Yazar ve şairlerden hazır cevaplar..

tabi canım.en önemli en ağır şeylerden birini yapıyosun.düşünebiliyosun daha ne olsun. :) :)
 
Kör Talih

Talih adında bir şair, bir kaside yazıp Timurlenke takdim eder. Kasideyi beğenen hükümdar, huzuruna davet ettiği şairin bir gözünün kör olduğunu görünce, şaka olsun diye sorar:
-“Mahlasınız nedir?”
Şair cevap verir:
-“Talih!”
Timurlenk şöyle der:
-“Çok isabetli bir mahlas bulmuşsun; ‘talihin gözü kördür’ derler.”
Şair de müphem bir cevap verir:
-“Hakkınız var Şahinşah! Gözü kör olmasaydı sarayınıza girer miydi?”

Kabul Edilmedik

Necip Fazıl'ın da içinde bulunduğu uçak, Yeşilköy Havaalanından kalktıktan kısa bir zaman sonra arızalanır ve geri döner.
Havaalanındakiler merakla, "Ne oldu, nasıl oldu?" diye sorarlar. Mübareğin cevabı hem teslimiyetçi hem de hikmetli:
-"Ahirete kabul etmediler, döndük geldik".

Trene Geç Kalmak

Üstat Yenilgi ve mağlubiyeti kabul etmezdi. Bir gün bir tren istasyonunda onun sinirli sinirli gezdiğini gören bir hayranı (Bazı rivayetlere göre onu sevmeyen biri) sorar:
- Ne oldu Üstat, treni mi kaçırdınız?
Üstat böyle bir ithamı kabul eder mi? Treni kaçırmak bir eksiklik, bir yenilgidir.
- Kovdum gitti, der.

Nasıl Geçirir?

Necip Fazıl'a, "Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirebilir mi?" diye sormuşlar. "Evet, geçirir" demiş. Bunun üzerine "deveyi mi küçültür, yoksa iğneyi mi büyültür?" demişler. Necip Fazıl, İlahi kudretin sonsuzluğunu ifade babında, şu cevabı vermiş:
-"Ne deveyi küçültür, ne iğneyi büyültür. Gökteki yıldızları senin gözbebeğine sığdırdığı gibi, vızır vızır geçirir."

Saklamak

Bir bilgine sormuşlar:
-“Cahilliğini belli etmemeye çalışanın hâli neye benzer.”
Cevap vermiş:
-“Deveyi, mendille örtme gayretine…”

Herkes Kendine Göre

Bernard Shaw’ın da hazır bulunduğu bir toplantıda tiyatrodan söz ediliyor.
Yazar herkesi dinledikten sonra şöyle demiş:
-“Tiyatro dediğimiz gerçekten çok garip. Yazar kendine göre bir oyun yazar... Aktörler bunu kendilerini göre yorumlayıp oynarlar… Seyirciler de kendilerine göre ayrı ayrı anlamlar çıkarırlar…”

Mutlu Son

Necip Fazıl’dan, bir piyes hakkında bilgi istediklerinde:
“İyi bir piyes,” demiş. “Sonu iyi bitiyor.”
“Nasıl yani?” diye sormuşlar:
“Yani,” demiş. “Perde kapanınca herkes çok seviniyor.”

Yenir Yutulur Hesap


Timur’un defterdarı hesapta bir yanlışlık yapar. Bunun üzerine Timur o defterdara, hesap yaptığı kâğıtları yedirir ve işten kovar. Yerine Nasreddin Hoca’yı alır.
Hoca Nasreddin hesapları yufka üzerine yapmaya başlar. Timur, bunu görüp şaşırır ve sebebini sorar. Nasreddin Hoca cevap verir:
-“Yemesi kolay olsun diye!..”


Kim Daha Uğursuz

Garip dervişin biri büyük bir köşkün önünden geçerken evin 'av meraklısı ve zalim' olan beyi, yardımcıları ile ava gitmek için evden çıkıyorlardır. Dervişle selamlaşırlar. Aksilik bu ya o gün hiç bir şey vuramadan dönerler. Bey çok sinirlidir:

-"Sabah ava giderken karşılaştığımız o dervişi bulun çabuk! Onun yüzünden işlerim ters gitti. Uğursuzu getirin bana!"
Yardımcıları hemen dervişi bulup beyin huzuruna çıkarırlar. Bey kükrer:

-"Bre uğursuz adam! Senin yüzünden elimiz boş geldik! Hiçbir şey vuramadık! Tiz vurun kellesini!"

Derviş, beye şöyle der:
-"Beyim sabah selamlaştık. Siz hiçbir şey vuramadınız. Ben ise kellemi kaybediyorum. Siz söyleyin, hangimiz daha uğursuzuz?"

İdeal Kadın

Peyami Safa, tanıştığı bir dilberin vaktiyle Namık İsmail'e kotrasında hizmetçilik etmiş bir kadın olduğunu öğrenince şöyle haykırmıştı:
-"Yahu bu adam ne ki, biz onun hizmetçilerini ideal kadın diye görüyoruz!.."

Davet

II. Murat, tahtını 13 yaşındaki oğlu Fatih Mehmet’e devrettiğinde, Balkanlarda savaş tehlikesi ortaya çıkmıştı. Bu yüzden, kendisinin tekrar tahta çıkması isteniyordu.
II. Murat, yapılan davet üzerine Fatih’e şu kısa mektubu yazdı:
“Tahtımızı oğlumuza terk etmekten maksadımız, biraz istirahat etmek ve geri kalan beş on yılımızı ibadetle geçirmekti. Saltanat kendisine lâzımsa, din ve devleti savunsun.”
Fatih Mehmet, babasının mektubuna şu tarihî cevabı yazdı:
“Saltanat senin ise, düşmanlara karşı Osmanlı Devletini ve İslâm milletini kurtarmak, asıl görevinizdir. Yok, saltanat benim ise, yine ordunun başına geçmeniz için padişah fermanı vardır. Göreviniz ihtar olunur.”
 
Teşekkür ederim senarist ama bu konu başka bir başlık altında vardı zaten :)
 
Biz teşekkür ederiz sevgili adminimiz  :) işinize karışmak gibi olmasın ama bu konuyla alakalı bir başlık daha vardı dersem abartmış mı olurum acaba :-[
 
dilek033' Alıntı:
BRAVO!..
Genç bir şair, saçma sapan şiirlerini Victor Hugoya okuduktan sonra:
-Üstad, diye sormuş. Şiirlerimi nasıl buldunuz?
Victor Hugo:
-Vezinsiz, kafiyesiz ve manasız bir şey yazmak istemiş ve tam muvaffak olmuşsunuz, demiş. Bravo doğrusu
 

Viktor Hugo'nun "Mayıs Başı " şiirinden ilham alıp

"6 Mayıs'ta  Hızır uğramış derlerya hani
Bir yanım bayram sevinci bir yanım hüzün
Altı Mayıs ..
İşte bir gülün solduğu gün..!"


....diye biten bir şiirde ben yazmıştım..
İyiki Hugo okumadı kimbilir ne eleştirilr yapar beni yerden yere vurardıda komplekse girer bedbaht olurdum..
Ucuz atlattım şanslıymışım hane
20.gif
 
Ortak:)
 Victor Hugo şayet Ben yani Crt'nin de şairane duygulara kapılıp şiir yazdığımı  görseydi..
Kahrolur şiir yazmayı etkili söz söylemeyi falan bırakırdı (şansı varmış hane)(:
 
 
şanslıymış desene ortak  :D
olsun ya ne diycek Vıctor Hugo hem şairane duygular bireysel ne karışır o :)
 
Geri
Üst