ANILARLA ATATÜRK

  • Konbuyu başlatan Gamzelim
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Mustafa Kemal Atatürk kategorisinde Gamzelim tarafından oluşturulan ANILARLA ATATÜRK başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 13,139 kez görüntülenmiş, 42 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Mustafa Kemal Atatürk
Konu Başlığı ANILARLA ATATÜRK
Konbuyu başlatan Gamzelim
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan dideM
G

Gamzelim

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
www.kalbim.gen.tr
HAPI YUTARDI

Atatürk Galatasaray Lisesi’nde öğrencilerden birine sordu:
-Nil olmasaydı, Mısır ne olurdu?
Öğrenci,çabuk yanıt vermek için boş bulunup:
-Hapı yutardı...dedi.
Bu yanıt Atatürk’ün hoşuna gitti.Öğrenciye on numara verdi.

YURDUMUN TOPRAĞI TEMİZDİR

Kral Edvard İstanbul’a geldiği zaman,yatından bir motora binerek Dolmabahçe Sarayına yanaştı.
Atatürk rıhtımda onu bekliyordu.Deniz dalgalıydı.Kralın bindiği motor,inip çıkıyordu.
İmparator rıhtıma çıkmak istediği bir sırada,eli yere değerek tozlandı.
O sırada Atatürk elini uzatmış bulunuyordu.
Bunu gören Kral bir mendille elini silmek istediği zaman Atatürk:
-Yurdumun toprağı temizdir,o elinizi kirletmez,diyerek Kralı elinden tutup rıhtıma çıkardı.

DEVRİM BİR ANDA OLUR YA DA OLMAZ

Atatürk yazı devrimini gerçekleştirmişti.
Yaşlı,genç,kadın,erkek tüm yurttaşlar yeni harfleri öğrenmek için gece gündüz kurslara gidiyorlardı.
Devrimi izleyen iki yıl içinde bir buçuk milyon vatandaş okur yazar olmuştu.
yazı devriminin en dikkate değer yanı,Atatürk’ün bu devrimin yerleşmesinde en ufak bir ihmali bile kabul etmemiş olmasıdır.
Örneğin bazı kimseler kendisine:
-Paşam,ilkokulların ilk sıflarından itibaren yeni harflerle öğretime başlayalım.
O kuşakla birlikte ortaokulu,liseyi ve üniversiteyi izletelim,diyorlardı.
Atatürk bu görüş ve düşüncelerin hiçbirisine yanaşmadı. -Devrim ya bir anda olur,yada hiç olmaz,dedi.

YAPACAKLARIMDAN SÖZ EDİN

Bir soruşturma dolayısıyla,Atatürk’ün başardığı işlerden Vasıf Çınar söz açmıştı.
Kendisine Sordu:
-Sizin en büyük eseriniz hangisidir?
Atatürk’ün kısa cevabı şu olmuştu:
-Benim yaptığım işler,biri ötekine bağlı gerekli olan işlerdir.Fakat,bana yaptıklarımdan değil,
Yapacaklarımdan söz edin.

BAŞÖĞRETMEN ATATÜRK

Yazı devriminden sonra(1928),Atatürk’ün kara tahta başındaki resmi görülünce,O’na ”başöğretmen” denilmeye başlanmıştı.
Aslında,adlandırmada geç kalınmıştı.
Kurtuluş Savaşı’ndan hemen sonra,bir İstanbul gazetecisi kendisine şöyle bir soru yöneltmişti:
-Yurdu kurtardız.Şimdi ne yapmak istrerdiniz?
Hiç duraklamadan şu cevabı vermişti:
-Milli Eğitim Bakanı olarak Türk Kültürünü Yükseltmeye çalışmak,en büyük amacımdır.
Ondan sonra Atatürk nerede görünse,mutlaka orada bir okula girer,öğretmen ve öğrencilerle konuşurdu.
Birgün Atatürk’ün yolu köy okuluna düştü.Tek sıflı okulda bir genç öğretmen ders veriyordu.
Atatürk sıfa girince,öğretmen kürsüsünü terk etti.
Atatürk:
-Hayır,yerinizde oturunuz ve dersinize devam ediniz,dedi.Eğer izin verirseniz,bizde sizden faydalanmak isteriz.Sıfa girdiği zaman,Cumhurbaşkanı bile öğretmenden sonra gelir.
 
S

Sorular__

Kullanıcı
1 Haz 2007
En iyi cevaplar
0
0
bursa
cok guzel bende eklıyırm dedım izninizle..

ATAMIZDAN DEVLET ADAMLIĞI DERSLERİ

Atatürk’ün basyaveri Salih Bozok anlatiyor.

Baskumandan, dusmandan kurtartigi Izmir’de gecirecegi ilk gecesinin tarif edilemez sevincini yasiyordu.

Izmir’deki yeni evinde Mustafa Kemal Pasa ilk gecesini calisarak gecirdi.

Kendisi icin zengin bir sofra hazirlandigi halde hicbir yemege dokunmadan ufak tefekle karnini doyurdu ve gec vakitlere kadar calisti. Ertesi sabah erkenden uyanmistik. Hafif bir kahvaltidan sonra vilayet konagina gittik ve dogruca Vali’nin odasinagirdik.
Vali, Ingiliz Konsolosu ile konusuyordu. Biz gelince Vali ayaga kalkti ve Konsolos ile Mustafa Kemal Pasa’yi tanistirdi.Konsolos,iyi Turkce biliyordu. Pasa Vali’ye sordu:
-Konu nedir?

Vali anlatti:
-Sayin Konsolos, Ingiliz tebasindan olan vatandaslar ile Rum, Ermeni, Yahudi gibi azinliklarin guven altinda bulunduklarini belirtir bir ”guvence” istiyorlar. Ben kendilerine herkesin esit bicimde guven altinda olduklarini bildirdim.

Mustafa Kemal Pasa, Konsolos’un Türkce bildigini biliyordu, oyle oldugu halde ofkesini belirtmek icin sordu:
-Ee, peki daha ne istiyormus?

Bu soruya Konsolos Turkce cevap verdi.
-Tebamiz hakkinda hukumetinizden yazili teminat istiyorum!

Konsolos garip bir bicimde diklenmisti. .. Pasa’nin sesi havada kirbac gibi sakladi:
-Yunanlilar zamaninda kendi tebanizi daha emniyette mi goruyordunuz?

Konsolos gerisinde Ingiliz devletinin bulundugunu belli eden bir kasilma ile:
-Evet , dedi. Yunanlilar burada iken tebamizi emniyette goruyorduk.

-Oyleyse buyrun tebanizla birlikte Yunanistan’a gidin, efendim!

Konsolos kendisinden umulmayacak bir cesaret gosterdi:
-Yani majestelerimin hukumetine savas mi aciyorsunuz?

Mustafa Kemal iyice ofkelenmisti fakat ofkesini tuttu ve Konsolos’a:
-Siz kiminle ve ne ne konustugunuzu biliyor musunuz?.. Ben Turkiye Buyuk Millet Meclisi Baskani ve Turk Ordulari Baskomutaniyim.Savas açmaya, baris yapmaya hakkim var. Siz kimsiniz!.. Hukumetiniz adina savas ve baris gorusmeleri yapmaya yetkili misiniz? Boyle bir yetkiniz varsa goruselim. Yoksa (eliyle kapiyi gosterdi) buyurunuz efendim!..

O kasim kasim kasilan Konsolos, Mustafa Kemal Pasa’nin son cumlesi uzerine sapsari kesildi ve tek bir kelime soylemeden kapidan cikti gitti.
Mustafa Kemal Pasa arkasindan bir sure baktiktan sonra Vali’ye dondu:

-Yuz vermeyin Vali Bey! Bunlar karsilarinda hala Babaili Hukumeti var saniyorlar. Bir zirhlisi onunde pisacak, bir blofu onunde yelkenleri suya indirecek ”devletcik” saniyorlar bizi!.. Kustahligin derecesine bakin, bana ”Savas mi aciyorsunuz?” diye soruyor, barut kokan bir odada sorduguna bak!.. Savas halinde degil miyiz sanki!..


Kolarinda ve omuzlarindaki isaretlerden amiral rutbesinde oldugu anlasilan Ingiliz Donanmasi Komutani, Hukumet Konagi’nin kapisindan girerek Mustafa Kemal Pasa’nin odasina dogruldu. Nazik, fakat ofkeli bir hali vardi. Rusen Esref onune cikip ne istedigini sorunca:
-Baskomutan Mustafa Kemal Pasa ile gorusmek istiyorum!.. dedi.

Birlikte odaya girdiler kapi kapandi. Amiral once:
-Cok guc kosullar altinda bir savas kazandiniz, sizi asker olarak ictenlikle kutlarim. Canakkale’deki basarinizi rastlantiya borclu olmadiginiz, kanitlanmis oldu.Buyuk bir askerle tanisdigim icin memnunum.
Amiral bir sure sonra konuya girmis:
-Ulkenin kontrolunuz altinda bulunan bolumunde bizim tebamiz ve sizin azinliklarinizdan Ermeniler, Rumlar var.Yeni askeri yonetim altinda bu insanlarin statusu nedir? Guven de midirler?..

-Hic kuskunuz olmasin Amiral!..Turkiye’deki butun insanlar gibi tebaniz ve sozunu ettiginiz azinliklar da TBMM Hukumeti’nin esit korumasi altindadir. Suc islemeyenler, kendilerini bu memlekette benim kadar güvende sayabilirler.

-Suc isleyenler?

-Suc isleyenler Sayin Amiral, dunyanin her yerinde oldugu gibi, ulkemizde de adaletin huzuruna cikarlar...Suclu iseler,cezalarini elbette cekeceklerdir...

-Fakat Pasa Hazretleri,fevkalade gunler gecirdik. Yunan ordusundan cesaret alan Rumlarin bazilari, simarikliklar yapmis olabilir. Bugun bu insanlar yerli halkin dusmanligi ile yuzyuzedirler. Ermeniler icin de baska acidan ayni seyleri soyleyebilirim. Biliyorsunuz, arkadaslarinin buyuk bir bolumu goce zorlandi ve onemlice bir bolumu de hayatini kaybettiler. Bu ruh tedirginligi icinde Yunan ordusu ile isbirligi yapmis, bazi Turklere zor gunler gecirtmis olabilirler. Bunlar, fevkalade gunlerin olaylaridir. Bagislanmasi, hos gorulmesi gerekir. Eger bu kimseler, halkin husumetine birakilacak olursa, butun dunya aleyhinize kiyameti koparir!

Son cumleye kadar Amiral’i gulumseyerek dinleyen Mustfa Kemal Pasa, dunyanin koparacagi gurultu ile kendini tehdide girisince, sozunu bicak gibi kesmis:
-Su ”Efendi Devlet” rolunu bir kenara koyunuz Amiral! Milletleri de tehdit etmekten vazgeciniz! Ingiltere ve muttefiklerinin kiyameti koparip koparmayacagini dusunmem! Bunlar memleketimin icisleridir; kimsenin bu islere karismasina musaade etmem! Majestelerinin devleti memleketimizin azinliklari ile ugrasmaktan vazgecsinler! ..Kim bize saygi beslemezse, bizden saygi beklemeye hakki olmaz!..

Amiralin benzi kul gibi olmus:
-Ingiltere Hukumeti’nin tebasini her yerde koruma hakki, devletler hukuku teminati altindadir. Avrupa devletleriyle birlikte arkaladigimiz Rum ve Ermenilerin guven icinde bulundurulmasini sadece rica ettik. Yoksa biz bu guvenligi saglayacak gucteyiz...

Iste o zaman Mustafa Kemal Pasa’nin tepesi iyice atmis:
-Arkaladiginiz Yunan ordusunun denizde yuzen leslerini herhalde gormus olmalisiniz! Turk ordusu asayisi saglayacak gucte oldugu gibi, limani (o donemde Ingiliz donanmasi Izmir limaninda bulunmaktaydi) bosaltacak guctedir de...Isterseniz, Turk’e ihanet eden tebanizin ve azinliklarinizin adaletten kacan sefillerini geminize doldurabilirsiniz! .. Donanmanizin da en kisa zamanda limani terk etmesini istiyorum!

Mustafa Kemal Pasa’nin cumleleri, art arda Osmanli tokatlari gibi Amiralin yuzunde sakladikca, Amiral ne yapacagini sasmis ve en sonunda:
-Ingiltere’ye savas mi aciyorsunuz? demis.

Iste Pasa burada son sozunu soylemis:
- Savas acmak mi? Siz yoksa Sevr Antlasmasi’nin hala yururlukte oldugunu mu saniyorsunuz? Biz onu coktan yirttik... Karsimda oturusunuzu, sizi konuk saymama borclusunuz! Fakat goruyorum ki, nezaketimizi kotuye kullanmak egiliminiz var... Buna musaade edemem. Bizim gozumuzde ”Baris antlasmasi yapmamis” iki devletiz. Savas hukuku yururluktedir. Gemilerinizi derhal karasularimizdan cekmenizi size ihtar ediyorum!

Bir balmumu heykeline donmus Amiral..... sise-gerine girdigi Mustafa Kemal Pasa’nin odasinda oturdugu sandalyede kuculdukce kuculmus ve sonunda kekeleyerek:
-Afedersiniz!.. demis ve yerlere kadar egilerek geri geri kapiya gidip disari cikmis.


Rusen Esref hem dusunceli hem de guluyordu:
-Pasa, Amirali anasindan dogduguna pisman etti. ”Kendisinin Turk topraklarinda bir savasci olarak bulundugunu ”Pasa’dan ogrendigi zaman sapsari kesildi... Tutuklanacagini, tutsak edilecegini sandi. Ince dudaklarini isiriyor, parmaklarini birbirine kenetlemis titriyordu. Karsisinda Babiali Pasasi bulacagini saniyordu herhalde...

”Ingiltere devletini kendi devletine esit goren ”bir Pasa ile karsilastigi icin, ihtiyatsizlik edip karaya ciktigina kim bilir nasil lanet etmistir...

Aradan bir saat gecti gecmedi... Ingiliz gemisinden bir mufreze ve bir tegmen cikti. Amiralden - devleti adina- bir ultimatom getiriyordu, Baskomutan’a kendi eliyle verecekti. Pasa’ya bildirdim;
”Gelsin”dedi.
Tegmeni iceri aldim. Rusen Esref tecumanlik yapiyordu. Ingiliz caki gibi bir tegmendi. Pasa’nin karsisinda gosterisli bir selam verdi ve Rusen Esref araciligiyla ultimatomu Pasa’ya ulastirdi. Pasa:
-Peki tegmen! Hukumetimiz ultimatomunuzu inceler ve hukumetinize gereken karsiligi verir.Siz geminize donebilirsiniz...

Tegmen once disari cikacakmis gibi bir hareket yapti, sonra da Rusen Esref’e donup:
-Baskomutan ellerini opmeme müsaade buyururlar mi?
Rusen Esref, tegmenin dilegini Pasa’ya soyledi,Pasa:
-Nereden icap etmis sor bakalim!.. dedi.
Tegmen:
-Asker olarak zaferlerine, insan olarak kendisine hayranim... Lutfetsinler...

Tegmen Pasa’nin elini optu, Pasa da tegmenin yanagini oksadi. Odayi bosalttik. Az sonra Rusen Esref’i cagirdi:
-Metni okudunuz mu? Ne istiyorlar?..
-Pasam Amiral ile gorustuklerinizin yazi ile de pekistirilmesi isteniyor.
-Oyleyse Halide Hanim’i (Edip Adivar) bulunuz, hemen tercumesini yapsin ve metin olarak bana getirsin... Ote yandan bir kopyasini sifre ile Disisleri Baknligina gonderin gerekeni yapsinlar... Durumu, ordu komutani Nurettin Pasa’ya da bildiriniz. Gerekiyorsa benimle temas etsin........

Olay kisa bir sure icinde sehirde duyulmustu......

Ingiliz ve Fransizlar, kendi devletlerinin uyrugunda olanlari gemilere bindirmeye baslamislardi. Nitekim birkac saat sonra da sessizce cekilip gittiler...
 
S

Sorular__

Kullanıcı
1 Haz 2007
En iyi cevaplar
0
0
bursa
Atatürk’ü anlatan 30 özel madde
1.ATA” LAFINI SEVMEZDİ

”Atatürk” lafı ilk kez donemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal de çok beğenerek soyadı olarak almıştı.Kendisine ”Ata” diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.



2.EN SEVDİÄžİ YEMEK

Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama cani istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.



3.EN BÜYÜK HAYALİ DÜNYA TURUNA ÇIKMAKTI

Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki çalışmaları genişletmek en büyük hayaliydi.



4.BAŞUCU KİTABI ”ÇALIKUŞU”YDU

Binlerce kitabi vardı. Ama bunların arasında bir tanesini hayatı boyunca hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin’in ünlü ”Çalıkuşu” romanı hep yanında taşır, her gün rast gele bir yerinden acar, birkaç sayfa okurdu.



5.KABUL SALONUNDAKI AT YAVRUSU

Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. ”Fox” adı verdiği köpeği, Gazi`nin yatağın ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin Cankaya Kosku kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.



6.TAM BİR SALON ADAMI

En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu.Klasik Bati müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.



7.GÖMLEKLERİNİN TÜMÜ BEYAZDI

Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre`de özel olarak dikilirken sonra yerli mali kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için Beyoğlu`nda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı.



8.DOLABINDA LACİIVERTE YER YOKTU

Takım elbiselerinin tasarımları hep kendisi çizerdi. Lacivert takım giymeyi sevmezdi.



9.ÖLÇÜLERİ

Boyu 1.74 idi. Hayatinin son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığın ilerlemeye başlamasıyla 46’ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi.



10.RUMELİ ŞİVESİ

Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi.



11.HAZİN BİR HİKAYE

Hayatında bir donem çok önemli yer tutan Mustafa Kemal`in evlenmesinden sonra hayatına trajik bir şekilde son veren Fikriye Hanim`in mezarın nerede olduğu bilinmiyor.



12.CUMHURBAŞKANLIĞINDAN SIKILIYORDU.

Hayatinin çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığı düşünüyordu.



13.PAPA`NIN TEMSİLCİSİNE ELBİSE

Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamların dini kıyafetleriyle sokağa çıkmaları yasaklanınca, Monsenyör Roncalli`ye kendi terzisi Kemal Milaslı eliyle bir koleksiyon hazırlattı.



14.KENDİSİ TIRAŞ OLMAZDI

Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi.Yataktan kalkar kalkmaz odasındaki divanin üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini sigarası içerdi. Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı.



15.DÜZEN TAKINTISI VARDI

Evinde, çevresinde hatta konuk olduğu evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi.



16.HOŞGÖRÜLÜ LİDER

Köylünün birinin gazete kağıdına sardığı tutunu içmeye çalışırken eli yanmış, ”Alin bunu kendi içsin” diyerek Atatürk`e küfretmişti. Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra ”Onu mahkemeye vereceğinize doğru dürüst sigara içmesini temin edin” dedi.



17.SİGARA PAZARLIĞI

Hastalığın başlangıcında kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde kaç paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk ”sekiz” demişti. Doktor bunu günde bir pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti: ”Ben zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacağım”.



18.”BU NASIL HALKÇILIK?”

Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün milletvekillerinden bilet parası almamasına sasırmış nedenini sormuştu.Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey sinirlenmiş, ”Ne de güzel halkçılık ama” demişti.



19.”LAİKLİK ADAM OLMAKTIR!”

İlk mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya geldiğini anlamadığı söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini kürsüye vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermişti: ”Adam olmak demektir hocam, adam olmak!”



20.KURBANLARI BAĞIŞLARDI

Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz böyle durumlarda sırtı döner yada kesilmelerini engellerdi.



21.YABANCI DİLE MERAKI

Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızca’yı sonraki yıllarda geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardı. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de eklerdi.



22.FASULYESİNE POKER

Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı. Oyun sonunda kazandıkları iade ederdi.



23.KAN GÖRMEYE DAYANAMAZDI

Cephelerde düşmanla göğüs göğüse savaşmış biri olarak en ilginç özelliği savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı.



24.KULAKLARI DUYAN TEK KİŞİ

Fransız tarihçisi Herriot Ankara`ya geldiğinde Gazi`nin kulakların duyuyor olmasına sasırmış anılarında bunu esprili bir dille anlatmıştı: ”T.C`de bir tane kulakları duyan kişi var onu da Cumhurbaşkanı yapmışlar”.



25.BİR RİCASI BAŞ TACIDIR

Bir gün halk arasında dolaşırken çarşaflı bir kadına rastlamış, ”Hafız Hanim benim hatırım için başındaki örtüyü acar mısın?” diye sormuştu. Kadın bas örtüsünü açarak, Atatürk`ün önünde eğildi ve ellerini öptü.



26.BİLARDO VE YÜZME
Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner, yüzmeye gider ve bilardo oynardı.



27.EN BAŞARILI DERS

Eğitim hayatı boyunca en başarılı dersi matematikti. Pozitif bilimlere ilgisi hayatı boyunca sürdü.



28.YAGCILARA GECIT YOK

Yağcılara çok kızardı Bir aksam sofrasında kendisine gereksiz şekilde iltifat eden Abdülhak Hamit`e müdahale etti.



29.SON YILBASI GECESI

1937`yi 1938`e bağlayan son yılbaşı gecesini Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ile bas basa geçirmişti. O gece dolabındaki bazı elbiseleri bakana hediye etmişti.



30.KOSKTEKI GUVERCINLIK

Kuşları çok severdi.Çankaya Köşkü`nde özel bir bakicinin ilgilendiği güvercinliği vardı.
 
L

Lier22

18.”BU NASIL HALKÇILIK?”

Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün milletvekillerinden bilet parası almamasına sasırmış nedenini sormuştu.Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey sinirlenmiş, ”Ne de güzel halkçılık ama” demişti.
bu gün aramızda olsa... keşke olsaydı... zaten en büyük özelliği. doğruları görür ve uygulardı... laf değil iş üretirdi... çok kötü oldum okuduktan sonra... paylaşım için teşekkürler...
 
C

CaspeR

Kullanıcı
27 Ara 2006
En iyi cevaplar
0
0
Gazi, çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladı.
Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.
-Merhaba nine.
Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;
-Merhaba dedi.
-Nereden gelip nereye gidiyorsun?
Kadın şöyle bir duralayıp,
-Neden sordun ki, dedi. Buraların saabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?
Paşa gülümsedi.
-Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır.Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını salladı.
-Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.
-Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?
-Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da... Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey..
-Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadını birden yüzü sertleşti.
-Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim Vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı.Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan?Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver. Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi.
Bana dönerek,
-Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu.Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor.
Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu.
İkisi de ağlıyordu.İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı;
-Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm. Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik.
Oradakilere şu emri verdi;

'Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin.
Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun.'

otokeyif.
 
Safari

Safari

Kullanıcı
7 Haz 2007
En iyi cevaplar
0
36
İstanbul
benden önce davranmışsın şimdi ben ekleyecektim bu konuyu :)
teşekkürler..

Okurken gözlerim doldu :(
 
C

CaspeR

Kullanıcı
27 Ara 2006
En iyi cevaplar
0
0
Safari' Alıntı:
benden önce davranmışsın şimdi ben ekleyecektim bu konuyu :)
teşekkürler..

Okurken gözlerim doldu :(
:)

Ben teşekkür ederim..
 
A

ayben

Saolasın casper gerçekten de duygulanmamak elde değil o anı yaşadım dersem yalan olmaz :-[
 
E

elf_can

Kullanıcı
24 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
karabük
ah ah atatürk üm  mustafa kemal im keşke senin zamanında yaşamış seni o zamanlar bir kere de görüp ellerine sarılıp ellerini öpmüş olsaydım
 
F

Feveran Estomp

Kullanıcı
6 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
Mersin
Arkadaşlar konuları "ANILARLA ATATÜRK" olarak birleştirdim.. Ata'mızla ilgili bütün anıları bu başlık altından paylaşalım.. Katılımda bulunan herkese teşekkürler..
 
D

deniz514

Kullanıcı
19 Şub 2008
En iyi cevaplar
0
0
Mustafa Kemal, kurulacak devletin şekli ile ilgili toplumun her kesiminden insanlarla görüşmeler yaparken sıra, mollalar, şeyhler ve din büyüğü geçinen kişilere gelir.



Mustafa Kemal, bunlara haber göndertip, elecek hafta kendileriyle bu konuyu görüşeceğini ancak konuşmalarının bir temeli olarak katılacak olan herkesin Bakara suresini
288. ayetine kadar okumalarını rica eder.

Toplantı günü gelip çattığında, Mustafa Kemal kürsüye çıkar ve sorar:  'Arkadaşlar, buraya gelmeden önce hepinizden Bakara suresini 288'e kadar okumanızı rica etmiştim. Kimler okudu Bakara'yi 288 'e kadar?'

Salondaki bütün eller istisnasiz olarak bu ricayi yerine getirdiklerini belirtmek için havaya kalkar. Bunun üzerine Mustafa Kemal sözlerine
devam eder:  'Beyler işte, kuracağımız devletin neden din temeline dayanamayacağının açıklaması:


Bakara yalnızca 286 ayettir. :)

 
F

Feveran Estomp

Kullanıcı
6 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
Mersin
Arkadaşlar tekrar belirtiyorum..

Arkadaşlar konuları "ANILARLA ATATÜRK" olarak birleştirdim.. Ata'mızla ilgili bütün anıları bu başlık altından paylaşalım.. Katılımda bulunan herkese teşekkürler..
Teşekkürler..
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
İLK BAŞ KALDIRIŞI :
Atatürk, oldu olası Arapça derslerinden, yere bağdaş kurarak oturmaktan ve dizleri üstünde durarak yazı yazmaktan hiç memnun değildi.Yine dizlerinin üstünde durmaktan dizlerinin ağrıdığı bir gün ayağa kalkarak dersi ayakta dinlemeye başladı.Fakat bu seferde hocası bundan memnun olmamıştı ve Atatürk´e yerine oturmasını söyledi.Atatürk ise dizlerinin ağrıdığını ve oturamayacağını söyledi. Bunun üzerine hocası sinirlenip, deliler gibi haykırarak ;
"Neee bana karşımı geliyorsun " dedi.
Atatürk bunun üzerine ;
"Evet karşı geliyorum" dedi.
Tam bu anda diğer bütün çocuklarda ayağa kalkıp ;
"Evet karşı geliyoruz" diyerek aynı sözleri tekrarlayınca,hoca ne yapacağını şaşırarak onlarla uzlaşmak zorunda kalmıştı. Bu onun ilk baş kaldırışıydı. Liderlik vasfının ve kitleleri peşinden sürükleyen karizmasının ilk ortaya çıkışıydı.
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
15 YIL HÜKÜM SÜRECEKSıN...
Atatürk hakkında yapılmış birçok kehanet vardır.Bunların en ilginci onun el falına bakan bedevinin söyledikleridir.
Mustafa Kemal arkadaşları ile Bingazi´ye, Trablusgarp savaşına katılmaya gidiyordu.Yolda bie bedevi´ye rastladılar.Bedevi el falına çok iyi baktığını ve genç subaylara da isterlerse bakabileceğini söyledi.Hepsi ellerini açarak bedevinin söylediklerini dinlemeye başladı.Sıra Mustafa Kemal´e gelince, o önce baktırmak istemedi ama arkadaşlarının ısrarı karşısında, sonunda o da elini bedevi´ye açtı.Bedevi ele bakar bakmaz yerinden sıçradı ve heyecan içinde ;
"Sen padişah olacaksın" dedi ve ilave etti "15 yıl hüküm süreceksin."
Genç subaylar gülüştüler ve yollarına devam ettiler.
Aradan yıllar geçti, Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti´nin Cumhurbaşkanı oldu.Cumhuriyetin 14.yılında hastalandı.Karaciğeri kötüye gittiğinde çevresindekiler ona "Artık içme Paşam" dediler.
Atatürk onlara birzamanlar yolda rastladıkları falcı bedevi´yi hatırlattı ve gülerek ;
"Arap vaktiyle söylemişti, Bizim padişahlık nasıl olsa 15 yıl sürecek...Hesapça bu son senemizdir..."
Yıl 1938 ´di...
 
Üst