ÇİÇEK DEĞİL, ÇOCUK YETİŞTİRDİĞİMİZİ UNUTMAYIN !

  • Konbuyu başlatan su perisi
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde su perisi tarafından oluşturulan ÇİÇEK DEĞİL, ÇOCUK YETİŞTİRDİĞİMİZİ UNUTMAYIN ! başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,986 kez görüntülenmiş, 10 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı ÇİÇEK DEĞİL, ÇOCUK YETİŞTİRDİĞİMİZİ UNUTMAYIN !
Konbuyu başlatan su perisi
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan crt
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
ÇİÇEK DEĞİL, ÇOCUK YETİŞTİRDİĞİMİZİ UNUTMAYIN !

Kapı komşum David'in beş ve yedi yaşında iki çocuğu var. Bir gün yedi yaşındaki oğlu Kelly'ye benzinle çalışan çalışan çim biçme makasıyla nasıl çim biçildiğini öğretiyordu. Makinayı çim üzerinde nasıl döndüreceğini öğretirken eşi Jan, David'I bir soru sormak için içeri çağırdı. David
içeri girince, Kelly makinayı çalıştırdı ve çimlerin ortasındaki çiçek tarhına daldı. Çiçek tarhı bir anda mahvolmuştu. David döndüğünde gördüğü manzara karşısında çılgına döndü. Bütün komşuların çok beğendiği, emek emek kendi elleriyle yaptığı çiçek tarhı yoktu artık. David tam sesini yükseltmeye başlamıştı ki, Jan dışarıya çıktı ve David'e ''David, çiçek değil, çocuk yetiştirdiğini unutma!''  dedi. Jan bu sözleriyle bana ana baba olarak önceliklerimizin ne olduğunu çok güzel anımsattı. Çocukların kendileri ve benlik saygıları, kırabilecekleri ya da hasar verebilecekleri herhangi bir fiziksel nesneden çok daha önemlidir. Bir futbol topunun kırdığı bir cam, dikkat edilmediği için kırılan bir lamba ya da mutfakta elden kayıp, kırılan bir tabak zaten kırılmıştır. Çiçekler zaten ölmüştür. Verilen bu zararı, bir de ben çocuğumu inciterek, yaşam sevincini öldürerek iki katına çıkartmamalıyım.

************

Birkaç hafta önce kendime spor bir ceket aldım ve dükkan sahibi Mark Michaels ile anne babalık üzerine biraz sohbet ettik. Mark bana eşi ve yedi yaşındaki kızlarıyla dışarıya yemeğe çıktıkları bir gece kızının masadaki bardağı devirdiğini anlattı. Masadaki su temizlenip, anne babası
üzülmemesini söyledikleri zaman kızı onlara bakmış ve, ''Biliyor musunuz, size diğer anne babalara benzemediğiniz için teşekkür etmek istiyorum. Arkadaşlarımın çoğunun anne babaları böyle bir durumda onlara bağırır ve bir de daha dikkatli olmaları konusunda onlara söylev çekerler. Böyle bir şey yapmadığınız için size teşekkür ederim!'' demiş. Bir seferinde ben arkadaşlarımla yemekteyken, benzer bir olay oldu. Beş yaşındaki oğulları masaya bir bardak süt döktü. Arkadaşlarım çocuklarına bağırmaya başlayınca, ben de bilerek çarptım ve kendi bardağımı devirdim. 48 yaşında olmama rağmen nasıl halâ aynı şeyi yaptığımı anlatmaya başlayınca,
çocuğun gözleri parladı ve anne babası gereken mesajı alıp, çocuklarına bağırmaktan vazgeçtiler. Her gün halâ yeni bir şeyler öğrendiğimiz unutmak bazen ne kadar da kolay oluyor.

************
Geçenlerde Stephen Glenn'den ünlü bir araştırmacı bilim adamı hakkında bir öykü dinledim. Bir bilim adamının tıp konusunda yeni ve çok önemli buluşları olmuştu. Bir gazete muhabiri röportaj yaparken kendisine, ortalama bir insandan nasıl olup da daha farklı ve yaratıcı bir insan olduğunu
sormuş. Kendisini diğerlerinden ayıran özellik neymiş? Bilim adamı bu soruyu ''iki yaşındayken annesinin yaşadığı bir deneyim nedeniyle'' diye yanıtlamış. Bilim adamı buzdolabından süt şişesini çıkartmaya çalışırken, şişe elinden kayıp yere düşmüş ve ortalık süt gölüne dönmüş. Annesi
mutfağa geldiğinde,ona bağırmak, söylenmek ya da cezalandırmak yerine, ''Robert, ne kadar güzel bir hata yaptın! Daha önce bu kadar büyük bir süt gölü görmemiştim. Evet, olan olmuş. Şimdi birlikte burayı temizlemeden önce biraz yerdeki sütle oynamak ister misin?'' demiş. O da eğilip, oynamış yere dökülen sütle. Birkaç dakika sonra annesi, ''Robert, bu tür bir şey yaptığında, bunu senin temizlemen ve her şeyi eski haline getirmen gerektiğini biliyor musun? Bunu nasıl yapmak istersin? Bir sünger mi kullanalım, bir havlu ya da bir bez mi? Hangisini istersin?'' demiş. Robert süngeri seçmiş ve birlikte yere dökülen sütü temizlemişler. Daha sonra annesi, ''Biliyor musun, burada yaşadığımız olay, senin iki minik elinle bir süt şişesini taşıyamadığın kötü bir deneyimdi. Şimdi arka bahçeye çıkalım ve şişeyi sula doldurup, senin dolu bir şişeyi düşürmeden taşımanı
sağlayalım'' 
demiş. Küçük çocuk şişeyi boğazından iki eliyle tutarsa, düşürmeden taşıyabileceğini öğrenmiş. Ne güzel bir ders! Bu ünlü bilim adamı daha sonra, o anda bir hata yaptığı zaman bundan korkmaması gerektiğini öğrenmiş. Yapılan hataların yeni bir şeyler öğrenmek için çok güzel fırsatlar olduğunu anlamış. İşte bilimsel araştırmalardaki deneyler de bu temele dayanır zaten. Bir deney başarısız olsa bile, o deneyden çok değerli bilgiler elde edilir. Bütün anne babalar çocuklarına, annesinin Robert’e davrandığı gibi davransalar çok daha iyi olmaz mı?

************

Önyargı-Gelincik

Uzaklarda bir köyde,çocuğu doğmadan kocası ölmüş,tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar.Gelincik kadınn yanından bir an bile ayrılmaz.Her ne kadar evcil bir hayvan olmasada, oldukça uysallaşır.Birkaç ay sonra kadının çocuğu doğar.Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır.Günler geçer ve kadın bir gün birkaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır.Gelincik le bebek evde yalnız kalmışlardır.Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir.Gelinciği ve kanlı ağzını görür.Anne çıldırmışcasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı.Tam o sırada içerideki odadan bir bebek sesi duyulur.Anne odaya yönelir...Ve odada beşiği, beşiğin içndeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür....Einstein'in söylediği rivayet edilen bir söz var: 'İnsanlardaki önyargıyı parçalamak benim atom'u parçalamamdan çok daha zor'...


***********


Son öykümüz de aynı tutumu yetişkinler bağlamında anlatıyor. Bu öyküyü birkaç yıl önce bir radyo programında Paul Harvey'den dinlemiştim. Genç bir kadın işten evine dönerken arabasının çamurluğuyla, bir başka arabanın tamponuna vurmuş. Kadıncağız ağlamaya başlamış, çünkü arabası yeniymiş. Bu durumu kocasına nasıl açıklayacakmış? Diğer arabanın sürücüsü anlayışlı davranmış, ama yine de birbirlerine plakalarını ve ruhsat numaralarını vermeleri gerektiğini açıklamış. Genç
kadın, belgelerinin bulunduğu zarfı açtığında, zarftan yere bir kağıt düşmüş. Kağıtta eşinin el yazısıyla şu sözler yazılıymış: ''Sevgilim, bir kaza yaptığında, arabayı değil, seni sevdiğimi unutma!''

************









Şimdi bir kez daha çocuklarımızın, maddesel şeylerden çok daha önemli olduklarını anımsayalım. Bunu aklımızdan çıkarmadığımız zaman, çocuklarımız benlik saygısı kazanır ve yüreklerinde sevgi tomurcukları belirir. Dünyadaki en güzel çiçek tarhlarından daha güzel bir insan olurlar.
-






 
superisi23

superisi23

Kullanıcı
30 May 2008
En iyi cevaplar
0
0
Tek kelimeyle harika. Paylaşımınız için teşekkürler. Dilerim tüm anne-babalar daha çok duyarlı olurlar. Çocuklarının kıymetini bilirler.
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Çok güzel, neşeli ve öğretici örneklerdi perim. Çok teşekkürler.
Çiçek yetiştirmekte bir sanat. Yerini doğru bulup, vereceğin su miktarını iyi ayarlasanda, yeterli olmayabiliyor, vitamin takviyesi gerekiyor ama en çok sevgi!
Çok özel nedenler dışında, kişiler isteyerek çocuk sahibi olurlar kuşkusuz.
Katıldığım seminerlerde, özellikle annelerin, çocuklarının yaramazlıklarından, tembelliklerinden, pisliklerinden şikayetçi olduklarına tanık oldum. Oysa biraz sabır, anlayış ve hoşgörülü yaklaşımlarla üstesinden gelinecek durumlar bunlar.
Bu alanda çalıştığım yıllarda aileler bana; "Çocuğumuzu sizin yanınızda bambaşka biri, siz bir de evde görseniz..." diye söze başlayarak şikayetlerini dile getirirlerdi. İşte o zaman "aile eğitimi"nin önemini iyice anlardım. Önemli olan çocuğun değil, "aile"nin eğitimi.

Son örnek? :)
Kadınların, erkeklerinçocukları sayılabileceğini mi vurgulamak istedin pericim?
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Başlık bile tek kelimeyle konuyu ne güzel açıklıyor..:)

Sana katılıyorum Zynepcim...
Çoçuk yetiştirmenin bire bir meslegim geregi içindeyim...Anne babalara çoçuk yetiştirmek hakkında bilgi sahibi edebilmek ve ögrendiklerini uyguladıklarında geri dönüşünü görmek hem aileleri,hemde biz egitmenleri mutlu ediyor....
kızımda yukarda geçen bir cümleyi aynne kullnamıştı,Demek her çoçuk farklı olsada,duygularının aynı oldugunu görüyorum...SANKİ O SÖZÜ KIZIM SÖYLEMİŞ GİBİ.:)

''Biliyor musunuz, size diğer anne babalara benzemediğiniz için teşekkür etmek istiyorum. Arkadaşlarımın çoğunun anne babaları böyle bir durumda onlara bağırır ve bir de daha dikkatli olmaları konusunda onlara söylev çekerler. Böyle bir şey yapmadığınız için size teşekkür ederim!''

Seninde degindigin gibi "Önemli olan çocuğun değil, "aile"nin eğitimi."

Ve soruna gelirsek"Kadınların, erkeklerinçocukları sayılabileceğini mi vurgulamak istedin pericim? " Bu kısmı tam anlayamadım,biraz daha açarsan dogru yanıtı verebilecegim... :)
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
su perisi' Alıntı:
Ve soruna gelirsek"Kadınların, erkeklerinçocukları sayılabileceğini mi vurgulamak istedin pericim? " Bu kısmı tam anlayamadım,biraz daha açarsan dogru yanıtı verebilecegim... :)[/i]
Konu içindeki son paragrafı kastettim.

Son öykümüz de aynı tutumu yetişkinler bağlamında anlatıyor. Bu öyküyü birkaç yıl önce bir radyo programında Paul Harvey'den dinlemiştim. Genç bir kadın işten evine dönerken arabasının çamurluğuyla, bir başka arabanın tamponuna vurmuş. Kadıncağız ağlamaya başlamış, çünkü arabası yeniymiş. Bu durumu kocasına nasıl açıklayacakmış? Diğer arabanın sürücüsü anlayışlı davranmış, ama yine de birbirlerine plakalarını ve ruhsat numaralarını vermeleri gerektiğini açıklamış. Genç
kadın, belgelerinin bulunduğu zarfı açtığında, zarftan yere bir kağıt düşmüş. Kağıtta eşinin el yazısıyla şu sözler yazılıymış: ''Sevgilim, bir kaza yaptığında, arabayı değil, seni sevdiğimi unutma!''
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Çoçuk egitimi sırasında yaşadıgım ve her çay dökülüşünde aklımıza gelip gülmemize sebeb olan bir olayı sizinle paylaşayım..belli mi olur uygulayan çıkabilir,bilhassa kendi ailem içinde denenmiş tes edilmiş,başarısı gözlemlenmiştir..tabi bunun birde geriye dönüşü var orasını görmemek gerekebilir.... ;D

Meslegim geregi,çoçuk egitimi hakkında egitimim var ve bu egitim sayesinde kendi çoçuklarım üzerinde ki etkisi olsun,etrafıma verdigim etki olsun,ve bunun aile bireylerine yansıması olsun çok faydası oldugunu biliyorum...
Egitime gelen annelerin,gelmelerini istemedikleri çevresinden duydugumuz tek söz" bizim annelerimiz egitim alarak mı? büyüttüler,buda yenimi çıktı,çoçugumuzu nasıl egitecegimizi bilmiyormuyuz" dediklerinde,ve bunları söyleyip,komsusuna çoçuklarını şikayet ettiklerinde farkında olmadan egitimsiz ailelerin bilindik sorunlarını yaşadıklarını gözlemledim...Ama her ne olursa olsun bu ön yargıyı kırıp derslerimize girmeleri bir hayli zaman aldıgınıda söylemek siterim...
Nerden nereye geldim:) ne den bahsedecekdim:) nelerden bahsettim:)
Anlatacagım konuya hemen giriyorum...

Bahsettigim gibi bizim ailede biri hata yapınca kızmak denen kavram yoktur,aksine o hatasından ders alınması gereken olay vardır....
Tabi bu dersleri  verirken anne babanın egitimli olması şart,yoksa sabrını zorlayıp sesini yükseltebilir:)
Hep beraber kahvaltı sofrasındayız ve en küçük kızım 5 yaş civarı,gün geçmiyor ki günü birlik masaya çay bardagı devrilmesin:) bir sabır,iki sabır,üç sabır :) 3 çoçuk olunca sabret dur:) egitimlide anneyiz,hocanın dedigi gibi,"benim dedigimi yap ama benim gittigim yoldan gitme" de diyemeyiz:)
Çoçukarl küçük,ben sakin olmaya isteyerek yapmadılar,ve bir dahaki sefere daha dikatli olmalarını çayı dökmemeleri için nereye koyacagını ögretsemde,bir gün çok sinirlendim:) hemen bir b planı yapıp sorunu kökten çözümledim:)
işte b planım..
Ufaklık yine çayı dökdü,gözünün içine bir bakış attım,üzüntüyü görsem de,benimde bir dasyanma gücümün oldugunu bilmeleri gerektigini göstermek adına hemen kalktım masadan,lavobadaki süngeri aldım,masaya dökülen çayı süngerle silip dökülen bardagın içerisine sıktım.. ;D Yanlış duymadınız sıktım ve döken kişinin önüne hiç bir şey olmamış gibi koydum ve şu sözleri söyledim..:)
Bu masada bundan sonra dikkatsizlik edip çay dökenlerin çayları tekrar süngerle bardaga boşaltılacak ve o  çay içmeye devam etmek istiyorlarsa,o çay içilecek başka çay verilmeyecek;D

Ve ne oldu :) o günden sonra bir daha masaya çay dökülmedi  :) o kadar dikkatli idiler ki:) keşke bu b planını daha önce deneseydim... :)

Son bir şey daha,iki gün önce 2 gün üst üste masaya çayı döktüm:) daha ikinci gün ilk tekki kızımdan,süngeri getirelimde çayı döken kişi onu içsin :) dedigi ve bizim yüzümüzdeki gülümseyişti.. :)
Bu çoçuklar çok uyanık,hiç bir eşyleri hafızalarından dilmiyorlar,aksine işleyip bir kenara atıyorlar,en can alıcı yerde çıkarıp kullanabilelim diye.. :)
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Zynep' Alıntı:
su perisi' Alıntı:
Ve soruna gelirsek"Kadınların, erkeklerinçocukları sayılabileceğini mi vurgulamak istedin pericim? " Bu kısmı tam anlayamadım,biraz daha açarsan dogru yanıtı verebilecegim... :)[/i]
Konu içindeki son paragrafı kastettim.

Son öykümüz de aynı tutumu yetişkinler bağlamında anlatıyor. Bu öyküyü birkaç yıl önce bir radyo programında Paul Harvey'den dinlemiştim. Genç bir kadın işten evine dönerken arabasının çamurluğuyla, bir başka arabanın tamponuna vurmuş. Kadıncağız ağlamaya başlamış, çünkü arabası yeniymiş. Bu durumu kocasına nasıl açıklayacakmış? Diğer arabanın sürücüsü anlayışlı davranmış, ama yine de birbirlerine plakalarını ve ruhsat numaralarını vermeleri gerektiğini açıklamış. Genç
kadın, belgelerinin bulunduğu zarfı açtığında, zarftan yere bir kağıt düşmüş. Kağıtta eşinin el yazısıyla şu sözler yazılıymış: ''Sevgilim, bir kaza yaptığında, arabayı değil, seni sevdiğimi unutma!''
Son parargaf sadece çoçuklarımıza degil,hayatımızın tüm diliminde uygulamamız gerektigini vurgulamak, küçüçük tebessüm ettirmek için ekledim:)
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Perim, yazdığın örneği çok keyifle okudum. :)
Hemen buna benzer bir anımı paylaşmak isterim. Eh yaş çok olunca anı çok olur hesabı... :)
Ablam, yatılı okulda okurken hafta sonlarında teyzeme evci çıkıyormuş. Eh yatılı okul yemekleri belli. Evci çıkınca ev yemeklerine bandıra bandıra yemek büyük keyif tabi.
Ama bir yanda görgü kuralları var, toplum içinde davranış kuralları var...
Evci çıktığı bir akşam, ablam yine böyle çatal matal hikaye, bandıra bandıra salata yerken...
Teyzem, ablamın elini yakaladığı gibi, 5 parmağı tabağın alacağı şekilde sıcak yemek tabağına daldırıp, "hadi şimdi parmaklarını yala!"... dedikten sonra ablam çatalı bıçağı tanımış.
Bu önemli değil, bizim kültürümüzde ekmeği yemek suyuna batırmak aykırı bir hareket asla değil, hatta keyfimiz.
Ama, işin gerisinde yazılı olmayan kurallar var.
Ve tercih edilmemizde, ne yazık rol oynayan kurallar bunlar!
 
B

birtanem

Kullanıcı
30 Tem 2008
En iyi cevaplar
0
0
Bir anne olarak yazınızı dikkatle okudum ve çok beğendim. Yazılanları aynen uygulamaya çalışıyorum bazen başarılı olamasak da elimden geldiğince anlayışlı ve özverili olmaya özen gösteriyorum. Bunları yapmamız gerektiğini bir kez daha sizin yazınızla hatırladım teşekkür ederim.
 
E

elfbyzt

Kullanıcı
6 Kas 2010
En iyi cevaplar
0
0
Bursa
Bazı konularda önyargılı davranıyorum,önyargı gelincik hikayesi bana iyi bir ders oldu diyebilirim.
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Su Perisi' Alıntı:
Yanlış duymadınız sıktım ve döken kişinin önüne hiç bir şey olmamış gibi koydum ve şu sözleri söyledim..
Bu masada bundan sonra dikkatsizlik edip çay dökenlerin çayları tekrar süngerle bardaga boşaltılacak ve o  çay içmeye devam etmek istiyorlarsa,o çay içilecek başka çay verilmeyecek
Peri:)Okuduğumda çok güldüm ama..
Böyle bir yöntemi denesem bizde kıyamet kopar..(sanırımm ailecek biraz daha eğitim almamız gerekiyor):)
Sana geldiğimde olurya heyecanlanıpta ikram edilen  çayı dökersem ne olur fazla üzerime gelme çok alınganımdır hane.. :(
Einstein'ın da söylediği gibi Öyle ya önyargıları parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur ..
Öyküler güzeldi..
 
Üst