“TÜRK FİLMİ” Mİ ? “TÜRK’ÜN FİLMİ” Mİ ?

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Araştırma Sonuçları kategorisinde ayben tarafından oluşturulan “TÜRK FİLMİ” Mİ ? “TÜRK’ÜN FİLMİ” Mİ ? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,017 kez görüntülenmiş, 13 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Araştırma Sonuçları
Konu Başlığı “TÜRK FİLMİ” Mİ ? “TÜRK’ÜN FİLMİ” Mİ ?
Konbuyu başlatan ayben
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan özlem1980
A

ayben

                Türk filmi” Türkiye’de yapılmış tüm filmleri ifade etmek için kullanılmaz; herkesin bildiği bir anlam yüklenir ona. “Türk filmi” deyince belli bir kategoriye giren filmler kastedilir. Çoğu zaman biri zengin, biri yoksul iki sevgilinin acı dolu, fakat sonunda (bir daha hiç bozulmayacağı izlenimi yaratan) mutluluğa ulaşılan temiz bir aşk hikayesidir anlatılan. Toplumun önemli bir bölümünü oluşturan meraklıları büyük bir keyifle izler onu. Bir çokları da meraklısı olduğunu itiraf edemez kendisine, ama daha çok da başkalarına. Bu, tam da görünmeyen / görülmek istenmeyen gerçekliğin yakalandığının işaretidir aslına bakılırsa. Bu nedenle Türk filmi değil, Türk’ün filmi demek daha doğru olabilir onlara. Çok dikkatli olmayan bir gözle bile bakıldığında Türkiye insanının bir çok yönünü başarılı bir biçimde yakaladıkları görülür çoğu zaman. Biraz gerçekdışı, ama daha çok da gerçeküstüdür. Masaldır aslına bakılırsa. Toplumumuzun çocuk yanına seslenir. O kolayca etkin ve etkili olabilen; neredeyse kimliğine/kişiliğine bütünüyle damgasını vuran yanıdır insanımızın.

              Açık ya da gizli meraklıları bir çocuğun masala inanmaya hazır olduğu gibi/kadar inanmaya hazırdır gördüklerine. Böylece neden-sonuç ilişkisinin erişkin dünyasındaki gibi olmasına gerek kalmaz. Erişkin  yaşamındaki gerçeklikler bir tarafa bırakılır ve çocuksu bir masal dünyasına dalınır. Her türlü tesadüfe, hiçbir kötülüğe “bilerek” bulaşmayan “saf iyi” bir kahramana, kötülüklerin bütünüyle ötekine mal edilmesine olanak tanınır. Mantıklı değerlendirmeden uzaklaşarak çocuksu bir değerlendirme içine girilmesi sonucunda gerçeği değerlendirme yetisi filmde sunulan gerçeklik için askıya alınır ve yaratılan gerçekliğe çıplak teslim oluş ortaya çıkar.

               Bu filmlerde bir tarafta seyircisinin özdeşleştiği tümüyle iyi bir kahraman ve ona her türlü desteği her an hiçbir karşılık beklemeden (haset, kıskançlık duymadan) vermeye hazır bir yakın çevre; diğer tarafta ise dünyanın tüm kötülüklerinin yüklendiği düşman(lar) vardır. Çoğu zaman da genel geçer değerlere göndermelerde bulunulur: “kötü ahlaki değerler” batı müziği ve dansıyla birlikte verilerek, kötülüklerin bizim kendi içimizden kaynaklanmadığı, dışardan geldiği vurgulanır.

                Rastlantılar çok önemli belirleyicilerdir bu filmlerde. Rastlantılar sonucunda kahramanların yaşamında köklü değişiklikler olması kadere inancı pekiştirir. Çoğu zaman bunlar kahramanın yaşamında olumlu yönde değişiklik yapan rastlantılardır. Bu rastlantılar iyilerin her zaman ödüllendirileceği, kaderin ağını iyiden yana öreceği yarı mistik inanışını etkinleştirir.

                 Seyircisi en az onun kadar “saf iyi” olduğu duyguları içinde kendisini bulur kahramanda.  Ezilmişlikler onarılır, kadere iman tazelenir, kusursuz iyilik kutsanır, iyilerin eninde sonunda kazanacağı duygusu pekiştirilir, kötü ahlaki değerleri temsil eden ulaşılamayan maddi varlıklara sahip olamamanın acısı sahip olduklarına şükretmeye dönüşür. Toplumumuzun kendi kendisine atfettiği ve günlük gerçek yaşamda yaralanmış kimlik onarılır. “Türk filmi” değil de “Türk’ün filmi” denmesi tam da bu nedenle uygun düşüyor gibi görünmektedir.

                  Her kesimden bir çok insan “Türk filmleri”ni duygulanarak seyreder, fakat bazıları utanç ve suçluluk duyduğu için bunu itiraf edemez. Meraklıları toplumun çoğunluğu olmakla birlikte, bu filmlerin keskin muhalifleri de vardır. Bu kişiler için aşağılayıcı bir şeydir bu filmlerin meraklısı olmak. Nerede bir aşırılık varsa, orada bir şeyleri (kendinden ve başkalarından) saklama çabası vardır görüşü burada da geçerli gibi görünüyor. Kendi içindekine yaklaşamama, yoksayıcı-red edici bir yaklaşıma yol açar. Fakat bu, çoğu zaman ‘kendine ve halkına hiçbir şekilde yakıştıramama’ ya da ‘onlara bir uyutma aracı gibi bakma’ kılığına bürünür.

                  Oysa başka bir gözle okunduğunda çok farklı şeyler bulunabilir onlarda: ezilmişlikler, saflık, dürüstlük, iyi niyet, hoşgörü, sevgi, şefkat, özveri, değerlerini korumaya çalışma, dostu için canını verme...

                   Artık bize ait bir çok şey gibi “Türk filmleri”nin de çarpıtılmadan, abartılı olumlu ya da olumsuz duygulardan sıyrılarak değerlendirmenin zamanı geldiğine inanıyorum.

Erol Özmen

Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi

Psikiyatri AD Öğretim Üyesi
 
B

bıldırcın

                Oysa başka bir gözle okunduğunda çok farklı şeyler bulunabilir onlarda: ezilmişlikler, saflık, dürüstlük, iyi niyet, hoşgörü, sevgi, şefkat, özveri, değerlerini korumaya çalışma, dostu için canını verme...
kesinlikle katılıyorum ve açıkça belirtiyorum Türk filmlerine Türkün filmlerine bayılıyorum,hiç usanmadan defalarca izleyebilirim :)
teşekkürler ayben çok hoş bir yazı ;)
 
A

ayben

Rica ederim...
Bizim duygusallığımız, yaşam tarzımız, hayallerimiz ama milletçe her zaman filmlerimizde güzel yansıtılmış.
Güzel bir araştırmaydı bence ve bende sizle paylaşmak istedim :)
 
Y

yaratici_idea

Kullanıcı
17 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
evet oldukça çocuk saflığında
türk filmleri, her duyguyu çok belirgin şekilde ortaya koyuyor.
teşekkürler ayben :)
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Ayben, acaba bu yazının kaynağı nedir, ve yazılma tarihi hakkında bir bilgi var mı?
Benim bir iki ay önce, aslında mizahi bir dille ele aldığım ve yayınladığım bir yazı, bilimsellik katılarak yazılmış. İlginç geldi bana:)
Söz konusu eski Türk Filmleri.
Yeni çekilen filmlerde Türk insanını anlatıyor elbette, zaten insan içinde yaşadığı toplum gerçeklerinden kendisini nasıl soyutlayabilir ki?
Ama elbette eski filmlerde ki abartı, salt iyilik, salt kötülük yok ve daha gerçekçi filmlerimiz.
Türk filmlerini Türk'ün filmleri olduğu için her zaman yeğlemişimdir.
Dondurmam Gaymak, filmi ise son yıllarda izlediğim en harika Türk filmlerinden birisidir diyebilirim.


Not: Benim yazım sadece kendime ait, ve kimseye giriş izni olmayan Space'imde bu arada. Yanlış anlaşılmasın, yazımdan esinlenilmiş filan asla demek istemem, çünkü henüz yazıyı okuyan yok. Sadece benzerliğe hem şaşırdım hem sevindim:)
 
G

Gozde

Kullanıcı
9 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
Lüleburgaz
bende bu tür filmlerdeki iyiler hep iyi kötüler hep kötü felsefesini anlamam tabi filmin tadı ordaki abartıda. iyi ve kötü karakterler birbirine uzak ve uçlarda gösterilerek, aradaki saflık ezilmişlik vurgulanıyor ama bana çazip gelmiyor sevmiyor değilim sadece çok tutkunu değilim o kadar  ;)
 
A

altyy

Kullanıcı
31 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
konya
bıldırcın' Alıntı:
                Oysa başka bir gözle okunduğunda çok farklı şeyler bulunabilir onlarda: ezilmişlikler, saflık, dürüstlük, iyi niyet, hoşgörü, sevgi, şefkat, özveri, değerlerini korumaya çalışma, dostu için canını verme...
kesinlikle katılıyorum ve açıkça belirtiyorum Türk filmlerine Türkün filmlerine bayılıyorum,hiç usanmadan defalarca izleyebilirim :)
teşekkürler ayben çok hoş bir yazı ;) teşekkürler
 
R

Real_Factor

Kullanıcı
9 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
istanbul
Nerede kaldı o 1980'nin Türk Filmleri :( Paylaşım için teşekkürler...
 
S

smaile

Kullanıcı
15 Şub 2008
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
Her ne kadar kendim izlemesemde,eminim ki izleyenleri kendilerinden bişeyler buluyorlar Türk 'ün filminde...
teşekkürler ayben
 
Üst