Odamızda binlerce ses ve görüntü var.her yer kelimeler,eşyalar ve yüzlerle dolu.
Bakıyor göremiyoruz,dinliyor duyamıyoruz.İnanmakta zorluk çekiyoruz.
O zaman,deneyelim.Radyomuzu açalım,duyarız.televizyona bakalım ,görürüz.Radyomuzda sayısız ses ve kelime var.Televizyonumuzda görünen eşyaları ve insanları sayamıyoruz bile.
Bu cihazlar sesleri,kelimeleri ve görüntüleri getirmek için her an uzaklara mı gidip geliyorlar?
Ne münasebet!Onlar zaten odamızdaiama biz farkında değiliz.Onları yüzlerce kilometre uzaklardan birileri getiriyor.
Farkında mıyız?
Atonlar yapıyormuş bu işi.
bize kusursuz hizmet ediyorlarmış.Havada akıl almaz olaylar oluyormuş.Devamlı ısı,ışık,ses ve görüntü
taşınıyormuş.Hiçbir aksama olmuyormuş.
Her atom,kendine ulaşan sesi,her ısıyı,her ışığı ve her görüntüyübirbirine karıştırmadan alıp,birbaşkasına devredebilme özelliğine sahipmiş.
Gerçekten böyle mi?
'Evet' dersek ,her atomun bütün dilleri bildiğini,kulaksız işittiğini,akılsız anladığını ve ağızsız anlattığını kabul etmemiz gerekiyor.
Biz bütün dilleri biliyor muyuz?Aynı anda on kişiyi dinleyip,anlayıp,anladığımızı başkalarına anlayabilir miyiz?Konuşanların seslerini,konuşma biçimlerini aynen taklid edebilir miyiz?
İşimiz bu kadarlada bitmiyor.Sesleri taşırken görüntüleri,ısıyı ve ışığı da ihmal etmemeliyiz.
Atomun yaptığını yapabilir miyiz?
'Hayır' mı?
Oysa biz,en mükemmel canlılarız,insanız,akıllıyız.Atomların ise,ne ilmi var,ne de iradesi.Ne sesi bilirler,ne görüntüyü.Ne ısıdan haberleri vardır, ne de ışıktan.Kendilerinin atom olduğunu bile bilmiyorlar!
Siz ne dersiniz bilmem,ama ben derim ki, bu işleri atomlar yapamaz.Yapmıyorlar da ama yapar gibi görünüyorlar.bir 'görünür sebep' olmaktan başka rolleri yok.
Perde arkasında biri var.Sonsuz ilmi,,iradesi ve kudretiyle yapıyor,yaratıyor..
Onu gözler göremiyor,ama akıllar görüyor.
Yerlerde yeri yok,ama akıllar görüyor.
Unutmayalım...Adı dilimizde,marifeti aklımızda,muhabbeti kalbimizde olsun...
ÖMER SEVİNÇGÜL