KISSADAN HİSSE

  • Konbuyu başlatan altınay
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde altınay tarafından oluşturulan KISSADAN HİSSE başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,664 kez görüntülenmiş, 14 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı KISSADAN HİSSE
Konbuyu başlatan altınay
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan efza
A

altınay

Kullanıcı
2 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
Antalya
DİŞİ ASLAN :​

Hayvanlar bir gün  kim daha çok çocuk doğurabilir diye çekişmeye başlarlar. Hep birlikte dişi  aslana gidip sorarlar. "Sen kaç çocuk doğurabiliyorsun?" diye . "Bir" diye cevaplar dişi aslan. "Fakat ben  aslan doğururum
DERSİMİZ;​

NİTELİK, NİCELİKTEN ÖNEMLİDİR.

YENGEÇ İLE ANNESİ :​
"Neden böyle yan yan yürüyorsun  yavrum" diye sorar anne yengeç çocuğuna. "Düzgün yürüsene ! " der.-  "Pekala anne" der çocuk. - "Sen önümden düzgün yürü, ben seni  takip ederim. "
DERSİMİZ;​

HAREKETLER SÖZLERDEN ÖNDE GELİR.

ASLAN, KOYUN, ÇAKAL VE TİLKİ​

Aslanın biri, bir  koyunu yanına çağırır ve nefesinin kokup kokmadığını sorar. Evet ! ? diye cevaplar koyun. Aslan bu cevaba kızar ve koyunu  oracıkta parçalar.Daha sonra çakala seslenip yanına çağırır,  ona da aynı soruyu sorar. Hayır ! ? diye cevaplar çakal korkudan.  Ancak o da yağcılık yaptığı için aslanın öfkesinden kurtulamaz. Sıra tilkiye gelmiştir. Aynı soruyu tilkiye de sorar. Tilkinin  cevabı şöyle olur; - Üzgünüm, üşütmüşüm biraz, o yüzden burnum  koku almıyor ! ?

DERSİMİZ;​

AKILLI KİŞİ TEHLİKELİ DURUMLARDA  KONUŞMAZ !!!

KAZLAR VE TURNALAR :​

Kazlar ve turnalar bir gün  aynı tarlada yiyecek ararlarken birden yanlarına yaklaşmaya çalışan avcıyı  fark ederler. Turnalar daha çevik ve hafif oldukları için hemen uçarlar.  Oysa kazlar ağır hareket ettikleri için avcıdan kurtulamazlar.

DERSİMİZ;​

YAKALANANLAR HER ZAMAN SUÇLU OLANLAR DEĞİLDİR.

HASTA GEYİK :​

Yaşlı bir geyik hasta düşer ve daha  rahat otlayabilmek için güzel otlarla dolu bir çalılıkta yaşamaya başlar.  Her hayvanla iyi geçindiği için pek çok hayvan sık sık geyiğin ziyaretine  gelir.Zamanla her gelen hayvan bu güzel otlardan tatmaya  başlayınca kısa süre sonra tüm otlar biter .Geyik hastalıktan kurtulur ama  yiyecek hiçbir şeyi kalmadığı için bir süre sonra açlıktan ölür.

DERSİMİZ;​

BAZEN İYİ ŞEYLER DE PAYLAŞTIKÇA BİTEBİLİR. ELİMİZDEKİNİN DEĞERİNİ BİLELİM !

FARELERİN TOPLANTISI :​


Bir gün fareler bir araya  gelirler ve başlarına musallat olan bir kediden kurtulma planları yaparlar.  Pek çok fikir öne sürülür. Hiçbiri kabul görmez. En sonunda genç  bir fare kedinin boynuna bir çan asmayı önerir. Böylece kedi kendilerine yaklaşırken farkına varacak ve kaçabileceklerdir. Bu  öneri fareler tarafından alkışlarla onaylanır.Bu arada bir  köşede sessizce onları dinlemekte olan yaşlı bir fare ayağa kalkar ve bu  önerinin çok zekice olduğunu, başarılı olacağından hiç kuşkusu olmadığını  belirtir.Fakat, der, Kafamı bir soru kurcalıyor. Aramızdan kim  kedinin boynuna çan asacak? ?

DERSİMİZ;​

  İYİ BİR PLAN  YAPMAK AYRI, O PLANI GERÇEKLEŞTİRMEK AYRIDIR.
 
S

smyye

Kullanıcı
1 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
güzeldi.paylaşım için teşekkürler altınay...
 
D

derin_3486

Kullanıcı
7 Nis 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Güzelmiş alınması gereken dersler...Paylaşım için teşekkürler.
 
M

meryem

Kullanıcı
25 Eki 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
HEDİYE

 

En büyük velilerden biri olduğunda şüphe bulunmayan Bayezid-ı Bestâmi'yi ölümünden sonra bir dostu rüyasında gördü ve kendisine sordu:

- İlahi huzurda seni nasıl karşıladılar? Bayezid-i Bestami cevap verdi:

- Bana, "ne getirdin?" diye sordular. Ben de dedim ki "Bir dilenci bir padişahın huzuruna çıkınca ona ne getirdin diye sormazlar, dile bizden ne dilersen" derler.

Sözüme Rabbimin cevabı erişti: "Doğru söylüyor, doğru söylüyor."

 
ÇOK GÜZELDİ BİR TANE DE BENDEN:
 
E

efza

Kullanıcı
26 Eyl 2008
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
BABAMI İSTİYORUM

Adam yorgun argın eve döndüğünde 5 yaşındaki
çocuğunu kapının önünde beklerken buldu.
Çocuk babasına, "Baba bir saatte ne kadar para
kazanıyorsun" diye sordu... Zaten yorgun gelen
adam, "Bu senin işin değil" diye cevap verdi.
Bunun üzerine çocuk "Babacım lütfen, bilmek
istiyorum" diye üsteledi. Adam "İllâ da bilmek
istiyorsan 20 milyon" diye cevap verdi. Bunun
üzerine çocuk "Peki bana 10 milyon borç
verir misin" diye sordu. Adam iyice sinirlenip,
"Benim senin saçma oyuncaklarına veya
benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi,
derhal odana git ve kapını kapat" dedi.
Çocuk sessizce odasına çıkıp kapıyı kapattı.
Adam sinirli sinirli "Bu çocuk nasıl böyle şeylere
cesaret eder." diye düşündü. Aradan bir saat
geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşti ve
çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını
düşündü, "Belki de gerçekten lazımdı"...
Yukarı çocuğunun odasına çıktı ve kapıyı açtı...
Yatağında olan çocuğa, "Uyuyor musun" diye
sordu. Çocuk "Hayır" diye cevap verdi...
"Al bakalım, istediğin 10 milyon. Sana
az önce sert davrandığım için üzgünüm.
Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim" dedi...
Çocuk sevinçle haykırdı, "Teşekkürler
babacığım"... Hemen yastığının altından
diğer buruşuk paraları çıkardı. Adamın
suratına baktı ve yavaşça paraları saydı.
Bunu gören adam iyice sinirlenerek, "Paran
olduğu halde neden benden para istiyorsun?...
Benim, senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak
vaktim yok" diye kızdı... Çocuk "Param vardı
ama yeterince yoktu " dedi ve yüzünde
mahcup bir gülücükle paraları
babasına uzattı; "İşte 20 milyon...
Şimdi bir saatini alabilir miyim babacım?..."
 
M

M

Kullanıcı
31 Tem 2008
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Okumuştum bu yazıyı daha öncede ama nerde okudugumu hatrlamıyorm belki de burda okumuş  da olabilirim  :) :)
 
E

efza

Kullanıcı
26 Eyl 2008
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
HİÇ HAYALLERİNİZDEN SIFIR ALDINIZ MI ?

Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışta koşarak
atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin
genç oğluna kadar uzanır. Babasının işi nedeniyle
çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı.
Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak
istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası..
Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine
sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir
kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı.
Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi.
Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi.
Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000
metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi.
Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev,
tam kalbinin sesiydi.. İki gün sonra ödevi geri aldı.
Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir
"0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı.
"Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk..
"Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal"
dedi, hocası.. "Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun.
Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir.
Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da
alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız" ve ekledi:
"Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden
yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm."
Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı.
"Oğlum" dedi babası "Bu konuda kararını kendin vermelisin.
Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!."
Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir
değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına..
"Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin" dedi..
"Ben de hayallerimi..".....

O orta 2 öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki
1000 metrekarelik evinde oturuyor.
Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde
çerçevelenmiş olarak asılı.
Öykünün en can alıcı yanı şu: Aynı öğretmen,
geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi.
Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine "Bak" dedi,
"Sana şimdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken,
hayal hırsızıydım. O yıllarda
öğrencilerimden pek çok hayal çaldım.
Allah' tan ki, sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın
 
E

ebruliyn

Kullanıcı
29 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
paylaşım için teşekkürler altınay...Güzeldi :)
 
hüzün

hüzün

Kullanıcı
8 Eki 2008
En iyi cevaplar
0
0
Uzakdoğu'da bir budist tapınağı bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu.Burada geçerli olan incelik anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti.Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi.
Kapıda öylece durdu ve bekledi.Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu.O yüzden kapıda herhangi bir tokmak,çan veya zil yoktu.
Bir süre sonra kapı açıldı.İçerideki budist rahip kapıda duran yabancıya baktı.Bir selamlaşmadan sonra sözsüz iletişimleri başladı.Gelen yabancı tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.Budist bir süre kayboldu sonra elinde ağızına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu yeni bir arayıcıyı kabul edemiyecek kadar doluyuz demekti.
Yabancı tapınağın bahçesine döndü aldığı bir gül yağrağını kabın içindeki suyunüstüne bıraktı.Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı.
İçerideki budist rahip saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeri aldı.Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı...

Her yaşamda bir gül yaprağı olabilmek üzere..
 
hüzün

hüzün

Kullanıcı
8 Eki 2008
En iyi cevaplar
0
0
Güneşli bir gündü. Kadın parkta yanında oturan adama “Bakın, salıncakta sallanan şu kırmızı kazaklı çocuk benim oğlum” dedi.

Adam gülümseyerek “Güzel bir oğlunuz var” dedi. “Diğer salıncaktaki mavi kazaklı çocukda benim oğlum”

Sonra saatine baktı ve “Heyyy, Todd, sanırım artık gitme zamanı” diye seslendi oğluna.

Çocuk salıncakta yükselirken “Beş dakika daha baba, lütfen yalnızca beş dakika daha” diye karşılık verdi babasına.

Adam başını “peki” anlamında sallayınca çocuk neşeyle sallanmaya devam etti.

Dakikalar sonra adam ayağa kalkarak tekrar seslendi oğluna
Çocuk yine gitmeye isteksiz “Ne olur baba, beş dakika daha, lütfen, beş dakika daha” diye bağırdı babasına.

Adam” Tamam” deyince çocuk kahkahalar atarak sallanmaya devam etti.

Sonunda kadın dayanamadı ve sesinde gizli bir hayranlıkla “Ne kadar sabırlı bir babasınız” dedi .

Adam gülümsedi kadına. “Sabır değil yaptığım bayan” dedi. “Büyük oğlum Tommy’yi geçen yıl burada sarhoş bir sürücünün çarpması sonucu kaybettim. Buraya yakın yolda bisiklet sürüyordu. Tommy’e hiç yeterince zaman ayırmamıstım. Oysa şimdi onunla beş dakika daha fazla birlikte olabilmek için herşeyi yapardım. Todd’la ayni hatayı yapmayacağıma söz verdim kendi kendime..

O her “Beş dakika daha baba” dediği zaman , oyun oynamak için beş dakika daha kazandığını düşünüyor, oysa işin gerçeği ne biliyor musunuz? Ben onu oyun oynarken beş dakika daha fazla izleyebiliyorum, asıl kazanan benim”

Sevdiklerimize zaman ayırmak için geç kalmayalım
 
E

efza

Kullanıcı
26 Eyl 2008
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
GEREKSİZ KORKULARIMIZ

İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.

Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.

Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.

Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.

Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.

Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.

Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.

Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.

 
E

efza

Kullanıcı
26 Eyl 2008
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
FİLOZOF

Ünlü bir filozofa sormuşlar:

      - Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?

Filozof cevap vermiş:

      - Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan...
 
Üst