Foto Gelişim : Dünyadaki "en kompleks" yapının sırrı

  • Konbuyu başlatan Codex
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Anlık Kareler (Fotoğraf Dünyası) kategorisinde Codex tarafından oluşturulan Foto Gelişim : Dünyadaki \"en kompleks\" yapının sırrı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,727 kez görüntülenmiş, 12 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Anlık Kareler (Fotoğraf Dünyası)
Konu Başlığı Foto Gelişim : Dünyadaki \"en kompleks\" yapının sırrı
Konbuyu başlatan Codex
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan sinan_Sari
Codex

Codex

Özgür Şahin
Site Kurucusu
14 May 2006
En iyi cevaplar
0
48
Çanakkale
www.kendinigelistir.com
HTML:
<DIV align=center><B>Dünyadaki "En Kompleks" Yapının Sırrı</B></DIV>
<DIV align=center><STRONG></STRONG> </DIV>
<DIV align=center><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=2"><IMG style="WIDTH: 215px; HEIGHT: 123px" height=123 alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14323.Jpeg" width=251 border=0></A></DIV></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Hiç neden ağladığımızı, kulak kirinin ne için olduğunu, diğer insanların "duygularını" koklayıp koklayamacağımızı merak ettiniz mi? İki kulağımız arasındaki gizemli dünyada neler olduğunu Raymon Tallis açıklıyor...</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=3"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14324.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Dünyadaki en kompleks yapılardan biri olan insan kafası, inanılmaz derecede hızlı gelişir. Sadece sekiz haftalıkken milyarlarca hücre çoktan beyin, göz, kulak, belirgin bir yüz, dil, ağız burun ve kafatasını oluşturur. Gelişimini tamamlayınca, kafatası oldukça sağlam bir yapıya dönüşür. 1997 yılında John Evans kafasının üzerinde tam 190 kilo ağırlığında 101 tane tuğla taşımayı başararak, kafatasının ne kadar sağlam olduğunu kanıtlamıştır. Ancak bu başarı sadece kafatasına ait değildir. Boyundaki kasların güçlü olması da bu işin başarılmasına yardımcı olur. Normal bir insan kafası 5 kilo civarında ağırlığa sahiptir. Yani vücut ağırlığımızın yaklaşık %8´ini oluşturur.</P>
<DIV class="MG_fR MG_11 MG_b MG_txtG2 MG_mR2 MG_mB2">
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=4"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14325.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Nefes alma işinin büyük kısmı ciğerlerde gerçekleşir. Kafa sadece gerekli oksijenin vücuda girmesine yardımcı olan bir kapıdır. "Hava taşıma" işlevi gören bir yapı için fazla kompleks olan kimi eylemler de burada gerçekleştirilir. Hapşurmak ve konuşmak gibi. Bu eylemlerden en gizemlisi hiç kuşkusuz "gülmek"tir. İnsan davranışları içerisindeki en "aykırı" eylem olan gülme, kahkaha, kıkırdama, katılma gibi formlara bürünebilir. Bütün gülme çeşitleri kendi belirgin "imza"sına sahiptir. Bu "imza"lar kısa, sesli harf içeren notalardan oluşur ve saniyenin 10´da 1´inden uzun sürmez. Bu eylem, saniyenin beşte biri gibi sürelerde kendisini tekrar eder. Gülme belirli bir sesli harfle başladığında, onunla devam eder; "ha ha ha" diye gülebilirsiniz, "he he he" diye gülebilirsiniz, ama "ha he ha" diye gülemezsiniz...</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=5"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14326.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Gülmenin "bulaşıcı" olduğu 1962 yılında kanıtlanmış bir gerçektir. Tanzanya´daki yatılı okulda "kıkırdamaya" başlayan üç kızın sonu gelmeyen kahkahaları saatler sürünce okuldaki diğer 159 öğrenciye de bulaşır ve sonuç inanılmazdır; 16 gün süren kahkaha krizi. 16. günde okul yönetimi büyük bir hata yaparak okulu tatil eder ve "kıkırdayan" kızları evlerine gönderir. Böylece salgının tüm kasabalara yayılmasına yardımcı olur. 2 yıl süren salgında kimse ölmez ancak günlük yaşam büyük sekteye uğrar.</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=6"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14327.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Normal şartlarda, insanlar yalnızken yanlarında birileri olduğu anlara kıyasla 30 kez daha sık gülerler.</P>
<DIV class="MG_fR MG_11 MG_b MG_txtG2 MG_mR2 MG_mB2">
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=7"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14328.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Peki neden gülüyoruz? Bilimadamları henüz bu soruya yanıt bulamasalar da, benzer bir konuda çözüme ulaşmış görünüyorlar: kendi kendimizi gıdıklayamamak. Kendi kendimizi gıdıklamak işe yaramıyor çünkü beyin, vücudun kendi hareketlerinden kaynaklanan hisleri bastırır, böylece kendisini gerçek işine odaklamış olur; dış dünyadan gelen beklenmedik uyaranlara karşı tetikte olmak...</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=8"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14329.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Avrupa ve Afrika kökenli insanların kulak kiri (veya salgısı) ıslak ve bal rengine yakın bir kahverengiyken, binlerce yıl önce meydana gelen genetik değişim Asyalıların, Amerikan yerlilerinin ve Eskimoların (ki kökenleri aslen Asya´ya dayanır) kulak salgıları kuru ve gridir. Bu bilgiyi kullanarak, insanların kökenini araştırmak mümkündür. Örneğin Eskimoların, Asya kökenli oldukları bilgisine bu şekilde ulaşılabilir.</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=9"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14330.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Rengi ne olursa olsun, bu karışımın bir çok faydası vardır. Çene hareketine bağlı olarak hareket eden kulak salgısı, kulak kanalındaki kiri ve tozu temizler. Aynı zamanda kulak kanalındaki derinin kurumasını ve kaşınmasını engeller. Bakteri ve mantarlara karşı koruma sağladığını da unutmayalım...</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=10"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14331.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Burunlarımız, hayatımızın çok önemli bir parçasıdır. Bizim düşündüğümüzden çok daha önemli bir parça...</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=11"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14332.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Bilinçli olarak yapmasak da, burunlarımız sayesinde bir insanın duygularını, mesela korkuyu, memnuniyeti ve cinsellikle ilgili kimi durumlarını "koklayabiliriz". Bu konuda kadınlar erkeklere oranla daha başarılıdır. Yapılan araştırmalarda, kadınların, "mutlu" ve "üzgün" filmler izleyen insanların koltukaltlarından alınan koku örneklerini daha iyi ayırtedebildikleri ortaya çıkmıştır.</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=12"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14333.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>"Koklayabilme" becerimizi, burun boşluğunun ardındaki posta pulu büyüklüğündeki bir membrana borçluyuz. Posta pulu büyüklüğünde olsa da, içerisinde 10 milyon "alıcı" bulundurur. Ancak köpeklerde durum biraz daha farklıdır, 1 milyar kadar... Bu membran içerisindeki 1.000 farklı alıcı hücre tipi 10.000´den fazla kokuyu ayırt edebilmemizi sağlar.</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=13"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14334.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Esnemek, gülmek kadar bulaşıcıdır. Henüz doğmamış bir bebek bile, 11. haftadan itibaren anne karnında esnemeye başlar. Doğduktan sonra, son nefesimizi verene dek ortalama 250.000 kez esneriz. Bu "çene esnetme egzersizi", aslen ciğerlerimizin çalışmasını düzenleyen koruyucu bir reflekstir. Ciğerlerimizde bulunan keseciklerin (karbon dioksit-oksijen dönüşümünün yapıldığı kesecikler) çökmesini önler.</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=14"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14335.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Esnemek, gülmek kadar bulaşıcıdır. Yapılan araştırmalar, esneyen birisini gören insanların %50´sinin 5 dakika içerisinde aynı hareketi yaptığını ortaya koymuştur. Bu konuda birşeyler okumak bile sizi esnetebilir. Belki de çoktan esnediniz bile...</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=15"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14336.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Kesinlikle kontrol edemediğimiz bir özelliğimiz "kızarmak"tır. Peki bu kırmızılık neden sadece yüzümüzle sınırlı? Örneğin utandığımızda neden sırtımız değil de, yüzümüz kızarır? Bu sorunun cevabı yüzümüzde bulunan kan damarlarında yatıyor. Bu damarlar vücudumuzun diğer bölgelerinde bulunanlara göre daha geniş, daha yoğun ve yüzeye daha yakındır.</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=16"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14337.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Kimi insanların neden diğerlerine oranla daha çok kızardığı konusu ise gizliliğini korumaktadır. Zira deneysel koşullar altında insanların kızarmasını sağlamak oldukça zordur. Bu konuda yapılan bir araştırmaya genç kızlar dahil edilir. Ancak deney boyunca tek bir kızarma görülmez. Bunun üzerine yardımları için teşekkür edilip, deney sonlandırılır, kızlar "işe yaramaz" yanakları için özür dilerken bir anda kırmızıya bürünürler...</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=17"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14338.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Kızarma konusunda olası bir açıklama, "korunma" amaçlı bir hareket olabileceği. Yani, başkaları yüzümüze vurmadan, suçlu olduğumuzu kabul etme durumu. Kimi araştırmalar gerçekten de bu açıklamayı destekliyor. Hata yapan kişinin yüzü kızardıysa, insanlar ona karşı daha anlayışlı yaklaşıyor...</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=18"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14339.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Vücudumuzda koltukaltı, avuç içi ve ayak tabanı dışında "duygusal" terlemenin gerçekleştiği bir bölge daha var; alnımız. Sıcaklığı düzenleyen ve derinin tamamında gerçekleşen sıcaklığa bağlı terlemeden farklı olarak, "duygusal" terleme korku, kızgınlık ve stres´ten kaynaklanan bir tepki. Nasıl işlediği tam olarak bilinmese de, "soğuk terler dökmek" deyimi durumu açıklamaya uygun düşüyor. Bir teoriye göre vücudu bu şekilde "soğutmak" daha fazla enerji tüketmeye yol açıyor. Korkutucu bir durumda ihtiyacımız olabilecek bir işlev. Tabi bu şekilde bir vücut tepkisi, seçeneklerimiz dömüşmek ya da savuşmak olduğunda uygun görünüyor. Ama korku içinde olduğumuz yere sabitlenmişken "ecel terleri" dökmek, duyulan utancın artmasından fazla bir işe yaramayacaktır.</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=19"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14340.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>İnsan yüzünde bulunan 43 kas sayesinde 10.000´in üzerinde yüz ifadesi oluşturabiliyoruz. Bu ifadelerin 3.000 kadarı diğer insanlar için tanınabilir olsa da, 7 temel duygu, bütün kültürlerde yüzümüze aynı şekilde yansıyor; üzüntü, kızgınlık, şaşırmak, korku, keyif, tiksinme ve küçümseme. Bu ifadeleri öğrenmemiz gerekmiyor, doğuştan itibaren kullanabiliyoruz. Bu durum da, doğuştan kör insanların bile aynı yüz ifadelerini kullanabilmesini açıklıyor.</P>
<DIV class="MG_fR MG_11 MG_b MG_txtG2 MG_mR2 MG_mB2">
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=20"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14341.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Atalarımız milyonlarca yıl önce ayaklarının üzerinde yürümeye başladıkları zaman, uzak mesafelerle ilgili iki büyük avantaja sahip oldular: görmek ve işitmek. Bu iki duyu, dokunma, tatma ve koklama duyularının ötesinde bir öneme sahip oldular, çünkü nesneleri tanımlamak için onlara yakın olmamız gerekmiyor. Bunun sonucu olarak da, günümüzde dış dünya hakkında toplayıp işlediğimiz bilgilerin %90´ını görme duyumuza borçluyuz.</P>
<DIV class="MG_fL MG_mR2"><A href="http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=MsnGaleriHaber&ArticleID=509804&PAGE=21"><IMG alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/GaleriHaber/2008/03/26/fft20_mf14342.Jpeg" border=0></A></DIV>
<DIV class="MG_mL1 MG_mR1">
<H1 class=MG_h1></H1>
<P>Böylesine önem taşıdıklarını düşününce, onların kurumasını, enfekte olmasını, çizilmesini önlemek için gözyaşlarının olması mantıklı bir çözüm. Peki ya duygusal olduğumuz anlarda, çok üzgün ya da çok mutlu olunca akan yaşlar? Bu gözyaşları insanoğlunun doğasından geliyor, ama sebep ve sonuçları ile ilgili çok az bilgiye sahibiz. Kimi araştırmacılar "duygusal" gözyaşlarının içeriğinin, normal gözyaşlarına göre daha zengin olduğunu -manganez ve protein açısından- söylüyor. Fakat bu söyleme dayalı olan iddia, yani, gözyaşları ile strese dayalı toksik maddeleri vücuttan attığımız çok inandırıcı değil. Çünkü bu konuda daha başarılı olacak böbreklere sahibiz. Duygusal gözyaşları daha çok ruhumuzdaki toksinleri atmamıza yarıyor gibi... Gizli faydaları ne olursa olsun, gözyaşı dökmek bir çok kültürde hoş görülen bir durum değil ne yazık ki... Örneğin Endonezya´daki Minangkabau etnik grubunda ağlamak "yasak" Tıpkı konuşmak, aya gitmek gibi bizi diğer tüm canlılardan ayıran özelliklerden biri de gözyaşlarımız. Ve onlar sayesinde boyunlarımızın üzerindeki o gizemli yapının ne kadar muhteşem olduğunu farkedebiliyoruz. </P>
<P>Derleme: Kişisel Başarı</P>
<P>Kaynak: Milliyet</P></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV></DIV>
 
G

gurbetci_kiz

Kullanıcı
20 Mar 2008
En iyi cevaplar
0
0
"Atalarımız milyonlarca yıl önce ayaklarının üzerinde yürümeye başladıkları zaman,..." :mad:

Bu cümleye katıldığımı söyleyemeyeceğim.
Atalarimiz önceden neydiler ki ne oldular böyle bir cümle kurulabiliyor.

Belki aşırı bir tepki verdim ama böyle yanlış gördüğüm yazılarda kendimi tutamiyorum.
 
G

Gozde

Kullanıcı
9 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
Lüleburgaz
Esnemek, gülmek kadar bulaşıcıdır. Yapılan araştırmalar, esneyen birisini gören insanların %50´sinin 5 dakika içerisinde aynı hareketi yaptığını ortaya koymuştur. Bu konuda birşeyler okumak bile sizi esnetebilir. Belki de çoktan esnediniz bile...
bende ,benden kaynaklanan bir durum olduğunu düşünüyordum
içim rahatladı
demekki tik sahibi değilim  ::)
 
S

smaile

Kullanıcı
15 Şub 2008
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
teşekkürler çok şaşırdım bütün bunlara...işte bakın! :-* :eek:
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
gurbetci_kiz' Alıntı:
"Atalarımız milyonlarca yıl önce ayaklarının üzerinde yürümeye başladıkları zaman,..." :mad:

Bu cümleye katıldığımı söyleyemeyeceğim.
Atalarimiz önceden neydiler ki ne oldular böyle bir cümle kurulabiliyor.

Belki aşırı bir tepki verdim ama böyle yanlış gördüğüm yazılarda kendimi tutamiyorum.
Nasıl yani neydiler?

Bu arada çok hoş bilgilerdi.
Gülmek konusunda tamamen hemfikirim. :)
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
İnsanın anotomik yapısındaki büyüleyici dizaynın işleyiş şekli beni her zaman için heyecanlandırmıştır..Küçükken anotomi ile ilgili yazılar olsun resimler olsun her zaman yakından takip etmişimdir...Şimdi bu yazıyı okuyunca bir kez daha heyecanlandım....

Normal bir insan kafası 5 kilo civarında ağırlığa sahiptir. Yani vücut ağırlığımızın yaklaşık %8´ini oluşturur.

Kafası büyük olanlara zeki derlerdi,acaba ne kadar doğru:)


"ha ha ha" diye gülebilirsiniz, "he he he" diye gülebilirsiniz, ama "ha he ha" diye gülemezsiniz..


hi hi hi yi unutmuşlar:)


Gülmenin "bulaşıcı" olduğu 1962 yılında kanıtlanmış bir gerçektir..


2 yılmı sürmüş...Biri güldüğü zaman dayanamayıp bende deli gibi gülürimde,2 yıl süren gülme krizi...Enteresan...allah korusun düşünmesi bile gülümsetti  :p



Normal şartlarda, insanlar yalnızken yanlarında birileri olduğu anlara kıyasla 30 kez daha sık gülerler.



Buna kesinlikle katılıyorum..Normal durup dururken yüz kaslarımın agrısından bakarımki güzümde aptal bir gülümseme:) ile duruyorum..delimiyim neyimde gülümser şekilde kalıyor hep yüzüm diye söyler kendi kendime tekrar gülerim:)
gülerken yüzümüzde 13 kas çalışıyorken diger duygu ifadelerini yaparken 33 kasımızın çalıştıgını düşündükçe,somurtmaktansa gülümsemeyi tercih edişim  dogru bir karar:))


Avrupa ve Afrika kökenli insanların kulak kiri (veya salgısı)
Hemen kulak salgıma baktım:)

Bilinçli olarak yapmasak da, burunlarımız sayesinde bir insanın duygularını, mesela korkuyu, memnuniyeti ve cinsellikle ilgili kimi durumlarını "koklayabiliriz".

Nasıl oluyormuş ki,korkuyu ve cinselligi koku alma organımızla hissetmek..Yapabilen biri varsa aranızda formülünü banada söylesin  :(

Esnemek, gülmek kadar bulaşıcıdır

Durduk yere bu esnemekde nerden çıktı.. :D

Kesinlikle kontrol edemediğimiz bir özelliğimiz "kızarmak"tır

Küçükken birisiyle konuşurken yüzüm hemen kızarırdı şimdi böyle bir sorunum kalmadı.. :)

"soğuk terler dökmek"

Allah döktürmesin..

Örneğin Endonezya´daki Minangkabau etnik grubunda ağlamak "yasak"

Türkiyede yaşadığım için  ne kadar bahtiyarmışım:) Öte git deseler hemen gözyaşı kanallarımın devreye girdiği bir göz yapısına sahip oldugumu düşününce,ne kadarda şanşlıymışım dememek içten bile degil:)

Böylesi mucize degerindeki bilgileri bizimle paylaştığın için teşekkürler codex.. :)




 
S

syn

Kullanıcı
12 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
içlerinden en ilginci esneme faliyeti geldi
Ciğerlerimizde bulunan keseciklerin (karbon dioksit-oksijen dönüşümünün yapıldığı kesecikler) çökmesini önler.
esnemenin bir işlevi olduğu aklıma gelmezdi
dip not:esneme krizine girdim
teşekkürler...
 
R

roze

Ben hala esniyorum. :)
Çok güzel bilgilerdi. Teşekkürler Codex :)
 
G

gurbetci_kiz

Kullanıcı
20 Mar 2008
En iyi cevaplar
0
0
Zynep' Alıntı:
gurbetci_kiz' Alıntı:
"Atalarımız milyonlarca yıl önce ayaklarının üzerinde yürümeye başladıkları zaman,..." :mad:

Bu cümleye katıldığımı söyleyemeyeceğim.
Atalarimiz önceden neydiler ki ne oldular böyle bir cümle kurulabiliyor.

Belki aşırı bir tepki verdim ama böyle yanlış gördüğüm yazılarda kendimi tutamiyorum.
Nasıl yani neydiler?

Bu arada çok hoş bilgilerdi.
Gülmek konusunda tamamen hemfikirim. :)
O cumlede anladigim atalarimizin evrim gecirdikleri, Darwin teorisini dogrulayan bi cumle oldugu icin tepki gosterdim. Bizim atalarimiz herzaman insandilar bir evrim gecirdiklerini dusunmuyorum.
Belkide ben yanlis anladim.
Diyer bilgilere elestirim yok, sadece o cumleye antipati duydum.
 
I

ilenay

Kullanıcı
28 May 2008
En iyi cevaplar
0
0

ne kadar tatlı çok da güzel esniyor
paylasım için teeşekkürler
 
M

MEDİHA1

Kullanıcı
10 Eyl 2008
En iyi cevaplar
0
0
Kayseri
Gülmenin "bulaşıcı" olduğu 1962 yılında kanıtlanmış bir gerçektir. Tanzanya´daki yatılı okulda "kıkırdamaya" başlayan üç kızın sonu gelmeyen kahkahaları saatler sürünce okuldaki diğer 159 öğrenciye de bulaşır ve sonuç inanılmazdır; 16 gün süren kahkaha krizi. 16. günde okul yönetimi büyük bir hata yaparak okulu tatil eder ve "kıkırdayan" kızları evlerine gönderir. Böylece salgının tüm kasabalara yayılmasına yardımcı olur. 2 yıl süren salgında kimse ölmez ancak günlük yaşam büyük sekteye uğrar.


yok artık ya abartmışlar... doğruluğuna inanmıyorum....
 
Üst