F
fıstık
Onkoloji bölümünde yatan çocuklara tiyatro gösterisi düzenlenmiş... Bir arkadaşım bu organizasyonda görevliymiş ve beni de davet etti. Bende hiç düşünmeden kabul ettim ve birlikte hastaneye gittik. Oranın çok farklı bir havası vardı. Ve tabi havayı maskeden süzerek alan çocuklar… Artık bu dünyanın havasını soluyamayanlar bile oluyor… Bu amansız hastalık yüzünden onlar erkenden emekli oluyorlar bu hayattan. Aileleri de mutlu yaşamdan emekli olmuşlar, yaşamayı unutmuşlar onların bu hastalıkları ile birlikte. Nefes almışlar almasına ama öylesine işte…
Çocuklara oyuncaklar, çikolatalar dağıtıldı… ‘Nasıl da mutlu olmuşlardır’ diyorsun değil mi? Keşke…
Evet birçoğu mutlu oldular… Gerek gösteri, gerekse bu hediyeler her çocuğu mutlu edecek türdendi. Ancak bunların her çocuktan çok farklı olan bir yanları vardı… Amansız hastalıkları nedeniyle takatleri yoktu onların… Kimisinin oyuncağını annesi aldı, kimisi çikolatasını bile yiyemedi… Anneleri ise oyuncakları görünce, “İnşallah, bununla oynayabilir” diye dua etmekten kendisini alamıyorlardı… Kısacası bu oyuncaklar, gösteriler bu yavrucakları bir lahzada olsa mutlu edebilmişti…
Bizim onlar için en fazla yapabildiklerimiz bunlar… Bir ilik bulunana kadar onlar hayatı pamuk ipliğine bağlı yaşıyorlar ve bunu çok iyi bildiklerinden gülmekte zorlanıyorlar… Bu durumda iken; ne suçlu arayabilirsin ne de onları hayata döndürebilirsin… Kelimelerin ketum olduğu yer tam da burası işte… Susarsın… Yürekleri dağlanan anneler gibi sabır taşı kesilirsin bazen… Ama her şeye rağmen hep bir umutla beklersin… Beklemekten başka ne yapabilirsin ki? Elden ne gelir ki?