DEĞERİNİ BİLMEK

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan edacan
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

edacan

Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2009
Puanları
0
Konum
İstanbul
DEĞERİNİ BİLMEK

Vaktiyle ergin bir şeyh, yıllarca yanında yetiştirdiği müridini imtihan etmek ister. Onun eline iri bir pırlanta verip: “Oğlum” der “Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir

” Mürit elinde pırlanta bir bakkal dükkanına girer ve “Şunu alır mısınız?” diye sorar . Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği mücevheri alır; elinde evirir çevirir; sonra: “Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın” der. Mürit teşekkür edip çıkar.

Bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği mücevhere ancak bir beş lira vermeye razı olur. Üçüncü olarak semerciye gidir: Buna ne verirsiniz?” diye sorar Semerci şöyle bir bakar, “Bu der “benim semerlere iyi süs olur. Bundan “kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm.”


Mürit en son olarak kuyumcuya gider. Kuyumcu mücevheri görünce yerinden fırlar. “Bu kadar büyük pırlantıya nereden buldun?” diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. “Buna kaç lira istiyorsun?” Mürit sorar: Siz ne veriyorsunuz?”  “Ne istiyorsan veririm.” Mürit, “Hayır veremem.” diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:

Ne olur bunu bana sat.

Dükkânımı,  evimi,  hatta arsalarımı vereyim.” Mürit emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.

Şeyhinin yanına dönen mürit büyük bir şaşkınlık içinde macerasını anlatır.

Şeyh sorar: “Bundan ne anladın?”

Müridin verdiği cevap çok doğrudur: “Bir şey ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir



 
edacan' Alıntı:
Müridin verdiği cevap çok doğrudur: “Bir şey ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir

aynen öyle.Konunun özü...
Hikayeyi sonuna kadar dinlemeye ne hacet tek cümle bitirmiş olayı  :)
 
Benzeri bir kaç yazı daha okumuştum.
Şeyh'in bunca detaya girmesine gerek yok aslında düz mantıkla çözülebilecek bir durum.
Neyse..
Teşekkürler konu için.
 
kesinlikle çok doğru...

o yüzden kim için değerliysek onun için kıymetliyiz...

diğerleri için üzülmeye gerek yok.. ;)
 
kendi değerinin farkında olmamak o kadar kötü olmasa gerek yaratıcı_idea.. birileri çıkıp çok değerli olduğunu anlatacaktır sana..ama sahip olduğun değerin üzerinde olduğunu sanmak..işte o gerçekten kötü!!!!!!!!
 
Korsan' Alıntı:
Benzeri bir kaç yazı daha okumuştum.
Şeyh'in bunca detaya girmesine gerek yok aslında düz mantıkla çözülebilecek bir durum.
Neyse..
Teşekkürler konu için.
hehe ilginç bir bakış açısı olmuş:))

Ben pek yorum yapamadım konuya. Yani bu belli bişey zaten, bu kadar işlemeye gerek var mı bilemedim.

Teşekkürler yine de..
 
Marifet Kuyumcuyu Bulmakta

Vaktiyle bir bilge hoca,yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin seviyesini öğrenmek ister.Eline çok parlak bir nesne verip "Oğlum"der,"Bunu al, önüne gelen esnafa göster,kaç para verdiklerini sor,en sonra da kuyumcuya göster.Hiç kimseye satmadan sadece söyledikleri fiyatları öğren, gel bana bildir."Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar.İlk önce bir bakkala girer ve "Şunu kaça alırsınız?"diye sorar.Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır,evirir çevirir,sonra:"Buna bir tek lira veririm.Bizim çocuk oynasın"der.İkinci olarak bir manifatura-cıya gider.O da parlak bir taşa benzettiği nesneye ancak 5 lira vermeye razı olur.Ardından semerciye gider.Semerci,"Bu benim semerlere iyi süs olur.Bundan kaş dediğimiz süslerden yaparım.10 lira veririm"der.En son olarak bir kuyumcuya gider.Kuyumcu öğrencinin elindekini görünce yerinden fırlar."Bu kadar değerli bir mücevheri nereden buldun ?"diye hayretle bağırır ve hemen ilave eder:"Buna kaç lira istiyorsun?"Öğrenci, "Veremem."diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:"Ne olur bunu bana sat.Dükkanımı,evimi,hatta arsalarımı vereyim."Öğrenci emanet olduğunu,satmaya yetkili olmadığını,ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.Mücevherleri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karma karışıktır.Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak görenler,diğer tarafta da mücevher diye isimlendirip buna sahip olmak için her şeyini vermeye hazır olan,hatta yalvaran kişiler...Bilge hocasının yanına dönen öğrenci,büyük bir şaşkınlık içinde başından geçen macerayı anlatır.
    Bilge hoca çok kısa cevap verir:"Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve o,değerini bilenin yanında kıymetlidir.Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen,hisseden,fark eden kuyumcular mutlaka vardır.Mesele o kuyumcuyu bulmaktır."
 
Geri
Üst