BENİM HİKAYEM

  • Konbuyu başlatan Atay
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kişisel Gelişim Yazıları kategorisinde Atay tarafından oluşturulan BENİM HİKAYEM başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,111 kez görüntülenmiş, 3 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kişisel Gelişim Yazıları
Konu Başlığı BENİM HİKAYEM
Konbuyu başlatan Atay
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan kevser gür
A

Atay

Kullanıcı
5 Eki 2008
En iyi cevaplar
0
0
Bu siteye, Mesleki eğilim belirleme testi araken rastladım. Foruma üye olup, yazılanların bir kısmını okudum. Bu başlık altında hayatımın son 2 yılını yazacağım. Umarım Öss'ye hazırlanan, meslek seçmenin arifesinde olan arkadaşlara bir faydam olur.

Ben 22 yaşında, şu an 4 yıllık bir Denizcilik kursuna kayıtı bir öğrenciyim. Aynı zamanda AÜ-AÖF-Kamu Yönetimi 3. sınıf öğrencisiyim. 2004 yılında öğrenim gördüğüm Liseden mezun oldum. ÖSS'ye ilk girdiğim sene tercih yapma hakkı olmama rağmen tercih yapmadım ve bir sene daha ÖSS'ye hazırlandım.ÖSS'ye 2. girişimde istediğim puanı alamayınca, istemeyerek 3. kez ÖSS sınavına girdim. 3. kez sınava girdiğim zaman ÖSS sistemi değişmişti, II. Bölüm soruları sınav kitapçıklarına eklenmişti. 2006 yılı ÖSS Sonuçları açıklandığı zaman puan Ziraat, Maden gibi düşük puanlı mühendislik dallarına yetiyordu.Bu bölümler ilgi alanıma girmeselerde, sınav stresi ve hazırlığından yılmış birisi olduğum için, tercih listeme yazdım ama malesef yerleştirilemedim.

Daha sonra ailem tarafından rastanılan bir gazete ilanına doğru yönlendirildim. Bu ilan şu an devam ettiğim 4 yıllık Denizcilik Kursudur. Bu kurs, mühendislik yeterliliğinde eğitim vermekte(?) ve Gemi Makineleri Mühendisi ile aynı şartlarda çalışabilme şansı sağlayabilmektedir. Kayıtlı bulunduğum proğramın adı: Uzakyol Vardiye Makinisti.Okul'a kayıt yapılabilmesi için lisans düzeyinde ÖSS baraj puanı isteniyordu. Bu ilanı ilk gördüğüm zaman puanı özel ve ücretiyle bir üniversiteye denk olan bu kursa kayıt olmayı anlamsız bulmuştum. Ayrıca Denizcilik, ilerde hayalini kurduğum bir meslek olmadığı gibi yaşamımı oluşturan çok etmendende ayrı kalmama sebep olacaktı. Aileme bu mesleğe girmek istemediğimi ısrarla söylediysemde söylediklerimin farkına varmadılar; bana her seferinde yerleştirilemediğimi bu yüzden bir meslek edinemiyeceğimi, bu yüzden işsiz kalacağımı söylediler. Aslında haklılardı... Bir memur çocuğu olarak Üniversite okumak benim kurtuluş yolumdu. Milyonlarca AÖF mezunu vardı.. Yabancı dil öğrenip, diplomamı alıp iş bulabilirdim belki ama bunu düşünen çok insan arasında şansım çok çok azdı. Bu düşüncelerden sonra ailemin önerdiği okulu değerlendirmeye başladıysamda, bu mesleğe ısınamadım. Sevdiğim herşeyi bırakıp, sefere çıkmak bana göre değildi ama her seferinde ya yapabilirsem diyordum. Son güne kadar düşündüm fakat kararım bu okula gitmemekten yanaydı ama aile zoruyla olmasa da gitmek zorunda kaldım. İsteksiz bir başlagıç olmuştu benim için... Her seferinde "mesleği tanıma fırsatın olur" diye kandırıldım oysa mesleği tanıma fırsatının dışarıdanda yakalandığının farkındaydım. Zaman zaman durup ben bu okula niçin devam ediyorum sorunu sorduğum zaman, kendimden aldığım tek cevap "işsiz kalmamak" içindi. Evet ileride bir mesleğim olacaktı fakat bu mesleği ne kadar yapabilirim yada yapabilirmiyim diye kuşkulanıyordum kendimden! Kısacası, Melankolik bir bunalım yaşamaktaydım. Ve çırpındıkça içine giriyordum. Denizcilik eğitimi veren her okul, eğitimini askeri üniformayla sürdürür. Deniz Subay ve Astsubaylarının giydiği siyah ve beyaz üniformalrı giyiyorduk. Çocukken en çok istediğim meslek bir subay olabilmekti ama fiziki rahatsızlığım ötürü askeri okullara başvuramamıştım;üniformayı giydikçe subay muamelesi görüyordum.Bu muameleyi gördükçe aklıma o çocukluk hayallerim geliyor ve istediğim hiç bir hayali gerçekleştiremediğimi hatırlıyarak tekrar tekrar üzülüyordum. Okulun bir yurdu olmadığı için ve mevcut yurtlarda yer kalmadığı için bir sosyal tesiste kalıyordum fakat bu sosyal tesiste ders çalışabileceğim bir ortam olmadığı gibi beslenmekte ve yıkanabilmekte güçlük çekiyordum. Her zaman su gelmiyordu ve bir yemek çıkmıyordu. Bu yerde 7 ay kaldıktan sonra akrabalarımın yanına geçtim, oradan arkadaşların yanına derken I seneyi bitirdim. Hazırlık sınıfını geçmiş, İngilizce yazıp,okuyacak seviyeye gelmiştim. Ama II. sınıfa başlamakta kararsızdım.

Yaz tatili boyunca herşey yolunda geçse de okulun açılacağını bilmek bana kuşku veriyordu çünkü okula devam edip etmemek konusunda kararsızdım çünkü İnglizce Öğreniyorum bahanesi bitmişti! Gene çelişkilerle beraber bir arkadaşım ile okulun olduğu ilçede ev aradıysakta, ev tutacak parayı denkleştiremediğimizden evsiz kaldık. Mecburen bir pansiyona taşınacaktım. Okula gidip, gitmemek konusunda ki kararsızlığımı isiz kalmak korkusuyla bastırarak okula tekrar devam etmeye karar verdim. Kaldığım pansiyonun koşuları iyi olmadığı için 7 ay sonra tekrar bir yere daha taşındım.Bu pansiyonda yıkanmak ve beslenmek problem olmasa da ısınmak tam bir problemdi. Bahar geldiği zaman arkadaşlarımın yanına yerleştim. Öğrenimimin  II. senesi daha problemliydi. Kendimi istemidiğim olayların içinde bulmuştum. Bir hocanın sınıf içinde yaptığı ve açıkça bir mezhebi hedef alan bir konuşma yüzünden sinirlerime hakim olamayıp kavga ettim ve bu yüzden 3 günlük uzaklaştırma aldım. Bu uzaklaştırma kararını sindiremediğim için yasal işleme başvuracağımı, ders içinde yorum yapan öğretmen hakkında suç duyurusunda bulunacağımı ifade ettiğim bir itiraz dilekçesi yazdım. Okul müdürü bu dilekçe üzerine, beni odasına davet ederek şikayetçi olmamam gerektiğini, disiplin cezasının o kadarda önem teşkil etmediğini vs söyledi. Bu sözlere aldanarak adli kurumlara başvurmadım. Fakat okulun devam eden günlerinde Atelye öğretmeninin, Kaynak yapılırken bana dikkat edeceğim hususları, hatırlatmama ve ısrar etmeme rağmen öğretmemesi yüzünden gözümü kaynak aldı! Durumu Bölüm başkanına ilettiğim için Atelye öğretmenide beni cephe aldı! Bunca olup bitenin bende bıraktığı yorulma, yıpranmaydı ama daha kötüsü öğrenim gördüğüm kuruma olan saygım kalmadı!

2007 yılında ÖSS'ye 5. kez girmiştim. Kendimce ÖSS sınavı ciddiye almayarak, sınav sisteminden intikam alıyor, sınav ile dalga geçiyordum. Fakt ÖSS benimle dalga geçti ve 5 senemde, hiç ama hiç hazırlanmadığım halde biraz yüksek puan aldım. Ama bu sefer idealerimi koruyacak ve Mimarlık ve Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümlerinden birisini yazacaktım! Okuduğum okula verdiğimiz ücret, bir özel üniversite ücretten düşüktü fakat istediğim bir bölümü okuyacaktım. Bu haberi babama sevinçle bir çaybahçesinde verdim. Fakat babam bir özel üni.'de okumama sıcak bakmadı ve ne yaparsan yap diyerek kalktı ve gitti... Gene başa dönmüştüm 0+0 elimde var 0 ... Okumakta heves etmediğim bölümleri tercih listeme yazmadım ama istediğim Mimari, End. Ürünleri Tasarımı ve Peyzaj Mimarisi bölümlerine puanım yetmedi.

Şimdi ise tekrar başa döndüm, acaba okula gitsem mi yoksa kalsam mı diye... Gene barınmak problem, okul bir yük olacak. Bana ayit olduğu hissettiğim çevremden ve her şeyden ayrılmak zorunda kalacağım tabi gidebilirsem.


Hayatımda yaşadığım bu iki senelik maceranın özeti böyle... Bu iki sene boyunca düşünmediğim meslek kalmadı. Acaba Gemilerde çalışıp birikim yapıp iş mi kursam, ev mi alsam şunu mu yapsam, şu okula mı girsem diyerek düşünmektende usandım! Karakter olarak fanatik sayılmasam da siyasi fikirlerime tutkun, çevremde bu şekilde tanınan birisiyim. Arkadaşlık ilişkilerim orta düzeyde olmasına rağmen bu bahsi geçen okulda çevre edinmekte zorlandım işte benim hayatım... Yazımı okuyan arkadaşlar benden nasıl bir ders çıkarırlar bilmem ama benim bakıp halim iyi dediğim insanlarda var. Ama ben ne haldeyim bilmiyorum?

İstediğiniz gibi yorum getirebilirsiniz!...
 
M

Mustang

Kullanıcı
28 Ara 2008
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
mustang-serpil.blogspot.com
Atay'cığım kendini ne kadar içtenlikle ifade etmişsin ve ayrıca türkçende gerçekten çok güzel.
Sende bir çok genç gibi eğitim sisteminin kurbanısın anlaşılan .Benim kızımda çizim konusunda çok yetenekli ve üniversitede senin yaşadığın sorunların benzerlerini yaşadı .O sınava girip yetenek sınavlarına girdikten sonra beklemeye başladı ve sonuç kocaman bir 0.İnsanlarımızın saçma sınav sistemleri ile heba olmasına bir örnek .Biz ailesi olarak elimizden geldiğince ona destek olmaya çalışıyoruz
Biz aileler çocuklarımızı yanlış seçimlere yapmasını önleyelim derken bazen onların hayatlarına fazla müdahele ediyoruz.
Bence başladığın okulu bitir bunu sana sunulmuş bir fırsat olarak görmeye çalış o mesleği yapmasanda bir gün sana lazım olabilir .İnsan hayatında bazen herşeyden kaçmak istediği zamanlar olur belki bu meslek o zaman sana yardımcı olabilir .Bu kadar emek vermişsin heba olmasına izin verme.
Şu an için istemeye bilirsin ancak içine girdiğin zaman belkide iyiki devam etmişim diye bilirsin.
Bizler bazen istemediğimiz koşulların içinde olabiliriz .Bu koşulları kendi lehimize çevirmenin yolu kötü yanlarını görmek yerine iyi yanlarını görüp haline şükretmektir.Ben sabah kalkıp şükürlerimi yapıyorum.İlk şükür listemi yaptığımda şaşırmıştım nekadar çok şükredecek şeyim varmış diye .
Ben ellerimin tutuğu gözlerimin gördüğü bana umut veren ve hatta içinde bulunduğum zorluklara rağmen ne kadar çok şeyim olduğuna şükrediyorum .Buda bana pozitif bir bakış açısı kazandırıyor.Yolun aydınlık ve açık olsun.
 
K

kevser gür

Kullanıcı
31 Ocak 2009
En iyi cevaplar
0
0
Bursa
işte Türkiye'nin acı gerceklerinden sadece bir tanesi insanlar malesef sevdiği iş icin değil iş olsunda ne olursa olsun mantığına zorunlu bırakılıyor. Allah yardımcımız olsun...
 
Üst