S
su perisi
Kullanıcı
- 4 Ocak 2007
- En iyi cevaplar
- 0
- 0
ARKA KAPAK
Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Berna Moran, Oğuz Atay'ın bu ilk romanını 'hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı' olarak niteler. Moran'a göre 'Oğuz Atay'ın mizah gücü ve duyarlığı ve kullandığı teknik incelikler, Tutunamayanlar'ı büyük bir yeteneğin ürünü yapmış, eserdeki bu yetkinlik Türk romanını çağdaş roman anlayışıyla aynı hizaya getirmiş ve ona çok şey kazandırmıştır'. Küçük burjuva dünyasını ve değerlerini zekice alaya alan Atay, 'saldırısını tutunanların anlamayacağı, reddedeceği türden bir romanla yapar'.
Oğuz ATAY ,1934 ' te İnebolu' da doğdu.Ankara Maarif Koleji'ni, İTÜ İnşaat Fakültesini bitirdi.1960 ta İDMMA İnşaat Bölümü'nde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı.Tutunamayanlar' ın yayımlanmaya başlamasının (1971-1972) ardından, önemli bir tartışmanın ortasında yer aldı.TRT 1970 Roman Ödülü' nü kazanan TUTUNAMAYANLAR ın kısa bir süre sonra, 1973 yılında TEHLİKELİ OYUNLAR adlı ikinci romanı izledi.Hikayelerini KORKUYU BEKLERKEN başlığı altında topladı.1911-1967 arasında yaşamış hocası Prof. Mustafa İNAN' ın hayatını romanlaştırarak BİR BİLİM ADAMININ ROMANI' nı yazdı.OYUNLARLA YAŞAYANLAR adlı tiyatrı eseri Devlet Tiyatroları'nda sahnelendi.Atay, 13 Aralık 1977' de , büyük Projesi TÜRKİYE'NİN RUHU' nu yazamadan hayata gözlerini yumdu.
" 'Önce kelime vardı,' diye başlıyor Yohanna’ya göre İncil. Kelimeden önce de Yalnızlık vardı. Ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti Yalnızlık... Kelimenin bittiği yerde başladı; Kelime söylenemeden önce başladı. Kelimeler, Yalnızlığı unutturdu ve Yalnızlık, Kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde. Kelimeler, Yalnızlığı anlattı ve Yalnızlığın içinde eriyip kayboldu. Yalnız Kelimeler acıyı dindirdi ve Kelimeler insanın aklına geldikçe, Yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu." (Sayfa 154)
Allahım.. onu neden yalnız bıraktın? Neden yalnızlığının verdiği çaresizlikle can sıkıcı ilişkiler kurmasına izin verdin? Neden geçirdiği her dakikanın hesabını sordun içini ezdin? Neden korkuyu göğsünden çekip almadın? Neden suçluluk duygusunu üzerinden atmasına yardım etmedin?
Neden apartmanın bodrumunda saklambaç oynarlarken Aylayla yalnız kaldığı zaman kıza dokunacak cesareti vermedin ona? Oysa bu çeşit küçük cesaretleri en değersiz kullarından bile esirgememişsindir. İsayı neden bu kadar geç tanıttın ona? Neden günahlarının yükünü taşıyacak gücü ona da vermedin? Selim de kendi çapında birkaç kişiyi kandırabilirdi senin yolunda.
Meyveleri gösterdin de ağaca çıkarma becerikliliğini esirgedin. Neden küçük yaştan Latince Eski Yunanca Fransızca İngilizce filan öğretmedin ona? (Sen ki bütün dilleri ezbere bilirsin). Dua etmesini bile öğretmedin ona. Evde yalnız kaldığı geceler karanlıkta yorganı başına çekti ve kan ter içinde mısra 193 ile mısra 214 arasında söylediği gülünç yakarmayı uydurabildi o zor şartlar altında. Daha iyi birşeyler söyletemez miydin? Neden onu canı kadar seven annesinin bile Selimi Benim korkak oğlum diye okşamasına göz yumdun? Benim akıllı oğlum güzel oğlum dediği zaman da neden şımarmasını önlemedin? Bir duvardan bir duvara çarpıp durdun onu. Bir uçtan bir uca itip durdun onu. Öğretmeni yalan söyleme bu resmi sen yapmadın dediği zaman neredeydin? Neden bir karşılık bulmasına yardım etmedin?
Oysa o resmi Selim yapmıştı. On bir yaşında benim kızla konuşuyorsun diye Erdaldan ilk tokadı yediği zaman aslında kızla konuşmamıştı. Neden babasının verdiği on liranın üstünü bir kerede yolda düşürmesini sağlamadın da, önce iki buçuk lirayı düşürdü ve koşa koşa dönüp bu parayı ararken kalan dört lirayı da kaybetti? Soruyorum Neden? Sonra neden karakola gönderdin Selimi parayı bulan oldu mu diye sormaya? Neden polisleri güldürdün ve Selimi ağlattın? Polisler daha mı iyiydi Selimden? Biliyorum İsa daha büyük acılar çekti diyeceksin. Bu kadar ayrıntılara giremezdi diyeceksin. Asıl ayrıntılara girmeliydi bence. Herşeyi yaşamalıydı. İlkokula göndermeliydin İsayı da Selim gibi. Sonra Selim senin oğlun değil ki. Olsaydı da bilmiyordu. Biliyorum bunlardan daha acıklı sözler yazdı romancılar diyeceksin. Ben daha neler duydum diyeceksin. Demek bunu söylemekle bitiyor herşey. Sen onlara inan (ne kaybettiğini bilmiyorsun onlara inanmakla)...
Oğuz ATAY:Tutunamayanlar kitabından