evlilikte sizce yaşın önemi varmı arkadaşlar

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan özoefe
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Tüm yorumları okudum.. ßana en mantıklı cevap Zynep'ten geldi..

Zynep' Alıntı:
Evlilikte önemli olan tek şey iki insanın ruhen anlaşması bence. Ne yaş ne fizik!
Günümüzde yaygınlaşan genç erkeklerle evlenen ileri yaşlarda ki hanımlarla eğlenen kişilere yanıtım;
"Hz. Peygamber, hemşehrileri arasında iffetli, şerefli ve namuslu bir şahsiyet olarak tanınıyordu. 25 yaşında iken, kendisinden yaşça büyük ve iki defa evlenip dul kalmış olan Hz. Hatice ile evlenmiş; onunla 25 yıl mutlu bir hayat geçirmiştir."
Evlilik için ideal yaşlar ise, kişinin kendisine ait sorunları çözdükten sonra ki, okul, erkekler için askerlik, iş vs vs.., yaşlarıdır. Elbette aile kurmak sorumluluk isteyen bir iştir. Ve hiç bir evlilik hüsranla sonuçlanması için başlatılmaz.
Genişletmek için tıkla ...


Yani demek istediğim şey şu.. Erkek illaki 3-4 yaş büyük olmalı diye düşünenlere sadece gülümsüyorum..
ßenim için samimi olarak 30mu? 29mu? diye soranlarda oldu..

ßence gerçekten adayların düşünmesi cevap vermesi gerek illa şu yaşta olsun bu yaşta olsun demek bana göre yanlış (20 yaşından aşağı evlilikleri doğru bulmuyorum).
Fizik ve yaş konusu gerçekten benim için hiç önemli olmamakla birlikte Ruhen anlaşabilmek..
Sonuçta bir kez evlenmek makbul. Tüm hayatını mahvetmek de çok güzel yaşamakla arasındaki bir karar.
İnce eyerip sık dokumak derler ya..
 
Zynep' Alıntı:
Erkekler kadının sus olanından aptal gibi davrananından hoşlanır..
Genişletmek için tıkla ...
Dikkatimi çekti de... ?:)
Genişletmek için tıkla ...
 :)

yanlış anlaşılmasın.Sakın saygısızlık etmek için söylemedim.Erkeklerin bir
çoğunda kadınların daha zeki olduğunu kabul edememe gibi bir kompleks
var ima etmeye çalıştığım oydu...
Ha birde arkadaşlar yaş sınırı konusunda ısrarcı davranıyorum ama burda
kastettiğim mantık evliliği olayında.Ben aşık olduğum insanın ne yaşına bakarım
ne eğitimine bakarım...Sadece sevmek de evliliği ayakta tutmaya yetmez ama
şu var siz birlikte iken zaten kafalarınız uyuşuyorsa hemen ortaya çıkıyor olay
uyuşmuyorsa zaten sevgi bitiyor...
mantık evliliğinde ise insanlar sorguluyor
 
Zynep' Alıntı:
Evlilikte önemli olan tek şey iki insanın ruhen anlaşması bence. Ne yaş ne fizik!
Günümüzde yaygınlaşan genç erkeklerle evlenen ileri yaşlarda ki hanımlarla eğlenen kişilere yanıtım;
"Hz. Peygamber, hemşehrileri arasında iffetli, şerefli ve namuslu bir şahsiyet olarak tanınıyordu. 25 yaşında iken, kendisinden yaşça büyük ve iki defa evlenip dul kalmış olan Hz. Hatice ile evlenmiş; onunla 25 yıl mutlu bir hayat geçirmiştir."
Evlilik için ideal yaşlar ise, kişinin kendisine ait sorunları çözdükten sonra ki, okul, erkekler için askerlik, iş vs vs.., yaşlarıdır. Elbette aile kurmak sorumluluk isteyen bir iştir. Ve hiç bir evlilik hüsranla sonuçlanması için başlatılmaz.
Ve ben diyorum ki;

Hepimiz şu eski Türk filmlerindeki kuru öksürüğünün ardından ağzından kan gelen talihsiz kızın öyküsünü biliriz.
Ölümcül hastalığının ardından sevdiği genci evine davet eder, mümkün olduğunca şuh bir edayla kahkahalar atar, sonra yaşamında başkasının olduğunu söyleyerek sevdiğini kendinden soğutur.
Kızın hastalığından bihaber delikanlı, sevdiği kıza okkalı bir tokat atarak kederinide beraberinde götürür  ve başka biriyle evleniverir!
Film tabi ki sevdiğini kendinden nefret ettirmek pahasına da olsa, onu kendi mutsuzluk girdabının içine sürüklemek istemeyen kızın yüce aşkı üzerine kuruludur.
Çünkü sevgi böyle bir şeydir;
onun mutluluğu seninkinden önce gelmeli, herşeyin en güzeline o sahip olmalı, hayatında keder nedir bilmemeli...
Kulağa komik geliyor değil mi?
Artık böylesi sevdalar yok...
Peki ne oldu bu büyük aşklara?
Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun gibi, birbirlerine kavuşmak için ölümü göze alan aşıklara ne oldu?
Neden artık aşklar, jet hızıyla başlayıp, aynı hızla bitiveriyor?
Çünkü  artık "önce ben" var...
Fedakarlıkların yerini artık bencillikler aldı.
Çünkü, "acaba bir başkası??..." var akıllarda hep!
Artık güven sonsuz değil...
Sınamalarla yaşanıyor aşklar, ve artık o eski sabırlı insanlar yok.
Ve artık veremli kız için gözyaşı filan da yok, o fedakar kız çoktan "aptalın teki" oldu bile.

Kabul edelim artık efsane aşklar yok!
Kimbilir, Ferhat ile Şirin eğer günümüzde yaşasalardı, çıktıkları Katmandu yolculuğunda daha uçağa binmeden, Ferhat'ın check-in noktasındaki önünde ki 17'lik çıtıra çapkın bakışlar atması yüzünden kavga etmeye başlayacaklardı.

Ve eğer artık aşkı olağan yaşıyorsak...
Aşk için ne çok çabalamalı, ne de onu imkansızlaştırmalıyız.
Hayat artık bizim "keşke, belki, eğer ve ama"larımızı karşılamayacak kadar bencil ve bir o kadar da katı.
O yüzden efsaneleri bir kenara bırakın ve içinizden geleni yapın.
Kimin yanında mutluysanız ve kendiniz gibi olabiliyorsanız onunla olun...
Genişletmek için tıkla ...


Yazının büyük bir bölümünün altına imzamı atarım! Amma, aşkı yok saymak asla.. BENCE hala Mecnun gibi sevebilecek, Şirin gibi yanmayı bilecek, Zin gibi ölümü göze alabilecek insanlar vardır.. Ve GERÇEKTEN severler.. Berbat şehir tozunda dumanında belki göremiyoruz ama EMİNİM ki vardır öyle, aşıklar, sevdalılar.. Her şeyin "ben" merkezli olduğu; bir ömür birliktelğin yerini "seviyel(!) birliktelik"lerin aldığı; "acaba.."ların kafaları allak bullak ettiği ZAMANIMIZDA, belki göremiyoruz ama sevenler var.. AŞK yok diyenler rahat olsunlar; var, var...  ;)
 
Ben aslında "yok" demedim. Elbette var, hatta bir örnek olarak kendimi de gösterebilirim:)
Ama çevreme bakıyorum, gerçekten ilişkiler fazlaca yozlaşmış durumda ve kavuşmalar, ayrılıklar sanki artık eskisi kadar etkilemiyor insanları?
 
ben aslında zeynep hanıma katılıyorum
dediği gibi herşey yozlaşmış durumda
daha bir ay önce birisine aşığım diyenler
bir ay sonra hiçbirşey olmamış gibi
rahat rahat biz auyrıldık diyebiliyorlar
galiba gönlümüzde çağa uydu
herşey çok hızlı ilerliyor ne yazıkkı
hiçbirşeyi anlamadan bir ilişkiye başlıyoruz
ve anlamsız bir şekilde ayrılıyoruz
artık şu zamanda kalmad kötü zamanda sevdiğinin yanında olmak
sanki aşk veya sevgi sadece iyi günler için sunulmuş bir duygu sanki
neyse
yinede biraz iyi bakalım hayata ve diyelimki
aşk hala var
:)
 
Zynep' Alıntı:
Ben aslında "yok" demedim. Elbette var, hatta bir örnek olarak kendimi de gösterebilirim:)
Ama çevreme bakıyorum, gerçekten ilişkiler fazlaca yozlaşmış durumda ve kavuşmalar, ayrılıklar sanki artık eskisi kadar etkilemiyor insanları?
Genişletmek için tıkla ...

Evet katılıyorum ilişkiler çok yoz ve bu yoz giderek "kültürleşiyor.." Yoz bir kültür artık yaşamımızın bir parçası oluyor ve insan, artık gerçeğin bilgisinden çok uzak.. Kavuşmalar ayrılıklar etkilemiyor; çünkü, aslında aslında ne birbirlerinin oldular, ne de sevdiler.. sadece sevdiklerini sandılar ya da öyle görünmek, istenilmek, beğenilmek, arzulanmak, şımartılmak, övülmek çok hoşlarına gitmişti! Bunun adına aşk dediler, sevgi dediler, ama sonradan gördük ki ve anladık ki, aslında onun adı HİÇBİR ŞEY'miş.. Herkes kavuşuyor, herkes ayrılıyor, herkes seviyor.. Sonra gün geliyor ve hiçbir şey olmamış gibi yeniden yelken açılıyor "yoz sevdacıklar"a.. "Aşk yok" dediğinizi kastetmedim 'Zynep' hanım, sadece sizin yazınız üzerinden hareketle, aslında aşkın varolduğunu söylemeye çalıştım.. Saygılarımla
 
Aslında teknoloji bu konuda dezavantaj:(
Şimdilerde bir güvensizlik başladı çiftler arasında isteristemez; Msn'mi kullanıyorsun? Şifreni vereceksin mutlaka! Cep telefonunu, uyumak, çalışmak filan gibi bir nedenle kapattın ve sana ulaşamıyor mu? Yandın!
Telefonunu ortada bırakmadın, adına uygun bir şekilde cebinde mi taşıyorsun? Buyur sana bir münakaşa nedeni!
Aynı Forumda üyemisiniz? Ve birisi sana seslenirken, sadece içinden geldiği için adının sonuna "cim" mi ekledi? Eyvah eyvah...
Bunlar teknolojik sorunlar.
Ve ne yazık ki güveni sarsan ufacık olsa bile, mide bulandıran sorunlar.
Burada bu konuya değinmemin nedeni, hepimiz bilgisayar kullanan kişiler olduğumuz için elbette.

Not: Ay nolur bana Hanım demeyin:( Kendimi böyle soyutlanmış filan gibi hissediyorum:(
 
Ben aşk yok demedim, efsaneleşecek aşk artık pek yok dedim bu arada:)
Can Dündar acaba 20 yıl sonra "Yüzyılın Aşkları" belgeseline konu edeceği kaç çift bulabilir sizce?
 
Zynep' Alıntı:
Aslında teknoloji bu konuda dezavantaj:(
Şimdilerde bir güvensizlik başladı çiftler arasında isteristemez; Msn'mi kullanıyorsun? Şifreni vereceksin mutlaka! Cep telefonunu, uyumak, çalışmak filan gibi bir nedenle kapattın ve sana ulaşamıyor mu? Yandın!
Telefonunu ortada bırakmadın, adına uygun bir şekilde cebinde mi taşıyorsun? Buyur sana bir münakaşa nedeni!
Aynı Forumda üyemisiniz? Ve birisi sana seslenirken, sadece içinden geldiği için adının sonuna "cim" mi ekledi? Eyvah eyvah...
Bunlar teknolojik sorunlar.
Ve ne yazık ki güveni sarsan ufacık olsa bile, mide bulandıran sorunlar.
Burada bu konuya değinmemin nedeni, hepimiz bilgisayar kullanan kişiler olduğumuz için elbette.

Not: Ay nolur bana Hanım demeyin:( Kendimi böyle soyutlanmış filan gibi hissediyorum:(
Genişletmek için tıkla ...

:) Evet teknolojik "kaza"lar da var tabi.. "cım, cim, cığım, ciğim"lerden ben de nefret ederim.. Başkasına söylenmiş olması değil, bana söylenmiş olmasından nefret ederim yani.. 'Zynep' hanım demem o zaman; 'Zynep' derim.. Oldu mu?? ;)

Zynep' Alıntı:
Ben aşk yok demedim, efsaneleşecek aşk artık pek yok dedim bu arada:)
Can Dündar acaba 20 yıl sonra "Yüzyılın Aşkları" belgeseline konu edeceği kaç çift bulabilir sizce?
Genişletmek için tıkla ...

Aşkları efsaneleştirmek de yine insanın elinde.. Yani her şey dönüyor ve "biz"de bitiyor.. Neden efsane aşklara tanık olmuyoruz peki? Çünkü her şeyin adı aşk konulunca, arada gerçek aşklar kaynayıp gitti.. Gerçekten sevenler, yüreğini ortaya koyanlar, kendi içlerinde kaynayıp kaynayıp gittiler.. Ne bir gören ne bir duyan olmadı efsaneleştirecek.. Çünkü her şeyin adı aşk kondu! Can Dündar'a gelince.. Bulamaz bence.. Çünkü gerçekten sevenler, ne kendilerini Can Dündar'a yadıracak kadar düşük görürler, ne de aşklarını dünyaya duyurma çabası içindedirler.. Dünya duymuşsa duymuştur, duymamışsa da sorun yoktur yani.. Mecnun, kimseler bilmeseydi de sevecekti Mecnun olacaktı yine.. Herkes bildi, zamanın dışına taştı aşkı, ve o yine de sevdi...

Can Dündar'ı ve onun belgeselciliğini tartışmak değil derdim ama O'nu "aşkın efendisi.." olarak görenleri de anlamıyorum.. Aşk Can Dündar yazınca daha mı güzel? Aşk Can Dündar yazdı diye mi değerli? Can Dündar yazdı diye aşık mı olacağız? Neyse konu dallanıp budaklandı sanırım.. Bir yanlışım varsa affola.. Herkese sevgiler, saygılar...
 
evet teknoloji konusunda çok haklısın Zeynep....
Teknoloji ilerledikçe ilişkilere bile yansıyor yahu.. :-\
Hele aldatma olayları...Hep msn de msjlarda oluyo.
Dediğin gibi mide bulandıran bazen de güvensizlikten
kaynaklanan şeyler ama ilişkiyi zedeliyor..malesef..
 
'Kendini tanımayan insan eşini doğru seçemez.' diye düşünüyorum.
Bu yüzden evliliği düşünmeden önce kişilerin önce kendilerini iyi tanıyıp sonra buna uygun kişiyi seçmelerini doğru buluyorum. Evlilik basit bir denklem değil.
 
bişileryapmaklazım' Alıntı:
Bencede erkek bayandan yaşça büyük olmalı tabi buradaki büyüklükten kasıt olgunlukla ilgili :)
Genişletmek için tıkla ...
Evlilik hakkında bir bayandan duyduğum nadir katıldığım bir yorum..
İşte bu mantık benim hoşuma gidiyor :)

Kimi diyor en az 5 yaş fark olmalı erkek büyük olmalı.
Kimi de farklı farklı şeyler..
 
Cevap yazmak için giriş yap yada kayıt ol.
Geri
Üst