HER TERCİH BİR VAZGEÇİŞTİR. ÇÜNKÜ.....

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan gülden
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

gülden

Kullanıcı
Katılım
10 Ara 2007
Puanları
0
Konum
ANKARA
HER TERCİH BİR  VAZGEÇİŞTİR ÇÜNKÜ…
"Her seçim bir kaybediştir"
Her tercih bir vazgeçiştir çünkü...
Sabah işe gitmekle, yatakta nefis bir mis¬kinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz. Kalkar kalkmaz hayat binbir seçeneği da¬yar burnunuzun ucuna... "Ne giysem" telaşından, öğle yemeğinde "Ne alırdınız" diye başucunuzda biten garsona, "hangi kanal¬daki filmi izlesem" kararsızlığından, "bize oy verin" diye bağrışan partilere kadar herşey, herkes, her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar.
Yastığınıza teslim olmuşsanız, belki dışarda ışıl ışıl bir günden vazgeçmiş olursunuz. Bahar esintileri taşıyan bir elbise belki o gün yaşamınızı ışıldatabilecekken, ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel bir tanışıklığı tepersiniz. Belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız İzmir köf¬teden daha lezzetlidir. Ya da öbür kanal¬daki film, o anki ruh halinize daha uygun¬dur.
Ama yaşam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez. Geri dönüp, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yaşama şansınız yoktur.
Bu seçim oyununda vazgeçtiğiniz şey, seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.
Ama neyin değerli olduğunun kararı da yine size aittir.
Ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray, ba¬zen şöhret sahnesinin parıltılı neonları da olsa, çoğu zaman gözünüz hiç arkada kal¬maz.
Çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da sevdiğiniz kadınla pay¬laşamadığınız bir saray sizin borsada kolay feda edilebilir değerlerdendir.
Hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz, bu seçimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.
Herşeyin sıradanlaştığı bir dünyada ba¬zen kaybetmek en doğru seçimdir.
...ve o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir.

 
tercihlerimiz pişmanlıklar getirmez inşallah...teşekkürler...
 
teşekkürler çok güzel bir paylaşım olmuş kesinlikle tercihlerimizi her zman iyi ve güzel olan herşeye doğru yapalım sadece doğruluktan yana olalım ve yanılgılara düşmeyelim :)
 

OOO superdi walla..
aslında kaderde yanlıs yada dogru dıye bısey yoktur.sadece secımlerının sonucuna belkıde 'bedelı'ne katlanmak var.neyın nasıl nıcın dogru oldgunu hıc bızaman bılemıcez.

dogru olanı aradıkça KARMAKARIŞIKLAŞMAKTAYIM
 
Bu yazı Can Dündar'ın çok bilinen bir yazısıdır. Ancak ne yazık arkadaşımız tamamını alıntı yapmayıp, sadece son kısmını bizlerle paylaşmayı uygun görmüş.
Ama bu tür, zaten kısa olan yazıların kesilerek bir bölümünün yayınlanması taraftarı olmadığım için, konuya daha bir açıklık getireceğine inancım olduğundan;

Yaşam, insanlara bazen ne zor seçimler dayatıyor. Tanju Okan'ı hatırlayın mesela.

Bir insanı, sol bacağıyla, hayatı arasında bir tercihe zorlamak kadar sevim­siz ne olabilir?

"Eşyalar toplanmış seninle birlikte/anı­lar saçılmış odaya heryere/sevdiğim o koku yok artık bu evde/sen...kadınım" diyen o gür sesin sahibinin ölmeden önce bir bacağını

yaşamına diyet olarak vermesi sizi de "seçim"e isyan ettirmiyor mu?

Ama bazen seçim imkansız gibi görünse de kaçınılmazdır.

Bazıları diyor ki; "Bu yaşam tarzı da Tanju Okan'ın kendi seçimiydi. Alkolle zehirledi vücudunu... dur durak din­lemedi".

Peki o tercihin nedeni neydi?

Bir yanda şöhret, kudret, para ve renga­renk bir hayat gözkırparken, neden dev bir sanatçı, yalnızlığı ve alkolü seçer..? Neden, pırıltılı bir yaşamın getirisinden vazgeçer?

Yaşamı bir gelir-gider çizelgesi olarak al­gılayanlar elbet bu seçime ilişkin sağlıklı bir "yoklama" yapamazlar. Çünkü onlara göre rasyonel bir insan seçim yaparken öncelikle "güç, kudret ve iktidar şansı" arar. İktidar şansı ol­mayan partilere oy verenler, mutluluk uğruna istikbal şan­sını tepenler, sevdiği kadının kokusu yok diye yaşadığı evden vazgeçenler, her talihsiz borsa oyuncusu gibi sonuçta kaybetmeye razı olmak zorun­dadırlar.

Lakin başka borsalarda, başka değerlerin prim yaptı­ğını göremezler.

Bazen bir inzivada dolu dolu ve sevgiyle yaşanmış kısacık bir dönemin, şöhretin sahte ışıkları altında parlatılmış upuzun bir hayata tercih edilebileceğini ve bu tercihin insana her türden finali gözealdırabilecek derin bir tutkuya dönüşebileceğini anlayamazlar.

Seçimde oylarını istikbal garantileri yeri­ne tutkularından yana kullananlar ise, bu tercih sırasında olduğu gibi bedeli öderken de tek başına kalırlar.

İngiliz Kralı 8. Edward sevdiği kadın için tahtını terkettiğinde de kimse bu tercihe anlam verememişti. Çünkü "ge­çer akçe" olan "taht'tı ve bir ka­dın için koca imparatorluğun ni­metlerim tepmek "akıl dışı" sayılıyordu.

Birisini herşeyden vazgeçebi­lecek kadar çok sevmenin, insa­nın başına, hiçbir tacın sağlaya­mayacağı türden bir asalet hal­kası takacağını düşünemediler.

İngilizler, tahtsız kralın ardın­dan dövüne dursun, tahtsız kral da sevgisiz İngilizlerin haline acıdı durdu hayatı boyunca...



***



Bir kez daha yazmıştım; "her seçim bir kaybediştir" diye...

Her tercih bir vazgeçiştir çünkü...

Sabah işe gitmekle, yatakta nefis bir mis­kinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz. Kalkar kalkmaz hayat binbir seçeneği da­yar burnunuzun ucuna... "Ne giysem" telaşından, öğle yemeğinde "Ne alırdınız" diye başucunuzda biten garsona, "hangi kanal­daki filmi izlesem" kararsızlığından, "bize oy verin" diye bağrışan partilere kadar herşey, herkes, her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar.

Yastığınıza teslim olmuşsanız, belki dışarda ışıl ışıl bir günden vazgeçmiş olursunuz. Bahar esintileri taşıyan bir elbise belki o gün yaşamınızı ışıldatabilecekken, ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel bir tanışıklığı tepersiniz. Belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız İzmir köf­teden daha lezzetlidir. Ya da öbür kanal­daki film, o anki ruh halinize daha uygun­dur.

Ama yaşam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez. Geri dönüp, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yaşama şansınız yoktur.

Bu seçim oyununda vazgeçtiğiniz şey, seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.

Ama neyin değerli olduğunun kararı da yine size aittir.

Ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray, ba­zen şöhret sahnesinin parıltılı neonları da olsa, çoğu zaman gözünüz hiç arkada kal­maz.

Çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da sevdiğiniz kadınla pay­laşamadığınız bir saray sizin borsada kolay feda edilebilir değerlerdendir.

Hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz, bu seçimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.

Herşeyin sıradanlaştığı bir dünyada ba­zen kaybetmek en doğru seçimdir.

...ve o dünyada en yerinde tercih; vazge­çiştir.


Can Dündar
 
Bedelsiz bir şey yok diyorum bu hayatta korsan.
Yazının hepsini okuyunca çok etkilendim, özellikle bu cümle.
"Birisini herşeyden vazgeçebi­lecek kadar çok sevmenin, insa­nın başına, hiçbir tacın sağlaya­mayacağı türden bir asalet hal­kası takacağını düşünemediler."
 
Korsan' Alıntı:
Her seçimde bir kaybediştir diyor.
Tuhaf.
Tuhaf gibi görünüyor,evet! Ama değil aslında.. Her seçiminin ardında bıratığın şeyde mutlaka istediğin bir şeyler vardır. Bir bakıma bu da kaybediştir! Çünkü eğer seçim yapmana dayandıysa bir olay, alternatiflerin senin istediğin ve yapmak zorunda kaldığın şeylerdir..
 
dideM' Alıntı:
Korsan' Alıntı:
Her seçimde bir kaybediştir diyor.
Tuhaf.
Tuhaf gibi görünüyor,evet! Ama değil aslında.. Her seçiminin ardında bıratığın şeyde mutlaka istediğin bir şeyler vardır. Bir bakıma bu da kaybediştir! Çünkü eğer seçim yapmana dayandıysa bir olay, alternatiflerin senin istediğin ve yapmak zorunda kaldığın şeylerdir..

Ve sadece görüntüde tuhaf ama aslında hiç tuhaf değil! Bence yani...
Burada canım kalem arkadaşım, bu sitemizde pek tanınmayan Serdar Osmanoğlu'nun kulaklarını çınlatarak... her seçim bir vazgeçiştir diyorum ben de usulca. : )
 
Bazan tercihler, seçimler kolaydır. İnsan zorlanmaz. Ama bazen öyle zorlar ki... hani "ne yardan ne serden" atasözümüzü anımsatan, ya da biraz daha amiyane; "Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal!" örneği...
Sanırım Can Dündar'ın yazısı bu tercihler, seçimler üzerine.
Kimse bu tercihi yapmak zorunda kalmasın aslında. Kalıyorsada sonuna kadar gidebilecekse alsın kararını.
 
dideM' Alıntı:
Tuhaf gibi görünüyor,evet! Ama değil aslında.. Her seçiminin ardında bıratığın şeyde mutlaka istediğin bir şeyler vardır. Bir bakıma bu da kaybediştir! Çünkü eğer seçim yapmana dayandıysa bir olay, alternatiflerin senin istediğin ve yapmak zorunda kaldığın şeylerdir..

Bilmiyorum. Artık menzu bahis olan insan ın hayata dair seçimleri ise son derece yanlış.
İnsan seçim repertuarını genişletebilir.
Her seçim bir vaz geçiş ise İnsan İÇİN SÖYLÜYORUM.
İşimiz zor.

Keza repertuarı geniş biri olmakla kendimi şanslı adlediyorum.
Yani sentez denen bir şey var.
Neyse..
Sıkmayayım gece gece
 
Neyse..
Sıkmayayım gece gece

Sıkılacaksak neden buradayız? Tartışıp bir şeyleri kendi doğrularımız ve yanlışlarımızı saptamak ve gelişmek, geliştirmek değil mi amacımız?
Herkesin farklı bir yaklaşımı olmasından daha doğal ne olabilir?
Burada sorgulamıyoruz, sen yanlışsın, doğrusun... diye bir yaklaşımımızda yok?
 
İnsan seçim repertuarını genişletebilir.
Her seçim bir vaz geçiş ise İnsan İÇİN SÖYLÜYORUM.
İşimiz zor.

Çok büyük düşünüyorsun. Önce günlük yaşamımıza indirgeyelim; mesela yukarıda buna istinaden güzel bir örnek var..

Soğuk bir güne başlıyorsun ve çok uykusuzsun, sabah yatağa gömülüp keyifli keyifli uyumak mı yoksa işe gitmek mi? İşe gtmek tabiiki mantıklı olan aa işte o zaman da o güzelim uykuyu kaçıracaksın:)
 
Geri
Üst