Kör nokta nedir?
Bizim göremediğimiz ama karşımızdaki insanların gördüğü negatif yansımalardır. Kişinin karakter yapısıyla, iç alemiyle bu çalışmaların kesinlikle ilgisi yoktur, tamamıyla dışavurumla ilgilidir. Göz teması, ses tonu, yüzümüzdeki soğukluk, kelimelere can verilememesi, çok hızlı konuşulması, sürekli konuşan beden dilimizin beton gibi oluşu, sağlıklı ve doğru nefes alınamaması vb. davranışlarımızın ‘hayatın servisi’ anında, her an yerinde, zamanında ve dozunda dışarıya yansıyamaması iletişimde kör noktaların oluşmasına neden olur. Aslında iletişim kazalarının oluşmasının en büyük nedeni bana göre kişinin kendisine engel olmasıdır. Yani bir türlü kendi önümüzden çekilemedik!
Kör noktalar nasıl çözülebilir?
Bu sayısız kör noktaları çözümlerken kişiye teori sunmak yerine uygulama yaptırıyoruz. Müzik eşliğinde boy aynası karşısında hitabetle beraber topluluk karşısında konuşmanın sırlarına ve detaylarına girerek uygulamalı çalışarak, kişinin kendisiyle yeniden tanışmasını ve bunu gerçek hayatta kullanmasını sağlıyoruz. Eğer bir insan değişmek istemiyorsa o insana hiç kimse yardımcı olamaz. Samimi çaba gerekli. Sağlıklı iletişim, insanın kendisiyle barışık olmasıyla sağlanır. Kendisiyle barışık olmayanlar her gün halkasına negatif bir zincir daha eklemeye devam ederler. Yüzü gülmez, göz temasında pozitif enerji olmadığı gibi beton bir yüze sahip olur. İlişkilerinizde ne kadar iyi niyetli olursanız olun kör noktalarınıza yakalanıyorsanız başarılı olamazsanız. Her insanın kör noktası mutlaka vardır, çalışmalarla bu noktaları azaltıyoruz.
Hayat servis sanatıdır, herkesin gönlü Mevlana. Bundan kuşku duymuyorum fakat servis üzgünüm ki sıfır! İncelik ilimden önce gelir, insan ruhunda bir incelik vardır diye düşünüyorum. Bir kişi üç dil bilebilir, iki fakülte bitirebilir, cebi de dolu olabilir ama servisi yoksa sıfırdır. Karşılıklı iletişimde göz teması, ses tonu, beden dili ilk on saniyede karşınızdaki kişiye aktarılır. Doğru aktarılmadığı zaman iletişim cinayetleri ortaya çıkar. Kör noktalarımız çoğaldığı zaman hayat insanın ağzını burnunu kırar, sandalyeye oturtur. Bazen sandalye bile bulamazsınız. İçimizdeki o dokuz güçten hiç haberimiz olmadı.
Alıntı