HAYAT BU ERTELENMEZ
Artık zaman değerlendirmek yerine zaman öldürmek tabiri var lügatlerimizde. Neyle öldürüyoruz zamanı? Cahillik hançeriyle mi?
Erteleyebildiğimiz kadar erteliyoruz: toplantılarımızı, görüşmelerimizi, çalışmalarımızı ve hatta ailemizi.’’Daha sonra yaparım’’ lar aldı artık yerini. Ucube olan heykel değil işte bu cümleydi. Zamanımıza karşı kıskanç olmalıyız. Onu herkes parça parça götürebilir ama hiç kimse geri getiremez. Hem yarın ne olacağımızın garantisi mi var? Uyudun uyanamadın olacak Cahit SITKI ’nın tabiriyle. Amerika’da sağlık programına çıkan bir konuk:’’Sarhoşun biri çarpmazsa 50 yıl daha yaşarım.’’ Demiş ve programda kalp krizinden ölmüş. İşte bu, bizim için en güzel örnek en ibret verici olay değil mi?’’Ama ne olursun daha fazla bekleme ve bekletme daha fazla. Hayat bu, ertelenmez’’demiş Halil Çalışkan gerçeklerden başka hiçbir şeyi anlatmayan bu şiirinde. Gönül Akkor şarkısında:’’Günlerimiz bitecek bir gün saya saya dememiş mi? Şarkılar ve şiirler bile bize ömrün kısa olduğunu, ertelemenin büyük hata olduğunu anlatırken biz neden koca kafalılık yapıp anlamamazlıktan geliyoruz? Her şeyi erteledikçe geri sayımımız başlıyor gözlerimizi kapamaya. Akıyor zaman su misali, giderken azgın nehrin üzerinde tekneyle, teknedeki işleri bırakır mısın geriye, ne olacağın belli değilken yolculuğun bitiminde?
Şunu unutma ki;
Güzel şeyler beklemeye değerdir,
Ama hayat bekletme salonu değildir.
ŞÜHEDA SARIOĞLU