P
payro
Kullanıcı
Ölüm bazen haber vererek gelir; yavaş yavaş.Bazen de beklenmedik bir anda yıldırım gibi düşer.Gündelik telâşımızın arasında alırız bir yakımızın ölüm haberini. Dünyaya ait bir sürü plân ve programımız varken bir anda alt üst olur o günkü hesaplarımız. Tam dünyaya dalmış, ’son’lu olduğumuz gerçeğini unutmuşken, aldığımız ölüm haberiyle âdeta bir şok yaşarız.
Granit heykeller gibi kendimizi yalancı saltanatların imparatoru ilân ettiğimiz bir zamanda; ’ölüm’le nice tahtların yıkıldığı, nice sarayların talan olduğunu hatırlarız. Dağ gibi bir hakikatin karşısında un-ufak olur benliğimiz. Yenilginin en ağırı yaşadığımız bu demde ne söyleyecek sözümüz kalır, ne de konuşacak dermanımız.
Bu derin gerçek karşısında boyut değiştiren ruhumuz, bizi görünen şu âlemden alır, elle tutamadığımız, gözle göremediğimiz, ama bütün hücrelerimizle hissettiğimiz bir âlemin kapısından içeri bırakır.
Granit heykeller gibi kendimizi yalancı saltanatların imparatoru ilân ettiğimiz bir zamanda; ’ölüm’le nice tahtların yıkıldığı, nice sarayların talan olduğunu hatırlarız. Dağ gibi bir hakikatin karşısında un-ufak olur benliğimiz. Yenilginin en ağırı yaşadığımız bu demde ne söyleyecek sözümüz kalır, ne de konuşacak dermanımız.
Bu derin gerçek karşısında boyut değiştiren ruhumuz, bizi görünen şu âlemden alır, elle tutamadığımız, gözle göremediğimiz, ama bütün hücrelerimizle hissettiğimiz bir âlemin kapısından içeri bırakır.