OPTİMİS
Kullanıcı
PARANOYA 2
Yıllar, yıllar önceydi. Henüz teknolojinin bu gün ki gibi gelişmediği, bilgi paylaşımının ve iletişimin bu kadar hızlı olmadığı günlerdi.
Bir- iki bin nüfusu olan nahiyedeki evinden büyük bir şehre Memur olarak gelmişti.
İnsanlara yasak koya bilen, kanunlarla yasaklanana uymayanı yakalayan görevi gereği bire bir suçu – suçluyu tanımaya başlamıştı.
Hayatının o günlerine kadar geçen süresinde köyünde tarlalarda tütün ekmiş, sulamış kırmış ve tahılla sebze yetiştirmişti.
Ailesi, yakınları ve köylüleri cine/periye dair masallara inanır, gece karanlığının şerrinden çekinirdi.
Kimi yolda yürürken perilerin evine bastığı için çarpılanları/ağzı burnu kayanları anlatır, kimi besmelesiz ve cünüp gezdiği için inme inenleri hikaye ederdi.
Ekmek kırıntısını yere döktüğü için başına olmadık belalar gelenleri anlatmaları da cabası.
Şehirde hayat hızlı, köydeki kurallar geçersiz ve su içmek için çömelmeye alışmış kendisine ağza alınmayacak hakaretler eden suçlular çoğalarak karşısına çıkar olmuştu.
Ağır başlı arkadaşlık yerine el/dil şakasının sınırları cıvımış arkadaşlık, mesai daşlık yaşar olmuştu.
Ağaç yaşken eğilse de kendisi otuzlu yaşlarına yakın şehre geldiğinden eğilip- bükülememiş, uyum sağlayamamıştı.
Pratik ve hemen çözümler üretemiyor, konular/olaylar karşısında takip edecek makul birilerini bulmaya çalışıyordu.
Amirleri hızlı gelişen olaylara müdahalede aksayınca kendisini geri plan görevlisi olarak kademeye almış, namuslu ve hak yemeyen yedirmeyen kişiliğinin şifa bulacağını ummuştu.
Velâkin benzinde-parçada küçük torpillere bile geçit vermemesi kendisiyle çalışanlarda hoşnutsuzluklar yaratmıştı.
Bir keresinde sertleşen tartışmanın hemen sonrası kendisi ile müşterek çalışan ve tartışmanın tarafı olmayan arkadaşının elle şaka yapması ipi koparmış, silahla kovalamakla kalmamış birde ateş ederek tehlike yaratması herkesi iyice germişti.
Bunlar yetmiyormuş gibi birde evlenmiş, ekonomik sıkıntı ve kadınla iletişimdeki deneyimsizliği sorunlara TÜY dikmişti.
Günler geçtikçe takip edildiğini, canına kast edildiğini söyler olmuş, geceleri neredeyse uyuyamaz hale gelmiştir.
Zemin katta olan evinin camının önünden geçenleri görmesi bile gerekmeden ayak seslerine anlamlar yüklemiş, izinli zamanında/görevli olduğu günlerde yolda yürüyenlerin üzerine gelerek kendisini öldürmek istediğine kanaat getirmiş, köşe başında duran simitçi-seyyar satıcı her kim varsa kendisine düşman bilmiştir.
Samimiyetle selam veren/adres sormak için yanına yaklaşanlara saldırmaya başlamış ve karısına zarar verilmesin diye memleketine yollamışsa da, aklı memleketinde, karısını bulup ona acı çektirerek kendisine ders verileceğine karar vermiştir.
CİNLERİN- PERİLERİN hışmına uğrayacağına o kadar iman etmişti ki!
Diğer insanların inandıklarını önemsemeden, mevcut kendi düşüncesinin hatalı olduğuna dair kesin KANITLAR olmasına rağmen değiştirilmeyen ve dış gerçeklikten kendi düşüncesini onaylayacak doğru anlamlar çıkarmaya dayalı yanlış inanca/gerçeği test edememe bozukluğuna paranoya denir.
Geç başlangıçlıdır, kırklı yaşlar civarında başlar. En az bir ay sanrılar mevcuttur. Sanrılar gerçek değildir ancak yaşamda rastlanılan/Mümkün olabilen niteliktedir.
Uzun seyirli bir bozukluktur.
Göç edenlerde, mahkumlarda, işitme kaybı olanlarda(sosyal izolasyon nedeniyle) ve sosyal seviyesi DÜŞÜK olanlarda sık görülür.
Hastaların akrabalarında KISKANÇLIK ve KUŞKUCULUK gibi özellikler sık tespit edilen genetik faktörleri-Nörolojik hastalıklar(A lzheimer-epilepsi gibi hastalıklar) Metabolik hastalıklar, vitamin yetmezliği, Alkol ve madde kullanımı, Beyin lezyonları ve enfeksiyonlar ile zehirlenmeler den oluşan biyolojik faktörleri- Aşırı duyarlı kişilik yapısı, DÜŞÜK BENLİK algısı, İlişkilerde GÜVEN kaybı ve sosyal izolasyon dan oluşan psikososyal faktörleri içerir.
Strese neden olan faktörler sonrası kuşku ve merak duygusu artar, dikkat bu konuya yoğunlaşır ve hezeyanlar ortaya çıkar. Kavgacı tutum sergiler, şüpheci ve DÜŞMANCA tavırları vardır, ikna etme çabası içine girer.
YOĞUN KORKU ve ÖFKE YAŞAR!!!.
İntihar etme, ÖLDÜRME düşünceleri ve şiddete eğilimi olabilir.
KÜÇÜK OLAYLARI ABARTARAK ANLAMA VARDIRIR!!!.
Aldatma, sadakatsizlik düşünceleri vardır.
Amanı bilirmisiniz? Amanı.
Bu önemli bir rahatsızlıktır. Gündelik hayattaki sosyal fobiyle veya Pasif-ağresiflikle karıştırmamak ve hemen uzmandan yardım almak gerek.
Özdemir NAYMAN
Yıllar, yıllar önceydi. Henüz teknolojinin bu gün ki gibi gelişmediği, bilgi paylaşımının ve iletişimin bu kadar hızlı olmadığı günlerdi.
Bir- iki bin nüfusu olan nahiyedeki evinden büyük bir şehre Memur olarak gelmişti.
İnsanlara yasak koya bilen, kanunlarla yasaklanana uymayanı yakalayan görevi gereği bire bir suçu – suçluyu tanımaya başlamıştı.
Hayatının o günlerine kadar geçen süresinde köyünde tarlalarda tütün ekmiş, sulamış kırmış ve tahılla sebze yetiştirmişti.
Ailesi, yakınları ve köylüleri cine/periye dair masallara inanır, gece karanlığının şerrinden çekinirdi.
Kimi yolda yürürken perilerin evine bastığı için çarpılanları/ağzı burnu kayanları anlatır, kimi besmelesiz ve cünüp gezdiği için inme inenleri hikaye ederdi.
Ekmek kırıntısını yere döktüğü için başına olmadık belalar gelenleri anlatmaları da cabası.
Şehirde hayat hızlı, köydeki kurallar geçersiz ve su içmek için çömelmeye alışmış kendisine ağza alınmayacak hakaretler eden suçlular çoğalarak karşısına çıkar olmuştu.
Ağır başlı arkadaşlık yerine el/dil şakasının sınırları cıvımış arkadaşlık, mesai daşlık yaşar olmuştu.
Ağaç yaşken eğilse de kendisi otuzlu yaşlarına yakın şehre geldiğinden eğilip- bükülememiş, uyum sağlayamamıştı.
Pratik ve hemen çözümler üretemiyor, konular/olaylar karşısında takip edecek makul birilerini bulmaya çalışıyordu.
Amirleri hızlı gelişen olaylara müdahalede aksayınca kendisini geri plan görevlisi olarak kademeye almış, namuslu ve hak yemeyen yedirmeyen kişiliğinin şifa bulacağını ummuştu.
Velâkin benzinde-parçada küçük torpillere bile geçit vermemesi kendisiyle çalışanlarda hoşnutsuzluklar yaratmıştı.
Bir keresinde sertleşen tartışmanın hemen sonrası kendisi ile müşterek çalışan ve tartışmanın tarafı olmayan arkadaşının elle şaka yapması ipi koparmış, silahla kovalamakla kalmamış birde ateş ederek tehlike yaratması herkesi iyice germişti.
Bunlar yetmiyormuş gibi birde evlenmiş, ekonomik sıkıntı ve kadınla iletişimdeki deneyimsizliği sorunlara TÜY dikmişti.
Günler geçtikçe takip edildiğini, canına kast edildiğini söyler olmuş, geceleri neredeyse uyuyamaz hale gelmiştir.
Zemin katta olan evinin camının önünden geçenleri görmesi bile gerekmeden ayak seslerine anlamlar yüklemiş, izinli zamanında/görevli olduğu günlerde yolda yürüyenlerin üzerine gelerek kendisini öldürmek istediğine kanaat getirmiş, köşe başında duran simitçi-seyyar satıcı her kim varsa kendisine düşman bilmiştir.
Samimiyetle selam veren/adres sormak için yanına yaklaşanlara saldırmaya başlamış ve karısına zarar verilmesin diye memleketine yollamışsa da, aklı memleketinde, karısını bulup ona acı çektirerek kendisine ders verileceğine karar vermiştir.
CİNLERİN- PERİLERİN hışmına uğrayacağına o kadar iman etmişti ki!
Diğer insanların inandıklarını önemsemeden, mevcut kendi düşüncesinin hatalı olduğuna dair kesin KANITLAR olmasına rağmen değiştirilmeyen ve dış gerçeklikten kendi düşüncesini onaylayacak doğru anlamlar çıkarmaya dayalı yanlış inanca/gerçeği test edememe bozukluğuna paranoya denir.
Geç başlangıçlıdır, kırklı yaşlar civarında başlar. En az bir ay sanrılar mevcuttur. Sanrılar gerçek değildir ancak yaşamda rastlanılan/Mümkün olabilen niteliktedir.
Uzun seyirli bir bozukluktur.
Göç edenlerde, mahkumlarda, işitme kaybı olanlarda(sosyal izolasyon nedeniyle) ve sosyal seviyesi DÜŞÜK olanlarda sık görülür.
Hastaların akrabalarında KISKANÇLIK ve KUŞKUCULUK gibi özellikler sık tespit edilen genetik faktörleri-Nörolojik hastalıklar(A lzheimer-epilepsi gibi hastalıklar) Metabolik hastalıklar, vitamin yetmezliği, Alkol ve madde kullanımı, Beyin lezyonları ve enfeksiyonlar ile zehirlenmeler den oluşan biyolojik faktörleri- Aşırı duyarlı kişilik yapısı, DÜŞÜK BENLİK algısı, İlişkilerde GÜVEN kaybı ve sosyal izolasyon dan oluşan psikososyal faktörleri içerir.
Strese neden olan faktörler sonrası kuşku ve merak duygusu artar, dikkat bu konuya yoğunlaşır ve hezeyanlar ortaya çıkar. Kavgacı tutum sergiler, şüpheci ve DÜŞMANCA tavırları vardır, ikna etme çabası içine girer.
YOĞUN KORKU ve ÖFKE YAŞAR!!!.
İntihar etme, ÖLDÜRME düşünceleri ve şiddete eğilimi olabilir.
KÜÇÜK OLAYLARI ABARTARAK ANLAMA VARDIRIR!!!.
Aldatma, sadakatsizlik düşünceleri vardır.
Amanı bilirmisiniz? Amanı.
Bu önemli bir rahatsızlıktır. Gündelik hayattaki sosyal fobiyle veya Pasif-ağresiflikle karıştırmamak ve hemen uzmandan yardım almak gerek.
Özdemir NAYMAN