Tembellik Hayatın İsrafıdır

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan syn
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

syn

Kullanıcı
Katılım
12 Ara 2007
Puanları
0
Konum
İstanbul
   


      Sözlükteki tanımı: Latince Pigrita kelimesinden gelir. Anlamı çalışmaktan nefret etmek, savsaklamak, ihmalkârlık, üşengeçlik.

    Tembellik üzerine bir hikaye:
    Juan öldüğünde kendisini hayatı boyunca hayalini kurduğu konfor ve güzelliklerle dolu harika bir yerde buldu. Beyazlar içinde biri yanına yaklaştı ve şöyle dedi :
- Her ne istersen almaya hakkın var: tüm yiyecekler, zevkler, eğlence… Hepsi emrine amade.
Buna müthiş sevinen Juan hayatta isteyip de yapamadığı her şeyi diledi, doya doya yaşadı. Bütün bu zevklerle dolu geçen yılların sonunda beyazlar içindeki adama gidip şöyle dedi:
- İstediğim her şeyi yaptım. Şimdi uğraşabileceğim bir iş istiyorum ki kendimi yeniden faydalı hissedebileyim.
- Çok üzgünüm, dedi beyazlı adam. Ama sana veremeyeceğim tek şey bu. Burada hiç iş yoktur.
- Sonsuza dek bezginlik içinde mi yaşayacağım yani? Tüm zamanımı böyle sıkıcı halde geçireceğime binlerce yıl cehennemde kalmayı yeğlerdim.
Beyazlar içindeki adam yavaşça Juan’ın kulağına eğildi ve şu sözleri fısıldadı
- Sen nerede olduğunu sanıyorsun ki?

    Winnie Albert’e göre tembellik: dondurulmuş hazır gıdalara, anında çıkan fotoğraflara, patates püresine, hızlı okumalara ve hesap makinelerine her geçen gün daha çok odaklanmakta olan bir toplum nasıl hayatta kalmayı başarabilir?

    Tembelliğin sosyolojisi: Gereğinden fazla çalışanlar ile çalışmaktan kaçanlar aslında aynı şeye tepki vermektedirler. Her ikisi de, bütün insanların yaşadığı olağan problemlerden, bunaltıcı gerçeklerle yüzleşmekten ve normal bir hayatın doğasında olan sorumluklardan kaçmaya çalışmaktadırlar. ( The Compulsive Worker – Oxford)

    Budizme göre: Geleneklere göre tembellik, ruhun uyanmasının karşısında dikilen en büyük engellerden biridir. Üç farklı şekilde kendini gösterir: Konforun getirdiği tembellik hep aynı yerde saymanıza neden olur. Kalbin tembelliği cesareti kırar ve harekete geçmenizi engeller. Acının getirdiği tembellik ise bizi artık hiçbir şeyin öneminin kalmadığı bir noktaya getirir ve o zaman, artık bu dünyanın bir parçası bile değilizdir.
( Pema Shodoron in Shanbala Sun)

    Sonuç: … kendimize şu soruyu soralım: İlham nereden gelir? Yaşama sevinci nerede? Yıl neredeyse yarılandı ve ben bu zaman süresince sınırlarımı zorladım, ailemi geçindirdim, en doğru ve iyi şekilde davranmaya çalıştım ve tüm bunlara rağmen hala istediğim noktaya gelemedim; bütün bu çabaya değer mi?
Hepimiz uyanışın uzun bir süreç olduğunun farkındayızdır ve insanın istediği noktaya ulaşması için niyet etme ve çalışmayı dengelemesinin gerekli olduğunu biliriz. Bu, kişinin bir şeyleri değiştiremeyeceğinin bir yansıması değildir; tam tersine bu soruların temelinde eylemsizlik virüsü ve dürtü eksikliği yatar. Evet, belki her şeyi doğru şekilde yaptık ve sonuç hala görünür değil, ama şundan eminim:
Bunların sonucu mutlaka gelecektir. Biz bu yolda ilerlemeyi sürdürdüğümüz sürece zaman içinde sonuçlar kendini gösterecek- yeter ki pes etmeyelim. Paula Coelho
 
BENDE ÇOK TEMBELİM İŞTEN GELİNCE DOĞRU YATIYORUM. KAFAM DOLU OLUYOR HİÇ KENDİME ZAMAN AYIRAMIYORUM. ACABA YORULMAMIDIR. TEMBELLİK MİDİR BU
 
derman86' Alıntı:
BENDE ÇOK TEMBELİM İŞTEN GELİNCE DOĞRU YATIYORUM. KAFAM DOLU OLUYOR HİÇ KENDİME ZAMAN AYIRAMIYORUM. ACABA YORULMAMIDIR. TEMBELLİK MİDİR BU

İstediğin hayatı şu an yaşayamaman, ortamdan kaçman olabilir mi?
 
TEMBELLİK HAYATIN İSRAFIDIR
Tembelliğin ne olduğunu ve insanların başına nasıl çoraplar ördüğünü düşündünüz mü? Bu soru çok mu çocukça?

Hemen herkes tembelliğin kötü olduğunu bilir ve kimse tembel olmayı kabullenmek istemez. Ama acaba kaç kişi gerçekten tembel olup olmadığını araştırmıştır?

Tembellik ya zihinsel, ya bedensel ya da her ikisi birden yaşanır. İnsanların büyük bir kısmı zihinlerini, önemli bir kısmı bedenlerini ve yine çok önemli bir kısmı hem bedenlerini hem de zihinlerini çalıştırmazlar.

Dinlenmek kastıyla uzun uzun oturmak, televizyon seyretmek, müzik dinlemek, dedikodu yapmak kontrolsüz hayal kurmak gibi işlerle meşgul olan insan bunları yaptığı anda tembellik tuzağına düşmüştür.

Oysa hayat duraksamadan devam eden "hareketlilik ve aktiflik" prensibi üzerine kuruludur. Atomlardan galaksilere kadar;mikroplardan balinalara kadar fıtrata itaat eden bütün mahlukat amansız bir hareketlilik furyasında çırpınır.

Bakınız tembel ve durağan insanların başlarına neler açılıyor: Bedensel tembellik içerisinde olan insanın vücudunda zehirli birikimler oluşur. Koşuşturmayan insanın vücudundan zehirli maddeler atılamaz. Dokular yağ bağlamaya ve kilitlenmeye başlar. Hücrelere oksijen ve besin dağılımı iyi yapılamayınca vücut hızla yaşlanmaya başlar. Bunu fiziki güç kaybı, kas zayıflığı, yorgunluk takip eder. Bedensel tembelliğin derecesine göre kireçlenme, zaman içerisinde felç ve daha bir yığın hastalık bedene hücum eder.

Zihinsel tembellik aktif düşünmeme, zihni kontrolsüz olarak harici ve dahili telkinlerin tesirine bırakma durumudur. Zihinsel tembelliğe alışan kişi beyninin sinirsel bağlantılarını aktif bir şekilde kullanmadığı için zeka gerilemeye başlar, hafıza gittikçe zayıflar, hatırlama yavaşlar; tabii ki bütün bunları genel aktivitenin azalması takip eder. Zihinsel tembelliğin prensip olarak yaşın ilerlemesiyle fazla ilgisi yoktur.

Aktif insanlar hayranlık verici başarılar arasında uçuşurlar. Neden bazı insanlar çok ağır fiziksel şartlara ve zihinsel faaliyetlere tahammül ederler de bazıları hemen tükeniverirler? İnsanlar her faaliyetin kapasiteyi arttırdığını göz ardı ediyorlar. Bedenin bir kapasitesi vardır şüphesiz ve çalışan insan bu sınıra hızla ulaşır. Ancak beynin kapasitesinin sınırı kolay kolay ulaşılamayacak kadar geniştir.

Allah'ın hikmetine bakınız ki insan kalbini yorulmayan (laktik asit üretmeyen) kaslardan yaratmıştır. İnsanın yorulmayan bir diğer uzvu da beynidir. Yeterli oksijen, glikoz ve enzimler sağlandığı sürece beyin hiç durmadan sürekli çalışır. Bazıları beynin dinlenmesi için bütün işleri bırakıp dinlenmeyi-yani tembelliği tavsiye ederler. Halbuki böyle yapmak tam tersine beyni tembelleştirir. Bizim zihin yorgunluğu dediğimiz şey beyni çalıştırırken fiziksel şartları ihmal etmemizden ya da psikolojik gerginliğin fizyolojiyi etkilemesinden doğan "durumdan" başka bir şey değildir. Uyku anında dinlendiğini sandığımız beynin uyanıkken ki hali kadar yoğun çalıştığını ortaya çıkaran son tespitler de bu gerçeği vurgular.
 
Kendi adıma çalışan bi insan olduğum için tembellik yapmaya fırsatım olmuyor
Faydalı bilgiler içeren bi yazı olmuş teşekkürler
 
Geri
Üst