T
Tülay
Kullanıcı
Ahmet Şerif İzgören’in, ”Avucunuzdaki Kelebek” isimli kitabindan;
Vehbi Koç, oğlu Rahmi Koç’a iki mektup verir; ’birini ben ölünce aç, ikincisini de beni defnettikten sonra açarsın’ der. Vefat ettiğinde Rahmi Bey ilk mektubu açar. Mektupta, ’Oğlum, senden tek bir isteğim var; beni çoraplarımla gömsünler’.İmam tüm ısrarlara rağmen bu talebi kabul etmez. Rahmetli Vehbi Koç ister istemez çorapsız defnedilir. Defin işlemi bittikten sonra Rahmi Koç ikinci mektubu açar: ’Bak oğlum bir çift çorap bile götüremedim’’
’’İnsanlar bir gün Tanrı katına çıkmışlar. ’Sana artık ihtiyaç kalmadı ey Tanrı. Biz insan bile yapabiliyoruz’. ’Öyle mi, yapın da görelim’ demiş\ Tanrı.
İnsanlardan biri eğilmiş yerden insan yapmak üzere bir avuç toprak almış. ’Hoop’ demiş Tanrı, ’kendi toprağızdan, kendi toprağızdan...’’
”Bir akşam arkadaşlarım bize oturmaya geldiler. Yanlarında Fransız bir kız. Kız, üniversitede ihtisas yapmak için ailesinden destek istemiş kabul etmişler. Yalnız, ”mirasından düşeriz” demişler. Kız bunu çok normal görerek anlattı, biz gözlerimizi Singapur maymunları gibi açarak dinledik! O yüzden bazen söylüyorum; o insanların öğretileri, felsefeleri ve kitapları bana pek bir şey anlatmıyor. Kendi değerleriniz üzerinde düşünmeniz ve onları belirlemeniz, benliğinizi fark etmenizi ve hayatızla ilgili karar vermenizi kolaylaştırır.”
’’Bir gelin kaynanasıyla hiç geçinemiyor. Araları o kadar kötü ki gelin aktara gidip durumu anlatıyor: ’Onu mutlaka zehirlemeliyim ama bana öyle bir zehir ver ki, kimse fark etmesin’ Yaşlı aktar geline bir toz vermiş. ’Bunu her gün yemeğine çok az karıştır, fakat aranı çok düzgün tut, gülümse, iyi davran ki kimse senden şüphelenmesin’ demiş. Kızgın gelin kaynanasın her yemeğine muntazam o beyaz tozdan karıştırıp, bir ay ömrü kalan kaynanasına çok iyi davranmaya başlamış. Aradan bir ay geçince tekrar aktara gelmiş gelin: ’Bu zehrin panzehirini istiyorum. Zehirlediğimi anlamasın diye kayınvalideme farklı davranmaya, gülümsemeye ve saygı göstermeye başladım. Bu sefer onun da bana tavrı değişti, çok iyi bir insan oldu. Şimdi benim en iyi dostum. Onun ölmesine
müsaade edemem.’
Yaşlı aktar cevap vermiş: ’Panzehire ihtiyaç yok. Sana verdiğim zehir sadece tuzdu. O bir parça tuz, bugüne kadar kaç insanın arası düzeltti anlatamam.”
Etrafızda her şeyi para ve başarıya bağlayan bir sistem var. Oysa değerli olan doğru bir amaç uğruna harcanan çabalardır.”
Vehbi Koç, oğlu Rahmi Koç’a iki mektup verir; ’birini ben ölünce aç, ikincisini de beni defnettikten sonra açarsın’ der. Vefat ettiğinde Rahmi Bey ilk mektubu açar. Mektupta, ’Oğlum, senden tek bir isteğim var; beni çoraplarımla gömsünler’.İmam tüm ısrarlara rağmen bu talebi kabul etmez. Rahmetli Vehbi Koç ister istemez çorapsız defnedilir. Defin işlemi bittikten sonra Rahmi Koç ikinci mektubu açar: ’Bak oğlum bir çift çorap bile götüremedim’’
’’İnsanlar bir gün Tanrı katına çıkmışlar. ’Sana artık ihtiyaç kalmadı ey Tanrı. Biz insan bile yapabiliyoruz’. ’Öyle mi, yapın da görelim’ demiş\ Tanrı.
İnsanlardan biri eğilmiş yerden insan yapmak üzere bir avuç toprak almış. ’Hoop’ demiş Tanrı, ’kendi toprağızdan, kendi toprağızdan...’’
”Bir akşam arkadaşlarım bize oturmaya geldiler. Yanlarında Fransız bir kız. Kız, üniversitede ihtisas yapmak için ailesinden destek istemiş kabul etmişler. Yalnız, ”mirasından düşeriz” demişler. Kız bunu çok normal görerek anlattı, biz gözlerimizi Singapur maymunları gibi açarak dinledik! O yüzden bazen söylüyorum; o insanların öğretileri, felsefeleri ve kitapları bana pek bir şey anlatmıyor. Kendi değerleriniz üzerinde düşünmeniz ve onları belirlemeniz, benliğinizi fark etmenizi ve hayatızla ilgili karar vermenizi kolaylaştırır.”
’’Bir gelin kaynanasıyla hiç geçinemiyor. Araları o kadar kötü ki gelin aktara gidip durumu anlatıyor: ’Onu mutlaka zehirlemeliyim ama bana öyle bir zehir ver ki, kimse fark etmesin’ Yaşlı aktar geline bir toz vermiş. ’Bunu her gün yemeğine çok az karıştır, fakat aranı çok düzgün tut, gülümse, iyi davran ki kimse senden şüphelenmesin’ demiş. Kızgın gelin kaynanasın her yemeğine muntazam o beyaz tozdan karıştırıp, bir ay ömrü kalan kaynanasına çok iyi davranmaya başlamış. Aradan bir ay geçince tekrar aktara gelmiş gelin: ’Bu zehrin panzehirini istiyorum. Zehirlediğimi anlamasın diye kayınvalideme farklı davranmaya, gülümsemeye ve saygı göstermeye başladım. Bu sefer onun da bana tavrı değişti, çok iyi bir insan oldu. Şimdi benim en iyi dostum. Onun ölmesine
müsaade edemem.’
Yaşlı aktar cevap vermiş: ’Panzehire ihtiyaç yok. Sana verdiğim zehir sadece tuzdu. O bir parça tuz, bugüne kadar kaç insanın arası düzeltti anlatamam.”
Etrafızda her şeyi para ve başarıya bağlayan bir sistem var. Oysa değerli olan doğru bir amaç uğruna harcanan çabalardır.”