# Sahne Tozu

  • Konbuyu başlatan Codex
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Tiyatro kategorisinde Codex tarafından oluşturulan # Sahne Tozu başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 7,867 kez görüntülenmiş, 4 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Tiyatro
Konu Başlığı # Sahne Tozu
Konbuyu başlatan Codex
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan senarist081
Codex

Codex

Özgür Şahin
Site Kurucusu
14 May 2006
En iyi cevaplar
0
48
Çanakkale
www.kendinigelistir.com
Bir İstanbul Söyleşi Turu'mu daha tamamladım.

    7-9 Mart arasında İstanbul'da idim. Tiyatro ile dolu geçen bir hafta içinde toplam 7 oyun seyrettim, 22 tiyatro sanatçımızla görüştüm. Geçen seneye nazaran bir rekor kırdım.

    Bana bu oyunları seyretmeme ve sanatçılarımızla görüşmemi sağlayan yetkili kişileri burada teker teker adlarını yazıp kendilerine teşekkür etmek istiyorum.

    Beni ve abim Enver Dursun'u evinde ağırlayan Nejla Uygur,

    Tiyatro Kedi sorumlusu İpek Kadılar Altıner ve yönetmen-oyuncu Hakan Altıner,

    Genco Erkal, Tiyatro Kare kurucusu oyuncu - yönetmen Nedim Saban ve Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ebru Yaşıt, Levend Yılmaz, Can Başak, Tiyatro Pera'dan dramaturg Şafak Eruyar, Ferhan Şensoy Ortaoyuncular'ın müdürü Nuray Özbal, Emre Koyuncuoğlu, Tiyatro İstanbul Basın Sorumlusu Emin Bey ve BASAD.

    Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim.

    7 günlük programımı günlerce önceden yaptığım için, ses alma cihazım ve fotoğraf makinamla beraber ağabeyimi de- bu arada geçen sene olduğu gibi, bu sene de yine bana eşlik ettiği için ona da teşekkür ediyorum- yanıma alarak yola düştük.

İlk durak NEJAT UYGUR...

    Hem gazeteci hem de bir aile dostu olarak senelerdir görüştüğüm Nejat Uygur'un, bir kaç aydır rahatsız olduğu için Berlin'den telefonla da olsa sağlık haberlerini alıyordum. Hazır İstanbul'a gelmişken kendisini ziyaret ettim. Değerli eşi Nejla Uygur'un yaptığı lezzetli pastayı demlediği çay eşliğinde hem yedik hem de eski günleri hatırladık. Nejat Uygur'un rol aldığı Beyaz Melek filminin Diyarbakır'ın sıcağındaki çekimlerinde biraz hırpalandığını ve yorgun düştüğünü anlattı Nejla Uygur. Ancak o zorluklara rağmen çekimlerde çok mutlu olduğunu da söyledi. Kendisine "Komutanım" diye hitap ettiğim yılların oyuncusu Nejat Uygur ise yeni projeleri olduğunu ve Berlin de dahil olmak üzere Avrupa turnesine çıkmak arzusunda olduğunu belirtti. Arada eşine ve yardımcılarına takılmadan da edemeyen Nejat Uygur'un yaptığı esprilere hep beraber gülüştük.

Komutanım 81 yaşında; hala hayat dolu.
Gülüyor, güldürüyor.
75 yaşında iken yapmış olduğum söyleşiye şu satırlarla başlamışım:
"Hani bazı kişiler vardır; ellisini biraz aştı mı, yerinden kalkmaya üşenirler; yaşlandıklarını "ununu eleyip, eleğini astığını" söylerler. Bir de bazı kişiler vardır ki; onlar son nefeslerini verinceye kadar genç kalırlar. Hele o kişi bir sanatçıysa, yılmadan, yorulmadan yaratıyor; topluma hizmet veriyorsa; o'nun ne eleyecek unu ne de duvara asacak bir eleği olur. Ne mutlu böyle bir insana, ne mutlu böyle bir sanatçıya sahip olan topluma!.. Sanat yaşamında "yarım asır"ı devirmiş olmasına rağmen, hala sahneye yeni çıkmış bir genç dinamikliğine sahip; ununu eleyip eleğini duvara asmayanlardan biri de Nejat Uygur."

Evet KOMUTANIM; ne mutlu eşin Nejla Hanım'a senin gibi bir eşe sahip olduğu için,
ne mutlu çocuklarına senin gibi bir babaya sahip oldukları için!..
Ve ne mutlu Türk toplumuna senin gibi yaratıcı bir sanatçıya sahip olduğu için!..
Ve de ne mutlu bana senin gibi bir sanatçı insanla tanıştığıma!..
İnşallah bir an önce iyileşirsin de; sen sahnene biz seyircilerin de sana kavuşuruz...
İkinci durak Tünel, üçüncü durak KİBARLIK BUDALASI...
Aynı gün içinde, yani 3 Mart günü en yoğun günlerimden birini yaşadım:
Nejat Uygur'u ziyaretimden sonra Tuncay Özinel ile bir söyleşi yapacak olan Ulvi Alacakaptan ile Tünel'de buluştum. Onun yapacağı söyleşiden önce Tuncay Özinel ve Taceddin Diker ile söyleşi yaptım. Oradan Tiyatro Kedi prodüksiyonu olan Kibarlık Budalası'nın galasının yapılacağı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'na geçtim. Oradaki yıkımı içim yanarak seyrettim. O arada Yaşar Kemal ile tanışıp, sohbet ettim. Galadan önce ise oyunda oynayacak Haldun Dormen ve Tarık Papuççuoğlu ile söyleşi yaptım.

Kibarlık Budalası...
    İstanbul Metropolitan Sanat ve Kültür Platformu ile Tiyatro Kedi'nin ortak yapımı olan Moliere'in ölümsüz eseri KİBARLIK BUDALASI'nda, Türkiye'de ilk kez yepyeni bir uyarlama yapılmış. Oyunda yer alan eserleri Şef Oğuzhan Balcı yönetiminde, 15 kişilik İstanbul Metropolitan Oda Orkestrası "Barok Dönem"in dev bestecileri Vivaldi, Bach, Albinoni ve Boccherini'nin eserleri ile Lully'nin bu oyun için yaptığı özel besteleri seslendiriyor.

    Türk Tiyatrosu'nun büyük ustası Haldun Dormen'in, sekiz yıl aradan sonra yeniden sahneye döndüğü KİBARLIK BUDALASI'nın uyarlamasını İpek Kadılar Altıner yapmış. Hakan Altıner'in sahneye koyduğu oyunun Müzik Direktörü ise Arda Aydoğan.

    17. yüzyıl Fransa'sında geçen oyunda, cahil, saf fakat çok zengin bir adam olan Mösyö Jourdain'in (Haldun Dormen) bir tek amacı vardır: Asilzade olmak, soylu sınıfa girebilmek. Onun saflığından faydalanmaya çalışan Kont (Tarık Papuççuoğlu) ise bu saflıktan yararlanıp onu devamlı sömürür. Oyunda oynayan diğer sanatçılar ise: Ebru Cündübeyoğlu, Özlem Çakar, Abdül Süsler, Elif Çakman, Dilek Aba, Oral Özer ve Erez Ergin Köse.

Dördüncü durak BASAD...

    İstanbul Söyleşi turu'mun ikinci gününde, dördüncü durağım Bakırköylü Sanatçılar Derneği (BASAD) idi. Burada yine usta oyuncularımızdan Cihat Tamer ile buluşup sohbet ettim. Uzun yıllar Münir Özkul ve Metin Akpınar-Zeki Alasya ile çalışmış olan bu tiyatro sanatçımız, Münir Özkul ve Zeki - Metin ikilisi üzerine ilginç şeyler anlattı. Daha doğrusu içini döktü.

Ve beşinci durak SİVAS'93..

     Aynı gün, 4 Mart günü Dostlar Tiyatrosu'nun sergilediği belgesel oyun olan SİVAS'93'ü Caddebostan Kültür Merkezi'nde seyrettim.

    Ülkemizde yavaş yavaş unutulan 37 aydınımızın yakıldığı bu lanet olası 2 Temmuz 1993 gününün bir belgeselini yapmış değerli usta Genco Erkal. Ben gözyaşlarımı tutamadım bu oyunu seyrederken. Vahşet gününün görüntüsünün perdeye aksadığı görüntüdeki dumanlar salona doldu, nefes alamadım... Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için unutulmaması gerekir. İşte bu olayı belgeselleştirerek unutulmaz kılmış Genco Erkal; yarınlara kalması için... iyi de yapmış!..

    Genco Erkal'ın belgelerden, tanıklıklardan ve tutanaklardan yazıp yönettiği bu belgesel SİVAS'93 belgesel oyunun müziği Fazıl Say'a ait.

    Genco Erkal'ın dışında oyunda oynayan diğer sanatçılar: Meral Çetinkaya, Yiğit Tuncay, Nilgün Karababa, Murat Tüzün, Çağatay Mıdıkhan, Saliha Şirvan Akan.

Altıncı durak Akadlar Kültür Merkezi...

    İstanbul kazan ben kepçe misali, İstanbul'daki söyleşilerime devam ediyorum.

    Üçüncü günümün (5 Mart) ilk söyleşisini yine yılların tiyatro ve film sanatçısı Bilge Şen ile Akadlar Kültür Merkezi'nin fuayesinde yapıyorum. Şu anda zevkle izlediğim "Eşref Saati" adlı televizyon dizisinde oynuyor. Zeliha Berksoy'un yöneteceği Tamer Levent ile beraber oynayacağı "Mutlu Yıllar" adlı oyunun hazırlık telaşı içinde.

Yedinci durak "Kim O?"
    Üçüncü günümün (5 Mart) üçüncü oyunu Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde seyrettiğim Tiyatrokare'nin bir oyunu: "Kim O?" idi.

    Yönetmeni Nedim Saban, oynayanlar ise Metin Serezli ve Özlem Tekin.

    Keyifle izlediğim bu komediden önce her iki oyuncuyla da kuliste yine keyifli söyleşi yaptım.

    Bu oyunuyla 77. oyununu oynayan usta oyuncu Metin Serezli'yi daha seneler öncesinden, Çevre Tiyatrosu'ndan tanıyorum.

Fakat ya Özlem Tekin...

    Onu gençler pop rock sanatçısı olarak tanıyorlar. Ayrıca, Cem Yılmaz ile oynadığı "Hokkabaz" filminin dışında Şener Şen ile oynadığı "Mucizeler Komedisi"nden. Oradaki gösterdiği oyun performansından kendisine hayran olmuştum. Ve onu Şener Şen ile beraber seyrederken "işte Türk Tiyatrosu'na yeni bir taze kan" diye düşünmüştüm. O komedide oynarken Şener Şen ile adeta yarışıyordu. Bu yeni oyunda ise yine yılların usta tiyatrocusu Metin Serezli ile de adeta yarışır gibi oynadı... Tek kelimeyle Bravo!.. Bravo!..

Sekizinci durak Harem...
    6 Mart gününün ilk durağı Harem'de "Tatlı Bela Fadime" adlı dizinin çekildiği bir film seti. Buluşup söyleşi yaptığım çok yönlü bir sanatçı olan Arif Erkin.

    Kendisi sadece oyuncu olmayıp birçok film ve oyunun da müziğini yapmış.

    1957'de kurulan -Yıldız Kenter'in de dediği- "efsane olmuş" bir topluluğun, "Genç Oyuncular"ın kurucularından. "İkinci Bahar", "Yabancı Damat" dizilerinden ve "Beyaz Melek" filminde oynayan yılların usta sanatçısı Arif Erkin. Kendisiyle Kızkulesi'nin tam karşısındaki nostaljik birkahvede tüm sanat yaşamı üzerine demli çaylarımızı yudumlarken söyleştik.

Dokuzuncu durak Erkan Can...
    Harem'den sonra Beyoğlu'nda, Takva filminden tanıdığımız, son günlerin başarılı ve ödüllü sanatçısı Erkan Can ile buluşup söyleşi yaptım. Kendisi Berlin'den tanıdığım kabare sanatçısı Muhsin Omurca'nın Bursa'dan mahalle arkadaşıymış. Çok sıcak ve samimi bir sanatçı. Başarıların şımartmadığı, örnek, alçakgönüllü insan örneği.

Onuncu durak Ortaoyuncular...
    Aynı gün, yani 6 Mart günü Ortaoyuncular'a misafir olup, "Ferhangi Şeyler" adlı oyunda Ferhan Şensoy'u seyrediyorum. O günle beraber 1607 kez oynamış "Ferhangi Şeyler"i Ferhan Şensoy. Oyundan sonra kısa bir sohbetim oluyor Ferhan Şensoy'la.

11. durak tiyatro DOT...
    7 Mart günü ise İstiklal Caddesi'ndeki Tiyatro DOT'da genç tiyatro oyuncularından Mine Tugay ile "Karatavuk" oyunun oynandığı sahnede söyleşi yapıyorum. Oyundaki rol arkadaşı ise daha önce söyleşi yaptığım usta oyuncularımızdan Cüneyt Türel. Ancak oyunu seyredemiyorum. Çünkü oynama tarihi bana uymuyor. Oyunu Türkçeye çeviren ve yöneten Emre Koyuncuoğlu. On iki yaşındayken cinsel tacize uğradığı adamla (Cüneyt Türel) on beş yıl sonra tekrar karşılaşan genç bir kadının (Mine Tugay) öyküsünü anlatıyor. Mine Tugay daha önce Semaver Kumpanya'da önemli yönetmenlerimizden Işıl Kasapoğlu ile çalışmış. "Gönül Yarası" filminde Şener Şen ile beraber oynamış. İst. Devlet Konservatuarı Oyunculuk Bölümü mezunu.

12. durak Nedim Saban...
     Aynı gün Mine Tugay'dan sonra Gezi Pastanesi'nde yönetmen ve oyuncu Nedim Saban'la da bir söyleşi gerçekleştiriyorum. Seyrettiğim "Kim O?" oyununun yönetmeni. "İkinci Bahar" adlı keyifle izlemiş olduğum televizyon dizisinden ve birçok televizyon programlarından da tanıyorum kendisini. Tiyatrokare'nin kurucusu. "Zeki Müren Müzikali"nin yapımcısı ve yönetmeni.

13. durak... Venedik Taciri...
    İstanbul kazan ben kepçe; gezerken yoruluyor, söyleşi yaparken ve oyun seyrederken dinleniyorum. Nedim Saban'la yaptığım söyleşiden sonra İstiklal Caddesi'ndeki bir Simit Sarayı'nda suböreği ile çay içiyoruz ve Tiyatro PERA'daki oyunu "Venedik Taciri"ni seyretmek için yola koyuluyoruz. Tiyatro Pera'da bizi dramaturg Şafak Eruyar karşılıyor. Oyundan önce ise oyunda kendisini hayranlıkla seyrettiğim usta oyuncu Mehmet Ali Kaptanlar ve oyunu yöneten ve aynı zamanda oynayan Nesrin Kazankaya ile söyleşi yapıyorum. Bu arada oyunda oynayanlardan Can Başak ile merhabalaşıyoruz. Kendisiyle 2007'de "Titanik Orkestrası"nın provasında söyleşi yapmıştım.

    Oyun, İtalya'nın önemli bir ticaret merkezi olan Venedik kentinde geçiyor. Venedik taciri Antonio, arkadaşı Bassanio için, tefeci Yahudi Shylock'tan borç para alır. Shylock mesleği ve etnik kökeni yüzünden kendisini aşağılayan Antonio'ya, faiz yerine ilginç bir koşul öne sürer: Vadesi geçerse, borcuna karşılık, vücudundan yarım kilo et kesilecektir. Oyunda Hıristiyan ve Musevilerin iş dünyasındaki gerilimli ilişkilerinde, para, güç, aşk, ticaret ve adalet kavramları sorgulanır. Baştan sona, dekorundan müziğine ve oyuncuların performansına kadar sürükleyici, keyifle izlediğim bir oyun. Tefeci Yahudi Shylock rolündeki Mehmet Ali Kaptanlar'ın oyun gücüne hayran kaldım. Kendisini herhangi bir dizide görmediğim halde şunu düşündüm: Televizyonda seyircinin tuttuğu başarılı dizilerin çoğunda muhakkak usta bir tiyatro oyuncusu var...

    Oyunda oynayan diğer sanatçılar: Can Başak, Muammet Uzuner, Başak Meşe, Kayhan Teker, Mehmet Aslan, Aytunç Şabanlı, Zeynep Özden, Erdinç Anaz, Okan Kayabaş, İlker Yiğen.

14. durak oyun atölyesi...
    İstanbul Söyleşi Turu'mun son durağından bir önceki durak olan Oyun Atölyesi'nde, oyunda oynayan sanatçılarımızın yoğun çalışmalarından dolayı sadece oyunu seyretmekle yetinmek zorunda kalıyorum. Seyrettiğim oyun "Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler", oynayan sanatçılarımız ise Haluk Bilginer ve Vahide Gördüm.

    Oyun, konusu itibariyle seyirciyi sıkmayan, dikkatini sahneden ve konudan ayrılmasına engel olarak, seyirciyi de oyunun içine alacak şekilde yazılmış. Eh, bir de Haluk Bilginer ve Vahide Gördüm gibi iki güçlü oyuncunun sahnedeki başarıları eklenince oyun daha bir keyifli oluyor. Ben şahsen oyun bitecek diye korktum. Haluk Bilginer, bir kaza sonucu hafızasını yitiren bir yazar rolünü oynuyor. Ancak daha sonra eşine yani Vahide Gördüm'e hafızasını yitirmiş rolü yaptığı ortaya çıkıyor.

    Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler acı ile yoğrulmuş bir oyun. Acı'yı göze alabilme yürekliliğini gösterebilenlere "umut" hala var diyen bir oyun. Tüketmek, yok etmek, öldürmek yerine çoğaltmak, var etmek, yaşam kavramlarını tercih eden bir oyun.

Ve son durak Tiyatro İstanbul...

    Son duraktaki oyuna geçmeden önce birşeyin altını ben de çizmek istiyorum:

    Tiyatro seyircisi var!..

    Hani bazen televizyon tartışmalarında sık sık yinelenen bir cümle duyarız:

    "Türk Tiyatrosu seyirci kaybında!.."
ya da:

"İyi oyunlar, kaliteli oyunlar doluyor!.."
Ben ikincisine katılıyorum. Çünkü geçen seneki İstanbul Turu'mda da bunu yaşadım, gördüm.

    Seyrettiğim oyunlar kapalı gişe oynadılar. Seyircinin gişede gişe memuruna yalvararak: "Kenara bir sandalye koyun, orada da seyrederim" dediğini kulaklarımla duydum.

Evet gelelim son oyuna: GÖNÜL HIRSIZI...
    Oyundan önce İlkay Saran ve Nilgün Belgün'le, oyundan sonra ise Can Gürzap'la söyleşi yaptım.

    Tiyatro İstanbul'un sergilediği bu oyunu Gencay Gürün Türkçeye çevirmiş. Yöneten ise Can Gürzap. Her on yılda başka bir kadınla evlenmenin dışında da arada sevgili değiştiren çapkın bir adamın başından geçen karmaşık maceraların sergilendiği bir komedi Gönül Hırsızı.

    Oynayanlar: Can Gürzap, Nilgün Belgün, İlkay Saran, Melda Gür, Levent Ulukut, Ahsen Ever ve Tuğçe Doras.

    Bu oyunda diğerleri gibi kapalı gişe oynayan oyunlardandı.

ADEM DURSUN
adem-dursun@versanet.de
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Dolu dolu bir gezi!
Acaba söyleşileri  yayınlayacak mı Adem Dursun? Hepsi birbirinden değerli sanatçıları bu akıcı kalemden okumak keyifli olurdu.
Teşekkürler Özgür.
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Güzel bir gezi olmuş..

Seyircinin gişede gişe memuruna yalvararak: "Kenara bir sandalye koyun, orada da seyrederim" dediğini kulaklarımla duydum.
Kalmış mı bu insanlardan? :)

Teşekkürler Özgür.
 
Üst