E
etki84
Kullanıcı
Yalnız başıma yaptığım gezilerden birinde, yabancı bir şehirde, şık bir restoranda yemek yerken restoran sahibinin bir çalışanı beceriksizlikle suçlayarak, ağır hakaretlerle işten kovduğuna tanık oldum. Bunun üzerinde fazla durmayarak aç olan karnımı doyurmaya çalışırken bu olaya tanık olan fakat benim gibi düşünmeyen yaşlıca bir adam vakarla elini kaldırıp restoran sahibine işaret etti ve onu masasına oturmaya davet etti.
Az sonra, karşılıklı oturan bu iki adamın neler konuşacağı merak ederek kulak kabarttım. Yaşlı adam söze bir soruyla başladı:
”Paraya mı, yoksa itibara mı daha çok değer verirsiniz?”
Restoran sahibi soru karşısında biraz şaşkın, fakat kendinden emin cevap verdi:
”Para önemlidir, ama elbette itibara daha çok değer veririm. Sizce de öyle değil mi?”
Ben yemeğimi bitirmiş, bulunduğum bölgeye özgü bir çeşit tatlıyı afiyetle yerken yaşlı adam cevap verdi:
”Tabii.. Biliyor musunuz, bugüne kadar bu soruyu pekçok insana sordum, ve/fakat sizinkinden pek farklı bir cevap verene rastlamadım. Ancak uygulamalara baktığımda, çoğunun bunun tam tersini yaptığı gördüm. Pekiyi, sizce dünyanın en itibarlı kurumu hangisidir?”
Konuşmasıyla, hâli-tavrı-hareketleriyle görmüş-geçirmiş bir beyefendi olduğu izlenimini veren adamın bu sorusu karşısında sınava çekilen bir çocuk gibi düşünceliydi restoran sahibi. (İtiraf etmeliyim, ben de kendi kendime yoğun bir cevap arayışına girdim o sırada.) Sonra mimikleriyle bu soruya bir cevabı olmadığı belirtti.
Yaşlı adam vâkur, sorusunu kendisi cevapladı:
”Dünyanın en itibarlı kurumu okul’dur, siz de okul olun”
Benim kendi cevaplarım arasında bu yoktu. Ama sınava çekilen ben değildim ve bu rahatlıkla hesabı isteyip kalktım.
ALP ÇETİNER
Az sonra, karşılıklı oturan bu iki adamın neler konuşacağı merak ederek kulak kabarttım. Yaşlı adam söze bir soruyla başladı:
”Paraya mı, yoksa itibara mı daha çok değer verirsiniz?”
Restoran sahibi soru karşısında biraz şaşkın, fakat kendinden emin cevap verdi:
”Para önemlidir, ama elbette itibara daha çok değer veririm. Sizce de öyle değil mi?”
Ben yemeğimi bitirmiş, bulunduğum bölgeye özgü bir çeşit tatlıyı afiyetle yerken yaşlı adam cevap verdi:
”Tabii.. Biliyor musunuz, bugüne kadar bu soruyu pekçok insana sordum, ve/fakat sizinkinden pek farklı bir cevap verene rastlamadım. Ancak uygulamalara baktığımda, çoğunun bunun tam tersini yaptığı gördüm. Pekiyi, sizce dünyanın en itibarlı kurumu hangisidir?”
Konuşmasıyla, hâli-tavrı-hareketleriyle görmüş-geçirmiş bir beyefendi olduğu izlenimini veren adamın bu sorusu karşısında sınava çekilen bir çocuk gibi düşünceliydi restoran sahibi. (İtiraf etmeliyim, ben de kendi kendime yoğun bir cevap arayışına girdim o sırada.) Sonra mimikleriyle bu soruya bir cevabı olmadığı belirtti.
Yaşlı adam vâkur, sorusunu kendisi cevapladı:
”Dünyanın en itibarlı kurumu okul’dur, siz de okul olun”
Benim kendi cevaplarım arasında bu yoktu. Ama sınava çekilen ben değildim ve bu rahatlıkla hesabı isteyip kalktım.
ALP ÇETİNER