Codex
Özgür Şahin
Site Kurucusu
Son dönemlerde birçok kişi rutini dışında bir hayat yaşamaya çalışıyor. Peki, yaşanan bu süreç kitleleri nasıl etkiliyor? Bu durgunluk döneminin bir sonu olacak mı? Kısa, uzun ve orta vadede ne tür etkilerle karşılaşacağız? İşte yanıtı…
Krizde Ne Yapmalı?
Daralan ekonomide kitlelerin ruh hali nasıl olur, tüketiciler nasıl davranır, bu durumda şirketler ne yapmalı? Daha önce yaşadıklarımızdan bazı dersler çıkarmak mümkün.
1.Tüketicinin ruh hali ülkedeki bütün makro değişkenlerin en önemli belirleyicisidir. Bu dönemde tüketiciler kötümser eğilim içine girer ve her aile, daha temkinli davranır. Bazı harcamalarını kısar, bazılarını ise tamamen keser. Tüketiciler çoğu harcamalarında hem daha az miktarda hem de daha düşük fiyatlı olanı tercih ederek yeni bir denge oluştururlar. Bu, talebin hem daralması hem de daha ucuz ürünlere (down trade) yönelmesi demektir. Önceleri daha pahalı markaları tüketenler, kendi bütçelerini gözden geçirerek daha ucuz markalara yönelirler. Bu dönemde her marka kendi müşterilerinden bir kısmını kaybeder ama buna karşılık kendilerine ilk kez yönelen yeni müşteriler bulurlar.
2. Ekonomik daralma dönemleri genel olarak tüketimin daraldığı ama bazı ürünlere de talebin arttığı dönemlerdir. Bu dönemlerde, tüketici genel olarak daha az harcama yaparken bazı ürünleri de kendine ödül olarak seçer, bunları daha çok tüketir. Mesela otomotiv sektörü daralmadan daha çok etkilenir ama evde eğlence imkânı veren ürünlere talep artar. Çünkü hemen bütün harcamalarını kontrol altına alan insanlar bir yerde kıstıklarını başka bir yerde telefi ederler. Her daralma döneminin “ödül ürünleri ve markaları” vardır.
3. Ekonomik daralma dönemlerinde tüketicilerin para harcaması kendilerinde bir suçluluk duygusu yaratır. Tam tersine paralarını faydalı şeylere harcamak ise tüketicilerin suçluluk duygusunu hafifletir. Bu sebeple gerek markaların gerekse perakendecilerin tüketicilerine “iyi nedenler” sunmaları, ekonomik daralma dönemlerinde her zamankinden daha fazla önem kazanır.
4. Kötümser ruh hali, insanların ait olma ihtiyaçlarının arttığı dönemlerdir. Bu dönemlerde aile ve arkadaşlık değerleri yükselir. “Ben” olma ihtiyacı gerilerken dayanışma ve paylaşım üzerine kurulu “biz” olma ihtiyacı yükselir.
5. Ekonomik daralma dönemlerinde, yöneticiler harcamaları kısma kararı alır ve bunun ilk adımı da pazarlama harcamalarıdır. Ama bu yanlışı yapmayan şirketler daralma döneminden sonra en hızlı büyüyen şirketler olurlar. Elbette reklam harcamaları dahil her harcamayı gözden geçirmek ve her harcamadan tasarruf etmek gerekir ama tamamen kesmek son derece yanlıştır. Çünkü markalar için reklam, “olsa da olur, olmasa da olur” değil, “olmazsa olmaz” bir pazarlama faaliyetidir. Üstelik rekabetin daha az reklam yaptığı bir ortamda reklam yapan markanın sesi daha iyi duyulur.
6. Ekonomik daralma dönemleri şirketlerdeki verimsizlikleri azaltmanın zamanıdır. Ama bu dönemler, toplumun moralinin düşük olmasına paralel olarak çalışanların da moralinin düşük olduğu dönemlerdir. Ücretleri yeniden düzenleme, şirket içinde fonksiyonları birleştirme, işten çıkarma gibi uygulamaları yaparken şeffaf ve adil davranmaya çok özen göstermek gerekir. Zor zamanlarda güven yaratan şirketler orta vadede kazanan tarafta olurlar.
7. Ekonomik daralma dönemlerinde tüketiciler, “paralarının karşılığını alma” konusunda çok hassas olurlar. Bu dönemlerde, markaların hangi faydaları vaat ettiklerini ve bu bu faydalara karşılık istedikleri fiyatın makul olduğunu çok iyi anlatmaları, reklamlarında bunu vurgulamaları gerekir.
8. Bu dönemde tüketicilerin veya müşterilerin güven duygusunu zedeleyen şirketler zararlı çıkarlar. Mesela ambalajlı ürünler satan bir şirketin 1 kg yerine 850 gram koyarak fiyat düşürmesi kısa dönemde işe yarar ama tüketici bunun farkına varır ve markadan uzaklaşır. Rekabet ederken bu tür “cin fikirlere” itibar etmeyen ilkeli markalar, bu dönemden faydalanarak çıkarlar. Tüketicinin en akılcı olmak istediği bir dönemde onun zekâsıyla alay etmek, marka için hiç de akılcı olmayan bir davranış olur. Buna karşılık her kategoride daha küçük ve daha düşük fiyatlı seçeneklere ihtiyaç artar. Tüketicinin tasarruf etme ihtiyacını anlayan ve buna uygun seçenekler sunan markalar bu dönemden kazançlı çıkarlar.
9. Bu dönem, şirketlerin kendi bütçelerini sağlıklı yapılabileceği bir dönem değildir çünkü her bütçe bir dizi varsayım üzerine kurulu bir plandır. Olağan dışı dönemlerde bu varsayımlar çok hızlı değişir. Bir yıllık bir dönemi kapsayan bütçeler bu ortamda gerçekçi olmaz. Böyle dönemlerde en uygun bütçe yapma yöntemi, her ay yenilenen bütçeler yapmaktır.10. Bu dönemde şirketin pazar segmentlerine yeni bir gözle bakması gerekir. Her şirketin bugüne kadar hedeflemediği müşteri kesimleri mutlaka vardır. Şirketin bunları değerlendirmesi ve yeni imkânların olup olmadığını araştırması gerekir. Daralma dönemleri, henüz ulaşılmamış tüketicilere gitmek için bir fırsattır. Bu dönemler aynı zamanda her türlü inovasyonu yapmak için en elverişli dönemlerdir. Bu dönemde girişimci bir ruha sahip olanların yapacağı inovasyonlar şirkete paha biçilmez değer katar.
Her değişim, içinde bir çok fırsatı barındırır. Bu durgunluk döneminin de bir sonu olacak ve ekonomi tekrar büyüme dönemine girecektir.
Değişime en hızlı ve en iyi uyum sağlayan şirketler, bu dönemden en karlı çıkan şirketler olurlar.
Krizde Ne Yapmalı?
Daralan ekonomide kitlelerin ruh hali nasıl olur, tüketiciler nasıl davranır, bu durumda şirketler ne yapmalı? Daha önce yaşadıklarımızdan bazı dersler çıkarmak mümkün.
1.Tüketicinin ruh hali ülkedeki bütün makro değişkenlerin en önemli belirleyicisidir. Bu dönemde tüketiciler kötümser eğilim içine girer ve her aile, daha temkinli davranır. Bazı harcamalarını kısar, bazılarını ise tamamen keser. Tüketiciler çoğu harcamalarında hem daha az miktarda hem de daha düşük fiyatlı olanı tercih ederek yeni bir denge oluştururlar. Bu, talebin hem daralması hem de daha ucuz ürünlere (down trade) yönelmesi demektir. Önceleri daha pahalı markaları tüketenler, kendi bütçelerini gözden geçirerek daha ucuz markalara yönelirler. Bu dönemde her marka kendi müşterilerinden bir kısmını kaybeder ama buna karşılık kendilerine ilk kez yönelen yeni müşteriler bulurlar.
2. Ekonomik daralma dönemleri genel olarak tüketimin daraldığı ama bazı ürünlere de talebin arttığı dönemlerdir. Bu dönemlerde, tüketici genel olarak daha az harcama yaparken bazı ürünleri de kendine ödül olarak seçer, bunları daha çok tüketir. Mesela otomotiv sektörü daralmadan daha çok etkilenir ama evde eğlence imkânı veren ürünlere talep artar. Çünkü hemen bütün harcamalarını kontrol altına alan insanlar bir yerde kıstıklarını başka bir yerde telefi ederler. Her daralma döneminin “ödül ürünleri ve markaları” vardır.
3. Ekonomik daralma dönemlerinde tüketicilerin para harcaması kendilerinde bir suçluluk duygusu yaratır. Tam tersine paralarını faydalı şeylere harcamak ise tüketicilerin suçluluk duygusunu hafifletir. Bu sebeple gerek markaların gerekse perakendecilerin tüketicilerine “iyi nedenler” sunmaları, ekonomik daralma dönemlerinde her zamankinden daha fazla önem kazanır.
4. Kötümser ruh hali, insanların ait olma ihtiyaçlarının arttığı dönemlerdir. Bu dönemlerde aile ve arkadaşlık değerleri yükselir. “Ben” olma ihtiyacı gerilerken dayanışma ve paylaşım üzerine kurulu “biz” olma ihtiyacı yükselir.
5. Ekonomik daralma dönemlerinde, yöneticiler harcamaları kısma kararı alır ve bunun ilk adımı da pazarlama harcamalarıdır. Ama bu yanlışı yapmayan şirketler daralma döneminden sonra en hızlı büyüyen şirketler olurlar. Elbette reklam harcamaları dahil her harcamayı gözden geçirmek ve her harcamadan tasarruf etmek gerekir ama tamamen kesmek son derece yanlıştır. Çünkü markalar için reklam, “olsa da olur, olmasa da olur” değil, “olmazsa olmaz” bir pazarlama faaliyetidir. Üstelik rekabetin daha az reklam yaptığı bir ortamda reklam yapan markanın sesi daha iyi duyulur.
6. Ekonomik daralma dönemleri şirketlerdeki verimsizlikleri azaltmanın zamanıdır. Ama bu dönemler, toplumun moralinin düşük olmasına paralel olarak çalışanların da moralinin düşük olduğu dönemlerdir. Ücretleri yeniden düzenleme, şirket içinde fonksiyonları birleştirme, işten çıkarma gibi uygulamaları yaparken şeffaf ve adil davranmaya çok özen göstermek gerekir. Zor zamanlarda güven yaratan şirketler orta vadede kazanan tarafta olurlar.
7. Ekonomik daralma dönemlerinde tüketiciler, “paralarının karşılığını alma” konusunda çok hassas olurlar. Bu dönemlerde, markaların hangi faydaları vaat ettiklerini ve bu bu faydalara karşılık istedikleri fiyatın makul olduğunu çok iyi anlatmaları, reklamlarında bunu vurgulamaları gerekir.
8. Bu dönemde tüketicilerin veya müşterilerin güven duygusunu zedeleyen şirketler zararlı çıkarlar. Mesela ambalajlı ürünler satan bir şirketin 1 kg yerine 850 gram koyarak fiyat düşürmesi kısa dönemde işe yarar ama tüketici bunun farkına varır ve markadan uzaklaşır. Rekabet ederken bu tür “cin fikirlere” itibar etmeyen ilkeli markalar, bu dönemden faydalanarak çıkarlar. Tüketicinin en akılcı olmak istediği bir dönemde onun zekâsıyla alay etmek, marka için hiç de akılcı olmayan bir davranış olur. Buna karşılık her kategoride daha küçük ve daha düşük fiyatlı seçeneklere ihtiyaç artar. Tüketicinin tasarruf etme ihtiyacını anlayan ve buna uygun seçenekler sunan markalar bu dönemden kazançlı çıkarlar.
9. Bu dönem, şirketlerin kendi bütçelerini sağlıklı yapılabileceği bir dönem değildir çünkü her bütçe bir dizi varsayım üzerine kurulu bir plandır. Olağan dışı dönemlerde bu varsayımlar çok hızlı değişir. Bir yıllık bir dönemi kapsayan bütçeler bu ortamda gerçekçi olmaz. Böyle dönemlerde en uygun bütçe yapma yöntemi, her ay yenilenen bütçeler yapmaktır.10. Bu dönemde şirketin pazar segmentlerine yeni bir gözle bakması gerekir. Her şirketin bugüne kadar hedeflemediği müşteri kesimleri mutlaka vardır. Şirketin bunları değerlendirmesi ve yeni imkânların olup olmadığını araştırması gerekir. Daralma dönemleri, henüz ulaşılmamış tüketicilere gitmek için bir fırsattır. Bu dönemler aynı zamanda her türlü inovasyonu yapmak için en elverişli dönemlerdir. Bu dönemde girişimci bir ruha sahip olanların yapacağı inovasyonlar şirkete paha biçilmez değer katar.
Her değişim, içinde bir çok fırsatı barındırır. Bu durgunluk döneminin de bir sonu olacak ve ekonomi tekrar büyüme dönemine girecektir.
Değişime en hızlı ve en iyi uyum sağlayan şirketler, bu dönemden en karlı çıkan şirketler olurlar.
https://www.temelaksoy.com/krizde-ne-yapmali/Yazar: Temel Aksoy
Kaynak: www.temelaksoy.com