütün gün konuşmaktan sesimin kısıldığını fark ettim" dediniz. Oysa siz 5.5-6 yaşına kadar konuşamamışsınız bile. Şimdi bu açığı mı kapatıyorsunuz?
İnsan hayatta neden geri kaldıysa, sonra onun üzerinde duruyor. Ben yaklaşık altı yaşına kadar konuşamadım. Çünkü solaktım ve bu yüzden çok dayak yedim. İsviçreli bir dadım vardı ve sağ elimi kullanmam için cetvelin dikey kısmıyla vururdu. Çok dayak yediğin zaman beyin hasar görürmüş. Bugün bile teknik şeyleri zor öğrenirim.

* Ailenizin bu olaydan haberi yok muydu?
Yengem bu olayı görüp annemi uyarmasına rağmen bir şey yapmadılar. Çünkü dadım giderse çaylara, kahvelere gidememekten korkuyorlardı. (Lüküs Hayat'ın şarkısını söylüyor...) Lüküs Hayat'ın yazarları bizim evimizden çıkmazdı. Herhalde bizimkileri görüp öyle yazdılar bu oyunu.

* Bu olanlar için ailenize kızgın mısınız?
Hayır, hiç kızgın değilim. İnanıyorum ki bana yapılanlar karşısında çaba gösterip her şeyin üstüne çıktığım için bugün bu noktadayım.

* Herhalde konuşmayan bir kızın, ileride böyle başarılar kazanacağını hayal bile edemezlerdi...
Ben ortanca çocuktum. Yani dışlanmaya müsait çocuk. Bir de ölen ablam çok güzeldi. 13 yaşında olmasına rağmen bir dergi onun fotoğraflarını çekmek için eve geldi. Ben de o sırada 10 yaşındayım ve yaptığım tek şey okumak ve yazmak. Eve gelenler bana dönüp, "Ablan güzel, sen değilsin. Onun için kıskanıyorsun" dedi. O sinirle koşarak evden çıktım, arkamdan da teyzemin kızı gelip üzülmememi söyledi. Ona dedim ki, "Ben az önce bir yemin ettim. Bir daha benimle hiç kimse dalga geçemeyecek. Bir gün, hiç kimsenin olmadığı bir yerde olacağım."

* Bu yemine de harfiyen uydunuz. Bu ne hırstır, değil mi?
Hakikaten çocuklara çok dikkat etmek lazım, bunlar çocukları çok kırıyor. Çok çalışkan, çok okuyan ve çok soru soran bir çocuk oldum. 18 yaşına geldiğimde ukala bir insan olup çıktım.

* İnsanlar sizden illallah dedi mi?
Hayır, çünkü çeşitli yasaklar geldi. "Üniversitede okuyamazsın, çalışamazsın, soyadımızı kullanamazsın" gibi. Ben de 22 yaşına gelip evlenene kadar çeşitli kurslara gittim. Ama Mısır'daki arazilerimiz gidince birden çalışmamda sakınca olmadı.

* Niye?
Çünkü Mısır'dan bana para geliyordu. Ne iş yapacağımı düşünürken Tercüman Gazetesi'nin sahiplerinden Semih Tuğrul Bey'i tanıyan bir akrabam bir görüşme ayarladı. Bu görüşmeye giderken siyah bir elbise giydim. Taşlı bir broş ile parmağıma taşlı büyük bir yüzük taktım. Karşımdaki adamlara diyorum ki "Paramız yok ama daha ölmedik". Adam bana "İş arıyormuşsunuz" dedi. Ben de "Evet" dedim. Eliyle broşumu ve yüzüğümü göstererek "Siz" dedi. Herhalde beni kokoloş biri zannetti. Garcia Lorca'nın İspanyolca şiirini okudu, ben de aynı anda Melih Cevdet'in çevirisini okudum. Ertesi gün işe başlamamı söyledi. 2,5-3 sene sayfa editörü olarak çalıştım. Hafta sonları da çizgi romanların çevirilerini yapıyordum.

* Çalışmanızın nedeni sadece para mıydı?
En başta lise mezunu olarak işe yarama sevincini yaşadım. Arkasından da iyi para kazanmak geldi. Gazetenin künyesinde adımın çıkması ise beni iyice motive etti. Ancak eşim evde boş kaldığı için ayrılık kaçınılmaz oldu.

* Bu başarılı kadınların başarılı evlilikleri olamıyor savını güçlendiriyor mu?
Başarılı kadınların evliliklerini yürütmesi çok zor. Çünkü eğer erkek dengede güçsüz tarafsa, sürtüşme başlıyor.

* Ama ikinci eşiniz çok başarılı bir isim olan tiyatro oyuncusu ve yönetmen Haldun Dormen'di...
İkincisinde çok hayran olduğum, çok akıllı hatta dahi bir adamdı. Haldun'un yaptıklarını Türkiye'de belki hala fark edemiyorlar. Ben de onun yanında olmaktan ve çalışmaktan çok mutluydum. Ama yaptığım işlerde ismimi kullanmam yasaktı.

* İpler nasıl koptu?
Bir oyunda "Artık benim ismim çıkacak" dedim. Haldun da kabul etti. Ama bir baktım ki yine oyunda benim ismim yok. Şimdi sağlam kafayla dönüp Haldun'a baktığım zaman onu affediyorum ama o zaman affedememiştim. Çünkü bana ismimi yazmayı unuttuğunu söyledi. Aramıza bir soğukluk girdi. Ancak ikinci bir olay daha oldu ki Haldun buna hala çok güler.

* Neydi bu olay?
Haldun iki parayı bir araya getirdiğimizde de sinema filmi çekmeye kalkardı. Zaten tiyatrodan zarar ederdik ama biraz para kazandığımızda da onları da film yaparak yerdi. Bu filmde de yine kostümleri ben yapıyorum. İsim takıntım var. Çünkü adım keçi manasına gelen "Betül" değil. Benim ismim Meryem Ana anlamına gelen Betûl. Haldun'la da o dönemde 6-7 senedir evliyiz. Filmin sonunda bir de baktım ki kostümleri yapan kişinin adı Betül Mardin diye geçiyor. O anda sinemayı terk edip eve gittim. Adam unutkan anladık ama adımı da bilmiyor.

* 39 yaşında hayata yeniden nasıl başladınız?
37 yaşında boşandıktan sonra TRT'nin bir sınavına girerek Londra'da bir yıl okudum. Sonra TRT'de radyoculuk ve İstanbul'da televizyonculuk yaptım. 39 yaşında halkla ilişkilerci ve Betûl Mardin oldum. Hayat yeniden başladı.

* Yaratıcı olmayı nasıl başarıyorsunuz?
Düşünerek. Bir işle ilgili sıkıntın varsa sabahtan akşam uyuyuncaya kadar düşüneceksin. Uyumadan önce de yatağının kenarına bir kağıt kalem koyacaksın. Sabaha karşı her şey ortaya dökülür. Mesele o an uyanıp, onu yazabilmek. Çünkü tekrar uyursan gidiyor. Rolling Stones bile en güzel şarkıları sabaha doğru yapmış. Mesela ben son olarak Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği'nin (IPRA) ülkemizde yapılan 50. yıl kongresini bu şekilde hazırladım. Düşündüm, uyudum ve not altım. Ertesi gün her şey hazırdı. Şirkettekiler inanamadı. Ama sadece düşünmek yetmez, bu konuda okuyacaksınız da.

Uzun bir yaşam için kocasızlığı tercih ettim

* Belgeselinizi çekmek isteyen oldu mu?
Ahmet Utlu bizim hanedanın fotoğrafçısıymış. Belki ileride o yapabilir. Çünkü bizim ailemiz müthiş bir aile.

* Bu 'müthişlik' toprağınızdan, suyunuzdan mı?
Valla bilmiyorum. Etrafınızdaki insanların hepsi bir şey olduğun zaman otomatikman onlardan etkileniyorsun. Onlardan daha aşağıda olmayı kabul edemiyorsun. İki torunum da öyle. Biri sinema ile öteki gazetecilikle uğraşıyor.

* İnsanlar sizin konuşmalarınıza bayılıyor. Kendinizi nasıl bu kadar iyi dinletiyorsunuz?
Sekiz dakikada bir değişik bir şey anlatıyorum. Çünkü Türk insanı konuşmaların sekizinci dakikasında sıkılıyor. Hayatın ilginç yönleri olduğunu biliyorum ve konuşmalarımda bunlara yer veriyorum.

* Aldığınız ödülle ilgili gelininiz Ayşe Arman sizinle röportaj yapacak mı?
Gelinimle bu sefer röportaj yapmayacağım. Ekim ayının sonunda ödülü aldıktan sonra yapabiliriz. Ayşe'ye haber verdiğimde "Bu Türkiye için çok önemli bir haber. Basın toplantısı yapın Betûl Hanım" dedi. Ayşe çok iyi bir insan, tehlikeli bir gazeteci, çok da iyi bir gelin. Ama eski gelinim de iyidir.

* Neden bir daha evlenmediniz?
Aman bırak Allahaşkına.

* Röportajlarda evliliğe karşı olduğunuzu söylüyorsunuz...
Bu meslekte evlilik zor.

* Bu durumda mesleğinizi tercih ettiniz.
İyi bir yaşamı tercih ediyorum. Mutlu, sağlıklı, uzun bir yaşam için kocasız olmayı tercih ediyorum. Bir yaştan sonra sevgili de istemedim. 37 yaşında boşandım. Sonra bir sürü erkek arkadaşım oldu. Bir tanesiyle 13 yıl yaşadım. Ondan başka çok sevgilim oldu. Ama bir zamandan sonra tıpkı gece çıkmadığım gibi sevgili de istemedim.

* Bu kadar çok çalışan kadın, iyi bir sevgili olabilir mi?
Sevgili farklı bir şey. Koca hep evde. Oysa sevgilin seninle buluşmak için arayıp, "Bu akşam çıkabilir miyiz?" diyor. "Hayır" deme hakkın var. Adam bu durumdan hoşnut olmazsa da "Güle güle" diyebiliyorsun...

Kaynak : Sabah...




[eklenti yönetici tarafından silindi]
 
E

ebruliyn

Kullanıcı
29 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
Hırslı ve başarılı bir kadın,yılmamış zoru başarmış
Teşekkürler...
 
E

ebruliyn

Kullanıcı
29 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
Betül Mardin'den kadınlara öğütler...‏

1. Her sabah spor yapacaksın. Günaşırı filan değil evladım. Her sabah.
2. Hep çalışacaksın. Üreteceksin. Beynin meşgul olacak, hep koşturman gereken işler olacak.
3. Günceli takip edeceksin. Haber izle, dergi, kitap, gazete oku. Gündemi yakala. Her konuda kendini update et. Yeni çıkan kitapları da bil, yeni açılan lokantaları da, bu sene moda olan renkleri de.
4. Evlilik ise şart değil, kafanı takma. Gerekli de değil. Hatta şöyle söyleyeyim: One problem less! (Bir problem eksik!)
5. Çocuk meselesine gelince... Ha işte, burada akan sular duruyor. Yapabiliyorsan yap. Birini bu kadar çok sevmek, onun sorumluluğunu taşımak sadece onu değil, seni de mutlu eder. Doğurmayacaksan, evlat edin. O zaman da senin çocuğun değişen bir şey yok. Evlat edinmeyeceksen de, manevi çocuğun olsun, birini okut, geleceğini şekillendirmesine yardımcı ol.
6. Günde bir kere et ye. Mutlaka her öğün sebze ve meyve ye. Kusura bakma, ben tatlı severim. Tatlıdan uzak dur diyemeyeceğim!
7. Ölümden sonra yaşamak istiyorsan, günlük tut. O küçük notlar, hem kendi hayatının tanıklığı, hem de yarına kalan bir bilgi kaynağı. Mesele benim babam, hiç düşünmeden 60 sene boyunca her gün Ece Ajanda'sına o gün olanları yazmış. Hâlâ açıp okuyorum ve çok faydalanıyorum.
8. Olumlu olacaksın.
9. Bazı şeyleri kabul edeceksin. Bütün kadınların seni sevmesine imkân yok! Demek ki bazı kadınlara dikkat edeceksin.
10. Erkeklere gelince, aynı anda birkaçını sevmeyeceksin. Ama onların böyle bir yeteneği ve şerefsizliği olduğunu bileceksin!! !
Çünkü,
KoLay DєğiLdir Sєni SєviЧorum Dєmєk.
Dü$ünmєDєn asLa SöyLєmєmєk qєrєk.
SєviЧorum DєdiЧsє Чürєk,öLєnє Dєk SözünDє DurmaSı qєrєk ...



 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Ebru' Alıntı:
10. Erkeklere gelince, aynı anda birkaçını sevmeyeceksin. Ama onların böyle bir yeteneği ve şerefsizliği olduğunu bileceksin!!!
Yetenek tamam da şerefsizlik baya ağır bir suçlama olsa gerek artık bilemiyorum yani ?
Tabii bu sözü Halkla İlişkiler’in Oscar’ı “Atlas Award”u, nu alan bir kişi  söylüyorsa(Betül Mardin) vardır elbet bir bildiği..
Bu durumda söz hakkı erkeklerindir gibime geliyor :)
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Ebru: )
Doğrusu bu değilmi ama  haksız mıyım ? :)
Bayan olsamda söz bana bile ağır geldi ..
 
Y

yadois

Kullanıcı
20 Şub 2010
En iyi cevaplar
0
0
dnzysel ve ebru  paylaşımlarınız çok güzeldi sağolun.
 
Üst