Psikolojide cevabını bilmeniz gereken 10 soru

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Sağlık kategorisinde Codex tarafından oluşturulan Psikolojide cevabını bilmeniz gereken 10 soru başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,048 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Sağlık
Konu Başlığı Psikolojide cevabını bilmeniz gereken 10 soru
Konbuyu başlatan Codex
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan DeryaDer
Codex

Codex

Özgür Şahin
Site Kurucusu
14 May 2006
En iyi cevaplar
0
48
Çanakkale
www.kendinigelistir.com
Psikolojik hastalıklar ve psikoterapi süreci ile merak ettiğiniz soruların cevapları...


Dr. Başak Demiriz, birçok kişinin psikolojik hastalıklar ve psikoterapi süreci ile ilgili merak ettiği bazı soruları cevapladı.

1. Kişilik bozukluğu ne demek?

“Kişilik Bozukluğu” olan kişiler, bilişsel (kendini, başka insanları ve olayları algılama ve yorumlaması), duygusal (tepkilerinin yoğunluğu, sıklığı, değişkenliği), kişilerarası işlevsellik ve dürtü kontrolü alanlarının en az ikisinde belirgin problemler yaşarlar ve bu problemler aile, okul, meslek veya diğer sosyal alanlarda kendini gösterir. Mevcut kaynaklara göre, tanımlanmış 10 değişik kişilik bozukluğu var: Histrionik Kişilik Bozukluğu, Paranoid Kişilik Bozukluğu, Şizoid Kişilik Bozukluğu, Şizotipal Kişilik Bozukluğu, Antisosyal Kişilik Bozukluğu, Borderline (sınırda) Kişilik Bozukluğu, Narsisistik Kişilik Bozukluğu, Çekingen Kişilik Bozukluğu, Bağımlı Kişilik Bozukluğu ve Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu.

2. Psikoz veya psikotik ne demek?

Kişinin gerçeklerden koparak hezeyanlar ya da halüsinasyonlar yaşaması durumudur. (Sesler duymak, başkalarının görmediği kişileri görmek, kendisinin başka bir kişi olduğuna inanmak vs.) Şizofren hastalarının yanı sıra bipolar bozukluk, psikotik depresyon ve başka bazı hastalıklarda da ortaya çıkabilir. Psikoz belirtileri yaşayan kişiler genellikle psikotik bir atak yaşadıklarının farkında değildirler.

3. Antisosyal ve asosyal arasında ne fark vardır?

Bu iki kavram sık sık birbirinin yerine kullanılsa da aralarında önemli bir fark vardır. Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler toplumun kurallarına uymayan, yaptıklarından pişman olmayan, sık sık yalan söyleyen ve suç işleyen kişilerdir. Asosyal kişiler ise sosyal ortamlardan keyif almayan, kaçınan, kolay iletişim kuramayan, yalnız kalmayı tercih eden kişilerdir.

4. Psikolojik olarak sağlıklı olduğumu nasıl anlarım?

Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre; psikolojik sağlığı iyi olan kişi; (1) kapasitesini en üst düzeyde kullanır, (2) hayatla baş edebilir ve (3) aile hayatında, iş/okul hayatında, sosyal ilişkilerde aktif rol alır ve katkıda bulunabilir.

5. Psikoloğa ne zaman gitmek gerekir?

Eğer günlük hayatınıza, ilişkilerinize veya iş yaşamınıza dair sorunlarınız, sıkıntılarınız birkaç günden fazla süren acı veya üzüntüye neden oluyorsa psikoloğa gitmeniz faydalı olabilir. Bu genel koşullar dışında bazı kişiler, yaşam kalitelerini artırmak, daha iyi ilişkiler kurabilmek, hayal ettiği gibi yaşayabilmek ve bunun gibi hedeflere ulaşmada gerekli becerileri öğrenmek için de terapiye başvururlar.

6. Psikoloğa gidersem ona her şeyi anlatabilir miyim bilmiyorum. Ya anlattıklarımı başkalarına anlatırsa?

Çoğu kişi sizin gibi düşünerek kaygı duyabilir ve psikoloğa gitmek istemeyebilir. Oysa gizlilik psikoterapide en önemli etik kurallardan biridir ve bütün psikologlar bu etik kurala çok sıkı bir şekilde uyarlar. Psikoloğunuzun gizlilik kuralına uymadığını düşündüğünüzde terapiyi sonlandırmalısınız.

7. Depresyonda olup olmadığımı nasıl anlarım?

Depresyonda olan kişiler en az iki hafta boyunca mutsuzluk duyguları yaşarlar. Özgüvenleri düşüktür. Eskiden zevk aldığı şeylerden zevk alamazlar, ilgileri azalır. Uyku düzenleri bozulabilir, iştahlarında değişiklik olur. Cinsel istek azlığı görülür. Kararsızlık, umutsuzluk, cesaret eksiliği yaşarlar. Hafif depresif olan kişilerde bu duygular hafif seyreder, fakat ağır depresyonda olan kişilerde duygusal acı dayanılmaz olabilir. Olumsuz duygular ve duygusal acı çok yoğun yaşandığında ölüm düşünceleri artar ve kişiyi intihara sürükleyebilir.

8. Çocuklar da depresyona girer mi?

Evet, maalesef girerler. Depresyondaki çocuklar her zaman hüzünlü gözükmeyebilir, bu nedenle depresif oldukları yetişkinlerin gözünden kaçabilir. Çocuklar ve yetişkinler depresyondayken farklı davranışlar sergileyebilirler. Depresyonda bir yetişkin içine kapanırken, tükenmiş, halsiz görünürken, depresif bir çocuk daha hareketli olabilir, aksi, yaramaz, öfkeli davranabilir. Bunun dışında ağlamaklı olmak veya ağlamak, her zaman yaptığı aktivitelere ilgi kaybı görülebilir. Uyku ve yemek yeme alışkanlıklarında önemli değişiklikler gözlenir.

9. Anksiyete nedir?

Kaygı, endişe, evham, korku gibi duyguları içeren bir duygu durumudur. Günlük hayatın içinde, “normal” sayılacak düzeyde hepimiz evham, endişe veya korku yaşarız. “Normal”in üstünde kaygı veya korku yaşayan kişiler bir Anksiyete Bozukluğu yaşıyor olabilir. Bu kişiler, her insanın yaşadığı günlük olaylara karşı aşırı ve ölçüsüz bir endişe ve kuruntu duyarlar. Çocuklarının hastalanacağından, parasız kalmaktan, trafik kazası geçirmekten ve bunun gibi birçok nedenden sürekli endişelenirler. Yaşadıkları korku ve endişe, çoğunlukla fiziksel şikâyetleri de yanında getirir.

10. Psikoterapi ne kadar sürer?

Psikoterapi süreci ve süresi her birey için farklıdır. Bununla beraber, yapılan bir araştırma; hastaların yüzde 50’sinin 8 seansta ilerleme kaydettiğini, yüzde 75’inin ise 6 ay içinde belirgin bir biçimde iyileştiğini göstermiştir. Kimse ömür boyu psikoloğa gitmek istemez, bu nedenle amaç kişilere sorunlarıyla baş etme becerilerini öğretmektir.

 
DeryaDer

DeryaDer

Derya Karacan
Moderatör
22 Şub 2009
En iyi cevaplar
0
28
www.deryakaracan.com
Araştırmalara göre günümüzde en sık rastalanan kişilik bozuklukları anksiyete ve asosyal bozuk olarak görülmektedir. Çocuklarda kendi gözlemlerime dayanarak da söylemek isterimki sürekli huzursuzluk ani duygu değişimleri memnuniyetsizlik olduğunu söyleyebilirim. Ancak köy çocuklarında bunu daha az gözlemlemiştim. Ufacık bir şey onları mutlu ediyor ve şaşırdıklarında bile mutlu olabiliyıorlar. Şehirde çalışan anne babaların öncelikle psikolojik destek alması lazım. Geçenlerde velimle görüştüğümde çocuğunun kendisinden çekindiğini ancak son zamanlarda daha neşeli olduğunu söyledi oysa sınıfta çok neşeli ve eğlenceli bir çocuk bunun karşısında sorunu kendinde arayan veli destek almaya başladı. Her ebeveyn keşke böyle duyarlı olsa.
 
DeryaDer

DeryaDer

Derya Karacan
Moderatör
22 Şub 2009
En iyi cevaplar
0
28
www.deryakaracan.com
YAYGIN AKSİYETE BOZUKLUĞU VE ÖFKE ARAŞTIRMASI


Yaygın anksiyete bozuklukluğu hastaları, diğer insanların gösterdiği duygusal tepkileri daha yoğun yaşadığı, bu tepkilerin daha kolay yaşadığı ve daha sık ortaya çıktığı belirtilmektedir. Yapılan bu araştırma da, araştırmacılar(Murat ERDEM, Cemil ÇELİK, Sinan YETKİN, Fat ÖZGEN) yaygın anksiyete bozukluğu yaşayan hastaların öfke düzeylerinin ne şekilde olduğu ve bunu nasıl ifade ettiği konusunda fikir sahibi olmaya çalışmışlar.

“Psikiyatri polikliniğine ardışık olarak başvuran 40 yaygın anksiyete bozukluğu hastası ve bu hastalarla yaş, cinsiyet ve eğitim düzeyi yönünden eşleştirilmiş 40 sağlıklı birey çalışmaya alınmıştır. Anksiyetenin düzeyi Durumluk ve Sürekli Kaygı Ölçeği ile, sürekli öfke düzeyi ve öfke tarzı Sürekli Öfke ve Öfke Tarz Ölçeği ile saptanmıştır.”



“Yaygın anksiyete bozukluğu hastalarında sürekli öfke düzeyinin ve içe dönük öfke, dışa dönük öfke alt ölçek puanlarının sağlıklı kontrol grubundan yüksek ve öfke kontrolünün kontrol grubuna göre düşük olduğu saptanmıştır. Ayrıca yaygın anksiyete bozukluğu grubunda sürekli anksiyete düzeyinin sürekli öfke düzeyi, içe dönük ve dışa dönük öfke puanı ile pozitif, öfke kontrol puanı ile negatif bağıntılı olduğu belirlenmiştir.”



“Çalışmanın bulguları sürekli öfke düzeyi ve öfke tarzının yaygın anksiyete bozukluğunun ortaya çıkması ve anksiyete düzeyine etkisi olduğunu düşündürmektedir. Bu nedenle yaygın anksiyete bozukluğu hastalarına öfkelerini tanıma ve baş etme konusunda beceri kazandırılması tedaviye katkıda bulunabilir. (Anadolu Psikiyatri Dergisi 2008; 9:203-207)”



İnsanlar öfkenin kendi güvenliklerini tehdit eden bir durum olduğunu hissedebilirler. Bunun daha çok düşük benlik saygsı, özgüven eksikliği, kültürel özellikler ya da yaşanılan travmatik olaylarla ilgili olduğu söylenebilir. Kızların genelde sakin olması, öfkelenmemesi ve büyüklerine karşı daha fazla saygı göstermesi beklenir. Ya da küçük kardeşiyle kavga eden bir abinin, annenin verdiği olumsuz tepkilerle(öfke patlaması, sinir krizi) beraber kardeşine karşı öfkesini ifade edememesi gibi nedenlerle insanlar öfkelerini ifade edemeyebilirler. Bu noktada yapılan araştırmalar ve üzerinde durduğumuz araştırma da dahil, öfkesini ifade edemeyen insanların içlerinde biriktirdikleri öfkelerin ileriki zamanlarda kaygı bozukluğu ya da depresyon olarak dışarıya çıktığını gösteriyor. Bu noktada bastırılan öfke anksiyetenin hem nedeni hem de sürmesinin bir etkeni olarak tanımlanmıştır.

Araştırmanın diğer göze çarpan sonuçları:

Bir çalışmada, depresif olguların %30-40’ında öfke nöbetlerinin olduğu bulunmuştur. Bu araştırmada, depresyona eşlik eden anksiyete bozukluğunun olmadığı olgularda öfke nöbetlerinin de olmadığı, depresyondaki öfkenin anksiyete ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Buradan, YAB hastalarında bastırılmış öfke düzeylerinin yüksek olması beklenmektedir. Çeşitli anksiyete bozukluğu hastalarıyla yapılan çalışmalardan sağlanan sonuçlar bu düşünce ile uyuşmaktadır. Sosyal fobi hastalarının sağlıklı bireylere göre içe atılan öfke boyutundan daha yüksek puan aldıkları bulunmuştur. Benzer şekilde obsesif kompulsif bozukluk hastalarında ve obsesif kompulsif belirtileri yüksek olan bireylerde içe yöneltilen öfkenin sağlıklı kontrol grubuna göre arttığı saptanmıştır. Bu çalışmada da YAB grubunda, sağlıklı kontrollere göre içe dönük öfke düzeylerinin yüksek olduğu bulunmuştur..





Anadolu Psikiyatri Dergisi 2008; 9:203-207

Murat ERDEM,1 Cemil ÇELİK,2 Sinan YETKİN,3 Fuat ÖZGEN,4

Uzm.Dr., Anıttepe Dispanseri, Ankara

2 Uzm.Dr., Mareşal Çakmak Asker Hastanesi, Erzurum

3 Yrd.Doç.Dr., 4 Prof.Dr., GATA Psikiyatri ABD, Ankara

Yazışma adresi/Address for correspondence:

Uzm.Dr. Murat ERDEM, Anıttepe Dispanseri Gençlik Cad. 88. Sk. Anıttepe-Ankara/Türkiye

E-mail: drmerdem@yahoo.com

ile Yaygın anksiyete bozukluğunda öfke düzeyi ve öfke ifade tarzı.

KAYNAK:YAZARKAFE
 
Üst