T
tnctrkcell
Şimdiki zamanın hikâyesi
Zamanın birinde bir topluluk yaşarmış. Bu topluluk yüzyıllarca dünyaya hükmetmiş. Tüm kıtalara nam salmış. Zulmetmemiş, ettirmemiş. O ülkede herkes mutlu mesut yaşarmış.
Kimse kimsenin hakkını yemez, kimse kimsenin hakkında kötü düşünmezmiş. Ama gün gelmiş, bu ülke nasıl olmuşsa gerilemiş, ülke halkı hükümdara baş kaldırır olmuş. Ülke toprakları küçülmüş, gücü ve itibarı azalmış, yıkılma aşamasına gelmiş, hasta adam muamelesi görmüş.
Ama bu topluluk geçmişinden aldığı kuvveti, kudreti, kahramanlığı ve cüretkârlığıyla bir kez daha kükremiş. Dünyada tekrar söz sahibi olmaya başlamış.
Tüm ülkeler bu durumu hayranlıkla, bir o kadar da şaşkınlıkla izliyorlarmış. Ama bu durumu oturup izlemeyi gururlarına yediremiyorlarmış. Ve kendilerine şu soruyu sormuşlar: Biz bunları nasıl durdurabiliriz, bir daha nasıl birbirlerine vurdurabiliriz? Çok geçmeden cevabı bulmuşlar. İçlerinden bir tanesi;
-Biz bunların karşısına çıkıp yiğitçe savaşamayacağımıza göre... Lafını bitirmeden biri sözünü kesmiş.
-Nasıl yani? Sahip olduğumuz teknoloji kimsede yok, ordularımız da gayet donanımlı ve güçlü. Onlarla savaş yaptığımız takdirde bizi yenmeleri epey zor, hatta imkânsız olur. Diğerinin cevabı gecikmemiş;
-Teknik açıdan baktığımızda her şey bizden yana görünüyor ama geçmişten ders almayı öğrenmeliyiz. Onlar ölmek, bizim askerlerimiz ise ölmemek istiyor. Onlarla bir daha savaşırsak deli muamelesi görürüz. Onların bir sözü var, yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Bizim çözümümüz de buna benzemesin lütfen! Diğeri ise sadece şunu söyleyebilmiş:
-Haklısın. Sen konuşmana devam et.
-Nerede kalmıştım? He. Onlarla savaşamayacağımıza göre, ülkelerinde huzuru bozacak bir bölücü terör örgütü kurabiliriz. Ve ülkede kaos ortamı oluşturabiliriz. Unutmayın genç bir nüfusları var ve her geçen gün gelişiyorlar.
Diğerleri de bu fikri benimsemiş ve uygulamaya koymuşlar. Yaptıkları plan kısmen işe de yaramış. Yaklaşık otuz bin kişi hayatını kaybetmiş ve bu kayıpların getirdiği moral bozuklukları ülke insanını olumsuz etkilemiş. Tüm olaylar onlar için yolunda giderken birden bir şey unuttuklarını fark etmişler. Bu ülkenin birlik ve beraberliğini, geçmişten aldığı kuvvet, kudret ve kahramanlığını zamanında kullanmasını bildiğini. Evet, bu çok önemli noktayı unutmuşlar. Buna kendileri de şaşırmışlar ama iş işten geçmiş. Ve bu olay onlara bir şey hatırlatmış: Kaostan nizam doğmaz! En azından bu ülkede…
(alıntı)
Zamanın birinde bir topluluk yaşarmış. Bu topluluk yüzyıllarca dünyaya hükmetmiş. Tüm kıtalara nam salmış. Zulmetmemiş, ettirmemiş. O ülkede herkes mutlu mesut yaşarmış.
Kimse kimsenin hakkını yemez, kimse kimsenin hakkında kötü düşünmezmiş. Ama gün gelmiş, bu ülke nasıl olmuşsa gerilemiş, ülke halkı hükümdara baş kaldırır olmuş. Ülke toprakları küçülmüş, gücü ve itibarı azalmış, yıkılma aşamasına gelmiş, hasta adam muamelesi görmüş.
Ama bu topluluk geçmişinden aldığı kuvveti, kudreti, kahramanlığı ve cüretkârlığıyla bir kez daha kükremiş. Dünyada tekrar söz sahibi olmaya başlamış.
Tüm ülkeler bu durumu hayranlıkla, bir o kadar da şaşkınlıkla izliyorlarmış. Ama bu durumu oturup izlemeyi gururlarına yediremiyorlarmış. Ve kendilerine şu soruyu sormuşlar: Biz bunları nasıl durdurabiliriz, bir daha nasıl birbirlerine vurdurabiliriz? Çok geçmeden cevabı bulmuşlar. İçlerinden bir tanesi;
-Biz bunların karşısına çıkıp yiğitçe savaşamayacağımıza göre... Lafını bitirmeden biri sözünü kesmiş.
-Nasıl yani? Sahip olduğumuz teknoloji kimsede yok, ordularımız da gayet donanımlı ve güçlü. Onlarla savaş yaptığımız takdirde bizi yenmeleri epey zor, hatta imkânsız olur. Diğerinin cevabı gecikmemiş;
-Teknik açıdan baktığımızda her şey bizden yana görünüyor ama geçmişten ders almayı öğrenmeliyiz. Onlar ölmek, bizim askerlerimiz ise ölmemek istiyor. Onlarla bir daha savaşırsak deli muamelesi görürüz. Onların bir sözü var, yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Bizim çözümümüz de buna benzemesin lütfen! Diğeri ise sadece şunu söyleyebilmiş:
-Haklısın. Sen konuşmana devam et.
-Nerede kalmıştım? He. Onlarla savaşamayacağımıza göre, ülkelerinde huzuru bozacak bir bölücü terör örgütü kurabiliriz. Ve ülkede kaos ortamı oluşturabiliriz. Unutmayın genç bir nüfusları var ve her geçen gün gelişiyorlar.
Diğerleri de bu fikri benimsemiş ve uygulamaya koymuşlar. Yaptıkları plan kısmen işe de yaramış. Yaklaşık otuz bin kişi hayatını kaybetmiş ve bu kayıpların getirdiği moral bozuklukları ülke insanını olumsuz etkilemiş. Tüm olaylar onlar için yolunda giderken birden bir şey unuttuklarını fark etmişler. Bu ülkenin birlik ve beraberliğini, geçmişten aldığı kuvvet, kudret ve kahramanlığını zamanında kullanmasını bildiğini. Evet, bu çok önemli noktayı unutmuşlar. Buna kendileri de şaşırmışlar ama iş işten geçmiş. Ve bu olay onlara bir şey hatırlatmış: Kaostan nizam doğmaz! En azından bu ülkede…
(alıntı)