Gerçek bir olay +17

su perisi

Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2007
Puanları
0
Bu olay Kayseri'nin Bünyan ilçesi'nde yasandı.



Olay Alfred Hitchcock'un meşhur korku filmlerini bile çok

gerilerde bırakacak kadar tüyler ürpertici.

Gece bindiğiniz otomobilde direksiyonda kimse yoksa ne

yapardınız?

Kendisi Bünyanlı olmayan, politikayla uğraşmis ve halen

Kayseri'de

yaşayan işadamı, 22 Şubat 2001 tarihinde Bünyan sınırında,

Kayseri Malatya kara yolu üzerinde, bir benzin istasyonuna

girer.

Lokantaya oturur ve orada kalabalık toplulukla birlikte bir

ufak rakı içer.

Yürüyüş mesafesindeki Bünyan'a gitmek için, lokantadan

çıkar.

Ancak dışarısı hem zifiri karanlik hem de korkunç bir

kar-tipi fırtınası baslamıştır.

Benzin istasyonuna yaklaşık 300 metre mesafedeki, Bünyan'a

dönüs yolu kenarına varır.



Oradan geçen bir arabaya binip, Bünyan'a ulasma derdindedir.



Fırtına daha da şiddetlenir.

Adam bir-kaç adım ötesini bile görememektedir.



Gelip-geçen bir araba da yoktur.



Nihayet karanlıklar içerisinde, hayalet gibi yavas yavas

yaklasan bir



arabanin iki farıni fark eder.



Arabanin, tam önünde yavaslamasıyla birlikte hemen arka

kapıyı açar ve



arabaya biner.



Kapıyı kapatır, araba yeniden hareket eder.

çeridekilere merhaba demek ister. Ama o da

ne?

Araba da kimse olmadığı gibi, direksiyonda da kimse yok.

Birden paniğe kapılır.

Korkuyla, hemen arabadan atlayıp, oradan kosarak uzaklasmak

ister ama hem

araba hızlanmış, hem de korku ile dizleri baglanmış, hareket

edemez hale

gelmiştir.

Araba keskin bir viraja dogru yaklaşır.



Adam dua etmeye baslar.



Tüm günahlari için tövbe eder.



arabayı durdurması için Allaha yalvarır.



Tam bu esnada, pencereden bir el uzanır ve direksiyonu

kıvırarak, sert

virajdan arabanın dogru yola dönmesini sağlar.

Her tehlikeli dönemece yaklaştıkça, Allah'a yalvarış ve

yakarışı artar ve

her seferinde de bir el dişarıdan uzanıp, direksiyonu

Çevirir.

Sonunda kendisini biraz toparlar, ayaklarını kımıldatır.

"Ya Allah koru beni..." deyip, kapıyı açmasıyla birlikte,

kendisini

arabadan dişarı fırlatır.

Bir kaç takla attıktan sonra, şarampolde kendisine gelir.

Defalarca üç Kulfu-bir Elham okuyarak, Bünyan'a yürüyerek

ulaşırr ve bir

kahvehaneye girer.

Üstübaşı ıslak ve şok haldedir.



Kendisini tanıyanlar hemence sobanın başına alırlar.

Eline bir çay verirler.

Bir müddet sonra kendisine gelip, sesi titreyerek, başına

gelen doğa üstü

ve korkunç olayı anlatır.

Olayı dinleyenler inanmak istemeseler de, anlatan kişinin

aklı başında ve

toplumsal sorumluluk taşıyan bir pozisyonda olduğunu

bildiklerinden,

herkeste derin bir sessizlik olusur.



Yaklaşık yarım saat sonra, aynı kahvehaneye Koyunabdal

Köyü'nden iki kişi

girer.

Bir masaya oturur ve iki bardak çay söylerler.

Bu arada, gelenlerden birisi, diğerine şunları söyler :

Ahmet baksana, şu sobanin başında oturan geri zekalı, bizim

araba yolda

kalınca, biz arabayı iterken, arabaya binip-inen

kişi değil mi?
 
kafası güzelmiş demek ki adamın,farkedemediğine göre..
biraz da insanımız böyle olaylara inanmaya çok meraklı doğa üstü mucizeler bekliyorlar hayattan hep...bence insanın yaratılışı o fizyolojik yapısı ya da gökyüzü,yılızlar,güneş...hepsi birer mucizedir başka mucize aramanın anlamı yok
 
''...Bu arada, gelenlerden birisi, diğerine şunları söyler :

Ahmet baksana, şu sobanin başında oturan geri zekalı, bizim

araba yolda

kalınca, biz arabayı iterken, arabaya binip-inen

kişi değil mi?
''

;D nasılda fark edememiş adamcağızz  :D
 
Geri
Üst