Codex
Özgür Şahin
Site Kurucusu
Mobbing'i duymuşsunuzdur. Son birkaç yıldır adı sıkça anılır oldu. Sabahları evden çıkarken ayaklarınız geri geri gidiyorsa, bölümünüzdeki arkadaşlarınızla aranızda tuhaf bir mesafe varsa ya da sık sık kendinizi işe yaramaz hissediyorsanız siz de onlardansınız. Yani "mobbing" mağdurusunuz. Yani düzenli olarak psikolojik şiddet ya da duygusal baskı görüyorsunuz.
Bu durumda kalıp da adını koyamamış olabilirsiniz. Bu konuda o kadar çok örnek var ki… Prof. Dr. Pınar Tınaz’ın, “İşyerinde Psikolojik Taciz, Mobbing” kitabından aldığımız vak'alar belki yaşadıklarınıza tercüman olur. Aşağıdaki iki örnek, davalık olmuş iki vaka. Üstelik mağdurların "kazandığı" iki örnek.
Avrupa'dan iki mobbing vakası
İlk vakadaki kahramanız Helen Gren (36), İngiltere'deki Deutsche Bank'ta sekreterlik yaparken, biri amiri, dört kadın tarafından dört yıl boyunca aşağılanmış. Yanına geldiklerinde bu kişiler burunlarını tutuyor, "Burası çok kötü kokuyor, senin yüzünden" diyorlarmış. Sinir krizi geçirmesinin ardından işten ayrılan Gren, açtığı dava sonucu, çalıştığı işyerinden 800 bin sterlin tazminat almış.
Bir diğer örnek ise ırkçı izler taşıyor. Tullet&Tokyo Liberty'nin çalışanlarından Laurent Weinberger'ın anneannesi Auschwitz Toplama Kampı'nda öldürülmüş. Bunun çalışma arkadaşları tarafından öğrenilmesi üzerine Weinberger, işyerinde aylarca süren Yahudi aleyhtarı konuşmalara muhatap olmuş. Hatta Nazi üniforması giymeye bile zorlanmış. Sonuçta Weinberger, açtığı dava sonucu 100 bin sterlin tazminata hak kazanmış.
Özgüvenli çalışanlar maruz kalıyor
Peki Türkiye’de bu konuda neler yapılıyor? İnsan kaynakları profesyonellerinin katıldığı Peryön 16. Ulusal İnsan Yönetimi Kongresi'nde tartışılan konulardan biri de bu oldu. Moderatörlüğünü Gülcan Arpacıoğlu’nun yaptığı “Adını koyalım: Mobbing” adlı panelde Osman Ünal, Ayşe Altınparmak ve Süleyman Hecebil konuşmacı olarak katıldı. İşte panelden notlar...
Gülcan Arpacıoğlu’na göre mobbing bilinçli yapılıyor ve hiç ummadığımız anlarda yaşadığımız sıkıntı ya da depresyon aslında mobbing kaynaklı. Ve de özellikle çok çalışan ve özgüveni yüksek insanlar buna maruz kalıyor; sessiz, kendi halinde insanlara ise genellikle dokunulmuyor.
Mobbing özdeğerleri azaltıyor
Sülayman Hecebil’e göre ise mobbing’in en önemli zararı özdeğerlerin azalması. İşyerinde tacize uğrayan insanların yaşadıkları sorun ve depresyonların arkasında özdeğerlerin zarar görmesi yatıyor.
Bir diğer konuşmacı Osman Ünal, “Kol kırılır, yen içinde kalır” düşüncesiyle hareket eden bir toplum olduğumuz için, ancak şirket içinde her şeyin açık ve şeffaf olmasıyla işyerinde taciz vakalarını engellenebileceği görüşünde. Kısacası her şeyden önce organizasyonların yatay olması, bilgi ve iletişime açık olmak gerekiyor.
Sessiz kalmayın
Avukat Ayşe Altınparmak’ın ise bu konuda sıkıntı yaşayanların ne yapabileceği konusunda bazı tavsiyeleri var: “Önce işyerinde taciz anlamında sıkıntı yaşadığınızı kurum içinde duyurun, bunun soruşturulmasını isteyin. Bir yandan da kendi delillerinizi toplayın. Bunun için günlük de tutabilirsiniz. E-postaları bile kanıt olarak gösterebilirsiniz.”
Bir işyeri, işçisini, çalışanını korumak, onun güvenliğini sağlamak zorunda. Çalışanın güvenliğini sağlamak düne kadar sadece fiziksel sağlık anlamına geliyordu ama bugün duygusal baskı vakalarının da artmasıyla ruhsal güvenliğimiz belki fiziksel güvenliğimizden daha da önemli hale geldi. Siz siz olun, duygusal tacizlere karşı profesyonelce karşı koyun...
Hürriyet İK