A
ayben
Parapsikoloji alanı dönüm noktasında. 30 yıldan uzun bir süredir yapılan yüzlerce deneyin sonucu bir araya getiriliyor ve yeniden değerlendiriliyor. Ancak, araştırmacılar sonuçlar üstünde henüz fikir birliğine varamadılar...
Düşünceleri kullanarak iletişim kurmak mümkün mü? Telepati konusu, yüz yılı aşkın bir süredir bilim dünyasını ikiye bölmüş durumda. Kimilerine göre, bu tür zihinsel güçlere sahip olabileceğimiz fikri dahi gülünç. Kimilerine göre ise, telepatinin gerçekliğinin tartışılması bile gereksiz. Bu iki uç noktanın arasında yer alan parapsikologlar, telepati konusunu ciddiye alan, kanıtlar bulmak için deneyler yapan bilim insanları.
1970'li yıllardan itibaren, dünyanın önde gelen üniversiteleriyle araştırma enstitülerinde çalışan parapsikologlar, çeşitli iddialar ortaya attılar ve iddialarını ciddi bilimsel çalışmalarda test etmeye başladılar. Testlerin sonuçları ise, konu üstünde çalışan bilim insanlarını bile fikir ayrılığına düşürecek nitelikte. Bazı araştırmacılar, elde edilen sonuçları telepatinin varlığını kanıtlamak için yeterli buluyor. Bazıları da, araştırma sonuçlarının geçerli bilimsel kanıtlar sunamadığını söylüyorlar. İşte bu yüzden, bir bilim dalı olarak parapsikolojinin sonunun yaklaştığı iddia ediliyor.
Parapsikoloji alanı bir dönüm noktasında. İnsan bilincinin anlaşılması ile ilgili büyük bir gelişmenin eşiğinde olduğumuz söyleniyor. Öte yandan, konuya kuşkuyla yaklaşanlar haklılarsa, parapsikoloji düşüşe geçmek üzere. Kuşku duyanların ve savunanların uzlaştıkları tek bir alan var: Bugüne dek en geçerli kanıtların elde edildiği "ganzfeld" deneyleri. Sözcük, Almanca'da "tüm alan" anlamına geliyor.
1970'li yılların ortalarında, meditasyon yapan insanların telepatik deneyimleriyle ilgili raporlar, zihinsel konularda araştırma yapan bilim insanlarının merakını uyandırmıştı. Raporlar, telepatinin insanlar arasında iletişim sağlayan sinyaller içerebileceği düşüncesini doğurdu.
Sinyallerin normal beyinsel çalışma ile algılanamayacak kadar belirsiz olduğu, meditasyon gibi çalışmaların ise algılanmalarını kolaylaştırabileceği düşünülüyordu. Bu düşünce, ışık, ses ve sıcaklığı kapsayan bir "tüm alan"da rahatlayan insanlar üstünde deneyler yapılmasına yol açtı. Deneylerden sonra "ganzfeld", telepatinin test edilmesinde en popüler yöntem haline geldi.
Ganzfeld deneylerinde, katılımcılar, özel olarak yalıtılmış bir odada 45 dakika boyunca yumuşak bir koltukta oturup, kulaklıkla rahatlatıcı sesler dinliyorlar. Bu sırada, gözlerinde yalnızca yumuşak pembe ışık geçiren filtreler bulunuyor.
Düşünceleri kullanarak iletişim kurmak mümkün mü? Telepati konusu, yüz yılı aşkın bir süredir bilim dünyasını ikiye bölmüş durumda. Kimilerine göre, bu tür zihinsel güçlere sahip olabileceğimiz fikri dahi gülünç. Kimilerine göre ise, telepatinin gerçekliğinin tartışılması bile gereksiz. Bu iki uç noktanın arasında yer alan parapsikologlar, telepati konusunu ciddiye alan, kanıtlar bulmak için deneyler yapan bilim insanları.
1970'li yıllardan itibaren, dünyanın önde gelen üniversiteleriyle araştırma enstitülerinde çalışan parapsikologlar, çeşitli iddialar ortaya attılar ve iddialarını ciddi bilimsel çalışmalarda test etmeye başladılar. Testlerin sonuçları ise, konu üstünde çalışan bilim insanlarını bile fikir ayrılığına düşürecek nitelikte. Bazı araştırmacılar, elde edilen sonuçları telepatinin varlığını kanıtlamak için yeterli buluyor. Bazıları da, araştırma sonuçlarının geçerli bilimsel kanıtlar sunamadığını söylüyorlar. İşte bu yüzden, bir bilim dalı olarak parapsikolojinin sonunun yaklaştığı iddia ediliyor.
Parapsikoloji alanı bir dönüm noktasında. İnsan bilincinin anlaşılması ile ilgili büyük bir gelişmenin eşiğinde olduğumuz söyleniyor. Öte yandan, konuya kuşkuyla yaklaşanlar haklılarsa, parapsikoloji düşüşe geçmek üzere. Kuşku duyanların ve savunanların uzlaştıkları tek bir alan var: Bugüne dek en geçerli kanıtların elde edildiği "ganzfeld" deneyleri. Sözcük, Almanca'da "tüm alan" anlamına geliyor.
1970'li yılların ortalarında, meditasyon yapan insanların telepatik deneyimleriyle ilgili raporlar, zihinsel konularda araştırma yapan bilim insanlarının merakını uyandırmıştı. Raporlar, telepatinin insanlar arasında iletişim sağlayan sinyaller içerebileceği düşüncesini doğurdu.
Sinyallerin normal beyinsel çalışma ile algılanamayacak kadar belirsiz olduğu, meditasyon gibi çalışmaların ise algılanmalarını kolaylaştırabileceği düşünülüyordu. Bu düşünce, ışık, ses ve sıcaklığı kapsayan bir "tüm alan"da rahatlayan insanlar üstünde deneyler yapılmasına yol açtı. Deneylerden sonra "ganzfeld", telepatinin test edilmesinde en popüler yöntem haline geldi.
Ganzfeld deneylerinde, katılımcılar, özel olarak yalıtılmış bir odada 45 dakika boyunca yumuşak bir koltukta oturup, kulaklıkla rahatlatıcı sesler dinliyorlar. Bu sırada, gözlerinde yalnızca yumuşak pembe ışık geçiren filtreler bulunuyor.