S
SUNFLOWERS
Sevgi
İnsan'ın varoluşuyla başlamıştır belki de.
İlk insan nasıl anlatmıştır acaba sevgisini! Bir gülüş, bir bakış bir ses...
Konuşmayı çözünce ne yapmıştır acaba! Çıkıp bir dağın tepesine bas bas haykırmış mıdır? Yoksa mağarasına çekilip yaşadığı şeyin ne olduğunu anlamaya çalışırken ilk şiiri mi dökülmüştür dudaklarından? İlk gülü yetiştiren insan'ı tanımak gerek örneğin.
İlk kılıçı yapıp çekeni de.
Sevgi; gülle kılıç arasındaki bir med cezir'dir belki de.
Sheakespeare'den Halil Cibran'a; Nazım Hikmet'ten Pablo Neruda'ya. Kimler yormamıştır ki kalemini. Kimler koşturmamıştır ki sevginin ardından sözcüklerini.
Sevgi; söz ile yazı arasındaki med-cezir'dir belki de.
Ah Sevgi!
Hem yakıcı hem de uçurucu bir kelimedir.
Yakar: Kıskançlığıyla, özlemiyle, karşılık bulamamasıyla....
Uçurur: Coşkusuyla, vuslatıyla, hissettiğini hissetirmesiyle...
Sevgi denilen şey,
kıskançlıkla coşku arasında yaşanan bir med- cezir'dir belki de
Severken hissediyorsanız sevildiğinizi; bir kelebek kanadında uçuyormuş gibi hafif, naif, heyecanlı ve kırılgansınızdır. Sevgilinin tatlı bir kelimesiyle kanatlanır herşeye aşık olursunuz. Aynaya baktığınızda kamaşır gözleriniz; ışık saçarsınız kendinizle.
Severken tereddütteyseniz sevildiğinizden; yere atılan bir taş gibi ağır, soğuk, katı ve duyarsızsınızdır.
Bu duyarsızlık ise duyarlılığın duyarsızlığıdır ki dipsiz bir kuyuya düşmek gibi belirsiz, korkutucu, can acıtıcıdır. Yaşarken yaşamayı seçmemektir. Med- cezir 'in "cezir" ini yaşamaktır ki başetmesi pek bi yamandır evlerden ırak!
Halil Cibran'ın dediği gibi:
"Sevmek tamamlanmaktır! "
Eksik kalmakla tamamlanmak arasında ki bir med cezirdir belki de...
Bir çağlayan gibi sevilene akmaktır. Sevginiz ne kadar büyük ve engellenemez ise siz de o denli çağlarsınız sevdiğinize. İçinizde ve dışınızda ne kadar engel varsa tınmaz, akarsınız gönlünüzce . Ta ki o huzurlu limana ulaşıncaya dek... Sonrasında durulur, dinginleşir, uysallaşırsınız. Öncesi ve sonrası yoktur artık. Zamansız bir zamanda, boyutlar ötesinde; sadece sizdesinizdir.
Sevgi çelişkidir belki de...
Yaşam uçağının kokpitinde "uçarken" herşey terse döndüğünde denizdeki yıldız yansımalarını gökyüzü sanmanın çelişkisidir. Bu sanılar ne kadar uzun sürerse o kadar vay halinize! Uçağı doğrultmak tüm ömrünüzü alabilir.
Sevgi çelişki ile olması gereken arasındaki bir med cezir'dir belki de...
Alıntıdır..
İnsan'ın varoluşuyla başlamıştır belki de.
İlk insan nasıl anlatmıştır acaba sevgisini! Bir gülüş, bir bakış bir ses...
Konuşmayı çözünce ne yapmıştır acaba! Çıkıp bir dağın tepesine bas bas haykırmış mıdır? Yoksa mağarasına çekilip yaşadığı şeyin ne olduğunu anlamaya çalışırken ilk şiiri mi dökülmüştür dudaklarından? İlk gülü yetiştiren insan'ı tanımak gerek örneğin.
İlk kılıçı yapıp çekeni de.
Sevgi; gülle kılıç arasındaki bir med cezir'dir belki de.
Sheakespeare'den Halil Cibran'a; Nazım Hikmet'ten Pablo Neruda'ya. Kimler yormamıştır ki kalemini. Kimler koşturmamıştır ki sevginin ardından sözcüklerini.
Sevgi; söz ile yazı arasındaki med-cezir'dir belki de.
Ah Sevgi!
Hem yakıcı hem de uçurucu bir kelimedir.
Yakar: Kıskançlığıyla, özlemiyle, karşılık bulamamasıyla....
Uçurur: Coşkusuyla, vuslatıyla, hissettiğini hissetirmesiyle...
Sevgi denilen şey,
kıskançlıkla coşku arasında yaşanan bir med- cezir'dir belki de
Severken hissediyorsanız sevildiğinizi; bir kelebek kanadında uçuyormuş gibi hafif, naif, heyecanlı ve kırılgansınızdır. Sevgilinin tatlı bir kelimesiyle kanatlanır herşeye aşık olursunuz. Aynaya baktığınızda kamaşır gözleriniz; ışık saçarsınız kendinizle.
Severken tereddütteyseniz sevildiğinizden; yere atılan bir taş gibi ağır, soğuk, katı ve duyarsızsınızdır.
Bu duyarsızlık ise duyarlılığın duyarsızlığıdır ki dipsiz bir kuyuya düşmek gibi belirsiz, korkutucu, can acıtıcıdır. Yaşarken yaşamayı seçmemektir. Med- cezir 'in "cezir" ini yaşamaktır ki başetmesi pek bi yamandır evlerden ırak!
Halil Cibran'ın dediği gibi:
"Sevmek tamamlanmaktır! "
Eksik kalmakla tamamlanmak arasında ki bir med cezirdir belki de...
Bir çağlayan gibi sevilene akmaktır. Sevginiz ne kadar büyük ve engellenemez ise siz de o denli çağlarsınız sevdiğinize. İçinizde ve dışınızda ne kadar engel varsa tınmaz, akarsınız gönlünüzce . Ta ki o huzurlu limana ulaşıncaya dek... Sonrasında durulur, dinginleşir, uysallaşırsınız. Öncesi ve sonrası yoktur artık. Zamansız bir zamanda, boyutlar ötesinde; sadece sizdesinizdir.
Sevgi çelişkidir belki de...
Yaşam uçağının kokpitinde "uçarken" herşey terse döndüğünde denizdeki yıldız yansımalarını gökyüzü sanmanın çelişkisidir. Bu sanılar ne kadar uzun sürerse o kadar vay halinize! Uçağı doğrultmak tüm ömrünüzü alabilir.
Sevgi çelişki ile olması gereken arasındaki bir med cezir'dir belki de...
Alıntıdır..