son gününüz olsa ne yapardınız?

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan glsn_
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

glsn_

Kullanıcı
Katılım
4 Ağu 2007
Puanları
0
Konum
istanbul
Mori Schwartz, hayat dolu bir üniversite profesörü... 1994'te vücudunda bir gariplik hissetmiş. 60'lık vücudu artık dans derslerini kaldıramayacak kadar bitkinleşmiş. Doktora gittiğinde yakında öleceği haberini almış.
Hastalık Mori'yi tekerlekli sandalyeye bağlamış. Dersleri bırakmış, evdeki bakıcının kollarında bebekliğe yeniden dönmüş. Kucaklanıp kaldırılır, başkası tarafından yıkanır, poposu pudralanır olmuş.
Düşünmüş o zaman:
"Kendimi bırakıp yok olmayı mı bekleyeyim, yoksa kalan zamanımı en iyi şekilde değerlendireyim mi?"
Sonunda ölümünden utanmamaya ve yaşamla ölüm arasındaki son köprünün bütün ayrıntılarını anlatmaya karar vermiş. Hayattaki son dersi, "kendi ölümü" olacakmış.
Önce sevdiklerini toplayıp, onlara bir "canlı cenaze töreni" düzenlemiş. Bizim ancak ölenlerin ardından yaptığımız sevgi konuşmalarını hayattayken dinleme ve gönlünce cevap verme şansını yaratmış.
ABC televizyonunun ünlü haber sunucusu Ted Koppel'ın programına konuk olunca üne kavuşmuş. Dünyanın dört bir yanından mektup yazan, röportaja gelen insanlar ona "son yolculuk"u sormaya başlamışlar. Mori'nin bu sorulara verdiği yanıtlar Türkçede de yayımlandı. (Mitch Albom, "Öğretmenim Mori'yle Salı Buluşmaları", Boyner Y. 1997) Birbirinden ilginç o yanıtlardan benim aklımda kalan ders şu oldu:
"Herkes öleceğini bilir, ama kimse buna inanmak istemez. Oysa öleceğimize inansak, bazı şeyleri farklı yapardık. İnsan ölmeyi öğrenince yaşamayı da öğrenmiş oluyor. Budistlerin yaptığını yap ve her sabah omuzundaki küçük kuşa sor:
- O gün, bugün mü?
Hazır mıyım? Olmak istediğim insan mıyım? Kariyer, iyi maaş, araba ve ev taksitleri... Hayattan istediğim şey bu mu?"
"Şuraya uzanmış yavaş yavaş ölürken rahatlıkla söyleyebilirim ki, istediğin kadar güce ya da paraya sahip ol, yaşamı satın alamazsın."
diyor Mori... "
- Son bir 24 saatin olsa ne yapmak isterdin?" sorusuna ise herkesi şaşırtacak kadar sade bir cevap veriyor:
"- Sabah kalkar, jimnastiğimi yapar, ardından çörek ve çayla kahvaltı eder, yüzmeye giderdim. Sonra arkadaşlarımı evde güzel bir öğle yemeğine davet eder, onlara ne kadar değer verdiğimi anlatırdım. Ardından ağaçlıklı bir bahçede yürüyüp renkleri, kuşları seyreder, doğayı içime çekerdim. Akşam sevdiklerimle bir restorana gidip yemek yer ve en güzel kızlarla tükeninceye dek dans ederdim. Ardından eve gelir mükemmel bir uyku çekerdim."

Sizin bunları yapacak vaktiniz var. Bütün yapmanız gereken arada bir omuzunuza bir bakış atıp sormak: "Bugün mü küçük kuş, bugün mü?"(alıntı)
 
gerçekten çok güzeldi codex..doğan cüceloğlunun seminerlerine öss ye hazırlanırken katılma imkanım olmuştu..gerçekten harika ve etkileyici bir insan..kişisel gelişimime kattıklarım onun sayesinde baş gösterdi :)
 
"Şuraya uzanmış yavaş yavaş ölürken rahatlıkla söyleyebilirim ki, istediğin kadar güce ya da paraya sahip ol, yaşamı satın alamazsın."diyor Mori... "

çok doğru..

Teşekkürler
 
Bizim ancak ölenlerin ardından yaptığımız sevgi konuşmalarını hayattayken dinleme ve gönlünce cevap verme şansını yaratmış.
Çok güzel bi fikir.Nedense halka malolmuş  insanlarda öldükten sonra,heykelleri yapılıyor,caddelere,sokaklara,binalara ,meydanlara,ödül törenlerine  isimleri veriliyor,?Hiç anlamıyoum sağlığında neden yapılmıyor,ben göçüp gittikten sonra,görmedikten sonra kıymeti ne..Ben yaşamadıktan sonra adım yaşasa ne olur?? :(


Her iki yazıda çok güzeldi...Teşekkürler...
 
"Daha sonra"... diye ertelememek gerek hiçbirşeyi sanırım.
Bu duyguyu çok kötü yaşadım ben.
Annem rahatsızdı ama farklı şehirlerdeydik. 2 ay görmemiştim ve çok özlemiştim. Hergün telefonla konuşuyorduk, hep beni ne kadar özlediğinden sözediyordu.
Yine bir sabah beni aradı;
"Yarın öğleden sonra hastaneye yatıyorum." dedi.
Ertesi sabah kızımın Milli Takım Seçme Yarışları başlıyordu.
Telaşla evden çıkarken telefonumuz çaldı. Annemdi.
"Annecim ben seni öğleden sonra arasam? Acelem var şimdi. Zaten 3 gün sonra yanındayım." dedim ve kapattım.
Öğleden sonra eve dönerken, annemin seveceği giysiler aldım ona. Hastanede yatarken eğlenmesi için bir takım şeyler, kitap, ve bir resim albümü.
Albüme fotoğraflarımızı yerleştirecektim ve ona hediye edecektim.
Eve geldim.
Daha kapıdaydım, hem ev hem cep telefonum aynı anda çalmaya başladı.
İkisinide açtım.
Birinin ucunda ağabeyim, diğerinde ablam;
"Annemi kaybettik..." dediler.
Elimde ona aldıklarımla kalakaldım.
"Seni öğleden sonra ararım" yerine, "seni çok seviyorum anne." demiş olmayı o kadar isterdim ki...
 
"Seni öğleden sonra ararım" yerine, "seni çok seviyorum anne." demiş olmayı o kadar isterdim ki...

Tüylerim ürperdi Zynep.
yazıya yapmayı düşündüğüm yorumu bile unuttum.
Annemi çok seviyorum. :'(
 
Ben inanınki empati kurarak yazdıklarınızı okudum ve kelimelerle anlatamayacak kadar üzüntü ve pişmanlığı birarada yaşadım.Şuan  size tesellide bulunacak bi söz yazamıyorum.Kesildim.Allah sabır versin diyorum.Hiç birşeyin ertelenmemesi gerektiğini, birebir yaşayarak öğrenmişsiniz.acı bi tecrübe
 
ebruliyn' Alıntı:
Ben inanınki empati kurarak yazdıklarınızı okudum ve kelimelerle anlatamayacak kadar üzüntü ve pişmanlığı birarada yaşadım.Şuan  size tesellide bulunacak bi söz yazamıyorum.Kesildim.Allah sabır versin diyorum.Hiç birşeyin ertelenmemesi gerektiğini, birebir yaşayarak öğrenmişsiniz.acı bi tecrübe

Teşekkür ederim.
İnsanın yaşı ilerledikçe yaşanmışlıkları artıyor, benburada pek çok konu altında kendi yaşadıklarımdan örnekler vermeye gayret ediyorum.
Bunlar gerçek çünkü.
Bazen güldürse, bazen canımızı acıtsada...
 
Zynep' Alıntı:
Teşekkür ederim.
İnsanın yaşı ilerledikçe yaşanmışlıkları artıyor, benburada pek çok konu altında kendi yaşadıklarımdan örnekler vermeye gayret ediyorum.
Bunlar gerçek çünkü.
Bazen güldürse, bazen canımızı acıtsada...
Asıl biz size teşekkür ederiz paylaştığınız için.Sizi takip ettiğim kadarıyla yaşanmışlıklarınız olsun,tecrübeleriniz olsun,kültür ve bilgi bakımından dolu bi insansınız.Paylaşımlarınızı  okumak bazı noktalarda üzücü olsada keyifli, güzel ve yol gösterici
 
Çok ürkütücü! Ben ölümü düşümekten korkuyorum ama bu da hayatın bir gerçeği tabii. Umarım bu gerçekle buluşana kadar hep doğru sevdiğim şeyi yaparım...
Teşekkürler.
 
Aaaa ya ben daha bi kaç gün evvel buna benzer bişe görmüştüm, okumuştum.
Minik kuşmuydu neydi aklıma gelmiyor.

Belkide dejavu'dur ne bilim.
İyiden iyiye hayal görmeye başladım.

Neyse. O konuya ne yazdım bilmiyorumda.
Tamam olur dim bari. Fena değil vesselam.
 
Güzel bir yazı ama;
Hazır mıyım? Olmak istediğim insan mıyım? Kariyer, iyi maaş, araba ve ev taksitleri... Hayattan istediğim şey bu mu?"
"Şuraya uzanmış yavaş yavaş ölürken rahatlıkla söyleyebilirim ki, istediğin kadar güce ya da paraya sahip ol, yaşamı satın alamazsın."
diyor Mori... "
Şu bir gerçek güzel bir yaşam için katlanmamız gereken zorluklar var.Tabiki gezmek,eğlenmek,sevdiğimiz şeyleri yapmak çok güzel keşke her şey elimizin altında olsa da hep eğlensek hep rahat yaşasak ama hayat şartları bizi maalesef kendi rotasına göre yönlendiriyor.Her şey dozunda güzel...Paylaşım için teşekkürler  :)
 
Geri
Üst