Kesintisiz Öğrenme

  • Konbuyu başlatan Hataybeyi
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde En Son Okuduğum Kitap kategorisinde Hataybeyi tarafından oluşturulan Kesintisiz Öğrenme başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,827 kez görüntülenmiş, 1 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı En Son Okuduğum Kitap
Konu Başlığı Kesintisiz Öğrenme
Konbuyu başlatan Hataybeyi
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan gcatar
H

Hataybeyi

Kullanıcı
25 Ocak 2010
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
“İnsanı insan eder gayret ile çalışmak, fakat işin zor yanı çalışmaya alışmak”
Bizler okullarda okumayı öğreniyoruz, nasıl okuyacağımızı öğreniyoruz ama nasıl öğreneceğimiz üzerine fazla bir şey öğrenmeden mezun oluyoruz.  Burada suçlu sadece eğitim sistemimiz değil, bizlerde “Öğretilme merkezliyiz”  öğrenmeyi istemek yerine öğretilmeyi bekleme eğilimindeyiz. Bu yüzden çoğumuz okumayı öğrendikten sonra, öğrenme üzerine bir şeyler okumayı gereksiz buluyoruz.
Okur-yazarlık günümüzde ikiye ayrılmaktadır.
1. Alfabetik okuryazarlık,
(Sözel ve sayısal okuryazarlık yani; kelimelerle bir şeyler yazıp okuyabilmek, rakamlarla dört işlemi yapabilmek)

2. Zihinsel okuryazarlık.
(Beynin fizyolojik ve psikolojik yapısını anlamak, hafızanın nasıl çalıştığını bilmek, gözün okuyuşu ve beynin kavrayışını bilmek, yaratıcılığın, düşünmenin ve zekânın çalışma sistemini anlayabilmek)

Ülkemizde alfabetik okuryazarlık her geçen gün artarken (% 90), zihinsel okuryazarlık oranı  (% 10) sevilerinde seyretmektedir.
“Geleceğin cahili okuyamayan kişi olmayacak, nasıl öğreneceğini bilmeyen kişi olacaktır.” Alvin Toffler
Su nasıl içerisine konduğu kabın şeklini alıyorsa, insanda kafasının içerisindeki eğitime göre hareket eder.  Eğitim iki boyutludur; öğrenme ve öğretme.
Öğrenme dört bölümden oluşur;
1. Açık öğrenme: İnsanın ne öğrendiğini bilerek öğrenmesi,
2. Gizli öğrenme: Başkalarının deneyimlerini okuyarak ders çıkartması,
3. Gönüllü öğrenme: İnsanın ihtiyaç duyduğu bir konuyu arzu ve istekle araştırıp öğrenmesi,
4. Zorunlu öğrenme: Okullarımızda verilen eğitim.
İnsanlar öğrenmenin bu türlerini hayatlarında bilinçli veya bilinçsizce sürekli kullanırlar, bazılarını okul hayatında bazılarını da hayat okulunda. Asıl olanda budur ancak; öğrenmeyi öğrendiğimiz takdirde bunlar insanoğlu için çok daha faydalı hale gelmektedir.  Çünkü modern çağda kesintisiz ve hızlı bir değişim söz konusudur. Eskiden bir insanın monoton bir yaşam sürmesi ve bilgi akışının bu kadar hızlı olmadığı dönemlerde okulda öğrendiği bilgiler onu ömrünün sonuna kadar idare edebiliyordu şimdi ise uzay çağındayız ve bilgiler sürekli güncellenip değişmekte ve dünyaya düzenli bir şekilde servis edilmektedir ve bizlerde buna ayak uydurmak durumundayız. Bilginin son kullanma tarihi her gün biraz daha kısalıyor.
İnsanın iç dünyası bir haritaya dış dünyası ise araziye benzer, öğrenme sürecinde bizler dış dünyadan iç dünyamıza sürekli bir bilgi aktarımı içerisinde bulunmaktayız. Eğer öğrenip bilgi aktarımını yapamazsak haritamız dış dünyada gördüğümüz arazinin bir kopyası olarak kalır.
Yapılan bir bilimsel araştırmaya göre; üniversite mezunu bir kişinin 1 yıl içerisinde sahip olduğu mesleki bilgisinin % 10’unun kaybediyor. Oysa alanında uzman olabilmesi için ortalama 10 yıllık bir süreye ihtiyacı var.
Peki öğrenme süresince beynimiz bilgiye nasıl bir işlem yapar ?
Beynimize gönderdiğim bir bilgi ile hareketlilik başlar, buna genel olarak anlamlandırma uğraşı diyoruz. Beyin ilk olarak gelen bilgiyi tanımlar yani ona kimlik tespiti yapar, onun ne olup ne olmadığını anlamlı olup olmadığını tespit eder, gelen bilgi “eldiven mi” yoksa “merdiven mi” bu tanımlamadır. Yapılan bu tespitin ardından tasnif işine geçilir, işe yarayıp yaramayacağı önemli olup olmadığına göre bilinç altına veya bilinç dışına atılır. Eğer bilgi önemli ise arşiv işlemine geçilerek beynin ilgili merkezinde ileride kullanılmak üzere arşivlenir ve o bilgi ile ilgili daha önce bir veri girilmişse ona bağlanır. Bu bağlantı gerektiği gibi kurulamaz veya bilgi tanımlamazsa beyinde misafir muamelesi görerek ortalama 20 dakika ile en geç 24 saat içerisinde zihnin çöp kutusuna atılarak unutulur yani “sağ kulaktan girer sol kulaktan çıkar”
Yukarıda anlatılan süreç incelendiğinde; eğitim ve öğretimde alfabetik okuryazarlıktan ziyade zihinsel okuryazar olmamız gerektiğini ve öğrenmeyi öğrenmemiz gerektiğini bizlere açıkça anlatmaktadır. Unutulmamalıdır ki bilgi; sadece okul hayatında değil hayat okulunda da bizimle birlikte olacak, hayatımıza anlam katacak, hayatımızı kolaylaştıracaktır. O nedenle sadece öğrenmek değil ÖĞRENMEYİ öğrenmek son derece elzemdir.


Mümin SEKMAN'ın "Kesintisiz Öğrenme" kitabından kısa bir girş özetidir.
 
G

gcatar

Kullanıcı
25 Ara 2010
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Güzel paylasım Mümin SEKMAN ın kitaplarını hiç okumadım ama en kısa zamanda okuyacagım elımdekını bıtırır bıtırmez  :)
 
Üst