Sanat Nedir Ve Çeşitleri

  • Konbuyu başlatan korsan
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Sanat kategorisinde korsan tarafından oluşturulan Sanat Nedir Ve Çeşitleri başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 27,301 kez görüntülenmiş, 10 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Sanat
Konu Başlığı Sanat Nedir Ve Çeşitleri
Konbuyu başlatan korsan
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan crt
K

korsan

Kullanıcı
18 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
36
Gaziantep
Sanat

Sanat, en genel anlamıyla, yaratıcılığın ve/veya hayalgücünün ifadesi olarak anlaşılır.

Tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip yeni tanımlar yaratılmıştır. Bugün sanat terimi birçok kişi tarafından çok basit ve net gözüken bir kavram gibi kullanılabildiği gibi akademik çevrelerde sanatın ne şekilde tanımlanabileceği, hatta tanımlanabilir olup olmadığı bile hararetli bir tartışma konusudur. Açık olan nokta ise sanatın insanlığın evrensel bir değeri olduğu, kısıtlı veya değişik şekillerde bile olsa her kültürde görüldüğüdür.

Sanat sözcüğü genelde görsel sanatlar anlamında kullanılır. Sözcüğün bugünkü kullanımı, batı kültürünün etkisiyle, ingilizcedeki 'art' sözcüğüne yakın olsa da halk arasında biraz daha geniş anlamda kullanılır. Gerek İngilizce'deki 'art' ('artificial' = yapay), gerek Almanca'daki 'Kunst' ('künstlich' = yapay) gerekse Türkçe'deki Arapça kökenli 'sanat' ('suni' = yapay) sözcükleri içlerinde yapaylığa dair bir anlam barındırır. Sanat, bu geniş anlamından Rönesans zamanında sıyrılmaya başlamış, ancak yakın zamana kadar zanaat ve sanat sözcükleri dönüşümlü olarak kullanılmaya devam etmiştir. Buna ek olarak Sanayi Devrimi sonrasında tasarım ve sanat arasında da bir ayrım doğmuş, 1950 ve 60'larda popüler kültür ve sanat arasında tartışma kaldıran bir üçüncü çizgi çekilmiştir.

Sanatın tanımlanması

aşat Biçim Görüşü 1914 yılında Cezanne'dan etkilenerek yazdığı Sanat ('Art') isimli kitabında sanatın başat biçim ('significant form') olduğunu savunmuştur. Bell'e göre her biçim bu klasmana girmez, çünkü önemli olan çizgi, şekil ve renk ilişkilerinin kendi aralarındaki kombinasyonudur. Bu görüş temsilin sanatsal beğeniye etki etmediğini söyler. Sanatı tamamen estetikle bağlantılı olarak tanımlayan bu görüş, 20.yy'da Marcel Duchamp, [[Andy Warhol] gibi bildiğimiz anlamda estetik nesneler üretmeyen, görünümden çok kavramlara önem veren sanatçıların eserlerini kapsamadığından, bugün zamanında olduğu kadar etkili değildir.




1938'da basılan Sanatın İlkeleri ('The Principles of Art') isimli kitabında sanatın temel olarak duyguların yaratıcı ifadesi veya dışavurumu olduğunu söylemiştir. Bunun yanında sanat ve zanaat arasında bir ayrım yapmıştır. Buna göre zanaat, malzemenin bir plan doğrultusunda daha önceden tasarlanmış bir son ürüne dönüştürülmesi iken sanatsal aktivite, araçlar ve amaçlar arasında, planlama ve uygulama arasında ayrım yapmayı gerektirmez. Bunun yanında bu görüşe göre, sanat herhangi bir duygunun da dışavurumu değildir. Bu duygu, ifade edildiği ana kadar açıklık kazanmamış olup, ifade edilişi onun keşfedilmesine neden olacak bir duygu olmalıdır. Bu aynı zamanda izleyiciyi de araştırmanın içine alır. Bu teori de sanat olarak kabul edilmeyen bazı aktiviteleri (örneğin bir psikoterapi seanslarını) sanattan ayırt edemediği gibi, sanat olarak kabul edilen bazı eserleri (örneğin Rönesans Döneminde, sanatçının duygularını açığa çıkarmak değil, dinsel duygular uyandırmak amacıyla yapılan resimler) kapsamadığı için, yerini değişik kuram aramalarına bırakmış, hatta tüm bu tanımlama çabalarının başarısız olması sanatın tanımının yapılmaya çalışılmasının ne kadar doğru olduğu tartışmalarını başlatmıştır.

Neo-Wittgenstein'cı Görüş

Morris Weitz'ın 1956'da, Wittgenstein'ın görüşlerinden ve şeylerin özünü bulmaya karşı direncinden yola çıkarak ortaya attığı görüştür. Weitz'a göre Fry ve Bell, Tolstoy, Croce, Collingwood gibi kuramcılar, yaptıkları tanımlarda kendi kişisel sanat görüşlerini ifade etmekten öteye gidememişlerdir. Neo-Wittgenstein'cı görüşü özetlemek gerekirse, sanat açık bir kavramdır ve tanımlanamaz. Ancak bu, Weitz'a göre felsefi açıdan bir sorun yaratmamalıdır, çünkü aile benzerliği yöntemi kullanılarak neyin sanat olup olamayacağı konusunda hükümler getirmek olasıdır.


Kurumsal Sanat Görüşü

Kurumsal sanat kuramı, Weitz'ın Neo-Wittgenstein'cı görüşünü reddederek sanatın tanımlanabileceğini ileri sürer.Bu fikir George Dickie tarafından ilk olarak 1973'te ortaya atılmıştır.

Dickie’nin ilk tanımı, Arthur Danto'nun da sanat dünyası fikirlerinden etkilenerek aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur:

Sanat eseri:

Bilinçli olarak insan elinden veya fikrinden çıkmadır.

Belli bir sosyal kurum (sanat dünyası) adına hareket eden kişi veya kişiler tarafından, bazı kısımları hakkında fikir birliğine varılmış olunmalı, beğeni kazanmaya aday olmalıdır.sanat çok önemlidir


Kaynak

Dickie, George (1997): Introduction to Aesthetics : An Analytic Approach: Oxford University Press, USA
Warburton, Nigel (2003): The Art Question: Routledge, USA
Wikipedia'nın aynı başlıklı İngilizce makalesi (19 Temmuz 2005)
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
..sanatın temel olarak duyguların yaratıcı ifadesi veya dışavurumu olduğunu söylemiştir.
Kesinlikle..
Özgürlükleri kısıtlarsanız sanat diye bir şey de kalmaz böylece..

..kişisel sanat görüşlerini ifade etmekten öteye gidememişlerdir.
Başkasının düşüncesini nasıl ifade edebilirki! Zaten kendi görüşlerini, duygularını açığa çıkarmaktır..  :-\

Teşekküler Korsan, acayip keyif aldım okurken. İhtiyacım varmış zıt görüşlere. :)
 
R

Real_Factor

Kullanıcı
9 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
istanbul
Sanat hakkındaki yararlı bilgileriniz için teşekkürler...
 
S

senarist081

Sanat, en genel anlamıyla, yaratıcılığın ve/veya hayalgücünün ifadesi olarak anlaşılır.
Bu tanımdan yola çıkarak sanatın anlamını ve gayesini anlıyabilirsiniz.Her insan çeşitli sanat dallarına ilgi duyabilir ama bu bazen sadece ilgi de sınırlanabilir..İyi bir şiir veya iyi bir senaryo yazmanız için öncelikle hayal dünyanızın geniş olması,iyi bir dile ve gramere sahip olmanızdan geçiyor..Bu özellik tamamen insanın kendi özbenliği ile yaratılışıyla alakalı..
 
I

ilenay

Kullanıcı
28 May 2008
En iyi cevaplar
0
0
sanatsız bir hayat olamazdı herhalde ya da çok monoton geçerdi ;D
 
B

busra309

Kullanıcı
22 Haz 2007
En iyi cevaplar
0
0
Kayseri
bence insanın kendince zevk alarak ve belirli bir çıkar gözetmeden yaptığıdır sanat
 
Ö

özlem1980

Kullanıcı
25 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
busra309' Alıntı:
bence insanın kendince zevk alarak ve belirli bir çıkar gözetmeden yaptığıdır sanat
Çıkar gözetmeden ve zevk alarak yaptığım çok şey var ozaman bende bir sanatçımıyım şimdi.
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
  Büyük Önder ATATÜRK
Türk ulusunun manevi gereksinimlerininde karşılanması gerektiğini biliyor ve bu nedenle kültürel kalkınmaya büyük önem veriyordu.
Atatürk, Türk kültür ve sanatını dünyaya tanıtmak için önemli çalışmalar yapmıştır.
. Bu konuda araştırmalar yapılmasını, sergiler açılmasını ve kültürle ilgili kongreler düzenlenmesini teşvik etti. Sanat ve sanatçılar hakkında takdir ve teşvik edici sözler söyledi.
Bunlardan bazıları:
"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.",
"Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat bir sanatkar olamazsınız."
"Bir millet, sanat ve sanatkardan mahrum ise tam bir hayata malik olamaz.".
Atatürk, sanatçı yetiştiren kurumlar açtı.
Çağdaş Türk sanatını geliştirmek amacıyla Avrupa'ya resim, heykel ve müzik öğrenimi için gençler gönderdi. Bu durum, onun sanata ve sanatçıya ne kadar önem verdiğini gösterir.

Ernst Fischer
"sanatın gerekliliği" adlı bir kitabı olan yazar. ellerin sanatın en önmeli araçlarından olduğunu çok vurgular..
Çürüyen bir toplumda, sanat, eğer gerçeğe sadık olacaksa, çürümeyi de yansıtmalıdır...
'Sanat sanat içindir' düşüncesini savunanlar için, sanatın tek amacı vardır, o da sanatın kendisidir.
Sanatın başka amacı olamaz. Başka amaca yönelen her eğilim sanatı öldürür. Sanat, ne kişisel ne de toplumsal yararı dikkate alır. Tek hedefı vardır: güzel biçimleri yaratmaktır.
Herhangi başka amaca hizmet etmek, sanata yabancıdır.

'Sanat toplum içindir' diyen eğilim itiraz eder: 'Sanatı da sanatçıyı da yaratan toplumdur. Toplum olmasaydı sanat olmazdı. O toplumun bir parçası olan sanatçı da toplum için sanat üretir. Sanat, toplum içindir. Nasıl ki, 'bilim için bilim', 'felsefe için felsefe' olmazsa, 'sanat için sanat' da olamaz. Dünyada her şey insanlar için vardır.
Sanat, topluma faydalı olursa bir değeri vardır. Topluma hizmet etmeyen bir sanatın değeri yoktur.

Bu iki karşıt anlayıştan hangisi doğrudur? Bu iki anlayış karşısındaki tavır ne olmalı? Peki bizim duruşumuz nedir?
Diyorsanız ben sana toplum için olmalıdır diyenlerdenim..
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
"Nasıl mikroskobun yardımı olmadan mikrobu
göremiyorsak, sanatın, bilimin yardımı olmadan
toplumsal, politik, tarihsel gerçekleri de
göremeyiz..."
der Fakir BAYKURT


 
Üst