Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların.
Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha
yanımdasın... Yani öylesine, o kadar bensin ki...Ah nasıl anlatsam...
Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de
sözlüklerde karşılığı var. Yalnızca hissediyor insan,yaşıyor.
Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız. Taşımıyor, anlatmıyor,
tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de...
Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan?
Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken?
Gözlerine buğu,diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mı
asırlarca? Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep aynı
heyecanla açar mı? Dedim ya, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar
seninleyim şu günlerde.
Belki de en başta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler
ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En
derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine... Seni
yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım Yanlış yaptım.
Sana ulaşan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan
oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara
çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam.
Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acılı duvarları gibiyim.
Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular
sızıyor.
Tutunamıyorum.. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş
ulaşmıyor içerilerime. Küfleniyorum, yaşlanıyorum.
Yalnızlıklar peşimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir
yalnızlık bulaşıyor üstüme. Yapış yapış, vıcık vıcık bir yalnızlık bu.
Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum. Seni sakladığım yere ulaşamaz
oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı.
Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var.
Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin.
Her şeyin başında, içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor.
Öyle içimsin ki. Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün. çok
mutluydum... Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu
olduğumu,tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve
beklenmedik olduklarını yazdım. “Yine zamansız yağmurlar” dedim, “Daha önce,
hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları” dedim, “Gerçekten buradaki
şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin? ” dedim. Çok uzun
bir mektup oldu Başından sonuna kadar okudum da. Neler yazmışım diye
merakımdan. Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adını yazdım. Büyük
harflerle, yalnızca adını.
Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum. Mektup cebimde. Cebim yüreğime
yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende.
Bu kadar içimsin işte.
NoRanynn[Funda]