K
korsan
Kullanıcı
Tutumların Esaretinde Bir Yaşam
Tutum, bireyin diğer insanlara, durumlara, objelere karşı geliştirdiği duygu, düşünce ve davranış biçimidir. Tutum, davranışların öncüsü sayılır; çünkü davranıştan önce oluşur ve davranışın ortaya çıkmasına öncülük eder. Tutum sonucu bireyler davranışlara yönelirler, yani her tutumun altında bir davranış eğilimi yatar. Aynı zamanda tutumun ortaya çıkmasına yol açtığı duygu, düşünce ve davranış eğilimleri bütünleşir. Tutum gözlenemez ama insanların davranışları değerlendirilerek onların sahip oldukları tutumun hangi yönde veya nasıl bir nitelik taşıdığı anlaşılabilir. Örneğin, yolda geçen yaşlı bir kadına yardım eden birini gördüğümüzde, yardımsever bir tutuma sahip olduğunu düşünürüz.
Bazı genel tutumlar, bireysel davranışlarda farklı sonuçlar gösterebilir. Örneğin, toplumsal ve kültürel değerlerimizde yalan söylemenin kötü bir davranış olduğuna dair genel bir tutum var ve yalan söyleyen insanlara olumsuz bakılır; ama zaman zaman herkes yalan söyleyebilir.
Ayrıca her tutum farklı bir güce sahiptir. Bireyde kök salmış bazı tutumların değiştirilmesi nerdeyse imkânsız olduğu için bu tutumlarla ilgili davranışlar daha kolay tahmin edilebilir. Örneğin, sigaradan dolayı ayak parmaklarını kaybetmiş bir insan, sigaraya karşı çok güçlü bir tutum geliştirir ve her zaman davranışı doğru olarak tahmin edilebilir; çünkü asla sigara içmez.
Tutumların Oluşması ve Değiştirilmesi
İnsanlar tutumlarının büyük bir kısmını aileden ve sosyal kültürden edinir. Zaman içinde bireyin farklı kültürdeki bireylerle etkileşiminde, eğitim sürecinde ve deneyimleri sonucunda bu tutumlarını değiştirir; eskilerinin yerine yenilerini koyar. Tutumların değişmesinde zekâ düzeyi de önemli bir etkendir. Zeki insanlar daha sağlam ve değiştirilmesi güç tutumlar edinirler.
İnsanların yaşantılarındaki deneyimleri, onların çeşitli olumlu ve olumsuz tutumlar geliştirmelerine yol açar. Örneğin, Ahmet, sürekli A mağazasında alışveriş yapar; ama son aldığı ürünle ilgili bir sorun yaşar ve ürünü aldığı mağazaya geri götürür. Ancak mağaza çalışanları Ahmet’in mağduriyetini gidermez ve yardım etmezler, Ahmet’in mağazaya kaşı olan olumlu tutumu olumsuza dönüşür. Bazen de kulaktan dolma duyumlar sonucu oluşan olumsuz tutumlar, deneyim sonucu olumluya dönüşebilir. Örneğin, A markalı suyun kuyu suyu olduğu yönündeki söylentilerden dolayı olumsuz bir tutumu olan kişi, suyun işlendiği kaynağı gördükten sonra olumlu bir tutuma sahip olur.
İnsanlar, her an tutumlarını değiştirmeye çalışan etki unsurlarıyla karşı karşıyadırlar. Televizyon programları, reklâmlar, resmi ve sivil toplum örgütleri, siyasi ve ideolojik örgütler, çeşitli kampanyalar, dergiler, gazeteler, kitaplar, toplantılar, mitingler ve daha birçok etkinlik ve unsur insanların yaşamalarıyla ilgili tutumlarını değiştirmeye veya kuvvetlendirmeye çalışır. İnsanlar bu etki unsurları karşısında kendilerine uygun buldukları veya etkilerinde kaldıkları tutumları benimser veya aynı yönde olan tutumlarını kuvvetlendirirler.
Tutumların değişmesinde ve/veya değiştirilmesinde sözlü iletişimin etkisi oldukça fazladır. Karşılıklı iletişimde karşı tarafa gönderilen mesajların içerdiği tutumla karşı tarafın tutumu birbirine yakınsa, mesajları gönderen kişinin işi kolaylaşır ve karşısı tarafı çok çabuk ikna eder. Eğer karşıdaki kişinin tutumu zıt yönde ise, ikna olması güçleşir. Ancak farklı tutumu taşıyan mesajın geldiği kaynağın özellikleri de önemlidir. Örneğin, Atilla hayvansal yağların zararlı olmadığına inanır. Burak ise zararlı olduğuna inanır ve Atilla’nın bu konudaki tutumunu değiştirmeye çalışır; ancak ne anlatırsa anlatsın Atilla tutumunda ısrar etmekte ve değiştirmemekte inat eder. Daha sonra Burak, hayvansal yağların zararlı olduğuna dair bir kitabı bulup Atilla’ya verir ve Atilla kitabı okuduktan sonra hayvansal yağlarla ilgili tutumunu değiştirir.
Karşıdaki kişiye gönderilen mesajların içerdiği tutumla karşıdakinin tutumu birbirine yakınsa, mesajları gönderen kişinin işi kolaylaşır ve karşısındakini çok çabuk ikna eder. Eğer karşıdaki kişinin tutumu ters yönde ise, ikna olması güçleşir. Ancak farklı tutumu taşıyan mesajın geldiği kaynak da önemlidir. Örneğin, Atilla hayvansal yağların zararlı olmadığına inanan biri, arkadaşı Burak ise, zararlı olduğuna inanıyor ve Atilla’nın bu konudaki tutumunu değiştirmeye çalışıyor; ancak ne anlatırsa anlatsın Atilla tutumunda ısrar ediyor ve değiştirmemekte inat ediyor. Daha sonra Burak, hayvansal yağların zararlı olduğuna dair bir kitabı bulup Atilla’ya veriyor ve Atilla kitabı okuduktan sonra hayvansal yağlarla ilgili tutumunu değiştiriyor.
Bireylerin tutumlarının önem derecesi de tutumun değişmesinde önemli bir etkendir. Yüksek bir değere sahip olan tutumların değişmesinde kaynakların önemli olması da etki etmeyebilir. Özellikle inançlarla ilgili tutumlar bireyler için en üst düzeyde değere sahiptir. Yüksek değere sahip tutumların değişmesi ise imkânsız denilecek kadar güçtür.
Karşı tarafın görüşlerine de yer veren çift yönlü iletişim, tutumların değiştirilmesinde oldukça etkilidir. Birey konuşmasında sadece kendi tutumuyla ilgili görüşlere yer verirse, karşısındaki kişinin tutumunu değiştirmede başarılı olmayabilir; ama hem kendi tutumuna hem de karşısındaki kişinin tutumuna ilişkin bilgiler içeren mesajlar gönderdiğinde daha etkili bir sonuca ulaşılır. Bu tür iletişimde kişi, karşı tutum ile kendi tutumunu karşılaştırıp tutumunun üstünlükleri ile diğer tutumun dezavantajlarını anlatır. Böylece karşısındaki kişi veya kişilerin tutumunu kolaylıkla değiştirebilme olanağına sahip olur. Ayrıca karşı tarafın görüşlerine de yer verildiğinde, daha dürüst olarak algılanır ve böylece inandırıcılığı artar. Karşı taraf, anlatılan konu hakkında bilgi sahibi değilse veya zekâ düzeyi ile eğitim seviyesi düşükse, tek yönlü iletişimin kullanılması ikna sürecini daha çabuklaştırır ve karşı tarafın tutumu kısa sürede değişir. Eğer bu koşullarda çift taraflı iletişim kullanılırsa, karşı tarafın konuyu yeterince anlamamasına ve zihninin karışmasına yol açabilir, bu da tutum değişimini güçleştirebilir.
Kazandırılmak istenen tutum ile ilgili temel kavramların sürekli tekrarlanması, tutumun kabul edilmesindeki etkisi artırmaktadır. Örneğin, herkesçe bilinen büyük markaların pek de reklâma ihtiyaçları olmadığı düşünülür, oysa en çok görülen reklâmlar bu büyük markalara aittir. Büyük markaların reklâmlarını sürekli vermelerindeki temel amaç, ürünü sürekli hatırlatarak potansiyel tüketicilerini ellerinde tutmak ve yeni tüketiciler kazanmaktır.
Bazı olay veya durum karşısındaki tutumların değişmesi, o olay veya duruma karşı tutumları olumlu olan insanların çokluğuna bağlı olabilir. Bilimsel veriler tutumların oluşmasında veya değişmesinde etkilidir. Örneğin, bilimsel gelişmeler insanların batıl tutumlarını gerçek tutumlarla değiştirmiştir. Ayrıca ilk defa duyulan veya görülen bir nesne veya olguya karşı herhangi bir tutum değişikliği olmazken, birkaç defa duyulduğunda ve görüldüğünde olumlu veya olumsuz bir tutum sahip olunabilir. Örneğin, ilk defa dinlenilen bir şarkıya karşı nötr bir tutuma sahip olunurken, birkaç defa dinlenildiğinde olumlu veya olumsuz bir tutum gelişebilir
Bireyin tutumunda farklılık oluşturan etkenler bazen tek başına yeterli olmazken, tutumu etkileyen unsur çevrenin etkisiyle birleşerek bireyin tutumu üzerinde değişiklik yapabilir. Örneğin, A siyasi partisinin başkanını her gün televizyonda seyreden ve radyodan dinleyen kişi, herhangi bir etki altında kalmazken, tesadüfen katıldığı bir mitingde çevrenin etkisiyle etkilenir. Mitingde büyük hoparlörlerden yükselen başkanın sesi ve coşkulu kalabalık kişi üzerinde büyük bir etki oluşturur. Bu durumu çok iyi bilen politikacılar, seçim dönemlerinde diyar diyar gezerek, hem partilerine yeni üyeler kazandırmaya hem de üyelerinin tutumlarını güçlendirmeye çalışırlar. Mitinglerde dinleyicileri etkileyebilecek güçlü uyaranlar kullanmayı da ihmal etmezler. Örneğin, sevilen bir sanatçının konser vermesi veya herkesçe bilinen ve sevilen şarkıların çalınması, çeşitli hediyelerin dağıtılması gibi. Çevresel etkiler her zaman olumlu anlamda tutum değişikliği yapmaz, bazen olumsuz etki yapabilir.
Tutumların birçoğu da özdeşleşme sonucu oluşur veya değişir. Sevilen ve değer verilen insanlar, başkaları tarafından model alınır ve tutumları tartılmadan, biçilmeden benimsenir. Örneğin, sanatçıların tutumları hayranları tarafından koşulsuz kabul görebilmektedir. Şiddet içerikli filmleri seyreden bireylerin, seyretmeyenlere oranla daha saldırgan davranışlar gösterdikleri deneysel araştırmalarla kanıtlanmıştır. Son zamanlarda şiddet içerikli dizilerin gençleri saldırganlığa ve suça yönelttikleri yönündeki eleştiriler gerçeği vurgulamaktadır. Gençler, filmlerdeki karakterleri model alarak, onlar gibi davranmaya çalışmaktadırlar.
Her zaman tutum davranışlara yön vermez, bazen de davranışlar tutumların değişmesinde öncü rolünde olur. Önce tutumun davranışsal yönü değişir sonrasında ise bilişsel yönü değişim gösterir. Örneğin, bazı insanlar seçim dönemlerinde sadece menfaatlerini düşünerek, güçlü gördükleri bir partinin faaliyetlerine katılarak destek vermeye çalışırlar. Zamanla parti içindeki kişilerden ve ilişkilerden hoşlanmaya ve partiye karşı ilgi duymaya başlarlar. Artık parti hakkındaki olumsuz veya nötr tutumları olumluya doğru yön değiştirir.
İnsan istese de istemese de tutumları her geçen gün değişmekte ve davranışlarına yön vermektedir; çünkü tutumunu değiştirmeye yönelik hazırlanmış bilgiler her taraftan ve her an zihnine akmaktadır. Her seçim döneminde farklı siyasi partileri meclise taşıyan etken, insanların değişen tutumlardır, yani her dönem değişen iktidarlar genel toplumsal tutumdaki değişimi yansıtmaktadır. Türkiye’deki insanların bugünkü yaşam biçimleri 20–30 yıl öncesiyle karşılaştırıldığında, ne kadar büyük boyutlu bir değişimin olduğu hemen fark edilir.
Çetin ÖZBEY
Tutum, bireyin diğer insanlara, durumlara, objelere karşı geliştirdiği duygu, düşünce ve davranış biçimidir. Tutum, davranışların öncüsü sayılır; çünkü davranıştan önce oluşur ve davranışın ortaya çıkmasına öncülük eder. Tutum sonucu bireyler davranışlara yönelirler, yani her tutumun altında bir davranış eğilimi yatar. Aynı zamanda tutumun ortaya çıkmasına yol açtığı duygu, düşünce ve davranış eğilimleri bütünleşir. Tutum gözlenemez ama insanların davranışları değerlendirilerek onların sahip oldukları tutumun hangi yönde veya nasıl bir nitelik taşıdığı anlaşılabilir. Örneğin, yolda geçen yaşlı bir kadına yardım eden birini gördüğümüzde, yardımsever bir tutuma sahip olduğunu düşünürüz.
Bazı genel tutumlar, bireysel davranışlarda farklı sonuçlar gösterebilir. Örneğin, toplumsal ve kültürel değerlerimizde yalan söylemenin kötü bir davranış olduğuna dair genel bir tutum var ve yalan söyleyen insanlara olumsuz bakılır; ama zaman zaman herkes yalan söyleyebilir.
Ayrıca her tutum farklı bir güce sahiptir. Bireyde kök salmış bazı tutumların değiştirilmesi nerdeyse imkânsız olduğu için bu tutumlarla ilgili davranışlar daha kolay tahmin edilebilir. Örneğin, sigaradan dolayı ayak parmaklarını kaybetmiş bir insan, sigaraya karşı çok güçlü bir tutum geliştirir ve her zaman davranışı doğru olarak tahmin edilebilir; çünkü asla sigara içmez.
Tutumların Oluşması ve Değiştirilmesi
İnsanlar tutumlarının büyük bir kısmını aileden ve sosyal kültürden edinir. Zaman içinde bireyin farklı kültürdeki bireylerle etkileşiminde, eğitim sürecinde ve deneyimleri sonucunda bu tutumlarını değiştirir; eskilerinin yerine yenilerini koyar. Tutumların değişmesinde zekâ düzeyi de önemli bir etkendir. Zeki insanlar daha sağlam ve değiştirilmesi güç tutumlar edinirler.
İnsanların yaşantılarındaki deneyimleri, onların çeşitli olumlu ve olumsuz tutumlar geliştirmelerine yol açar. Örneğin, Ahmet, sürekli A mağazasında alışveriş yapar; ama son aldığı ürünle ilgili bir sorun yaşar ve ürünü aldığı mağazaya geri götürür. Ancak mağaza çalışanları Ahmet’in mağduriyetini gidermez ve yardım etmezler, Ahmet’in mağazaya kaşı olan olumlu tutumu olumsuza dönüşür. Bazen de kulaktan dolma duyumlar sonucu oluşan olumsuz tutumlar, deneyim sonucu olumluya dönüşebilir. Örneğin, A markalı suyun kuyu suyu olduğu yönündeki söylentilerden dolayı olumsuz bir tutumu olan kişi, suyun işlendiği kaynağı gördükten sonra olumlu bir tutuma sahip olur.
İnsanlar, her an tutumlarını değiştirmeye çalışan etki unsurlarıyla karşı karşıyadırlar. Televizyon programları, reklâmlar, resmi ve sivil toplum örgütleri, siyasi ve ideolojik örgütler, çeşitli kampanyalar, dergiler, gazeteler, kitaplar, toplantılar, mitingler ve daha birçok etkinlik ve unsur insanların yaşamalarıyla ilgili tutumlarını değiştirmeye veya kuvvetlendirmeye çalışır. İnsanlar bu etki unsurları karşısında kendilerine uygun buldukları veya etkilerinde kaldıkları tutumları benimser veya aynı yönde olan tutumlarını kuvvetlendirirler.
Tutumların değişmesinde ve/veya değiştirilmesinde sözlü iletişimin etkisi oldukça fazladır. Karşılıklı iletişimde karşı tarafa gönderilen mesajların içerdiği tutumla karşı tarafın tutumu birbirine yakınsa, mesajları gönderen kişinin işi kolaylaşır ve karşısı tarafı çok çabuk ikna eder. Eğer karşıdaki kişinin tutumu zıt yönde ise, ikna olması güçleşir. Ancak farklı tutumu taşıyan mesajın geldiği kaynağın özellikleri de önemlidir. Örneğin, Atilla hayvansal yağların zararlı olmadığına inanır. Burak ise zararlı olduğuna inanır ve Atilla’nın bu konudaki tutumunu değiştirmeye çalışır; ancak ne anlatırsa anlatsın Atilla tutumunda ısrar etmekte ve değiştirmemekte inat eder. Daha sonra Burak, hayvansal yağların zararlı olduğuna dair bir kitabı bulup Atilla’ya verir ve Atilla kitabı okuduktan sonra hayvansal yağlarla ilgili tutumunu değiştirir.
Karşıdaki kişiye gönderilen mesajların içerdiği tutumla karşıdakinin tutumu birbirine yakınsa, mesajları gönderen kişinin işi kolaylaşır ve karşısındakini çok çabuk ikna eder. Eğer karşıdaki kişinin tutumu ters yönde ise, ikna olması güçleşir. Ancak farklı tutumu taşıyan mesajın geldiği kaynak da önemlidir. Örneğin, Atilla hayvansal yağların zararlı olmadığına inanan biri, arkadaşı Burak ise, zararlı olduğuna inanıyor ve Atilla’nın bu konudaki tutumunu değiştirmeye çalışıyor; ancak ne anlatırsa anlatsın Atilla tutumunda ısrar ediyor ve değiştirmemekte inat ediyor. Daha sonra Burak, hayvansal yağların zararlı olduğuna dair bir kitabı bulup Atilla’ya veriyor ve Atilla kitabı okuduktan sonra hayvansal yağlarla ilgili tutumunu değiştiriyor.
Bireylerin tutumlarının önem derecesi de tutumun değişmesinde önemli bir etkendir. Yüksek bir değere sahip olan tutumların değişmesinde kaynakların önemli olması da etki etmeyebilir. Özellikle inançlarla ilgili tutumlar bireyler için en üst düzeyde değere sahiptir. Yüksek değere sahip tutumların değişmesi ise imkânsız denilecek kadar güçtür.
Karşı tarafın görüşlerine de yer veren çift yönlü iletişim, tutumların değiştirilmesinde oldukça etkilidir. Birey konuşmasında sadece kendi tutumuyla ilgili görüşlere yer verirse, karşısındaki kişinin tutumunu değiştirmede başarılı olmayabilir; ama hem kendi tutumuna hem de karşısındaki kişinin tutumuna ilişkin bilgiler içeren mesajlar gönderdiğinde daha etkili bir sonuca ulaşılır. Bu tür iletişimde kişi, karşı tutum ile kendi tutumunu karşılaştırıp tutumunun üstünlükleri ile diğer tutumun dezavantajlarını anlatır. Böylece karşısındaki kişi veya kişilerin tutumunu kolaylıkla değiştirebilme olanağına sahip olur. Ayrıca karşı tarafın görüşlerine de yer verildiğinde, daha dürüst olarak algılanır ve böylece inandırıcılığı artar. Karşı taraf, anlatılan konu hakkında bilgi sahibi değilse veya zekâ düzeyi ile eğitim seviyesi düşükse, tek yönlü iletişimin kullanılması ikna sürecini daha çabuklaştırır ve karşı tarafın tutumu kısa sürede değişir. Eğer bu koşullarda çift taraflı iletişim kullanılırsa, karşı tarafın konuyu yeterince anlamamasına ve zihninin karışmasına yol açabilir, bu da tutum değişimini güçleştirebilir.
Kazandırılmak istenen tutum ile ilgili temel kavramların sürekli tekrarlanması, tutumun kabul edilmesindeki etkisi artırmaktadır. Örneğin, herkesçe bilinen büyük markaların pek de reklâma ihtiyaçları olmadığı düşünülür, oysa en çok görülen reklâmlar bu büyük markalara aittir. Büyük markaların reklâmlarını sürekli vermelerindeki temel amaç, ürünü sürekli hatırlatarak potansiyel tüketicilerini ellerinde tutmak ve yeni tüketiciler kazanmaktır.
Bazı olay veya durum karşısındaki tutumların değişmesi, o olay veya duruma karşı tutumları olumlu olan insanların çokluğuna bağlı olabilir. Bilimsel veriler tutumların oluşmasında veya değişmesinde etkilidir. Örneğin, bilimsel gelişmeler insanların batıl tutumlarını gerçek tutumlarla değiştirmiştir. Ayrıca ilk defa duyulan veya görülen bir nesne veya olguya karşı herhangi bir tutum değişikliği olmazken, birkaç defa duyulduğunda ve görüldüğünde olumlu veya olumsuz bir tutum sahip olunabilir. Örneğin, ilk defa dinlenilen bir şarkıya karşı nötr bir tutuma sahip olunurken, birkaç defa dinlenildiğinde olumlu veya olumsuz bir tutum gelişebilir
Bireyin tutumunda farklılık oluşturan etkenler bazen tek başına yeterli olmazken, tutumu etkileyen unsur çevrenin etkisiyle birleşerek bireyin tutumu üzerinde değişiklik yapabilir. Örneğin, A siyasi partisinin başkanını her gün televizyonda seyreden ve radyodan dinleyen kişi, herhangi bir etki altında kalmazken, tesadüfen katıldığı bir mitingde çevrenin etkisiyle etkilenir. Mitingde büyük hoparlörlerden yükselen başkanın sesi ve coşkulu kalabalık kişi üzerinde büyük bir etki oluşturur. Bu durumu çok iyi bilen politikacılar, seçim dönemlerinde diyar diyar gezerek, hem partilerine yeni üyeler kazandırmaya hem de üyelerinin tutumlarını güçlendirmeye çalışırlar. Mitinglerde dinleyicileri etkileyebilecek güçlü uyaranlar kullanmayı da ihmal etmezler. Örneğin, sevilen bir sanatçının konser vermesi veya herkesçe bilinen ve sevilen şarkıların çalınması, çeşitli hediyelerin dağıtılması gibi. Çevresel etkiler her zaman olumlu anlamda tutum değişikliği yapmaz, bazen olumsuz etki yapabilir.
Tutumların birçoğu da özdeşleşme sonucu oluşur veya değişir. Sevilen ve değer verilen insanlar, başkaları tarafından model alınır ve tutumları tartılmadan, biçilmeden benimsenir. Örneğin, sanatçıların tutumları hayranları tarafından koşulsuz kabul görebilmektedir. Şiddet içerikli filmleri seyreden bireylerin, seyretmeyenlere oranla daha saldırgan davranışlar gösterdikleri deneysel araştırmalarla kanıtlanmıştır. Son zamanlarda şiddet içerikli dizilerin gençleri saldırganlığa ve suça yönelttikleri yönündeki eleştiriler gerçeği vurgulamaktadır. Gençler, filmlerdeki karakterleri model alarak, onlar gibi davranmaya çalışmaktadırlar.
Her zaman tutum davranışlara yön vermez, bazen de davranışlar tutumların değişmesinde öncü rolünde olur. Önce tutumun davranışsal yönü değişir sonrasında ise bilişsel yönü değişim gösterir. Örneğin, bazı insanlar seçim dönemlerinde sadece menfaatlerini düşünerek, güçlü gördükleri bir partinin faaliyetlerine katılarak destek vermeye çalışırlar. Zamanla parti içindeki kişilerden ve ilişkilerden hoşlanmaya ve partiye karşı ilgi duymaya başlarlar. Artık parti hakkındaki olumsuz veya nötr tutumları olumluya doğru yön değiştirir.
İnsan istese de istemese de tutumları her geçen gün değişmekte ve davranışlarına yön vermektedir; çünkü tutumunu değiştirmeye yönelik hazırlanmış bilgiler her taraftan ve her an zihnine akmaktadır. Her seçim döneminde farklı siyasi partileri meclise taşıyan etken, insanların değişen tutumlardır, yani her dönem değişen iktidarlar genel toplumsal tutumdaki değişimi yansıtmaktadır. Türkiye’deki insanların bugünkü yaşam biçimleri 20–30 yıl öncesiyle karşılaştırıldığında, ne kadar büyük boyutlu bir değişimin olduğu hemen fark edilir.
Çetin ÖZBEY