Ötenaziye Evet mi Hayır mı?

  • Konbuyu başlatan crt
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Sağlık kategorisinde crt tarafından oluşturulan Ötenaziye Evet mi Hayır mı? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 10,356 kez görüntülenmiş, 10 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Sağlık
Konu Başlığı Ötenaziye Evet mi Hayır mı?
Konbuyu başlatan crt
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan longcoming
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul







********************


"Ötenaziye olumlu bakıyorum.."

Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tankut Centel, ötenaziye kişisel ve kurum olarak olumlu baktığını ancak ötenazinin Türkiye'de uygulanmasının ülke koşulları karşısında gerçekçi olamayacağının altını çizerek, ''İzin verildiği takdirde sıkı bir devlet denetimi olmalıdır'' dedi.

AA

İstanbul- Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu toplantı salonunda düzenlenen

''Ötenaziye Evet mi?
Hayır mı?''
Sempozyumunda konuşan Centel, ölmeye yardım ve intihara teşvik konularında hasta haklarını anlattı. Sosyal imkansızlıklar nedeniyle hastaların ölüme kolaylıkla razı olduklarını belirten Centel, tıbbın ilerlemesi sayesinde hastaların acılarının dindirilebildiğini belirtti. Centel, gerekli sağlık ortamlarının sağlanması durumunda hastaların ötenaziyi tercih etmediğini ifade etti.

Centel, devletin sosyal yardım sağlamasının önemini vurgulayarak, Türkiye'deki yatak sayısının yetersiz olduğunu, ağrı dindirici ilaçların düşük kalması nedeniyle hastaların ölüme razı hale geldiğini anlattı. Ötenazinin kavram tanımlama kargaşası olduğunu ifade eden Centel, doktorların, ötenaziyi aktif, pasif ve intihara teşvik alanlarına ayırdığını kaydetti. Türkiye'deki yasal düzenlemelerde Türk Ceza Kanunu'nda ve Hasta Hakları Yönetmeliği'nde ötenazi ile ilgili hüküm bulunduğunu, ancak bunun yönetmelikle düzenlemenin yeterli olmadığını anlatan Centel, Anayasa'nın yaşama hakkını güvence altına aldığını söyledi.

Centel, ''Ötanaziye kişisel ve kurum olarak olumlu bakıyorum, ancak Türkiye'de uygulanması, ülke koşulları karşısında gerçekçi olamayacaktır. Buna izin verildiği takdirde sıkı bir devlet denetimi olmalıdır'' dedi. Ötenazinin, Hollanda ve Belçika'da sınırlı serbestlik çerçevesinde uygulandığını ifade eden Centel, insanların kendi istekleriyle hayatlarına son verdirilmesinde denetimin önemli olduğunu vurguladı.

Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bertil Emrah Oder de, ölmenin bir hak olarak tanımlanmasının güç olduğunu belirterek, hukukta insanın yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma hakları üzerine çalışıldığını kaydetti. Oder, dünya nüfusun gittikçe yaşlandığını ve ölümcül hastalıkların arttığını ifade ederek, eskiye oranla ötenazi konusunun günümüzde daha fazla konuşulduğunu anlattı.

İnsanın yaşama hakkının hukukla korunduğunu belirten Oder, özel yaşamın gizliliği ve bireysel özerklikle hastanın kendi isteği doğrultusunda yaşamına son vermeyi isteyebileceğini, ancak bunu ülkenin hukuk düzeninin belirleyeceğini ifade etti.
Aktif ötenazinin Türkiye'de mümkün olamayacağını, pasif ötenazinin ise ölçülü şekilde uygulanabileceğini ifade eden Oder, ''1998 Hasta Hakları Yönetmeliğine göre, sağlık müdahalesinde kişinin izni gerekiyor. Yönetmeliğin 24. maddesi ile pasif ötanazi hakkına sahipsiniz, ancak tedavi başladıktan sonra durdurma hakkınız bulunmuyor'' diye konuştu.
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Bu kararı (ötenazi)vermek tamamen kişinin kendisine aitir ama yasalar şimdilik izinvermiyor..
İnsan yaşamı kutsaldır..Ancak insanın özündeki bencillik ve vahşeti düşündüğümüzde  dikkatli olunmalı ..Hani ötenazi kötüye kullanılabilir..
(Bence) yaşamda bütünüyle ilgisiz bir duruma düşmüş bir insanın ötenazi isteme hakkı olmalı mı bilemiyorum?
Gerçekten çok korkunç bir karar..
Bir tartışma sonucu konuyu araştırmam gerekmişti..
Her ne kadar cansıkıcı ve üzücü olsada paylaşayım istedim..
 
P

prenses35

Kullanıcı
23 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
36
İzmir
ben pek olumlu bakmıyorum bu sonlandırmaya...
kişinin isteğine göre değişebilir ama ben ömrüzün son anına kadar yaşamaya çalışmayı daha doğru buluyorum.
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Yaşam hakkı yokken ölüm hakkı olur mu?

Ötanazi..
bilim ve etiği sıkça karşı karşıya getiren bir konu.


Latincedeki anlamı “iyi ölüm”, “tatlı ve acısız ölüm” yani tıbben iyileşemeyecek bir insanın kendi iradesi ile hayatına son vermek istemesi.
Ötanaziyi intihardan ayıran nokta, tek başına bunu başaramayacak durumda olan kişinin eyleminde birilerine ihtiyaç duyması. İşte çok konuşulan, daha doğrusu tartışılan bu konuyu gündeme bir sempozyum getirdi.

Medyanın ilgisi yok denecek kadar azdı. Zaten haberi takip için gelen üç beş kişi de sonunu bile getiremedi. Neticede Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin organizasyonuyla 8 Kasım Pazartesi günü gerçekleşen ‘Ötanaziye Evet mi, Hayır mı?’ konulu sempozyumda konu hukuk çerçevesinde tartışıldı. Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tankut Centel’in önsözüyle açılan sempozyumda Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Nur Centel, yine aynı üniversiteden Doç. Dr. Bertil Emrah Oder, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Yener Ünver, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Arın Namal ilk oturumun konuşmacılarıydı.

Evet, ötanazi pek çok tartışmanın kaynağı. İşin dinsel boyutuna hiç girmiyoruz bile. Bilim insanları birbirleriyle çelişiyor. Ceza hukukçuları arasında da bir fikir birliği yok. Duruma şöyle bir bakalım. Bazı hallerde, öldürülmeyi hasta talep eder. Bir başkası da hastanın yaşamına son verir, örneğin hastaya zehir enjekte edilir veya tıbbi yardım kesilir. Ceza hukukunda buna “talep üzerine öldürme” deniyor. Dünyadaki birçok ceza kanununda bu gibi öldürmeler, kasten insan öldürme suçundan ayrı bir suç olarak düzenleniyor ve kasten insan öldürmeye göre daha az bir cezaya çarptırılıyor. Türkiye'de ise özel bir düzenleme yok. Talep üzerine öldürmeye kasten adam öldürme cezası veriliyor. Ancak kişide acıyı dindirme gibi bir saik olduğundan, bu takdiri indirim nedeni sayılarak cezasında indirim yapılabilmesi bir ihtimal. Bir başka durumda ise hastanın talebi olmasa da yakını veya bir başka kişi, onun acılarını dindirmek amacıyla hayatına son verebilir. Bu halde de yine kasten insan öldürmenin cezası içinde değerlendirilir. Diğer bir ötanazi türü ise hastaya yaşamına son vermesi için yardım edilmesi. Bu durumda bir intihar söz konusu olduğundan, kişi intihara yardımdan dolayı cezalandırılıyor. Yani durum en basit anlatımıyla bile epey karışık.



Ötanazi bir gelenek olabilir mi?

Prof. Dr. Tankut Centel, “Tıpta her an bir mucize gerçekleşir mi, yeni tedavi yöntemleri bulunabilir mi diyerek ötanaziye izin vermemeyi mi tercih etmeliyiz? Yoksa intiharın, intihara teşebbüsün suç olmadığı bir sistemde ötanazinin suç sayılmaması gerektiğini söyleyip, hekimin ölmeye yardım etmesini ya da hastanın hayat süresini uzatan müdahaleyi yapmamasını cezasız mı bırakmalıyız? Geleceğin toplumunda ötanazinin bir gelenek olabileceğini de düşünmemiz gerekiyor” diyerek başladı söze. Konuşmasında tüm dünyada ötanazinin yaşadığı çelişkinin özeti vardı. Prof. Dr Nur Centel ise durumu, “Yaşama hakkı insanın en temel hakkı, kişi bu hak üzerinde tasarrufta bulunamaz. Ancak son yıllarda bu yaklaşım değişiyor, yaşamın kısa süre sonra sona ereceği veya çok ızdıraplı olacağı hallerde ölüm öne çekilerek, ölüme aktif yardım edilmesi, tedavi yükümlülüğün yerine getirilmemesi gibi konularda farklı bakış açılara ortaya çıkıyor. Bunlar geçmişte mutlak suçtu. Şimdi olanaklı halleri var ve bazen suç sayılmıyor” şeklinde yorumladı.

Doç. Dr. Bertil Emrah Öder, konuya Osmanlı siyasal kültüründe ölme düşüncesinin Tanzimat’ın son döneminde görüldüğünü anlatarak devam etti. Belki bu ötanazi değildi ama ölmenin iradi bir kararla gerçekleşmesi konusunda siyasal yazında var olan bazı ipuçlarından bahsetti. Zaten Abdülaziz’in de hayatına son verdiği konusunda birtakım tartışmaların olduğunu hatırlattı. Sonra da askeri müdahaleler, olağanüstü haller, ağır insan hakları ihlalleri yaşanan bir ülkede yaşam hakkı yokken ölüm hakkının konuşulmasının biraz da ironik olduğunu söyledi.

Öder, “Türkiye açısından yaşam hakkının koruma alanına ölme hakkı giremez. Yaşam hakkına dayanarak, iradeli de olsa ölüm hakkını savunamayız. Durum hukuki bir çıkmazda, yani yakın zamanda da bu anlamda bir gelişme öngörülmüyor.
Anayasa hukuku açısından da aktif ötanazi Türkiye için mümkün değil. Sağlık alanı kanun yerine tüzük ve yönetmeliklerle yönetiliyor. Bunlar da kapalı kapılar ardında hazırlanıyor. İşte en büyük handikabımız. Bu durum işlevsel olarak hızlı ama anayasaya uygun değil.
Kanuni dayanağı yok. Yakın zamanda gördüğümüz genetiği değiştirilmiş organizmalarda olduğu gibi. Hasta Hakları Yönetmeliği kanunla, ayrıntılar yönetmelikle düzenlenmelidir.
Aksi halde çok sıkıntı yaşarız” diyerek durumu özetledi.


 
W

waree

Kullanıcı
9 Ocak 2009
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Ötenaziye Evet mi Hayır mı?
Kesinlikle evet (insan, gerçektende iyileşemez bir hastalığa yakalandığı zaman, yaşamından vazgeçme hakkını sahip olmalıdır)
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Zor bi'seçim aslında ..Ne evet ne de hayır diyemiyor...
Bu konuda sadece dua etmek istiyorum...
Ne olur Tanrım dayanamayacağımız acıları taddırma hiçbirimize..
 
A

asukaki

Kullanıcı
23 Eki 2009
En iyi cevaplar
0
0
Trabzon
Tedavisi olmayan hastalık yoktur. Tedavisi bulunmayan hastalık vardır. Yılar önce giripten insanlar ölüyordu. Tedanozdan koleradan şimdi bu hastalıklar kimsenin umrunda değil. Sonuçta insan istemesede bir gün iyileşebileceğini bilmemlidir ve moral  tedavinin başında gelir diyorum ötenaziye hayır diyorum. Kendi fikirlerimce.
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Gökçe:) Büyük konuşmak istemiyorum ve şimdilik çekimserim:)
 
A

asukaki

Kullanıcı
23 Eki 2009
En iyi cevaplar
0
0
Trabzon
Şu yazdığımı okuyunca güzel yazmışım ama Türkçe katlemişim. Kın kınadım kendimi şimdi :)
 
longcoming

longcoming

Kullanıcı
10 May 2008
En iyi cevaplar
0
0
Adana
Ben ötenaziyi savunanlardanım.

Bence hayat bir ağacın gölgesinde dinlenip yola devam etmektir.
Ölüm ise düğün günüdür,
 
Üst