P
payro
Kullanıcı
Bugün Dünyada insanlığın hizmetine adanmış pek çok kimseler ve sivil kuruluşlar vardır. Sır tanımayan doktorlar, bizim AKUT’umuz, Kızılay’ımız dünyanın neresinde bir felaket haberi alsa oraya koşturmaktadırlar.
Öğrencilik yıllarımda okuyup etkisinde kaldığım Fransız doktor Şüveytzer de otuz yaşında felsefe tahsilini bitirdikten sonra, yeniden tıp tahsiline başlamış, kendisi kırk yaşında doktor olmuş, hanımı da hemşire olarak yetişmiş. Fransa’da büyük bir ferah içinde yaşarlarken, birden bire gönül zenginliği arayışı içine girmişler, Afrika’nın iptidaileri arasında küçük bir hastanede hizmet vermeye başlamışlar; her gün cüzzamlı ve türlü tropikal hastaların imdadına koşmuş ve sayısız ıztırapların içinde yaşayan hastaları sağlıklarına kavuşturarak gönül huzuru içinde yaşamışlardır.
Hayata hürmet adıyla yazılan kitapta şu ifadeler yer almaktadır: Dünya onu filozof, müzisyen, yazar, misyoner ve doktor olarak tanır. Altıyüz yerli aileye o bakar. Sabahları saat 6.30 da kalkar, 8.00 de kahvaltı ettikten sonra günün muazzam yüklü vazifelerine başlar. Öğle yemeği ve yarım saat ıstırahat hariç -yüklü vazifelerine başlar- akşam saat 7.00 ye kadar ara vermeksizin çalışır. Kendisi bir tek silah kullanmamıştır. Onun yegane silahları; azmi, inancı, dini ve insanlık sevgisidir.
İşte Akif’imize, başlık yaptığımız beyiti söyleten böyle kimselerdir.
Saygılarımla;
Öğrencilik yıllarımda okuyup etkisinde kaldığım Fransız doktor Şüveytzer de otuz yaşında felsefe tahsilini bitirdikten sonra, yeniden tıp tahsiline başlamış, kendisi kırk yaşında doktor olmuş, hanımı da hemşire olarak yetişmiş. Fransa’da büyük bir ferah içinde yaşarlarken, birden bire gönül zenginliği arayışı içine girmişler, Afrika’nın iptidaileri arasında küçük bir hastanede hizmet vermeye başlamışlar; her gün cüzzamlı ve türlü tropikal hastaların imdadına koşmuş ve sayısız ıztırapların içinde yaşayan hastaları sağlıklarına kavuşturarak gönül huzuru içinde yaşamışlardır.
Hayata hürmet adıyla yazılan kitapta şu ifadeler yer almaktadır: Dünya onu filozof, müzisyen, yazar, misyoner ve doktor olarak tanır. Altıyüz yerli aileye o bakar. Sabahları saat 6.30 da kalkar, 8.00 de kahvaltı ettikten sonra günün muazzam yüklü vazifelerine başlar. Öğle yemeği ve yarım saat ıstırahat hariç -yüklü vazifelerine başlar- akşam saat 7.00 ye kadar ara vermeksizin çalışır. Kendisi bir tek silah kullanmamıştır. Onun yegane silahları; azmi, inancı, dini ve insanlık sevgisidir.
İşte Akif’imize, başlık yaptığımız beyiti söyleten böyle kimselerdir.
Saygılarımla;