B
bıldırcın
Hayatımızı algıladığımız biçimde yaşarız. Kimi zaman üzerimizde uçuşan pembe bulutların etkisiyle mutluluktan sarhoş olur, kimi zamanda kafamızın üzerinde felaket bulutları ile dolaştığımızı düşünerek rahatsızlık duyarız.
Felaket gerçek olsa da talihsizlik ağlaya sızlaya düzeltilebilecek bir durum değil olsa olsa bir vakit kaybıdır. Biz inansak da inanmasak da bu bulutları dağıtabilecek sihirli değnek aslında kendi elimizdedir.
Hayat devam ederken kaçınılmaz olarak bir dizi problemle karşılaşır ve bunlardan olumsuz yönde etkileniriz.
Kimisi bizzat yaptığımız hatalardan kaynaklanırken bir kısmı da hiç alakamız olmadığı halde gelip bizi bulur.
İyi olanlara sevinir, uçarız. Ama iyiler kadar kötü olayların da olduğunu nedense unutmayı tercih ederiz.
Üzülür, kendimizi yıpratır, bazen de abartırız. Bununla da kalmayıp en dertli, en talihsiz olanın biz olduğumuzu düşünmekte ısrar ederiz. Oysa hayat herkes için iyi kötü bir dolu sürpriz hazırlar. Sadece bizler için öngörülen zamanlama değişkendir.
Keşke mümkün olsa da hayatın hep iyi taraflarını yaşayıp, kötü kısımlarına gelince bir düğme bulup kapatsak ve tüm dertleri orada bırakabilsek. Ama mümkün olamıyor. Süreç devam ederken karşımıza çıkan ne varsa yaşamak durumunda kalıyoruz.
Durumu daha katlanılabilir bir hale getirmek için ;
-Sevinçlere ve hayatın mutluluk veren kısımlarına özenle sahip çıkalım. Bunları sonuna kadar dolu dolu yaşamaya gayret edelim.
-Problemlerle karşılaşmak normaldir. Bu durumda dikkatli davranarak nasıl bir çözüm yolu üretebileceğimize dair kendimize yardımcı olmak daha az vakit kaybetmemize yardımcı olacaktır.
-Kendimize kabul ettirmemiz gereken aslında kötü talih diye bir kavramın olmadığıdır.
Sadece herkesin algılama biçimi, darbelerden aldığı yaranın kuvveti ve yaşadıklarından çıkarttığı dersler farklıdır.
Kimimiz acısını bağıra çağıra yaşar. Kimisi de sükunetle karşılayıp çıkış yolu bulmayı tercih eder. Sakin davranmak mantığımızın bizimle işbirliği etmesine zemin hazırlayacaktır.
*Ağlamakla vakit kaybetmeyelim:
Ağlamak yerine aşağıda yer alan soruları kendimize sorarak işe koyulalım.
-Bu durum başıma neden geldi?
-Tekrarını önleyebilir miyim?
-Nasıl bir önlem almam doğru olacaktır?
-Daha önce başıma gelen benzer bir durum var mı?
-Varsa neler yapmış, ne gibi önlemler almıştım?
-Aldığım önlemler yeterlimiydi?
-Aynı yöntemleri uygulayarak bu kez de kurtulma şansım var mı?
-Karşılaştığım bu durumda var olan tecrübelerime ekleyebileceğim yeni şeyler var mı?
-Etrafımda aynı veya benzeri durumları yaşamış yardım alabileceğim kimseler var mıdır?
-Başkaları adına çıkarabileceğim dersler var mıdır? Kendi deneyimlerimle başkalarına yardımcı olabilir miyim?
-Çözüm bulma sürecim uzun olacaksa, sabrımı ve soğukkanlılığımı kaybetmemem adına almam gereken tedbirler var mıdır?
Bu sorulardan cevaplayabildiklerimizi bir kenara not edelim.
Karşılaştığımız durumları dikkatlice incelemek kurtuluş aşamasında bize yardımcı olabilecek en önemli unsurlardan birisidir. Planlı olmak ve buna uygun davranmaksa sevmediğimiz olumsuzluklardan daha kolay kurtulmamızı sağlayacaktır.
Sevgiyle kalın.
Yazan: Patricia Muradi
Felaket gerçek olsa da talihsizlik ağlaya sızlaya düzeltilebilecek bir durum değil olsa olsa bir vakit kaybıdır. Biz inansak da inanmasak da bu bulutları dağıtabilecek sihirli değnek aslında kendi elimizdedir.
Hayat devam ederken kaçınılmaz olarak bir dizi problemle karşılaşır ve bunlardan olumsuz yönde etkileniriz.
Kimisi bizzat yaptığımız hatalardan kaynaklanırken bir kısmı da hiç alakamız olmadığı halde gelip bizi bulur.
İyi olanlara sevinir, uçarız. Ama iyiler kadar kötü olayların da olduğunu nedense unutmayı tercih ederiz.
Üzülür, kendimizi yıpratır, bazen de abartırız. Bununla da kalmayıp en dertli, en talihsiz olanın biz olduğumuzu düşünmekte ısrar ederiz. Oysa hayat herkes için iyi kötü bir dolu sürpriz hazırlar. Sadece bizler için öngörülen zamanlama değişkendir.
Keşke mümkün olsa da hayatın hep iyi taraflarını yaşayıp, kötü kısımlarına gelince bir düğme bulup kapatsak ve tüm dertleri orada bırakabilsek. Ama mümkün olamıyor. Süreç devam ederken karşımıza çıkan ne varsa yaşamak durumunda kalıyoruz.
Durumu daha katlanılabilir bir hale getirmek için ;
-Sevinçlere ve hayatın mutluluk veren kısımlarına özenle sahip çıkalım. Bunları sonuna kadar dolu dolu yaşamaya gayret edelim.
-Problemlerle karşılaşmak normaldir. Bu durumda dikkatli davranarak nasıl bir çözüm yolu üretebileceğimize dair kendimize yardımcı olmak daha az vakit kaybetmemize yardımcı olacaktır.
-Kendimize kabul ettirmemiz gereken aslında kötü talih diye bir kavramın olmadığıdır.
Sadece herkesin algılama biçimi, darbelerden aldığı yaranın kuvveti ve yaşadıklarından çıkarttığı dersler farklıdır.
Kimimiz acısını bağıra çağıra yaşar. Kimisi de sükunetle karşılayıp çıkış yolu bulmayı tercih eder. Sakin davranmak mantığımızın bizimle işbirliği etmesine zemin hazırlayacaktır.
*Ağlamakla vakit kaybetmeyelim:
Ağlamak yerine aşağıda yer alan soruları kendimize sorarak işe koyulalım.
-Bu durum başıma neden geldi?
-Tekrarını önleyebilir miyim?
-Nasıl bir önlem almam doğru olacaktır?
-Daha önce başıma gelen benzer bir durum var mı?
-Varsa neler yapmış, ne gibi önlemler almıştım?
-Aldığım önlemler yeterlimiydi?
-Aynı yöntemleri uygulayarak bu kez de kurtulma şansım var mı?
-Karşılaştığım bu durumda var olan tecrübelerime ekleyebileceğim yeni şeyler var mı?
-Etrafımda aynı veya benzeri durumları yaşamış yardım alabileceğim kimseler var mıdır?
-Başkaları adına çıkarabileceğim dersler var mıdır? Kendi deneyimlerimle başkalarına yardımcı olabilir miyim?
-Çözüm bulma sürecim uzun olacaksa, sabrımı ve soğukkanlılığımı kaybetmemem adına almam gereken tedbirler var mıdır?
Bu sorulardan cevaplayabildiklerimizi bir kenara not edelim.
Karşılaştığımız durumları dikkatlice incelemek kurtuluş aşamasında bize yardımcı olabilecek en önemli unsurlardan birisidir. Planlı olmak ve buna uygun davranmaksa sevmediğimiz olumsuzluklardan daha kolay kurtulmamızı sağlayacaktır.
Sevgiyle kalın.
Yazan: Patricia Muradi