Üç heykel

firstmoontr

Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2007
Puanları
0
Konum
sakarya
İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günleri, bayramlar da ilginç armağanlar göndererek karşıdakine zekâ gösterisi yapma fırsatlarıydı.

Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşı huzuruna çağırdı. İstediği; birer karış yüksekliğinde, altından, birbirinin tıpatıp aynısı üç insan heykeli yapmasıydı. Aralarında bir fark olacak ama bu farkı sadece ikisi bilecekti.

Heykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu ülke hükümdarına gönderildi. Heykellerin yanına bir de mektup konmuştu.

Şöyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar: ”Doğum gününü  bu üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir. Ama içlerinden biri diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver.”

Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttırdı. Üç altın heykel gramına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırttı. Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler ama aralarında bir fark göremediler.

Günler geçti. Bütün ülke hükümdarın sıkıntısı duymuştu ve kimse çözüm bulamıyordu. Sonunda, hükümdarı fazla isyankâr olduğu için zindana attırdığı bir genç haber gönderdi.  İyi okumuş, akıllı ve zeki olan bu genç,  hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana atılmıştı.

Başka çaresi olmayan hükümdar bu genci çağırttı. Genç önce  heykelleri sıkı sıkıya inceledi, sonra çok ince bir tel getirilmesini istedi.
Teli birinci heykelciğin kulağından soktu, tel heykelin ağzından çıktı.
İkinci heykele de aynı işlemi yaptı. Tel bu kez diğer kulaktan çıktı.
Üçüncü heykelde tel kulaktan girdi ama bir yerden dışarı çıkmadı.
Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyor,  oradan öteye gitmiyordu.

Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara cevabı yazdı:


”Kulağından gireni ağzından çıkartan insan makbul değildir.

Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insan da makbul değildir.

En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır.  Bu değerli hediyen için çok teşekkür ederim.”

 
”Kulağından gireni ağzından çıkartan insan makbul değildir.
Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insan da makbul değildir.
En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır”
Gerçekten çok güzel bir paylaşım Teşekkürler ;)
 
ya bunu slayt gösterisi halinde göndermişlerdi bana çok güzel bir hikaye teşekkürler...
 
evt slayt halide var. Çok güzel anlatıyor değerli bir insanın nasıl olması gerektiğini değilmi.
 
DIŞARDAN BAKILDIĞINDA AYNI OLAN ÜÇ HEYKELDE ANLATMAK GİBİSİ YOKTUR SANIRIM:) ;)
 
İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar,
ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günleri,
bayramlarda ilginç armağanlar göndererek karşıdakine zekâ gösterisi yapma
fırsatlarıydı.

Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli
heykeltıraşı huzuruna çağırdı. İstediği, birer karış yüksekliğinde,
altından, birbirinin tıpatıp aynısı üç insan heykeli yapmasıydı.

Aralarında bir fark olacak ama bu farkı sadece ikisi bilecekti.

Heykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu ülke hükümdarına
gönderildi. Heykellerin yanına bir de mektup konmuştu.

Şöyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar: ”Doğum gününü bu
üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi
görünebilir. Ama içlerinden biri diğer ikisinden çok daha değerlidir.

O heykeli bulunca bana haber ver.”

Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttırdı. Üç altın
heykel gramına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan
varsa çağırttı. Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler ama
aralarında bir fark göremediler.

Günler geçti. Bütün ülke hükümdarın sıkıntısı duymuştu ve kimse
çözüm bulamıyordu. Sonunda, hükümdarın fazla isyankâr olduğu için
zindana attırdığı bir genç haber gönderdi. İyi okumuş, akıllı ve zeki
olan bu genç, hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana
atılmıştı.

Başka çaresi olmayan hükümdar bu genci çağırttı. Genç önce
heykelleri sıkı sıkıya inceledi, sonra çok ince bir tel getirilmesini
istedi.

Teli birinci heykelciğin kulağından soktu, tel heykelin ağzından çıktı.

İkinci heykele de aynı işlemi yaptı. Tel bu kez diğer kulaktan çıktı.

Üçüncü heykelde tel kulaktan girdi ama bir yerden dışarı çıkmadı.
Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyor, oradan öteye
gitmiyordu.

Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara cevabı yazdı:

”Kulağından gireni ağzından çıkartan insan makbul değildir.

Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insan da makbul
değildir.

En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır.

Bu değerli hediyen için çok teşekkür ederim.”
 
Nehir canim tipki kendim gibi  görüyorum cünkü ne karsi tarafi incitmek ne de yüzmeyi de istemedigim den dolayi benzetiyorum,her kullanilmayan süzcükler ve laflari icime atiyorum
bir türlü ifade edemiyorum kendimi.

SvS sunarim.

Güzel düsünce imis,
 
Sevgili Hünkar Bey,
sizin düştüğünüz bu durumdan bende geçtim ve inanın sustukça insanlar daha çok üstünüze geliyor ve size değersizmişsiniz gibi bkıyorlara konuştuğumuz ve yeri geldiği zamanda hakkızı savunduğunuz takdirde, sizden kötüsü olmuyor.Başka insanlara kendinizi sessiz biri olarak tanıttığız için bu durum onlara zor geliyordur

Saygılar

 
Sevgili  Nehir canim ondan dolayi da umutsuzluk da geliyor bana her neden ise basarmam  pekte kolay olacagini sanmiyorum bu sözleri yerine getirmem düsüncem böyle olustu .

SvS sunarim ,
 
GÜZEL HİKAYEYİ OKUDUKTAN SONRA KENDİME ÖZELEŞTİRİ YAPMA FIRSATI VERDİĞİN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.
 
En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır
  paylaşımın için teşekkürler çok anlamlı
 
En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır.

BENCE DE ÇOK ANLAMLI... TŞKKRLR.

ayrıca yüreğine gömdüğünü yeşertebilmeli ömrünün baharında...
 
Geri
Üst