O kız var ya “hani”
“Siz hiç çaresizlik yaşamamışınız sanırım”, diyerek göz yaşlarını vicdanlarımıza değdiren, Dilek. Bir üniversite öğrencisi olan Dilek kötü hastalığını ereken öğreniyor. Tedavi için gerekli kanser ilaçlarını devlet babamız mı, (sgk) anamız mı ödemez, bilemiyorum? Karaborsadan kanser ilacı bulabilmenin zorluklarını Şehircilik Bakanı Bayraktar’a anlatmak istiyor. İstiyor ki hükümet bir çare bulsun kendisi ve kendisi gibi olanlara. Sayın bakan cebinden yüklü bir parayı Dilek’in cebine zorla iliştiriyor. Bu durum Dilek’in zoruna gidiyor. Önce tesadüfen gördüğü bakanı, sonra camiden çıkmasını bekliyor ve “Siz beni yanlış anladınız, ben dilenci değilim”, diyerek, bakanın parasını eline iliştirip, “Siz hiç çaresizlik yaşamamışınız” da diyerek basın mensupları, bakan korumaları ve bakanın şaşkın bakışları arasında alandan ağlayarak uzaklaştı. Her halde bu dramatik olayı göstermeyen tv kanalı yoktur? Olayı izleyip de, berelenip gözleri yaşaranda çoktur benim gibi. Ertesi gün Dilek ile söyleşi yapan kanallar da oldu.”Hani” kelimesini çok çok fazla kullanan Dilek kızımız; “hani” tek kişilik çaresiz eylemin, umarım kulaklarını çeker yetkililerin…
Dilek kızımıza belki el uzatanlar olacak. Belki karaborsadan ilaçları da temin edilecek. Ama başka Dilekler ne olacak? Bilen var mı? Neo liberal hükümetlerin sağlıkta geldiği son durum bu işte. İlaç tekelleri istediklerini yapar hale geldi dünyada.
Bizler sosyalistler ve sağlık emekçileri ve dahi onların sendikaları ve Türk Tabipler Birliği doktorları çırpınıp kendisini yırtarken kimse oralı olmadı. İlimizde ve Ülkemizde kurulan Sağlık Hakkı Meclislerine dahi duyarlı sosyalist insanlardan gayrı, rağbet olmadı.
Keşke haklı çıkmasa idik. Biz söylemiştik. Sağlık haktır,alınıp satılamaz,demiştik. Hükümet ne yaptı? Sağlıkta her şeyi alınır satılır hale getirdi. İnsanlarımız reklamlarla kandırılıp, sonradan gerçeklerle yüz yüze getirildi. Vip salonlarda, yıldızlı otel misali odalarda tedavi olmayı bir nimet sandı insanımız. Ağrı kesicisini ve sair ilaçlarını tez elden yazdırmayı bir şey sandı. Katkı paylarının her yıl katlanarak arttığını da yaşayarak öğrenecek elbet. Kanser tedavisinin ne kadar pahalı olduğunu yaşayarak öğrenecek elbet.
GDO Genetiği değiştirilmiş Organizmalar, GDO lu ürünlerin insan gıdası olarak değil de, hayvan yemi olarak getirilmesinin serbest olduğu ülkemizde tarım bakanlığı, sağlık bakanlığı bilemiyor da gümrük bakanlığı yakalıyor GDO lu pirinçleri, tesadüfen. Direk kanser sebebi olabilir bu ürünler. Hayvan yemi olunca hayvanların etini tüketenlere sirayet etmez mi sanırız? Önümüzdeki yıllarda Dilek çocuğumuz gibi milyonlar çaresizlik içinde kıvranırken mevcut sağlık bakanları tarım bakanları ve dahi şehircilik bakanları köhnemiş köşelerinde halimizi sessizce ve hak ettikleri cezaları almayarak, izler ya da mevta olurlar. Kanserli çay ve fındığı halkına tükettirenler hani nerede şimdi?
Onun için bir kez daha tekrar edelim. “Bir musibet Bin nasihatten evladır” Sağlıkta yıkım yasalarını geri çevirmek için örgütlenelim, örgütlü güçlere inanıp güç verelim. 1Mayıs alanlarında ve yaşamın her anında tüm çalışanlar, emekçiler buluşup hükümetin yanlış eğitim ve sağlık programlarından vaz geçmesini sağlayalım. Yaşasın örgütlü mücadele.
(alıntı)