KAVANOZDAKİ TAŞLAR

  • Konbuyu başlatan ibrahim
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kişisel Gelişim Yazıları kategorisinde ibrahim tarafından oluşturulan KAVANOZDAKİ TAŞLAR başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 9,569 kez görüntülenmiş, 29 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kişisel Gelişim Yazıları
Konu Başlığı KAVANOZDAKİ TAŞLAR
Konbuyu başlatan ibrahim
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan hanedeyim
I

ibrahim

Kullanıcı
20 May 2007
En iyi cevaplar
0
0
eskişehir
Zamanın iyi ve üretken olarak kullanımı konusunda zaman zaman kurslar
düzenleniyor. İşte bu kurslardan birinde zaman kullanma uzmanı öğretmen,
çoğu hızlı mesleklerde çalışan öğrencilerine, "Haydi, küçük bir deney yapalım" demiş.


Masanın üzerine kocaman bir kavanoz koymuş. Sonra bir torbadan irice kaya
parçaları çıkarmış, dikkatle üst üste koyarak kavanozun içine yerleştirmiş.
Kavanozda taş parçası için yer kalmayınca sormuş; "Kavanoz doldu mu?"
Sınıftaki herkes, "Evet, doldu" yanıtını vermiş.


"Demek doldu ha" demiş hoca. Hemen eğilip bir kova küçük çakıl taşı
çıkartmış, kavanozun tepesine dökmüş. Kavanozu eline alıp sallamış, küçük
parçalar büyük taşların sağına soluna yerleşmişler.


Yeniden sormuş öğrencilerine; "Kavanoz doldu mu?"


İşin sanıldığı kadar basit olmadığını sezmiş olan öğrenciler; "Hayır, tam da dolmuş sayılmaz" demişler.


"Aferin" demiş zaman kullanım hocası. Masanın altından bu kez de bir kova
dolusu kum çıkartmış. Kumu kaya parçaları ve küçük taşların arasındaki
bölgeler tümüyle doluncaya kadar dökmüş.
Ve sormuş yeniden; "Kavanoz doldu mu?"


"Hayır dolmadı" diye bağırmış öğrenciler.


Yine "Aferin" demiş hoca. Bir sürahi su çıkarıp kavanozun içine dökmeye başlamış.


Sormuş sonra; "Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkardınız?"


Atılgan bir öğrenci hemen fırlamış;
'"Şu dersi çıkarttık. Günlük iş programınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman yeni işler için zaman bulabilirsiniz."


"O da doğru ama" demiş zaman kullanma hocası; "Çıkartılması gereken asıl
ders şu; Eğer büyük taş parçalarını baştan kavanoza koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız."


Ve ardından herkesin kendi kendisine sorması gereken soruyu sormuş;


"Hayatınızdaki büyük taş parçaları hangileri, onları ilk iş olarak kavanoza koyuyor musunuz?


Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup büyük parçaları dışarıda mı bırakıyorsunuz?"


                                                              .........Saygılar..........
 
B

busra_53

Kullanıcı
1 Tem 2007
En iyi cevaplar
0
0
daha oncede okudugum bı yazıydı. cok guzel paylasımın ıcın tesekkurler
 
S

seca

Kullanıcı
1 Haz 2007
En iyi cevaplar
0
0
mersin
bu yazıyı 8. alışkanlık kitabını okuyan çok iyi bilir.

bu yazıyla ilgili bir seminer bile var vcd biçiminde kitap içinde hediye....

eline sağlık süper bi yazı
 
M

morpapatya

Kullanıcı
22 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
izmir
Mayonez Kavanozu ve İki Fincan Kahve


Bir gün bir profesör, masasının üzerinde birkaç kutu olduğu halde felsefe dersindedir. Ders başladığında, hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe bir mayonez kavanozunu alır ve içerisini tenis topları ile doldurur. Ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrenciler kavanozun dolduğunu ifade ederler.

Profesör bu sefer önündeki kutulardan bir tanesinden aldığı çakıl taşlarını çalkalayarak kavanoza döker. Böylece çakıl taşları kayarak tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur. Ve öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar. Onlar da “Evet, doldu” derler. Profesör masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker.

Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar yine. Öğrenciler de koro halinde “Evet” derler. Bu sefer profesör masanın altında hazır bekleyen 2 fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır. Kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur.

Öğrenciler gülerler. Profesör öğrencilerin gülüşünü destekleyerek “Eveet” der. “Ben bu kavanozun sizin hayatınızı simgelediğini ifade etmeye çalıştım. Şöyle ki: Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız... Şayet diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur. O çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeylerdir; işiniz, eviniz, arabanız...

Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir. Şayet kavanoza önce kum doldurursanız çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz. Aynı şey hayatımız için de geçerlidir.

Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi, mutluluğunuz için önem arz eden şeylere çevirin. Çocuklarınızla oynayın. Sıhhatinize dikkat edin. Eşinizle yemeğe çıkın. Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. Öncelikleri sıralamayı iyi bilin. Gerisi hep kumdur.”

Bu arada bir öğrenci parmağını kaldırır ve sorar: “Peki, o iki fincan kahve nedir?” Profesör gülerek şöyle der: “Bu soruyu sorduğuna sevindim. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinize bir fincan kahve içecek kadar vakit ayırın!”



 
O

okyanusya

Kullanıcı
3 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
o kavanoz yine dolmadı ki..
aralarda kalan boşluklarıda suyla doldururdum ben oda ibadet etmek olurdu mesela yani.
tabi hikaye türkiyeden çıkmadığı için onu düşünememişler..
çok teşekkürler ellerinize sağlık..
 
P

Paradoks

Evet okyanusya bende bunun sulu versiyorunu biliyorum.. ;D Kumların arasında kalan bosluk ( hava ) su dolduruyordu.. :-\ Sonucu güzel baglamıs profesör.. :D
 
R

rüya

Kullanıcı
14 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
ankara
sevidklerimize vakit arrdıkça aynı zamanda kendimize de ayırmış oluyoruz
 
S

SUNFLOWERS

Kavanoz ve 2 Fincan Kahve: 

Ne zaman hayatında bazı şeyler taşınamaz hale gelirse, ne zaman
24  saat kısa gelmeye başlarsa, o zaman mayonez kavanozu ve
2 Fincan Kahveyi hatırlayınız!

Bir gün bir Felsefe profesörü, elinde birkaç kutu olduğu halde derse gelir. Ders başladığında, hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe bir mayonez kavanozunu alır ve ağzına kadar tenis topları ile doldurur. Ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar;
Öğrenciler ittifakla kavanozun dolduğunu ifade ederler, Bu sefer profesör önündeki kutulardan bir tanesinden aldığı çakıl taşlarını, çalkalayarak kavanoza  döker, böylece çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur ve öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar, onlar da 'evet' doldu derler, profesör bu defa masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Ve tekrar öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar, Öğrenciler de koro halinde 'evet' derler.

Bu sefer profesör masanın altında hazır bekleyen 2 fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır, Kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Öğrenciler gülerler! 







Profesör öğrencilerin gülüşünü destekleyerek 'eveet' Diyerek;
Ben 'Bu kavanozun bizlerin hayatınızı simgelediğini ifade etmeye çalıştım' Der.
Şöyle ki;  Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız ve sizin için önemli olan şeylerdir.

Diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli  şeyler kalır ve hayatınızı doldurur.
O çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeylerdir;  işiniz, eviniz, arabanız vs.

Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir.

'Şayet Kavanoza önce kum doldurursanız...' diye, anlatmaya devam eder, 'çakıl taşlarına  ve özellikle de tenis toplarına (yeterli) yer kalmaz.

Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır . .  .

Dikkatinizi mutluluğunuz için önem arz Eden şeylere çevirin. Çocuklarınızla oynayın. Sağlığınıza dikkat edin. Eşinizle, dostunuzla yemeğe  çıkın.  Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Öncelikle tenis toplarını kavanoza  yerleştirin. Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin.
Gerisi hep kumdur.


Bu Ara Bir öğrenci  sorar; 'Peki, O iki fincan kahve nedir?'
Profesör tebessümle: 'Hayatımız ne Kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarımız ve sevdiklerimizle bir fincan Kahve içecek kadar yer vardır!!!'


 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Dimi yaa.. Çok güzel bir yazı olmuş, teşekkürler Ayşe.

Ne varsa şu profesörlerde var yahu:))
Çok doğru söylemiş. Sadece insan olarak düşündüğümüzde, maalesef yabancı insanlara yakınımızdakilerden daha fazla değer veriyoruz, daha fazla zaman ayırıyoruz. Aslında tam tersini yapsak kendimiz de daha mutlu olacağız, karşımızdaki de..
 
G

GulsahToptas

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
gulsaht.blogcu.com
daha önce bu hikayeyi okumuştum ve bazı fikirlerimi değiştirmemde yardımcı olmuştu.
Tekrar okumak bana iyi geldi teşekkürler paylaşım için. :)
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Aşağıdaki gerçek hikaye Kellog Business School’da(Northwestern Üniversitesi) iş idaresi master öğrencileri ile Zaman Yönetimi dersi profesörü arasında geçer :

Profesör sınıfa girip karşısında duran, dünyanın en seçilmiş öğrencilerine kısa bir süre baktıktan sonra, Bugün Zaman Yönetimi konusunda deneyle karışık bir sınav yapacağız dedi. Kürsüye yürüdü, kürsünün altından kocaman bir kavanoz çıkarttı. Arkadan kürsünün altından bir düzine yumruk büyüklüğünde taş aldı ve taşları büyük bir dikkatle kavanozun içine yerleştirmeye başladı. Kavanozun daha başka taş almayacağına emin olduktan sonra öğrencilerine döndü ve bu kavanoz doldu mu? diye sordu. Öğrenciler hep bir ağızdan Doldu diye cevapladılar.

Profesör Öyle mi? dedi ve kürsünün altına eğilerek bir kova mıcır çıkarttı. Mıcırı kavanozun ağzından yavaş yavaş döktü. Sonra kavanozu sallayarak mıcırın taşların arasına yerleşmesini sağladı. Sonra öğrencilerine dönerek bir kez daha bu kavanoz doldu mu? diye sordu. Bir öğrenci dolmadı herhalde diye cevap verdi. Doğru dedi.

Profesör gene kürsünün altına eğilerek bir kova kum aldı ve yavaş yavaş tüm kum taneleri taşlarla mıcırların arasına nüfuz edene kadar döktü. Gene öğrencilerine döndü ve bu kavanoz doldu mu? diye sordu. Tüm sınıf bir ağızdan Hayır diye bağırdılar. Güzel dedi Profesör kürsünün altına eğilerek bir sürahi su aldı ve kavanoz ağzına kadar doluncaya dek suyu boşalttı. Sonra öğrencilerine dönerek bu deneyin amacı neydi diye sordu. Uyanık bir öğrenci hemen Zamanımız ne kadar dolu görünürse görünsün daha ayırabileceğimiz zamanımız mutlaka vardır diye atladı.

Hayır dedi Profesör, bu deneyin esas anlatmak istediği Eğer büyük taşları baştan yerleştirmezsen küçükler girdikten sonra büyükleri hiçbir zaman kavanozun içine koyamazsın gerçeğidir.

Öğrenciler şaşkınlık içinde birbirlerine bakarken Profesör devam etti; Nedir hayatınızdaki büyük taşlar? Çocuklarınız, eşiniz, sevdikleriniz, arkadaşlarınız, eğitiminiz, hayalleriniz, sağlığınız, bir eser yaratmak, başkalarına faydalı olmak, onlara bir şey öğretmek! Büyük taşlarınız belki bunlardan birisi, belki bir kaçı, belki hepsi. Bu akşam uykuya yatmadan önce iyice düşünün ve sizin büyük taşlarınız hangileridir iyi karar verin. Bilin ki büyük taşlarınızı kavanoza ilk olarak yerleştirmezseniz hiçbir zaman bir daha koyamazsınız, o zaman da ne kendinize, ne de çalıştığınız kuruma, ne de ülkenize faydalı olursunuz. Buda iyi bir iş adamı, gerçekte de iyi bir adam olamayacağınızı gösterir.


alıntı.. 



 
R

roze

Benim büyük taşlarım her şeyin başı olan sağlık, ailem, eğitimim ;)

Teşekkürler Su perisi, çok güzeldi :)
 
Üst