Zihinsel Dengelerin Korunması

  • Konbuyu başlatan Codex
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kişisel Gelişim Yazıları kategorisinde Codex tarafından oluşturulan Zihinsel Dengelerin Korunması başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,430 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kişisel Gelişim Yazıları
Konu Başlığı Zihinsel Dengelerin Korunması
Konbuyu başlatan Codex
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan korsan
Codex

Codex

Özgür Şahin
Site Kurucusu
14 May 2006
En iyi cevaplar
0
48
Çanakkale
www.kendinigelistir.com
Çocukların zihin gelişim dengesi incelendiğinde, bazılarında belli periyotlarla, birtakım akli işlevlerde duraksama, durgunluk gibi vakalara rastlamak mümkündür. Şartların açığa çıkarttığı huysuzluk, yaramazlık gibi haller, zamanla yerini yeni fonksiyonlara bırakır.

Koşulların devamı ile hayata bakış tarzı, çocukluktaki o kalıba göre biçim alacaktır.

Küçük yaşlarda yaşanılan sıkıntı ve değişimler, olgun düşünce yapısının göstergesi olabilmekle birlikte, beyinde hücre hasarı dolayısıyla belli fonksiyonları yerine getirememeye yol açabilir. Uzmanlar, beyin dokusunun gereksiz hücre faaliyetlerinden arınacak şekilde gelişme gösterdiğini ve bu gereksinimi otomasyonla yerine getirdiğini ifade ediyorlar.

Genler, bir sonraki neslin konumunu oluştururken, çevre ve astroloji faktörlerini yanına almaktadır.
Çocukluk ve yetişme çağında ortaya çıkan böyle aksaklıklar, beynin şuuru tekrar forme etmemesi ve yapılanmayı sağlayamaması yüzünden meydana gelmektedir.

Zihinde yer eden kalıplaşmış düşünceler ve şartlanmalar yüzünden, başkalarının etkilenmediği olaylar karşısında, müthiş bir hasar ve yıkım gerçekleşmekte, hayaller yerle bir olmaktadır... Aradan zaman geçince,tutarsız ruh halinin yansıttığı "unutma" ve sallama" tavırları bir beceri sayılabilmekte,"duyarsız","umursamaz" bazen de "hırçın" davranışlar içine girilebilmektedir. İstatistikler, her on- on beş kişiden birinin melankolik ruh haline girebildiğini göstermektedir. Paranoya da, tedavisi en güç ruhsal hastalıklardanbiridir. Birey, sorunları, ters bulduğu olayları, kendiliğinden değil, muhatap olduğu kimselerden, dışarıdan kaynaklanıyor gibi algılamaktadır. Bu bazı düşünsel gerçeklere beynin yapısında yer bulunamamasının uzantısı olan bir duyumsayış biçimidir.

Kuşku ve Hezeyan yaratan olumsuzluğun temeli, yine hücre bozukluğuna dayanır. Bu olay kişinin değerlendirişine göre bazen rahatsızlık bazen de değişik bakış açısı ile olayları yorumlamayı beraberinde getirir.,

Tıp, kendini beden sanan düşünce biçiminin sonucu olan bu tip rahatsızlıklar  için çok çeşitli çözüm ve tedavi olanaklarını araştırmaya, yeni yeni bulgular elde etmeye devam ediyor.

İnsanı dış ve iç yapısıyla tanımaya teşvik eden mistisizm de, böyle durumlarda, kişisel uyarı getirip çeşitli önlemler alarak, en azından akıl istikametinde davranmayı, konuşmayı öngörüyor ve uymayanın da neticesi ile karşı karşıya kalacağını vurguluyor.

Dengeli, sağlıklı, şuurlu yaşamanın geniş plandaki rolü dikkate alınırsa, herhangi bir düşünsel sorunu olan kişinin öncelikle bunu tesbit edip yeni bir yapılanmaya girmeye, farklılaşmaya, düşünsel kalıplarını, modellerini değiştirmeye kendini zorlaması son derece önem kazanmaktadır. Beyinde deforme olan hücrelerin yerine yenileri gelmediği için bunun başarılması, deformasyon oranına ve geride kalan fonksiyon gören hücrelerin aktivitesine bağlı gibi gözükmektedir.

İnsani ilişkileri değerlendirirken de zihinsel fonksiyonları göz önünde tutmak, algılamalardaki çeşitliliği dikkate alıp ona göre davranmak gerekiyor.

Ahmet F. Yüksel & Dr.Mehmet Özdemir
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Çocukluk çağlarında önemi kavranamayan,  anlam verilmeyen olayların bilinçaltına yerleşip, ileri yaşlarda bir çok davranış ve düşüncenin oluş biçiminin açıklanmasında veri olarak alındığı pek çok kişinin tedavisi sırasında otraya çıktığı gerçeğine dayanarak, doğru bir yazı diyebilirim.
Hatta bazı uzmanlar, ki ben bu görüşe katılıyorum, çocuğun anne karnındayken bile dış etmenlerden fazlasıyla etkilendiğini dile getirmekteler.
Zaten çocuklukta yaşanılan deneyimler ileride yaşam standartını seçmekte büyük rol oynamakta, bunu sitemizde ki pek çok paylaşımda da okuduk.

Kendimden örnek vermek isterim yine;
Panik atak tedavisi için gittiğim doktorum beni inanılmaz bir gerçekle yüzyüze getirdi;
Canım kadar sevdiğim annemin, küçüklüğümde bana karşı bazı davranışlarını, beni nasıl olumsuz etkilediğini ve bu hastalığa yakalanma nedenlerimden en önemlisi olarak saptadı.
Düşünüyorum; haklıydı.
Aile eğitimcisi olmasaydım, belki bu gerçekle yüzleşince, tedaviyi bırakabilirdim.

Teşekkürler Özgür, bu konular gerçekten çok önemli.
 
K

korsan

Kullanıcı
18 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
36
Gaziantep
Cσ∂єx' Alıntı:
İnsani ilişkileri değerlendirirken de zihinsel fonksiyonları göz önünde tutmak, algılamalardaki çeşitliliği dikkate alıp ona göre davranmak gerekiyor.
Aynen katılmamak elde değil ya.
Ona göre davranmayanlara denk geliyorum ya,deli ediyorlar beni vesselam.
Zaten yarım akıllı biriyim o yarım aklımıda yok etme çabası var insanlarda yav  vallahi kafayı yiyeceğim.
 
Üst