Sevgililer Günü..‏

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Lier22
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
[flash=200,200]http://www.turklove.com/ani/Flash/SevgiAsk/BirBilsen003.asp[/flash]

birtanem8esch3.jpg


r609rjrb9.jpg



ozlem0016pmny4.gif




SEVGİLİLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...


 
Bu günü sadece bir güne sığdırmayalım,365 günün her anı,her dakikası,her saati dolu dolu yaşayalım..Sevgililer gününüz kutlu olsun,Cenab-ı Mevla kimseyi birbirinden ayırmasın inşallah...
 
Kristal bunlar mutluluk gözyaşları olsa gerek,umarım aksi bir durum söz konusu değildir..
 
senarist081' Alıntı:
Bu günü sadece bir güne sığdırmayalım,365 günün her anı,her dakikası,her saati dolu dolu yaşayalım..Sevgililer gününüz kutlu olsun,Cenab-ı Mevla kimseyi birbirinden ayırmasın inşallah...
amin Allah'ım  ;)
 




Sevgiyi herkes kendine göre açıklar. Ama açıklarken de her açıklama bazı soruları getirir. Örneğin bir insan sevildiği zaman mı sevmelidir? Bu böyle olursa bunun adı bencillik olmaz mı? Yani sen “aldığın ölçüde” seviyorsun. Bir de diğer bir durum: Seni sevmeyeni ne kadar sevebilirsin ya da sevmeye devam edebilirsin. Gerçek sevgi dediğin “her şeye rağmen” mi sevmektir? Seni sevmeyen birisini sevmekte ısrar etmenin anlamı nedir?



Sevgi üzerine Krisnamurti şunları söylemiş:

‘Bir kimseyi sevmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Bir ağacı, bir kuşu ya da bakıp gözettiğiniz bir evcil hayvani sevebilir misiniz? Size hiç bir karşılık vermese, gölgesinden de yararlanmasanız, arkanızdan da gelmese, size bağımlılık da duymasa gene de sevebilir misiniz? Çoğumuz böyle bir sevgiye kapalıyız, çoğumuz bu biçimde sevemeyiz, çünkü sevgi bizim için her zaman, kaygıyla, tedirginlikle, kıskançlıkla, korkuyla çevrelenmiştir. Yalnızca sevip sevgiyi orada bırakmak istemiyoruz, sevip de sevmekle yetinemiyoruz, sevgimize bir karşılık bekliyoruz. Bu isteğimizle de başka bir kimseye bağımlı olmuş oluyoruz. İşte bunun için sevin ve bununla yetinin. Sevgi bir tepki değildir. Eğer siz, “Beni severseniz, ben de sizi severim” diyorsanız bunun adına ticaret derler, alış veriş derler. Sevmek karşılık beklememektir. (abç)’

Yazar burada “doğa sevgisi”ni, “hayvan sevgisi”ni genel anlamda “insan sevgisi”ni ve en son olarak “özel olarak birisini sevme”yi pek fazla ayırmamış. Tabii ki bunların hepsi farklı şeyler. Yukarıdaki yazılanlara “özel olarak birini sevme-yani aşkla sevme-“yi katmazsak, genel olarak doğru denilebilir. Ama yazar “sevmek”ten bahsederken yazının seyrinden her türlü sevgiyi kastettiği anlaşılıyor. Bu durumda onun “sevmek karşılık beklememektir” demesi doğru değildir. Doğru değildir çünkü, özel olarak birini sevmenin temel amacı “paylaşmak”tır. Birbirini seven insanlar paylaşabilir. Tek yanlı paylaşım söz konusu olamaz. Şöyle ki:

Sevgi paylaşmak istemektir. Paylaşabilmek için paylaşmayı istemek gerekir. Seven insan paylaşmayı ister. Sevdiğiniz insanla örneğin sinemaya gitmek istersiniz. Ya da bir çay bahçesinde çay içmek istersiniz. Yani sevdiğinizle (sevgilinizle) bunları yaparken sizin onu sevdiğiniz için, onunla beraber olmak istediğiniz için bu eylemleri yaptığınıza göre normalde aynı şeyleri ondan beklemeniz de en doğal hakkınızdır. Zaten sevgi yoksa arkadaşınız bunları yapsa bile isteyerek yapmayacaktır ki bu da gerçek sevgi ve beraberindeki paylaşım değildir. (Burada iki kişinin birbirine beslediği sevginin ölçüsünü konu dışına bırakıyorum, bu ayrı bir yazı konusu.)

Sevme ve sevilme bir insan ihtiyacıdır. Sevilme ihtiyacı da sevgiyle beraber gelir. Birbirinden bağımsız değildir bunlar. Genel anlamda “seversen, sevilirsin” ama yaşamda her zaman bu böyle değildir. Bir insanın sevilmediği halde sevmeye devam edebilmesi çok zordur. Edebilenler yaşamı arabesk olarak görmek isteyen, ya da trajedi içerisinde yaşamayı yaşam tarzı olarak seçen tiplerdir. İnanın onların aşkı karşılık bulsa ya kalp krizinden giderler ya da sırf karşılık bulduğu için aşkları o anda biter.

Sevgi dayanışmadır. Sevgi ve paylaşım ayrıca iki insanın birbiriyle dayanışmasıdır. Tek yanlı dayanışma olmaz. Tek yanlı severek birine maddi-manevi destek veremezsiniz. Tek yanlı olarak uzun süre gidemez, bir yerde tükenirsiniz. Her insanın severek destek verdiği gibi, sevilerek destek görme ihtiyacı vardır. Sevgi güvenmektir. Birisini severseniz ona güven verirsiniz, onu her türlü dış tehlikeden korumaya çalışırsınız. Ona güven verip onu korumak istediğiniz gibi, siz de ona güvenmek, her türlü zorlukta onun yanınızda olacağından emin olmak istersiniz. Bu da normaldir ve seven bir insanın en doğal beklentisidir.

Sevgi emektir, üretmektir. Sevdiğiniz için yeteneğiniz varsa şiir ya da yazılar yazarsınız. Bunu yapmasanız, ya da yapamazsanız en azından örneğin evde yemek ya da çay, kahve yaparsınız. Ya da bir küçük hediye alırsınız. Ya da mektup, kart yazar gönderirsiniz. Yani sonuçta emek harcarsınız, özellikle onun için bir şeyler yaparsınız. Bunları uzun süre tek taraflı yapamayacağınız gibi, siz emek harcadığınız da sevdiğinizin de emek harcadığını görmek istersiniz. Boşuna “sevgi emektir” diye söylenmemiştir. Sevgi emektir ama karşılıklı emektir. Karşılıklı emek harcandığında sevgi serpilir, güzelleşir. (Ne yazık ki günümüzde emek harcamadan ya da az emekle çok sevilmek isteyen, karşıdakinin daha çok emek sarfetmesini isteyen insanlar çoktur. Bu da onların suçu değil, sistem-çevre bu insanları böylesine bencil olarak şekillendiriyor.)

Sevgi duyguların da paylaşımıdır. O sevindiğinde siz de sevinir, o üzüldüğünde siz de üzülürsünüz. Sizin duygularınızı paylaşamayan, paylaşmak istemeyen birinin duygularını da paylaşamazsınız. Bu durumda sevgi, aşk yoktur. Bu durumda tek taraflı olarak “seviyorum, aşığım” demek de bir tuhaflıktır. Bu gerçek yaşamla, gerçek aşk ve sevgiyle çelişir.
Sözün kısası; özel sevginin temelinde sevdiğini görmek istemek, yanında olmak istemek ve onunla yaşamı paylaşmak isteği yatar. Bu istek bir insanda yoksa onun “sevgisi”de yoktur ya da zayıftır. Ve o insanı deli gibi sevseniz de, bu tek taraflıdır ve pratikte yok olmaya mahkumdur. Bu yüzden seven insanın sevilmeyi beklemek hakkıdır. Siz sevdiğiniz halde o sizi sevmiyor mu? O halde yanlış insanı seviyorsunuz. Emek dünyadaki en değerli şeydir ve sizi sevmeyen bir insanı sevmekle emeğinize yazık ediyorsunuz. Emeğin değerini bilen, sevgiyi hisseden insanlar az da olsa hâla var çevremizde. Umutlu kalalım.

sevgi başa konması için beklenen bir “devlet kuşu” değil
sevgi karşılıklı / sevgi etkileşim / sevgi his
sevgi dayanışma / sevgi paylaşım / sevgi yüreğimiz
sevgi "ben" değil "biz"
el ele verince
insan yapar bizi sevgimiz...


Turgay Usanmaz
 
sevgi "ben" değil "biz"
el ele verince
insan yapar bizi sevgimiz...
Sevgi en değerli ortaklıktır bence.Hayatına,duygularına,acı ve sevinçlerine ortak olabilmek.
Sevgiyi anlatan bu anlamlı yazı için teşekkürler. :)
 
imageshh9.jpg





günün anlam ve önemine uygun sanırım  :P

Yalnız Olanlara;

Aşk bir kelebek gibidir,peşinden koştukça hep senden kaçar..En iyisi bırak uçsun, inan ki hiç beklemediğin bir anda gelip omzuna
dokunuverir...Aşk mutlu eder, bazen de üzer ama aşk
özeldir, askını hak eden birine sunarsan eğer..


Sevgilisi Olanlara;

Aşkın amacı birileri için "mükemmel insan" olmak değildir,seni
mükemmelliğe en çok yaklaştıracak insani bulmaktır..


Capkinlara;

Sevmediğin birine asla "seni seviyorum" deme.. İçinde olmayan duygulardan
varmış gibi özetme.. Kimsenin hayatına kalbini kırmak için girme.. Sevgi
dolu bakan gözlere asla yalan söyleme, cünkü birine verebileceğin en büyük
acı, aşık olmadığın birini kendine asık etmektir...

Evli Olanlara;
Seven insan "senin hatan" yerine "özür dilerim" diyendir... "neredesin"
yerine "ben buradayım" diyendir.. "nasıl yaparsın" yerine "niye yaptığını
anlıyorum" diyendir.. ve aşk "keşke" yerine daima "iyi ki" diyendir...

Kalbi Kirik Olanlara;
Kalp yarası siz kanatmaktan vazgeçinceye kadar sürer ve ilacı bu acıya
alışmak değil, ondan ders çıkarabilmektir.

Aşık Olmaktan Korkanlara;
Aşka düş ama tökezleme, anla ama bekleme, paylaş ama isteme, yaralan ama
asla acıyı içinde büyütme...

Sevdiğini Fazla Sahiplenenlere;

Sevdiğinin bir başkasıyla mutlu olduğunu görmekten daha acı bir şey
varsa,o da sevdiğinin seninle mutsuz olduğunu görmektir..

Aşkını İtiraf Etmeye Çekinenlere ;

Sevdiğinden ayrılınca aşk acı verir,sevdiğin seni terk edince daha da çok
acı verir ama en acısı, onu ne kadar sevdiğini bilmesine hiç fırsat
vermemektir..

Dönmeyecek Birini Hala Bekleyenlere

Hayatin en hüzünlü ani, deli gibi sevdiğin insanin buna hiç değmediğini
gördüğün andır ve en büyük kaybın onun için harcadığın yıllardır... Senin
aşkını su gün hak etmeyen, bil ki 10 sene sonra yine hak
etmeyecektir... Bırak, gitsin...

alıntı
 
Sevmediğin birine asla "seni seviyorum" deme.. İçinde olmayan duygulardan
varmış gibi özetme.. Kimsenin hayatına kalbini kırmak için girme.. Sevgi
dolu bakan gözlere asla yalan söyleme, cünkü birine verebileceğin en büyük
acı, aşık olmadığın birini kendine asık etmektir...


çok doğru hemde çok
;)
 
[center]Memorial Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Abdullah Özkardeş,14 Şubat Sevgililer Günü dolayısıyla, “Aşkın nörolojik kimyası”nı anlattı.

Aşkın psikolojik etkileri olduğu kadar fizyolojik etkileri de bulunuyor

Aşkı yaşam felsefesi ya da tarzı olarak gören bir toplumun fertleriyiz. Hemen hemen herkesin; günlük hayatında, mırıldandığı şarkılarda, sohbetlerinde sıklıkla kullandığı, uğruna avare olup, varından yoğundan vazgeçebildiği; dünyayı titreten hükümdarları bile ‘Bir gözleri ahuya esir eden’ evrensel fenomen:Aşk

Aşk nasıl oluşur? Önce bir hayranlık hissi gelişir. Birlikte olmak, görmek, büyük bir haz vermeye başlar. Hayranlık duyulan kişiye karşı ümitler yeşerir. Yavaş yavaş aşk oluşmaktadır artık. Daha sonra kristalleştirme denilen bir dönem başlar. Yani dünyadaki tüm güzelliklerin ve iyiliklerin sevilen kişide bulunması. Her şey ve her fikir onu hatırlatır. Sevilen kişi sevenin gözünde yüceldikçe yücelir. Şüphe evresi bundan sonra gelir. Hayranlık yerini endişelere bırakır. Acaba beni sevmiyor mu? Gerçekleşmeyen ümitler kuşkularla yer değiştirir. En sonunda 2. kez kristalleştirme dönemi gelir. Sevgilide yeni cazibeler keşfedilir. Onsuz yaşanamayacağı düşünülür.

Bütün bunlar olurken ve yaşanırken; insan vücudunun kumanda merkezi olan beyinde, sinir sisteminde neler olmaktadır? Aşkı oluşumunda rol oynayan sinir sistemi yapıları nelerdir?

Yoğun romantik aşk; tüm kültürlerde görülebilen, evrensel bir fenomen olarak kabul edilmektedir. Romantik aşk, özellikle erken dönemlerde kendine özgü psikolojik ve fizyolojik özellikleri ve davranışları birlikte getirmektedir. Bunlar; coşku ve mutluluk, seçilmiş kişiye odaklanan yoğun dikkat, yine seçilen kişi hakkında şüpheli düşünceler veya duygusal olarak ona aşırı bağımlılık, tutku ve aşırı enerji olarak özetlenebilir. Bunlar, bilim adamları tarafından tanımlanabilmekte ve ölçülebilmektedir.

Aşk, stres ve gerginliği alıyor

Aşk, oldukça karışık nörobiyolojik bir olay olarak tanımlanmaktadır. Beyin içerisinde; güven, inanç, haz duyma ve ödüllendirme fonksiyonları etkinleşmektedir. Bu fonksiyonlar; oksitosin, vazopressin, dopamin ve serotonin isimli maddeler aracılığı ile gerçekleşmektedir. Gebelik ve süt verme dönemlerinde farklı etkileri olan oksitosin, duyguları değiştirebilmektedir. Bu hormon; sevecenlik ve duygusallık dönemlerinde bol miktarda salgılanmakta, oksitosin arttıkça aşk duyguları da o paralellikle artmaktadır. Stres ve gerginlik dönemlerinde oksitosin salgılanması azalmaktadır.

Aşk ölçülebiliyor

Bazı çalışmalarda, fonksiyonel MRI kullanılarak, romantik aşk ile ilgili sinir yapıları incelenebilmiştir. MRI yapılırken kişiye sevdiği kişinin fotoğrafları gösterilmektedir ve daha sonra arkadaşlarının fotoğrafları gösterilerek tekrar MRI yapılmaktadır. Her iki durumda elde edilen sonuçlar kıyaslanabilmektedir. Romantik aşk; Ventral Tegmantal Alan, Ventral Striatum ve Nukleus Accumbens denen beyin kabuğunun altındaki bölümlerle ilişkilendirilmiştir. Yoğun aşk duyguları yaşanırken, bu bölgelerde faaliyetler artmaktadır.

Uykusuzluk ve iştah kaybı aşk belirtisi

Romantik aşkın; aşırı canlılık, enerji, uykusuzluk, iştah kaybı gibi bazı davranış özellikleri, kokain bağımlılarında görülen davranışlara benzemektedir. Kokain alanlarda da, fonksiyonel MRI ile Ventral Tegmental alanın aktif olduğu gösterilmiştir.

Pek çok insanın “En büyük zaafı” olarak bilinen çikolata, yine aynı bölgelerdeki faaliyeti artırmaktadır.

Aşkın sağlık ve mutluluk gibi sonuçları da bulunmaktadır. Aşk, yukarıda bahsedilen bölgelerin yanı sıra, duygulanım, dikkat, motivasyon ve hafıza ile ilgili beyin alanlarını da aktif hale getirir. Bu yapıların aktifleşmesi, stresin azaltılması gibi sonuçlar verir. Zamanla, beynin kendisi üzerinde koruyucu bir etki oluşur. Bu nedenle aşk, sağlıklı ve mutlu olmayı uyarır[/center]
 
Geri
Üst