cnrbstnc'in Kaleminden

  • Konbuyu başlatan cnrbstnc
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Özgün Kalemler kategorisinde cnrbstnc tarafından oluşturulan cnrbstnc'in Kaleminden başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,485 kez görüntülenmiş, 14 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Özgün Kalemler
Konu Başlığı cnrbstnc'in Kaleminden
Konbuyu başlatan cnrbstnc
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan M
C

cnrbstnc

Kullanıcı
22 Tem 2008
En iyi cevaplar
0
0
istanbul
HAYATA ÖZLEM

     Hayatıma özlem duyuyorum.

     Artık zaman aralıkları ile yalnızlığımdan sıkılmak, sıkıldıkça eski günleri düşünmek, düşündükçe unutmaya çalışmak, bazı şeylere özlem duymayı sürdürmek istemiyorum. Yalnızlığın karanlığını üstümde görmek istemiyorum.

     Ne zaman beni aydınlatan dostlarım ufukta kaybolunca yalnızlığım ortaya çıkıyor.
Bana da o dostlar,  o dostluklar gecenin zifiri karanlığında gökte göz kırpan umut dolu yıldızlar kadar uzak kalıyor.

     Bu karanlık geceler de ben eski günlere mi özlem duyuyorum yoksa istediğim bir hayata mı özlem duyuyorum? Düne mi yoksa yarına mı?

     Korkum şudur ki; eski özlem duyduğum hayatı elde ettiğimde tekrar onu kaybedeceğim.
     Korkum şudur ki; aradığım yeni hayatın hangi perdenin arkasında olduğu sorusu ile yeni bir karmaşaya sürükleneceğim ve yanlış perdeleri seçip benliğimi yok sayacağım; benliğime ihanet edeceğim.

     Hayata özlemim beni cesaretlendiriyor, sabırsızlandırıyor, ateşliyor.
     Hayata özlemim cesaretle beraber benliğimi kaybetme korkusunu da peşi sıra getiriyor.
Ya korkum cesaretimi yenecek ya da cesaretim korkumu.

Arada kalan ben ise güneşin bir yerde battığı bir yerde doğduğu o ufuk çizgisi üzerinde hayatıma özlem duyuyorum.




                                                                                            Caner BOSTANCI



    Edebiyat dünyasında yazılarındaki yalnızlık ve özlem konuları ile kendine yer açmaya çalışan genç kardeşinizin bu çabası umarım amacına ulaşır. Sitede sizinle ilk denememi paylaşıyorum. Gerçekçi eleştirilerinizi bekliyorum. Saygılarımla...
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Çok ilginç... :)
Ben nette yayınlanan pek çok yazıyı okurum Caner. Yazıyı okurken bildiğim satırları okudum.:) Ve sahibini merak etmiştim, ilk okuduğumda.
Bu kadar güzel bir Türkçe kullanan genç arkadaşım, seni öncelikle bunun için tebrik ederim.
Yazı çok güzel...
Anlatımı ben çok sevdim.
Ve aramıza hoşgeldin... :)
Ve;
Ben hayata özlemin sana hep cesaret vermesini dilerim.
 
C

cnrbstnc

Kullanıcı
22 Tem 2008
En iyi cevaplar
0
0
istanbul
Zynep' Alıntı:
Çok ilginç... :)
Ben nette yayınlanan pek çok yazıyı okurum Caner. Yazıyı okurken bildiğim satırları okudum.:) Ve sahibini merak etmiştim, ilk okuduğumda.
Bu kadar güzel bir Türkçe kullanan genç arkadaşım, seni öncelikle bunun için tebrik ederim.
Yazı çok güzel...
Anlatımı ben çok sevdim.
Ve aramıza hoşgeldin... :)
Ve;
Ben hayata özlemin sana hep cesaret vermesini dilerim.

    Bu samimi yorum üzerine söylenecek pek fazla söz yok ama benimde samimi bir yorum yapmam gerekirse, bu site üzerinde gördüğüm kadarıyla epeyce emeği geçen ve söz sahibi olan birinden bu kadar güzel eleştireler almak çok hoştu.

     Son söylediğiniz söz ise göz ardı edilemeyecek kadar önemli benim için. :)
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Bütün arkadaşlarımız duyarlı Özgün Kalemler konusunda sevgili Caner. Benim kimseden bir ayrıcalığım yok.:)
Ama bu tesadüf benim için hoş oldu.:)
Okuduğum bazı yazıların yazarlarına ulaşmak isterim ve adresleri varsa mail atarım hatta.:)
Bu kez yazar beni buldu.:)
 
C

crnkcclr

Kullanıcı
25 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
o halde hoşgeldin caner..
yüreğine sağlık... sen kelimelerin kadar anlatabilirsin kendi içinden geçenleri ben kendimdeki sözcükler kadar hissedebilirim..
tekrar hoşgeldin seni okumak benim için zevk olacak paylaştığın için teşekkürler...
 
C

cnrbstnc

Kullanıcı
22 Tem 2008
En iyi cevaplar
0
0
istanbul
crnkcclr' Alıntı:
sen kelimelerin kadar anlatabilirsin kendi içinden geçenleri ben kendimdeki sözcükler kadar hissedebilirim..
Hoşbulduk crnkcclr.
Bu cümleyi okurken kafam karıştı. :)
Kendimdeki sözcükler kadar hissedebilirm dedin ama doğrusunu söylemek gerekirse anlamadım ne kast ettiğini.
 
C

crnkcclr

Kullanıcı
25 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
:).. yani sen yaz herkes kendine hissedecek birşeyler bulur dedim...
sen yeter ki duygularını hiç gizlemeden yaz..
 
C

cnrbstnc

Kullanıcı
22 Tem 2008
En iyi cevaplar
0
0
istanbul
crnkcclr' Alıntı:
:).. yani sen yaz herkes kendine hissedecek birşeyler bulur dedim...
sen yeter ki duygularını hiç gizlemeden yaz..
Genelde hayatımda en uç duygularımı içimden geldiği gibi yazmayı denemişimdir. Bu yüzden de okuyan arkadaşlarım kendilerinden seninde bahsettiğin gibi bir parça buluyorlar.
Yorumların için teşekkür ederim. :)

 
T

tnctrkcell

öncelikle hoşgeldin arkadaşım seninle tanışmadık adım mustafa memnun oldum :)
içten yorumlarınızı bekliyorum diye yazmışsın,
Ne zaman beni aydınlatan dostlarım ufukta kaybolunca yalnızlığım ortaya çıkıyor.
bu cümle düşük olmuş sanki,ne zaman beni aydınlatan dostlarım ufukta kaybolsa yanlızlığım ortaya çıkıyor,olması gerek sanki.
aslında ilk okuduktan sonra söylemeyi düşünmüyordum ama içten yorumlarınızı bekliyorum diye yazınca ve yazını gerçekten okunmaya değer bulunca söylemek zorunda hissettim kendimi kusura bakma  :)
ve yazı çok güzel :)
 
C

cnrbstnc

Kullanıcı
22 Tem 2008
En iyi cevaplar
0
0
istanbul
tnctrkcell' Alıntı:
öncelikle hoşgeldin arkadaşım seninle tanışmadık adım mustafa memnun oldum :)
içten yorumlarınızı bekliyorum diye yazmışsın,
Ne zaman beni aydınlatan dostlarım ufukta kaybolunca yalnızlığım ortaya çıkıyor.
bu cümle düşük olmuş sanki,ne zaman beni aydınlatan dostlarım ufukta kaybolsa yanlızlığım ortaya çıkıyor,olması gerek sanki.
aslında ilk okuduktan sonra söylemeyi düşünmüyordum ama içten yorumlarınızı bekliyorum diye yazınca ve yazını gerçekten okunmaya değer bulunca söylemek zorunda hissettim kendimi kusura bakma  :)
ve yazı çok güzel :)
tnctrkcell' Alıntı:
öncelikle hoşgeldin arkadaşım seninle tanışmadık adım mustafa memnun oldum :)
içten yorumlarınızı bekliyorum diye yazmışsın,
Ne zaman beni aydınlatan dostlarım ufukta kaybolunca yalnızlığım ortaya çıkıyor.
bu cümle düşük olmuş sanki,ne zaman beni aydınlatan dostlarım ufukta kaybolsa yanlızlığım ortaya çıkıyor,olması gerek sanki.
aslında ilk okuduktan sonra söylemeyi düşünmüyordum ama içten yorumlarınızı bekliyorum diye yazınca ve yazını gerçekten okunmaya değer bulunca söylemek zorunda hissettim kendimi kusura bakma  :)
ve yazı çok güzel :)
---------------------
Hoşbulduk Mustafa. Bende memnun oldum :)
İçten yorumun için teşekkür ederim. Banada senin gibi eleştirmenler lazımdı en kısa zamanda ikinci deneme yazımıda paylaşmayı düşünüyorum.
Bahsettiğin cümle konusuna gelince haklısın galiba. Ya senin dediğin gibi olmalı yahutta cümlenin başındaki ne zaman sözleri çıkarılmalı.
Tekrar teşekkür ederim :)
 
C

cnrbstnc

Kullanıcı
22 Tem 2008
En iyi cevaplar
0
0
istanbul
                BİR LİSELİ HİKÂYESİ

    İlkokul 8.sınıfı bitirdikten sonra bende bir liseli oldum. O sıralarda her genç gibi ben de yerimi aldım. Herkesin olduğu gibi benimde kendime ait iyisi ile kötüsü ile anılarım oldu. Sizlere lise hayatımla beraber bu anılarımdan da bahsedeceğim.

    Benden küçük arkadaşlarım eminim ki lise hayatını çok merak ederler. Aynı benim onların yaşlarındayken merak ettiğim gibi. Merak eden arkadaşlarıma ufak bir tavsiye de bulunacağım. Eğer liseye sadece diploma almak için değil de yaşamlarını etkileyecek hedefler koyup geliyorlar ise, ancak ilkokulda öğrendikleriyle, gördükleriyle ve kazandıklarıyla başarıya ulaşabilirler. Hele ki o yıllarda edindikleri kişilik onlar için çok önemli.

    Her öğrencinin liseye ilk başladığında aklına ilk gelen şey eski arkadaşları ve anıları olur genelde. Onlara duyduğu özlem ve bununla beraber gelen dayanılmaz can sıkıntısı hiç eksik olmaz.

    Yıllarca okuduğu ve alıştığı okuldan sonra yeni bir ortam, yeni insanlar, farklı koridorlar ve en önemlisi sınıfın içinde, çevrende oturan yabancılar...

       Ben liseye ilk başladığımda yeni bir benlik oluşturmaya çalışmıştım. Ne kadar büyük bir hata yaptığımı anladıktan sonra ise kendi yıkıntılarımın üzerine bambaşka bir bina dikmek yerine, o eski, tarihi, ahşap ve çok değerli yapıyı restore etmeyi tercih ettim. Tabi bu seçimimi test çözer gibi bir kalem oynatışında ya da bir dakikada yapmadım. Benim için uzun vadeli bir seçim oldu. Hala yaptığım seçimi sürdürmeye çalışıyorum.

   İşte böyle bir karmaşa içinde yeni dostlar edindim. Eski dostlarımı unutmadım ama hayallerle karın doymuyor. Onlar şimdi uzakta. Anılarıma ve geçmişime bağlı olan ben bunu anlamakta oldukça zorluk çektim. Hala da eski dostlarımın eksiliğini üstümde hissediyorum.

   Lise 1 de tam her şeye alışmıştık, tam kaynaşmıştık, tam gerçek dostlar bulmuştuk derken yılsonunda yeni bir bölüm seçip, önümüzdeki yıl yeni bir sınıfa gideceğimizin haberini aldık.

    Tekrar başladı özlemler, tekrar başladı sıkıntılar. Lise 1.sınıfa yeniden başladık sanki. Özlemlerimi, sevdalarımı, öğrendiklerimi ve çıkardığım dersleri çantama doldurup yeni sınıfıma gittim.

   İnanılmaz bir şey oldu. Hiç ummadığım anda çok güzel dostlar edindim. Bana kendimi hatırlattılar. Beni yalnızlığımdan ayırdılar, kendilerine bağladılar.

   Ders durumuna gelince ise hep aynı çizgi üzerinde yürüyordum. Yanlış anlaşılmasın, bu istikrar çizgisi falan değildi. Çalışmak ve çalışmamak arasındaki o kavisli çizgi idi. Sınıfları geçmem çalışarak değil, yatarak oluyordu genelde. Zayıfım yoktu. Belgelerde alıyordum. Ama çalışmıyordum. En büyük sıkıntım ise lise 1.sınıftaki afallamam olmuştu.

   Bir de yaşadığım zaman içinde biz gençlerin yeni uğraşları çıktı ortaya. Playstation ve bilgisayar gibi. Dışarıda zamanımı geçirip derslerime çalışmamaktansa, bilgisayarla uğraşıp derslerime çalışmamaya başladım. (Ne büyük bir değişiklik değil mi?)

   Beni çok umursamaz birisi olarak tanımayın. Ben lisede adam olmanın ilk adımlarını attım. Çok sular geçti o dereden. O sular çok değişti. Fikirlerimde aynı öyle akıp gitti. Daha berrak ve daha derinden aktı yeni gelen akıntılarla. Derenin izlediği yolda çok değişti.
     
   Kişilik de zenginleşiyor bu yaşlarda. Yeni uğraşlar ediniyoruz. Değerlerimizi öğreniyoruz. Kimimiz kültürümüze, toplumumuza, geçmişimize bağlı bir genç olmaya çaba harcadı. Kimimiz ise aşk meşk işleri ile kavga dövüş işleri ile uğraştı. Hiç değişmeyen inekler de var ama onların sayısı az.

  Gel gelelim hikâyenin sonuna;

  Yaşadıklarım hep tekrarlandı. Sevgilerim, kavgalarım, dostlarım, yalnızlığım... Ama ben farklılaştım. Daha oturaklı oldum. Az da olsa yerlerde sürünen kültürel değerlerimizin elinden tuttum.

  Büyük insanlarla zaman geçirdim. Bir o kadar da çocukların masumluklarına hayran kalarak onları izledim. Ama ben ne büyüktüm, ne de küçüktüm.

  Hikâyemin sonuna gelince ise hikâyemin sonu yok. Çünkü ben bu yazıyı yazarken hala bir lise sırasında bulunuyorum.

  Benden küçük değerli arkadaşlarım ve kardeşlerim artık siz büyüyüp de hikâyemin sonunu tamamlarsınız.

   Herkese sevgi ve selamlarımla, yarım kalmış bir hikâyenin yazarı,

               

                                                                     Caner BOSTANCI.

                                                             
 
Üst