S
SERDARÖZ
Kullanıcı
- 10 Eki 2007
- En iyi cevaplar
- 0
- 0
1990-2000 DÖNEMİNDEKİ SAVURGANLIĞIN BİLANÇOSU
Bu araştırmada ekonomi yönetiminde savurganlığın en belirgin bazı örneklerini inceledik. Türkiye ekonomisinde hükümetlerin, ekonomi yönetimdeki hatalarının, zaaflarının ve yanlış uygulamalarının eksiksiz dökümü ancak bir "ansiklopedi" boyutunda ele alınabilir. Ancak incelediğimiz sınırlı sayıdaki alanda bile aşırı harcamalar ve savurganlığın maliyeti çok yüksek tutarlara ulaşıyor. Ele aldığımız konulardaki savurganlığın ortaya çıkardığı kayıp ve zararları şöyle bir özetleyelim:
Ekonomi yönetimlerinin hataları nedeni ile fazladan ödenen iç borç faizlerinin toplamı 8.6 milyar dolar
İç borçlanma kısır döngüsünün anaparayı yükseltmesi sonunda faiz ödemelerinde ortaya çıkan artış 95 milyar dolar
Politik risk ve ülke riski nedeniyle fazladan ödenen dış borç faizlerinin toplamı 6.5 milyar dolar
Tamamlanması geciken kamu yatırımlarında, yıpranma, bakım ve idame harcamaları toplamı 6.8 milyar dolar
KİT'lerin ve özelleştirme kapsamındaki kuruluşların borçlanma gereksinimlerinin toplamı 32.2 milyar dolar
İhale yolsuzluklarının tahmini asgari değeri 2.1 milyar dolar
TMSF'nun yönetimindeki bankaların toplam zararı 2.5 milyar dolar
Kamu bankalarının görev zararı 20 milyar dolar
Birliklere düşük faizli kredi nedeniyle Ziraat Bankası'nın ve Hazinenin zararı 9.2 milyar dolar
Yurtdışı temsilciliklerinin fazla kadroları için yapılan
harcama 700 milyon dolar
Lojmanların memurlara uygun şartlarla satışı durumunda tasarruf edilecek, bakım, yıpranma ve sigorta masrafları 640 milyon dolar
Motorlu araç savurganlığında tasarruf edilebilecek akaryakıt ve tamir-bakım harcamaları 960 milyon dolar
1990-2000 DÖNEMİNDE EKONOMİNİN BAZI ALANLARINDAKİ SAVURGANLIĞIN YOL AÇTIĞI TOPLAM ZARAR VE KAYIPLAR 195.2
MİLYAR DOLAR
SAVURGANLIK ÖNLENSEYDİ NE OLURDU ?
Türkiye'de siyaset ekonominin gelişme hızına ayak uydurabilseydi ve 1990-2000 döneminde yeniden yapılanabilseydi, tespit ettiğimiz 195 milyar dolarlık kaynak üretken veya sosyal amaçlı yatırımlara yöneltilecek ve bugün Türkiye'nin çehresi tümden değişmiş olacaktı. Bu kaynağın bir kısmı GAP'a (Güneydoğu Anadolu Projesi) aktarılabilseydi, bölgedeki gerilimler iyice azalacak ve sıra Doğu Anadolu Projesi'ne gelmiş olacaktı. Bu kaynağın 20 milyar dolarlık bölümü GAP'a harcansaydı, bu büyük projenin tamamlanma tarihi 2012'ye sarkmayacak, 21. yüzyılın ilk yıllarında Güneydoğu, suyun getirdiği hayatla kalkınacaktı.
1990-2000 döneminde iç borçlanmanın getirdiği faiz yükü eğitim ve sağlık harcamalarının, GSMH içindeki payının azalmasına yol açtı. Bu iki konudaki harcamaların GSMH'ya oranı yüzde 6 dolaylarında ve faiz ödemelerinin GSMH'ya oranının yarısında kaldı. OECD'nin 1997 Türkiye raporunun 53. sayfasındaki verilere göre, eğitim sağlık harcamalarının GSMH içindeki payının 1 puanlık artışı, ortalama ömrü bir yıl uzatıyor ve bebek ölüm oranlarını yüzde 24 oranında azaltabiliyor. Kamu harcamalarının disiplinsiz ve aşırı artış ile savurganlık dizginlenebilseydi, bu çabanın en büyük ödülü, binlerce insanın ve bebeğin hayatı olabilecekti. 11 yılda bu iki sosyal alana 20 milyar dolarlık ek harcama yapılması, ekonominin büyüme hızına da olumlu etki yapacaktı.
Yeni ekonomiye uyum için harcanacak 20 milyar dolarlık bir kaynak bilgisayar okuryazarlığında ve elektronik ticaret ve iletişim altyapısında önemli atılımların startını verecekti.
Kamu yatırımlarına harcanacak 30 milyar dolarlık kaynak ise, yarım kalmış yatırımların tamamlanmasını hızlandıracak, bu yatırımlardan beklenen sosyal ve ekonomik fayda daha kısa sürede gerçekleşebilecekti. Böylece kamu yatırım stokunun maliyetlerinden de kurtulabilecektik.
Özel sektörün büyük yatırımlarına sağlanacak 45 milyar dolarlık kaynak ise hem istihdam sorunun çözecek hem de ekonominin modernleşmesini ve daha ileri teknolojileri kullanmasını sağlayabilecekti. Güçlenen özel sektör Ankara'ya daha az bağımlı olacak ve yurt dışına açılarak dünya standartlarını hedefleyecekti.
alıntı
İŞTE BUDUR ARKADAŞLAR .
Bu araştırmada ekonomi yönetiminde savurganlığın en belirgin bazı örneklerini inceledik. Türkiye ekonomisinde hükümetlerin, ekonomi yönetimdeki hatalarının, zaaflarının ve yanlış uygulamalarının eksiksiz dökümü ancak bir "ansiklopedi" boyutunda ele alınabilir. Ancak incelediğimiz sınırlı sayıdaki alanda bile aşırı harcamalar ve savurganlığın maliyeti çok yüksek tutarlara ulaşıyor. Ele aldığımız konulardaki savurganlığın ortaya çıkardığı kayıp ve zararları şöyle bir özetleyelim:
Ekonomi yönetimlerinin hataları nedeni ile fazladan ödenen iç borç faizlerinin toplamı 8.6 milyar dolar
İç borçlanma kısır döngüsünün anaparayı yükseltmesi sonunda faiz ödemelerinde ortaya çıkan artış 95 milyar dolar
Politik risk ve ülke riski nedeniyle fazladan ödenen dış borç faizlerinin toplamı 6.5 milyar dolar
Tamamlanması geciken kamu yatırımlarında, yıpranma, bakım ve idame harcamaları toplamı 6.8 milyar dolar
KİT'lerin ve özelleştirme kapsamındaki kuruluşların borçlanma gereksinimlerinin toplamı 32.2 milyar dolar
İhale yolsuzluklarının tahmini asgari değeri 2.1 milyar dolar
TMSF'nun yönetimindeki bankaların toplam zararı 2.5 milyar dolar
Kamu bankalarının görev zararı 20 milyar dolar
Birliklere düşük faizli kredi nedeniyle Ziraat Bankası'nın ve Hazinenin zararı 9.2 milyar dolar
Yurtdışı temsilciliklerinin fazla kadroları için yapılan
harcama 700 milyon dolar
Lojmanların memurlara uygun şartlarla satışı durumunda tasarruf edilecek, bakım, yıpranma ve sigorta masrafları 640 milyon dolar
Motorlu araç savurganlığında tasarruf edilebilecek akaryakıt ve tamir-bakım harcamaları 960 milyon dolar
1990-2000 DÖNEMİNDE EKONOMİNİN BAZI ALANLARINDAKİ SAVURGANLIĞIN YOL AÇTIĞI TOPLAM ZARAR VE KAYIPLAR 195.2
MİLYAR DOLAR
SAVURGANLIK ÖNLENSEYDİ NE OLURDU ?
Türkiye'de siyaset ekonominin gelişme hızına ayak uydurabilseydi ve 1990-2000 döneminde yeniden yapılanabilseydi, tespit ettiğimiz 195 milyar dolarlık kaynak üretken veya sosyal amaçlı yatırımlara yöneltilecek ve bugün Türkiye'nin çehresi tümden değişmiş olacaktı. Bu kaynağın bir kısmı GAP'a (Güneydoğu Anadolu Projesi) aktarılabilseydi, bölgedeki gerilimler iyice azalacak ve sıra Doğu Anadolu Projesi'ne gelmiş olacaktı. Bu kaynağın 20 milyar dolarlık bölümü GAP'a harcansaydı, bu büyük projenin tamamlanma tarihi 2012'ye sarkmayacak, 21. yüzyılın ilk yıllarında Güneydoğu, suyun getirdiği hayatla kalkınacaktı.
1990-2000 döneminde iç borçlanmanın getirdiği faiz yükü eğitim ve sağlık harcamalarının, GSMH içindeki payının azalmasına yol açtı. Bu iki konudaki harcamaların GSMH'ya oranı yüzde 6 dolaylarında ve faiz ödemelerinin GSMH'ya oranının yarısında kaldı. OECD'nin 1997 Türkiye raporunun 53. sayfasındaki verilere göre, eğitim sağlık harcamalarının GSMH içindeki payının 1 puanlık artışı, ortalama ömrü bir yıl uzatıyor ve bebek ölüm oranlarını yüzde 24 oranında azaltabiliyor. Kamu harcamalarının disiplinsiz ve aşırı artış ile savurganlık dizginlenebilseydi, bu çabanın en büyük ödülü, binlerce insanın ve bebeğin hayatı olabilecekti. 11 yılda bu iki sosyal alana 20 milyar dolarlık ek harcama yapılması, ekonominin büyüme hızına da olumlu etki yapacaktı.
Yeni ekonomiye uyum için harcanacak 20 milyar dolarlık bir kaynak bilgisayar okuryazarlığında ve elektronik ticaret ve iletişim altyapısında önemli atılımların startını verecekti.
Kamu yatırımlarına harcanacak 30 milyar dolarlık kaynak ise, yarım kalmış yatırımların tamamlanmasını hızlandıracak, bu yatırımlardan beklenen sosyal ve ekonomik fayda daha kısa sürede gerçekleşebilecekti. Böylece kamu yatırım stokunun maliyetlerinden de kurtulabilecektik.
Özel sektörün büyük yatırımlarına sağlanacak 45 milyar dolarlık kaynak ise hem istihdam sorunun çözecek hem de ekonominin modernleşmesini ve daha ileri teknolojileri kullanmasını sağlayabilecekti. Güçlenen özel sektör Ankara'ya daha az bağımlı olacak ve yurt dışına açılarak dünya standartlarını hedefleyecekti.
alıntı
İŞTE BUDUR ARKADAŞLAR .