Etkisiz insanlarin özellikleri

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan senarist081
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
S

senarist081

Etkisiz insanların 7 tipik özelliği



Amerikalı bir araştırmacı, etkisiz insanların 7 tipik özelliği nedir diye merak etmiş ve aşağıdaki sonuçlara ulaşmış. Yedi temel özelliğin başlıkları araştırmacıya, başlıkların altındaki açıklamalar da bana ait. "Tepkiseldirler." Gelişme ve değişim meydana getirmek yerine, başkalarının yaptıklarına tepki verirler. Bir şeyler olur ve üstüne konuşurlar ya da harekete geçerler. Bu tepkisel yaklaşımlar, önemli ölçüde sorgulanmayan bir kültüre, kısa vadeli çıkarlara dayanır. 


"Açık bir hedefle çalışmazlar."

Geleceğe ilişkin açık ve net bir hedefleri bulunmaz. Tepkisel yaklaşımlar aslında, hedefsizliğin bir sonucudur. Vizyon, yapılan işin kendisidir. İşin nasıl yapılacağı, ne olduğundan daha önemlidir. Üstelik "işi yapmak gerçekten gerekiyor mu" sorusuyla uğraşılmaz, hatta bu soru çoğu zaman akla bile gelmez. Nasıl sorusu, ne ve niçin sorularını önemsizleştirmiştir. 

"Acil olan şeyi en önce yaparlar."

Neyin öncelikli olduğunu hiç belirlemediklerinden, öncelikli yapılması gerekenler geniş zaman dilimleri içinde yapılmazlar, vadeleri bittiğinde, artık bu işler acil işlere dönüşür. Tıpkı dersini zamanında çalışmayıp kendini başka şeylerle oyalayan öğrencilere benzerler. İş teslim zamanı (öğrenci örneğinde sınav günü) geldiğinde kriz içine girerler; acilleşen işlere odaklanırlar. Kriz süreci (iş teslim, iş bitirme süreci) bir şekilde sona erip yeni döneme girildiğinde ders alıp geleceği hedefe göre planlamak yerine, rehavet içine girerler. Bu rehavet ortamı içinde geleceğin krizlerini ortaya çıkaracak işleri yaparlar ya da yapmadıkları işler geleceğin krizlerini ortaya çıkarır. 

"Kazan / kaybet anlayışı hâkimdir."

Kafalarında mutlaka kazanmak anlayışı hâkimdir. İşte, apartmanda, siyasette ve diğer ortamlarda, diğerleri her zaman rakiptir. Rakiplerle birlikte kazanmak yerine herkesin kaybetmesi yeğdir. Bu hayatta ya kazanırsınız ya kaybedersiniz. Başka türlüsü olamaz. Birlikte kazanma (win-win) masal kitaplarında anlatılan bir hikâyedir. 

"İlk önce anlaşılmayı isterler."

Kendileri mutlaka haklı, hatta en haklı olduklarından, önce kendileri konuşmalıdırlar. Diğerleri onların kıymetli mesajlarını anlamalı ve dinlemelidir. Zaten diğerlerinin söyleyecekleri çok da fazla değerli bilgileri yoktur. Kendi söylediklerine odaklı olduklarından hiç kimse birbirini dinlemez ve saatlerce yapılan toplantılardan güçlü olanın kararıyla çıkarlar. Ama herkesin kafasında hâlâ kendi fikri vardır. 

"Eğer kazanamıyorsa, taviz verir."

Çok kötü kaybetmektense, az kaybetmeyi tercih ederler. Bu birlikte kazanma anlayışına yakın görülebilir, ama aslında ilgisi yoktur. Kıran kırana bir kazan / kaybet mücadelesinden sonra, hâlâ iki tarafın da kaybettiği "başarılı" bir modele varılamamışsa, taraflardan birinin kaybettiği ideal modele ulaşılmış demektir. Artık diyalog içinde birlikte kazanma anlayışını gerçekleştirecek zemin kalmamıştır. Taraflardan birinin galibiyeti kabul ediliyorsa, diğer taraf en az zararla durumu kurtarmak için taviz vermeye başlar. 

"Değişimden korkar ve iyileştirmelerle ilgilenmez."

Durum ne kadar kötü olursa olsun, ortaya çıkacak bir değişimden sonra durumun daha kötü olmayacağına ilişkin bir garanti yoktur. Değişimden konferanslarda söz etmeyi çok severler, ama kendilerini değiştirmeye ihtiyaçları yoktur. Onlar zaten mükemmeldir. İyileştirmelerle ilgilenmezler; "damlaya damlaya göl olur" onlara ait bir atasözüdür ve sadece söylendiği dönem için geçerlidir. Büyük bir kriz ortaya çıkmadıkça değişmezler. Ne dersiniz, bir birey olarak sizde bu özellikler var mı, varsa ne yapmayı düşünüyorsunuz? Ben, kendi hesabıma kara kara düşünüyorum. 


 
Hımm.. Şimdilik böyle birini tanımıyorum, mümkünse hiç de tanımayayım.. :)
Teşekkürler paylaşımın için senarist.
 
Benim çevremde birkaç tane var maalesef,mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum.Genelde bu tiplerin kendilerince aşılmaz doğruları vardır,bu yüzden onlara ne erişebilir ne de değiştirebilirsiniz,en iyisi uzak durmak diye düşünüyorum..
 
ben en çok değişimden korkan insanlardan uzak durmayı yeğlerim çünkü zamana ayak uydurmak gerek yoksa bir çok bilgiye geç ulaşrız buda bizi geriden yol almamıza sebep olur
 
Malesef çok yakından tanıyorum böyle birini,uğraşmak zor,kesinlikle gördüğünüz yerde kaçın :D
 
senarist081' Alıntı:
Benim çevremde birkaç tane var maalesef,mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum.Genelde bu tiplerin kendilerince aşılmaz doğruları vardır,bu yüzden onlara ne erişebilir ne de değiştirebilirsiniz,en iyisi uzak durmak diye düşünüyorum..

Ya da çok çok sabırlı davranmak.
 
bu özelliklere sahip  çok insan tanıdım onlar kendi hayatlarını etkisizleştirdi bizler de uzak durmayı tercih ettik  :-\
 
Kazan / kaybet anlayışı hâkimdir."

Kafalarında mutlaka kazanmak anlayışı hâkimdir. İşte, apartmanda, siyasette ve diğer ortamlarda, diğerleri her zaman rakiptir. Rakiplerle birlikte kazanmak yerine herkesin kaybetmesi yeğdir. Bu hayatta ya kazanırsınız ya kaybedersiniz. Başka türlüsü olamaz. Birlikte kazanma (win-win) masal kitaplarında anlatılan bir hikâyedir. 


Şimdi bu yazan kısım bence dogru bunun etkililik yada etkisizlikle bi alakası yoktur diye düşünüyorum.

Elbette hayatta ya kazanırsın ya kaybedersin bu bir hikaye değil bu bir gerçek hayat basket maçı değilki uzatmalara gidelim yada futbol berabere bitsin insanı hayata baglayan unsurlar oldukça fazladır evet bu unsurlar dogrulutusunda her insan mücadele eder ve bunun sonunda Ya kazanırsın yada kaybedersin berabere bir durum söz konusu değildir.

işin tuhafı bu ve gibi duumlar insanı etkisizleştirir yani kazanmasanda olur bidahaki sefere bu defalık olmadı gibi hani bir nevi polyannacılık oynuyor isek bence mevcut durumdan daha etkisiz olunabilir.
 
GulsahToptas' Alıntı:
ben hep merak ederim hedefsiz amaçsız yaşayan ve öğrendiği birşey yanlış bile olsa o düşünceden vazgeçmeyen insanların psikolojisini  :o

Zaten yaşam felsefesi bu olan insanın rahatsızlık duyması gibi bir şey sözkonusu olamaz ki Gülşah?
 
Ben de onlardanım sanırım :) Ya da Oğuz Atay'ın garinan 'Tutunamayanlar'ından biri.. Güzel yazı teşekkürler 'senarist081'... 
 
ama zeynep bana garip gelende bu zaten bu tarz insanlar zamnının çoğunu tv karşısnda geçirirler ve izlediği programlarda bir sürü şey anlatılır hiç kendi üstleirne alınmazlar nasıl bir zihniyet allah bizi böyle zihniyetten korusun amin
 
Geri
Üst